Asabiyete dayalý ýrkçý anlayýþlarýn egemen olduðu bir toplumda köle azatlýsý simsiyah bir zenciyi / Bilal-i Habeþi’yi, Kureyþ’in baþýnda lider olarak kabul ettiði Ebu Süfyan’ýn önüne geçiren büyük bir kardeþlik devrimi, Irklarý, coðrafyalarý, dilleri, renkleri ve kültürleri farklý milyonlarca insaný kaynaþtýrýp ayný yüce deðerler etrafýnda birleþtirebilen evrensel bir nizam, Mevaliden / kölelerden köle azatlýlarýndan büyük ilim adamlarý, komutanlar ve sanatkârlar yetiþtirecek kadar insana deðer veren bir sistem, Devlet baþkanýyla hizmetliyi Allah’ýn huzurunda ayný safa dizen bir eþitlik tablosu, En basit bir bireyin canýný, malýný, neslini, inancýný ve düþünce özgürlüðünü, toplumun en üst düzeyinde kilerinki kadar saygýn ve dokunulmaz sayan bir hukuk düzeni, Halife ile gayri müslim bir vatandaþýný hâkimin karþýsýnda yan yana ayakta tutan bir adalet sistemi, Yalanla imaný bir araya gelmez kabul eden, samimiyeti dinin özü sayan, ‘Kendisi için istediðini baþkalarý için de isteyebilme, kendisi için istemediðini baþkalarý için de istememe’ ilkesini mensuplarýnýn temel anlayýþý haline getirmeyi hedefleyen bir ahlak felsefesi, Baþkalarýnýn derdini dert edinmeyeni Müslümanlardan saymayan bir toplumsal þuur...
Bütün bunlar, Kur’an ve sünnetin temel ilkeleri ýþýðýnda ortaya konmuþ Ýslam kardeþliðinin olmazsa olmazý niteliðinde bazý temel yaklaþým ve anlayýþlardýr.
Ýnsanlarý Arap ve Arap olmayan /Arap-Acem diye ikiye ayýran ve Arap olmayanlarýn hiçbir þekilde Arap olanlara eþit olamayacaðý anlayýþýna sahip bulunan bir toplumda Allah Rasulü, ‘Arap’ýn Arap olmayana hiçbir üstünlüðü yoktur. Arap olmayanýn da Arab’a hiçbir üstünlüðü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir’ þiarýný öylesine gür bir sada ile seslendirmiþtir ki bu sada, insanlarýn ve toplumlarýn yaþadýðý pek çok sorunun temelinde yatan tahakküm anlayýþýný yerle bir etmiþtir. Böylece insanýn insana, insanýn topluma, toplumun insana, bir ýrkýn bir baþka ýrka, bir toplumun bir baþka topluma, bir sýnýfýn bir baþka sýnýfa tahakkümü anlayýþý ortadan kaldýrýlmýþ ve Ýslam kardeþliði bu saðlam temel üzerine kurulmuþtur. Böylece müminler cihanþümul bir medeniyetin üzerine kurulabileceði çok büyük bir nimete nail olmuþlardýr.
Hz. Peygamber(s.av.) Ýslam dinini teblið ederken renk, ýrk, cinsiyet ve sosyal statü ayrýmý gözetmedi. Ýslam kardeþliðinin önündeki her türlü engeli ortadan kaldýrdý. Bütün müminleri kardeþ ilan etti. Medine-i Münevvere’ye gelince ensar ile muhacirler arasýnda akdettiði kardeþlik / muahat, Ýslam kardeþliðinin simgesi haline geldi.
Bu kardeþlik öyle bir devrim meydana getirdi ki bu devrim öncesinde kýlýçlarýyla birbirlerinin boynunu vuracak durumda olan insanlar, birbirleri için canlarýný feda edebilecek bir kardeþlik þuuru kazandýlar.
