Namaz, imandan sonra gelen en büyük hakikattir
Ýnsanýn bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi, kâinatýn yaratýcýsýný tanýmak ve O’na iman edip ibadet etmektir. Nitekim Yüce Allah: “Cinleri ve insanlarý yalnýzca (beni tanýmalarý ve) Bana kulluk etmeleri için yarattým." (Zariyat, 56) buyurmaktadýr. Ýþte namaz, kulluðun ve ibadetin bir þubesi, bir cüzüdür. Namaz Ýslam’ýn beþ þartýndan ikincisi olup imandan sonra en büyük hakikattir.
Namaz, müminin miracýdýr
Beþ vakit namaz, hicretten bir buçuk yýl önce Miraç gecesinde farz kýlýnmýþtýr. Namaz, ruhu temizleyen, kalbi aydýnlatan, insaný Allah’ýn huzuruna yükselten bir ibadettir. Sevgili Peygamberimiz, “Namaz dinin direðidir."(Tirmizî, Ýman, 8; Ahmed b.Hanbel, el-Müsned, V, 231, 237;Aclûnî, Keþfü'l-hafâ, I, 31-32) buyurarak namazýn dinimizde çok önemli bir ibadet olduðunu belirtmiþtir. Mümin günde beþ vakit Rabbinin huzuruna vararak âdeta Rabbiyle iletiþime geçer. Namaz, müminin hayatýný düzenleyen en önemli unsurlardandýr. Böyle olunca mümin kiþinin her hareketinde namazýn etkisinin görülmesi kaçýnýlmazdýr.
Namaz, insaný Allah’a yaklaþtýran önemli bir ibadettir. Ýnsan, her türlü hayâsýzlýk ve kötülükten uzak durarak ve Allah’ý çok zikrederek Rabbine yaklaþabilir. Nitekim Yüce Allah Ankebut suresi 45.ayette; “Muhakkak ki, namaz, hayâsýzlýktan ve kötülükten alýkoyar. Allah’ý anmak elbette (ibadetlerin) en büyüðüdür. Allah yaptýklarýnýzý bilir." buyurmaktadýr.
Namaz kýlmak için Allah’ýn huzurunda duran kiþi, Allah ile güçlü bir manevi baðlantý kurar. Namaz, hakikatine inilerek huzur ve huþu ile eda edilirse insaný her türlü kötülükten uzaklaþtýrýr. Nitekim Hz. Peygamber de bir hadisinde: “Kim bir namaz kýlar da, o namaz kendisini açýk ve gizli kötülüklerden alýkoymazsa o namazýn, o insana, kendisini Allah’tan uzaklaþmaktan baþka bir katkýsý olmaz ." (Münavî, Feyzü’l-Kadir, VI, 221; es-Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensur, VI, 465; Deylemî, Firdevs, III,622; Yazýr, Elmalýlý, M.Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, VI, 223) buyurmuþtur. Büyük mutasavvý ardan HasanBasrî de: “Kimin namazý kendisini fuhuþtan ve kötülükten menetmezse onun namazý namaz deðildir. O namaz, onun üzerine bir vebaldir."demiþtir. (Ateþ, Süleyman, Yüc e Kur’an’ýn Çaðdaþ Tefsiri,Yeni Ufuklar Neþriyat, Ýst., 1990, VI, 517)
Namaz kýlan kiþinin Allah’ýn huzurunda olduðunu düþünmesi gerekir. Aksi takdirde o namaz, ruhundan soyulmuþ, þekilden ibaret kalmýþtýr. Hâlbuki Yüce Allah: “Beni anmak için namaz kýlýnýz." (Taha, 14) buyurmuþtur. Allah’ý düþünerek namaz kýlmak, insan ruhunu etkiler, onu iyiliklere yöneltir, ahlakýný düzeltir, kötülüklerden uzaklaþtýrýr. Ýnsan ruhunda hiçbir olgunluk, bir düzelme meydana getirmeyen namaz, gerçek namaz sayýlmaz. O, sadece bir þekilden ibaret kalýr.(Ateþ, age., VI, 516)
Þayet kýldýðýmýz namaz, bizi bütün kötülüklerden alýkoymuyorsa o halde kýldýðýmýz namazý gözden geçirip Allah’ýn emrettiði þekilde ihlas ve huþu ile kýlmaya gayret etmeliyiz. Kýlýnan namazlarýn Allah katýnda makbul olabilmesi için ihlas ve huþu ile kýlýnmasý gerekir. Çünkü namazýn temeli huþu ve ihlastýr. Ýhlassýz hiçbir amel Allah katýnda makbul deðildir. Yüce Allah, “Namazlarýnda huþu içinde olan müminler kurtuluþa ermiþlerdir." (Müminun, 1-2) buyurmak suretiyle namazda huþunun önemini vurgulamaktadýr.
