Ramazan ayýnda oruç tutmak her mükellef müslümana farz-ý ayýndýr. Bu farzý inkar etmek alay ve eðlenceye almak ise küfürdür.
"Ey iman edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere yazýldýðý gibi, sizin üzerinize de yazýldý. Umulur ki takvaya ulaþýrsýnýz." (Bakara: 183)
"Sana yeni doðan aylarý sorarlar de ki, o, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir."
(Bakara: 188)
Farz olan oruç Ramazan ayýnda tutulacaðýna göre, Ramazan ayýnýn baþlangýcýný tespit etmek ve ona göre oruç tutmak da dinî bir vecibedir.
Oruç için Ramazan ayýnýn baþlangýcýný, bayram için de Þevval ayýnýn baþlangýcýný nasýl tespit edeceðimiz hususunda vârid olan ayet ve hadis-i þerifler þöyledir:
"Sizden her kim o aya þahit olursa oruç tutsun." (Bakara: 185)
"Yýllarýn sayýsýný ve hesabý bilmeniz için ona (aya bir takým) menziller takdir eden O'dur." (Yunus: 5)
"Biz ümmî bir cemaatýz. Yazý yazmayýz ve hesap da yapmayýz. (Bize lâzým olan ) ay (kâh) þöyledir, (kâh) böyledir. (Ravi diyor ki) Rasûlullah bununla bir defa ay yirmi dokuz bir kere de otuzdur, demek istedi" (Buharî-Müslim)
"Hilâli görmedikçe oruç tutmayýn. Onu görmedikçe bayram da yapmayýn. Eðer hava bulutlu olursa ayý otuza tamamlayýnýz." (Buharî-Müslim)
Ayet-i kerime ve hadis-i þeriflerden anlaþýlacaðý gibi ay, þeriatta bir zaman ölçüsüdür. Ve Allah Teâlâ ibadetlerimizi vakit ölçüsü olarak tayin olunan aylara göre tanzim etmemizi istemektedir.
Bu durumda kula düþen Allah ve Rasûlü’ne tâbi olmaktýr. Zaten bizden istenilen husus, ibadetlerimizi Allah ve Rasûlü’nün emirlerine uygun bir þekilde yapmamýzdýr. Öyleyse Ramazan orucunu tutmak hususunda bize düþen de hilâli görüp oruç tutmak ve yine hilâli görüp bayram etmektir. Þayet hava bulutlu olursa Þaban ayýný otuza tamamlamaktýr. Þevval hilâlini gözetlerken yine hava bulutlu olur, hilâl görülemezse Ramazan ayý da otuza tamamlanýr.
Ramazan’ýn sübûtunun, ya hilâlin görülmesi veya hava bulutlu olur da hilâl görülemezse Þaban ayýnýn otuza tamamlanmasý ile olacaðýna dair icmâ vâkî olmuþtur. Müteahhirinulemâsýndan 8. hicri asýrda yaþýyan ve Þâfiî mezhebinden olan Ýmam Subki gibi bazý zevat hesap ile de oruç tutabileceðine kail olmuþlarsa da, bu gibi görüþlere ulemâ tarafýndan iltifat olunmamýþtýr. Kaldý ki: "Nas vârid olan hususta ictihada yol yoktur." Mecelle kaidesince, icmâya muhâlif olan bir görüþe itibar olunmayacaðý kesindir. Kaldý ki hesap ile oruç tutulabileceði görüþünde olanlar dahi hesap yapan kiþilerin adil olmasýný þart koþmaktadýrlar. Zamanýmýzda bu hesabý yapanlar rasatcýdýrlar. Adil olmanýn en aþaðý mertebesi ise: "Müslüman, âkil-bâlið, þartlarýný haiz olmakla beraber hasenatý, seyyiatýna galip olandýr." Acaba zamanýmýzda bu þartlara haiz bir rasatçý var mýdýr? Çoðu kez bu bilgilerin gayr-i müslim mercilerden öðrenildiðini de hesaba katarsanýz, rasathanelerin belirlediði Ramazan ve bayram hilâline ne dereceye kadar itibar olunabilir?
Diðer bir husus da þudur: Her ne kadar hesaplar kesin ise de, bu hesaplarý yapan kiþiler her zaman hata yapabilirler. Bundan dolayý takvimler arasýnda farklýlýklar görülmektedir. Þeriat ise, orucu hiçbir zaman deðiþmeyen ve herkes tarafýndan anlaþýlabilen hilâlin görülmesine baðlamýþtýr.
Hanefî fukahasýna göre dünyanýn her hangi bir yerinde hilâl görülse, diðer Müslümanlarýn da oruç tutmasý farzdýr. Þevval hilâlini görmek de böyledir.
Bir belde halký, hilâli gözetlemeyi toptan terk etseler günahkâr olurlar. O bakýmdan her beldede bir grup insan hilâli gözetlemeli ve böylece emr-i peygamberiye ittiba ederek kaybolmuþ bir sünneti ihyâ etmelidirler.
Hilâli gören kimse üç kere tekbir ve tehlil getirdikten sonra üç kere de:
"Ey hayýr ve rüþd hilâli! Seni yaratan Allah Teâlâ'ya iman ettim." dedikten sonra, þu duayý okumalýdýr:
"Þu ayý (Þaban’ý) götürüp, bu ayý (Ramazan’ý) getiren yüce Allah'a hamdolsun. Allahým! Bu ayý bizlere emniyetli, imanli, selâmetli ve selâmlý kýl!"
|