Ýslam’ýn ilk yýllarýnda Cahiliyye döneminin alýþkanlýklarýyla nüksetme emareleri gösteren kendini baþkalarýndan üstün görmeye yönelik ýrkçý ve kabileci eðilimlere karþý Kur’an-ý Kerim müminleri þöyle uyarmýþtýr:
“Hep birlikte Allah’ýn ipine (Kur’an’a) sýmsýký sarýlýn. Parçalanýp bölünmeyin. Allah’ýn size olan nimetini hatýrlayýn. Hani sizler birbirinize düþmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleþtirmiþti. Ýþte O’nun bu nimeti sayesinde kardeþler olmuþtunuz. Yine siz, bir ateþ çukurunun tam kenarýnda idiniz de O sizi oradan kurtarmýþtý. Ýþte Allah size ayetlerini böyle apaçýk bildiriyor ki doðru yola eresiniz." (Al-i Ýmran, 103)
Kur’an-ý Kerim’in bu çarpýcý ifadesinden anlaþýlacaðý üzere ateþ çukuruna yuvarlanacak noktaya gelmiþken müminleri bu korkunç uçuruma yuvarlanmaktan kurtaran ve Müslüman toplumlarý ayakta tutan çok güçlü bir baðdýr Ýslam kardeþliði... Müminler için büyük bir nimettir. Dünyalarý versek elde edemeyeceðimiz “Eðer seni aldatmak isterlerse bilmiþ ol ki sana yetecek Allah’týr. O, seni bizzat kendi yardýmýyla ve müminlerle destekleyen ve onlarýn kalplerini uzlaþtýrandýr. Þayet yeryüzündeki þeyleri tümüyle harcasaydýn, sen onlarýn kalplerini uzlaþtýramazdýn. Fakat Allah onlarýn arasýný uzlaþtýrdý. Þüphesiz O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Enfal, 62, 63)
Bu büyük nimete bizler, Ýslam sayesinde nail olduk. Asýrlarýn birikimi ile bu nimet, Müslüman toplumlarda köklü bir deðer haline geldi. Ýslam milletinin bünyesinde iyice yerleþti ve kökleþti.
Allah Rasulü’nün (s.av.) dizinin dibinde yetiþmiþ bulunan sahabei kiram, bu nimetin deðerini çok iyi kavramýþtý. Bu sebeple onu büyük bir aþkla özümseyerek benimsedi ve hayata geçirdi. Asrý-saadette tanýk olunan Ýslam kardeþliðinin efsa-nevi örnekleri bu aþk ve özümsemenin sonucu idi.
Bu öyle bir baðdý ki bu bað ile birbirlerine baðlanan kardeþler, birbirlerini sevdiler. Bu lafta kalan bir sevgi deðildi. Bu sevgi ile müminler, kendilerinden önce kardeþlerini düþünür hale geldiler. Kur’an-ý Kerim onlarýn bu güzel davranýþlarýný kýyamete kadar gelecek insanlara örnek olmak üzere dile getirdi: “Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda ( Medine’ye) yerleþmiþ ve imaný da gönüllerine yerleþtirmiþ olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayý içlerinde bir rahatsýzlýk duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onlarý kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliðinden, hýrsýndan korunursa, iþte onlar kurtuluþa erenlerin ta kendileridir." (Haþr, 9)
Ýslam kardeþliðini kuran baðlar, menfaatten, çýkardan, beklentilerden veya uluslar arasý yahut Toplumlar / topluluklar arasý iliþkilerden vesaire kaynaklanan baðlar deðildi. Çünkü menfaatlere dayalý bir bað, menfaatlerin sona ermesiyle biter. Çeþitli iliþkilere dayalý baðlar, bu iliþkilerin sona ermesiyle sona erer. Beklentilere dayalý baðlarda bu beklentilerin gerçekleþmesi veya gerçekleþmemesiyle nihayet bulur. Ama Allah için kurulan ve tesis edilen baðlar, bunlarýn hiçbiri ile sona ermez. Ýslam kardeþlik baðý, ‘Allah için sevme’ ilkesi etrafýnda kurulmuþ bir baðdýr. Samimiyet ve ihlasa dayanýr. Ýþte bundan dolayý Ýslam kardeþlik baðý, Müslümanlar arasýnda en saðlam ve en güçlü baðdýr ve ebedidir. Bu bað güçlü olduðu zaman müminler, ýrkýna, rengine, kültürüne, kökenine ve kimliðine bakmaksýzýn kendilerinden önce mümin kardeþlerini düþünmeye baþlar.