Dinimizde ibadetlerin makbul olmasý bir takým esaslara baðlýdýr. Büyük küçük günahlarýn affý da bazý þartlarýn yerine getirilmesine baðlýdýr.Buna baðlý olarak kýldýðýmýz namazýn hakiki manada bizi her türlü kötülükten uzaklaþtýrýp Cenab-ý Hakk’ýn rýzasýna yaklaþtýracak bir ibadet olabilmesi için gerekli þartlardan biri huþudur.
O halde huþu nedir? Namazda huþu nasýl olmalýdýr?
Sözlükte “sessiz ve sakin durmak, alçak gönüllü olmak, Hakk’a boyun eðmek, yumuþaklýk ve kolaylýk" gibi manalara gelen huþu kelimesi, terim olarak; “Allah’a karþý korku ve sevgi ile boyun eðme ve bu duygu ile alçak gönüllülük ve tevazu gösterme" anlamýna gelmektedir. (Þener,Mehmet, “Huþu’ Mad.,", Ýslam Ans., T.D.V Yay., Ýst., 1998,XVIII, 422-423) Huþu, namazýn gerçek ve hakiki namaz olmasýný saðlayan sebeplerdendir. Huþudan maksat, kiþinin namaz esnasýnda bütün varlýðý ve kalbi ile Allah’a yönelmesidir. Namaz farizasý, hakikatine inilerek huzur ve huþu ile eda edilirse insaný her türlü kötülükten uzaklaþtýrýr.
Ebu Bekir el-Vasitî huþuyu; “Bir karþýlýk beklemeden Allah için tam bir ihlasla namaz kýlmaktýr." þeklinde açýklamaktadýr. (Aynî, Umdetü’l-Kârî, V,280) Namaz kulun miracýdýr. Yani kul, namazla rabbinin huzuruna çýkmakta ve rabbi ile konuþmaktadýr. O halde namazda okuduðumuz ayetlerin kelime ve harflerini telaffuz ederken gaflet içinde bulunmamalýyýz. Çünkü ayet ve dualarýn anlamý düþünülmeden okunduðunda kalp gaflet içinde olacaktýr. Makbul ve mükemmel bir namazýn mutlaka huþu ile kýlýnmasý lazýmdýr. Namaz sýrasýnda kalp kýbleye yönelmiþtir. Kalp ve zihin baþka þeylerle meþgulse namaz gafletle kýlýnmýþ demektir. Huþudan yoksun olarak kýlýnan namaz, Hakk’ý hatýrlatmaz. Hâlbuki gerçek namaz, bize Allah’ý hatýrlatmalýdýr.
Namazý huþu içinde kýlmak ise Yüce Rabbimiz’in huzurunda O’nun heybet ve azametini kalbimizde hissederek, O’na karþý saygý dolu bir korku besleyerek bu ibadeti yerine getirmektir. Namazda, âlemlerin Rabbi olan Allah’ýn huzurunda durduðunun bilincinde olan bir mümin, elbette ki bu güçlü heybet ve korkuyu içinde yaþayacak ve Allah’a bu korkusu ve saygýsý ölçüsünde yaklaþacaktýr.
Namaz ibadetini hakkýyla yerine getirmek isteyen bir mümin, huþuyu engelleyebilecek þeylere karþý önlem almalý, namazda gereken dikkat ve konsantrasyonu saðlamaya azami titizlik göstermelidir. Nitekim Rasul-i Ekrem (s.a.s.): “Kýldýðýn namazý, en son namazýnmýþ gibi, bir daha namaz kýlma fýrsatý bulamayacak bir kiþinin kýldýðý namaz gibi kýl."(Ýbn Mace, Zühd, 15)buyurmaktadýr.
Namazlardan manevi bir zevk alabilmek için namazlarýn huþu içerisinde ve tadil-i erkâna riayet edilerek kýlýnmasý gerekir. Tadil-i erkândan maksat; namazýn kýyam, rükû, sücut gibi her rüknünü bir sükûnet ile yerine getirmek, bu rükünleri yaparken her uzvun yatýþýp, hareket hâlinden beri bulunmasýdýr. Mesela rükûdan kýyama kalkarken vücut, dimdik bir hâle gelmeli, sükûnet bulmalý; en az bir kere ‘sübhanellahi’l-az im’ diyecek kadar ayakta durup daha sonra secdeye varmalýdýr. Her iki secde arasýnda da böyle bir tesbih miktarý durmalýdýr. Kýsacasý, namazda acele etmekten sakýnmalý, tavuklarýn yem yemesi gibi hýzlý bir þekilde kýlýnýp namaz zayi edilmemelidir. Ýslam âlimleri namazda acele etmeyi, Allah’ý tazime ve adaba ters görürler. Nitekim Yüce Allah da Maun suresi 4. ayette “Namazlarýndan gaflet içinde olanlara yazýklar olsun." buyurmak suretiyle namazýn özünden uzak olan kiþileri ayýplamaktadýr.