Ýslam kardeþliði, takva üzerine kurulan bir kardeþliktir. Bundan dolayý tüm bencillikleri dýþarýda Býrakacak bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin harekete geçirilmesiyle, kardeþlikle asla baðdaþmayan ve toplum huzurunun en yýkýcý unsuru olan tahakküm anlayýþý ortadan kaldýrýlmýþ olmaktadýr. Sahabe-i kiram, Hz.Peygamber(s.av.)’in rehberliðinde bu potansiyeli harekete geçirdi ve Ýslam’ýn getirdiði kardeþlik baðý, müminlerin arasýný asabiyet ve akrabalýk baðlarýndan daha güçlü bir þekilde tuttu. Böylece Ýslam kardeþliði, Müslümanlar arasýnda en güçlü rabýta haline geldi. Ýman baðýnýn, akrabalýk baðlarýndan daha güçlü olduðu da fiili olarak kendini gösterdi. Bu bað ile Müslümanlar cahiliye anlayýþýnýn darkabilecilik anlayýþýný terk ettikleri gibi, toplumu kýsýr kalýplara hapseden ýrkçý anlayýþlarýn prangalarýný da kýrdýlar. Bunun yerine bütün bir insanlýðý kýyamete kadar huzura kavuþturacak evrensel deðerleri benimsediler. Böylece insanlar arasýnda ayýrým yapmayan, Allah’ýn kullarý olarak onlarý eþit tutan ve kardeþliðin, Hakkýn, hukukun ve adaletin üstünlüðünü esas alan büyük bir medeniyetin temellerini attýlar. Artýk müminler arasýndaki temel öncelik, aralarýndaki en güçlü bað olan Ýslam kardeþliði oldu. Birinci kýymet ölçüsü takva idi. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti olmak ve onun getirdiði deðerlere sahip bulunmaktý.
Þu ayet-i kerime bunu anlatmaktadýr:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluðun, babalarý, oðullarý, kardeþleri yahut Soy soplarý olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düþman olan kimselere sevgi beslediðini göremezsin. Ýþte Allah onlarýn kalplerine imaný yazmýþ ve onlarý kendi katýndan bir ruh ile desteklemiþtir. Onlarý, içlerinden ýrmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacaklarý cennetlere sokacaktýr. Allah onlardan razý olmuþ, onlar da Allah’tan razý olmuþlardýr. Ýþte onlar Allah’ýn tarafýnda olanlardýr. Ýyi bilin ki, Allahýn tarafýnda olanlar kurtuluþa erenlerin ta kendileridir." (Mücadele, 22)
Böylesine köklü bir þuurla kurulan Ýslam kardeþliði, ýrkçý düþüncelerin kýsýrlaþtýrýcý, daraltýcý ve bunaltýcý baðlarýný kýrdý. Bu baðýn kazandýrdýðý Ýslami bilinç ile Arap ýrkýndan beyaz ve þerefli kabul edilen soya mensup birisi/Ebu Zer (r.a.) bir kýzgýnlýkla ‘Kara karýnýn oðlu!’ sözleriyle hakaret ettiði köle azatlýsý siyah Müslüman kardeþinin ayaðýnýn altýna yüzünü koyabilecek bir þuur düzeyine yükseldi. (Buhari, Ýman, 22)
Hâlbuki yüzünü ayaklarýnýn altýna koyduðu kiþi, cahiliye döneminde baþkalarý tarafýndan insan olarak bile görülmeyecek derecede aþaðýlanýyordu. Ýslam kardeþliðinin insanlarý nereden alýp nereye getirdiðinin buna benzer pek çok örneðini asrý saadetin altýn sayfalarýnda görmek mümkündür. Nihayet Allah Rasulü Veda Hutbesi’nde yüz bini aþkýn sahabiye þöyle seslendi: “Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz!
Müslüman Müslüman'ýn kardeþidir. Sonuçta bütün Müslümanlar kardeþtir. Bir Müslüman'a kardeþinin kaný da, malý da helal olmaz. Fakat malýný gönül hoþluðu ile vermiþse o baþkadýr. Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanýz da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarýsýnýz, Âdem ise topraktandýr. Arap’ýn Arap olmayana, Arap olmayanýn da Arap üzerine üstünlüðü olmadýðý gibi; siyahýn beyaza, beyazýn da siyaha bir üstünlüðü yoktur. Üstünlük ancak takvadadýr. Allah yanýnda en kýymetli olanýnýz en müttaki olanýnýz /O'nun koyduðu ölçüleri en fazla gözeteninizdir..."
Ýslam dininin kardeþlikte hedeflediði ufuk, ‘Fenafi’lihvan’ mertebesidir. Kiþinin mümin kardeþlerini þerefte, makamda, mevkide , ilgide, dünyevi ve hatta uhrevi menfaatlerde öncelemesi, onlarýn elinde gerçekleþen hayýrlý ve iyi iþlerden sevinç duymasý, onlarýn ilerlemesine sevinmesi,dünya ve ahiret açýsýndan birtakým itibarlý iþleri‘Onlar yapmasýn, ben yapayým’ anlayýþý taþýmamasý, tam tersine onlarýn yapmasýndan onur duymasý, onlarýn üstünlüklerinin ve güzel kazanýmlarýnýn kendi kazanýmý anlamýna da geleceði þuuruna varmasý þeklinde özetlenebilecek bu kardeþlik anlayýþý, bir Müslüman’ýn ihlas sahibi olduðunu ve samimi Ýslam kardeþlik ruhu taþýdýðýný ortaya koyan en önemli göstergelerdendir.
Müminin müminlere karþý kalbinin salim olmasý/hiçbir önyargý taþýmamasý, mümin kardeþinin ýrký, kimliði, kökeni ne olursa olsun onu baðrýna basabilecek bir gönül zenginliðine sahip olmasý ve asla müminlere karþý içinde bir kin ve nefret taþýmamasý lazýmdýr. Selametüs sadr budur. “Onlardan sonra gelenler ise þöyle derler: ‘Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiþ olan kardeþlerimizi baðýþla. Kalplerimizde , iman edenlere karþý hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Þüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin." (Haþr, 10) Müslüman bir toplumu oluþturan bireyler, sýradan bir topluluðun üyeleri deðildir. Birisinin acýsý hepsini etkileyen bir vücudun uzuvlarý gibidir müminler. (Buhari, Edep, 27)Bu toplumu oluþturan bütün bireyler kardeþtir.(Huc urat, 10)
Peygamberimizin ifadesiyle, Ýslam toplumunda müminin mümine baðlýlýðý, taþlarý birbirine kenetli bir bina gibidir. (Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Þerhi, 12/134)
“Müslüman Müslüman’ýn kardeþidir. Ona zulmetmez onu yalnýz býrakmaz, bir kimse Müslüman kardeþinin ihtiyacýný karþýlarsa, Allah da ona yardým eder. Bir kimse bir Müslüman’ýn sýkýntýsýný giderirse, Allah da kýyamet günü onun sýkýntýlarýndan birini giderir. Bir kimse din kardeþinin ayýbýný örterse, Allah da kýyamet gününde onun ayýbýný örter." (Tec rid-i Sarih, 7/360; Riyazü’s- Salihin, 1/284)
Ayrýcalýk aramak, Ýslam kardeþliðiyle baðdaþmaz. Ýslam dini imtiyaz arayýþlarýný asla hoþ görmez. Buna göre falan aileye mensup olduðu, filanýn çocuðu bulunduðu veya þu veya bu ýrktan olduðu için kimse herhangi bir imtiyaza sahip olamaz.
Saðlam ve huzurlu bir toplumsal yapýnýn kurulabilmesi için toplum bireylerinin birbirleriyle kaynaþmasý, birbirlerine sevgi, saygý ve kardeþlik duygularýyla baðlanmasý büyük önem taþýr. Bunun için Ýslam dini kardeþliði zedeleyebilecek alay, gýybet, hakaret, küçük görme, dedikodu, kovuculuk, aldatma, kandýrma, lakap takma, kötü zan ve tecessüs gibi kardeþlikle baðdaþmayan ve onun bozulmasýna neden olabilecek her türlü söz, tutum ve davranýþý yasaklamýþtýr.