Hayatýn en faydalý, en kýymetli saatleri, ibadet ile geçen vakitlerdir. Boþ yere veya geçici bir fayda uðrunda saatlerini, günlerini harcayan insanlarýn, namaz gibi deðeri çok yüksek bir ibadetten, ebedi bir saadet vesilesinden, ilahî bir huzur neþesinden bir an evvel çýkýp kurtulmaya çalýþmalarý pek garip, pek acýnacak bir hal deðil midir?
Huþu namazýn ruhudur
Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den rivayet edildiðine göre Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: “Kim güzelce abdest alýr da gaflet etmeden (namazda olmanýn uyanýklýðý içerisinde) iki rekât namaz kýlacak olursa, geçmiþ günahlarý affolunur." (Ahmed b. Hanbel, age., IV, 117; V, 194)Namaz için abdest alýnýp kýbleye yönelerek,maddi hazýrlýk yapýldýðý gibi manevi hazýrlýk da yapýlmasý gerekir. Manevi hazýrlýk, kalbin nama-za hazýr olmasýdýr ki buda namazýn ruhu me -sabesindedir. Namazýn huzur ve huþu ile kýlýnmasý ve mümkün mertebe masivadan (Allah’tan baþka herþey) kurtularak namaza baþlanmasý icap eder. Kiþi namaza baþlarken “Allahü ekber" diyerek tekbir getirir ve dünyayý arkasýnda býrakarak YüceAllah’a yönelir.
Namaz içinde kiþinin saða sola iltifat etmemesi ve uzuvlarý ile oynamamasý lazýmdýr. Ziravücut azalarý ile oynamak huzur ve huþuyu yokeder. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s. ) namaz da sakalý ile oynayan bir kimseyi görünce:“Eðer þu kimsenin kalbinde huþu olsaydý azalarýnda da huþu olurdu." buyurmuþtur. (San’anî, Sü-bülü’s-Selam, I, 245)
Hastanýn, hastalýðý süresince en güzel yiyecekleri yese bile bundan bir zevk alamadýðý gibi insan da kalbi hastalýklardan ve nefsin tasallutundan kurtulmadýkça kýldýðý namazdan zevk alamaz . Bu nedenle ibadet etmek, namaz kýlmak insana aðýr gelir. Ýbn Abbas, “Manasýný düþünerek huzur ve huþu ile kýlýnan iki rekât namaz, gafil kalple akþamdan sabaha kadar kýlýnan namaz dan hayýrlýdýr." buyurmuþtur.
Namazý huþu ile kýlabilmek için neler yapabiliriz?
1. Her þeyden önce namazý ciddiye almak gerekir.
2. Namazýn hayatýmýzda yapacaðý derin etkinin bilincinde olunmalýdýr. Bu etkiyi elde etmek, bizim namaz kýlarken motivasyonumuzu oluþturmalýdýr.
3. Namaza baþlamadan önce ruhi bir ön hazýrlýk yapmak gerekir. Seccademizi serdiðimizde o an Rabbimizin huzuruna çýkmak için hareket ettiðimizi aklýmýza getirmeliyiz.
4. Kýlacaðýmýz namazýn belki son namazýmýz olabileceðini düþünmeliyiz.
5. Namaza durduðumuz vakit kimin manevi huzurunda olduðumuzu iyi idrak etmeliyiz. Dolayýsýyla huzurunda durduðumuz Allah’ýn yüce þanýný ve azametini düþünmeliyiz.
6. Yüce Allah’ýn huzuruna çýkabilmenin ne kadar mutluluk verici bir olay olduðunu hatýrlamalýyýz ve hissetmeliyiz.
7. Namazda okuduðumuz ayet ve dualarýn anlamlarýný öðrenmeli ve onlarý düþünmeliyiz. Þayet ayet ve dualarýn anlamýný bilmiyorsak, o esnada sanki hesap gününde Allah’ýn huzurunda olduðumuzu düþünmeliyiz.
8. Dünyevi duygu ve düþüncelere geçit vermemeye hassasiyet göstermeliyiz.
9. Namazda kýyam, rükû, secde gibi hareketlerin bir takým sembolik anlamlarý vardýr. Bu anlamlarý öðrenip bu hareketleri yaparken bunlarý düþünmeliyiz. Böylece bu duygu ve düþünceler, bizim namazý huzur ve huþu içerisinde kýlmamýza yardýmcý olacaktýr.
Namaz müminin miracýdýr. Namaz vasýtasýyla kul, direkt olarak Rabbiyle iletiþime geçme fýrsatýný bulmaktadýr. Namazýn kulu ahlaken yükseltmesi ve onu her türlü münkerden ve fuhþiyattan alýkoymasý için, huþu ve huzur içerisinde, tadil-i erkâna uyularak kýlýnmasý gerekir.
|