Kur’an-ý Kerim’in bu hususlara iliþkin emir, yasak ve ilkelerini teyit eden pek çok hadiste de kardeþliðin gerekleri ortaya konmuþ ve müminlerin hassasiyet göstermeleri gereken hususlara vurgu yapýlmýþtýr. Bu çerçevede müminlerin birbirlerine karþý husumet beslemeleri, düþmanlýk yapmalarý, buðz etmeleri, kin tutmalarý, çekememezlikte bulunmalarý, birbirlerine sýrtlarýný dönmeleri, birbirlerini terk etmeleri gibi kardeþliði bozan tutum ve davranýþlar yasaklanmýþtýr. Hatta küstükleri zaman aradaki kýzgýnlýðýn yatýþmasý ve dargýnlýðýn son bulmasý için üç gün süre tanýnmýþtýr. Küslüðün üç günden fazla sürmemesi gerekir. Üç günden fazla sürerse taraflar günah iþlemeye baþlamýþ sayýlýr ve buna son vermedikçe günah ve masiyet alanýnda bulunuyor kabul edilirler. Bir an önce bu masiyet alanýný terk etmeleri gerekir. Öyle ki amelleri Allah’a sunulmaz, askýda tutulur.
Ýþte bu gibi tedbirlerle Ýslam kardeþliðini zedeleyecek unsurlar mümkün mertebe ortadan kaldýrýlmaya çalýþýlmýþtýr. Konuya iliþkin olarak hadis-i þeriflerde geçen bazý emir, yasak ve tavsiyeler þöyledir:
“Su-i zandan sakýnýn / baþkalarý hakkýnda kötü düþünmeyin, kötü söylemeyin. Çünkü kötü zan, sözlerin en yalanýdýr. Birbirinizin kusurlarýný araþtýrmayýn. Haksýz yere rekabet etmeyin, birbirinizi çekememezlik etmeyin, birbirinize buðz etmeyin, birbirinize sýrt çevirmeyin. Ey Allah’ýn kullarý, Allah’ýn emrettiði þekilde kardeþ olun. Müslüman, Müslüman’ýn kardeþidir. Ona ihanet etmez, ona zulmetmez, onu mahrum býrakmaz, onu aþaðýlamaz. Kiþiye kötülük olarak Müslüman kardeþini aþaðýlamasý yeterlidir. Müslüman’ýn malý, kaný ve ýrzý diðer Müslümanlara haramdýr. Allah sizin þeklinize ve kalýplarýnýza bakmaz, fakat kalpleriize ve amellerinize bakar. Takva þuradadýr (eliyle göðsüne iþaret etti). Sakýn ha! Birbirinizin satýþý üzerine satýþ yapmayýn. Ey Allah’ýn kullarý kardeþ olun. Bir Müslüman’ýn diðer kardeþine üç günden fazla küsmesi helal olmaz."(Bu rivayetler için bakýnýz: Buhari, Nikah, 45, Edeb, 57, 58, Feraiz, 2; Müs-lim, Birr, 28-34; Ebu Davud, Edeb, 40,56; Tirmizî, Birr, 18)
Ýslam kardeþlik baðýnýn korunmasý, aslýnda dinin muhafazasýdýr. Onun yok edilmesi de bir bakýma dinin o topluma kazandýrdýklarýnýn da yavaþ yavaþ o toplumdan silinmeye baþlamasý anlamýna gelmektedir. Bu sebeple Ýslam dini, Müslümanlar arasýnda tesis edilen Ýslam kardeþliðine dayalý yapýnýn korunmasýna büyük önem verir. Bunun için en büyük sevap ve mükâfatý, Ýslam kardeþliðini güçlendirmek, zayýflayan noktalarýný tamir etmek, bozulan alanlarýný düzeltmek için çaba sarf edenlere vaat eder.
Güzellikler kolay kazanýlmaz. Bu bakýmdan sahip olduðumuz güzelliklerin deðerini iyi anlamalý ve onlara dört elle sarýlmalýyýz. Bizimle birlikte gelecek nesillerimizin mutluluðu, huzuru ve selameti de dinimizin bize kazandýrdýðý bu bilincin korunmasýna baðlýdýr. Bunun için Ýslam kardeþliðinin taþýdýðý ülfet, ihlas, samimiyet ve sevgi dolu havanýn dalga dalga tüm insanlýða taþýnmasý þuuru ve gayretine sahip olmak gerekmektedir.
|