Âdem kelimesi Arapça deðildir. Ademeh kökünden geldiðini kabul edenler, derinin iç yüzü mâziâsýna geldiðini söylemiþlerdir. "Âdem" kelimesinin edim'den geldiðini esas alan lûgat âlimleri, rengi sebebiyle bu þekilde isimlendirildiði kanaatindedirler.4 Edim Türkçe'de "Sahtiyan" karþýlýðýdýr, bu da boyanmýþ deri mânâsýna gelir. Âdem'in bu ismi almasýnýn sebet;i, deriye benzeyen topraktan yaratýldýðý içindir. Âdemoðlunun renklerinin muhtelif olmasý konusunda Resûl-i Ekrem (sav)'in izahý þöyledir: "Allahû Teâla (cc) Âdem'i yeryüzünün her tarafýndan aldýðý bir tutam topraktan yaratmýþtýr. Bu sebeple alýnan o toprak ölçüsünde, bir kýsmý beyaz, bir kýsmý siyah, bir kýsmý kýrmýzý, bir kýsmý sarý, bir kýsmý da bunlar arasýndaki renklerdedir. Bir kýsmý yumuþak, bir kýsmý kötü, bir kýsmý temiz ve hoþ olarak dünyaya gelmiþtir."5
Allahû Teâla (cc), Hz. Âdem ve onun nesli olan bütün insanlardan "misak" almýþtýr. Bu bir anlamda, Allah (cc) ile insanlar arasýnda tahakkuk eden mukaveledir. Kur'ân-ý Kerim'de:
"Hani Rabbin Âdemoðullarýndan (insanlardan) onlarýn sýrtlarýndan zürriyetlerini çýkarýp kendilerini nefislerine þâhid tutmuþ: `Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?' demiþti. Onlar da: `Evet, (Rabbimizsin) þâhid olduk!' demiþti. (Ýþte bu þahidlendirme) kýyamet günü: `Bizim bundan haberimiz yoktu' dememeniz içindir."6 buyurulmaktadýr. Ýþte, Allah (cc) ile insanlar arasýnda tahakkuk eden bu mukavele sonucu insanlara hürriyet, mülkiyet, akýl ve diðer nimetler bahþedilmiþtir.7 Ýslâm hukukundaki umumi kaidelerden birisi de: "Ýnsan için asýl olan hürriyettir"8 þeklinde ifade edilmiþtir. Çünkü "misak" hürriyetin teminatýdýr. Eðer Ýslâm'a karþý savaþýrsa, Allah (cc) ile olan mukavelesini bozduðu için kölelik ortaya çýkar.9 Her insanm doðuþtan zimmetinin (mukavelesinin) bulunmasý, lehlerindeki ve aleyhlerindeki haklara sahip olmada eþitliði gerektirir. Resûl-i Ekrem (sav)'in "Hiçbir çocuk yoktur ki, Ýslâm fýtratý üzerine doðmuþ olmasýn. Sonra onu annesi ve babasý, ya yahudileþtirir, ya hýristiyanlaþtýrýr, ya mecûsileþtirir, ya müþrik yapar. Nihayet o çocuk bunu dili ile açýklar; ya þükredenlerden ya küfredenlerden olur." 10 buyurduðu sabittir.
Muharref Tevrat ve Ýncil'de de, Hz. Âdem ile ilgili bilgiler mevcuttur. 11 Dolayýsýyla ilk insanýn Hz. Âdem (as) olduðunu kabul etmeyen kimse müslüman olamadýðý gibi, hýristiyan ve yahudi de olamaz. Bu noktada baþta Darwin nazariyesi olmak üzere deðiþik ideolojilere inananlar, "Dehriyyûn" hükmündedirler. Dehrîler, bütün peygamberleri ve kitaplarý inkâr ettikleri için kâfirdirler.12 Çünkü peygamberleri inkâr etmek, onlarý vazifelendireni de, (Mürsil'i) inkâr etmeyi beraberinde getirir. Brahmanistler de, peygamberlik müessesesini kabul etmedikleri için Hz. Âdem (as)'i inkâr ederler, bu sebeple kâfir hükmündedirler. I3 ·
Resûl-i Ekrem (sav)'in Veda Hutbesi'inde: "Ey Ýnsanlar! Hepiniz Âdem'in çocuklarýsýnýz. Âdem ise topraktan yaratýlmýþtýr." 14 buyurduðu hadis mecmualarýnda kayýtlýdýr. Bu noktada, bütüri insanlar eþit olduðu için kavmiyet gururuna kapýlmalarý mümkün deðildir. Eðer kapýlýrlarsa kitap, sünnet ve sahabe-i kirâm'ýn icmaý ile sabit olan bir gerçeði inkâr etmiþ olurlar. Kur'ân-ý Kerim'de "Andolsun ki, biz Âdemoðullarýný üstün bir izzet ve þerefe mazhar kýlmýþýzdýr. Onlara karada, denizde taþýyacak vasýtalar verdik. Onlara güzel güzel rýzýklar verdik, onlarý yarattýðýmýzýn bir çoðundan cidden üstün kýldýk"15 buyurulmaktadýr. Müfessirler insanoðlunun izzet ve þeref sahibi olduðunun bu âyetle sabit olduðunu, dolayýsýyla onun bu vasfýný hakir görmenin haramlýðý üzerinde dururlar.16 Türkiye'de orta öðretim sýralarýnda "Ýnsanýn maymundan geldiði teorisi" halen tekrarlanmaktadýr. Bu baþta Hz. Âdem (as) olmak üzere, bütün insanlara yapýlan en büyük hakarettir. Çünkü insanlar, yeryüzünde Allah (cc)'ýn halifesi hükmündedirler; emanet'i yüklenerek bu þerefe haiz olmuþlardýr.
KAYNAKLAR
(1) Hucurat Sûresi, 13. (HBÇ Meâli, Ýst., 1959, c. II, sh. 949.
(2) Ýmam Kurtubi, el-Camü li Ahkâmul Kur'an, Kahire, 1967, c. XVI, sh. 340, Hz. Âdem ile ilgili âyetler: Bakara Sûresi: 31, 33, 34, 35, 37; Âl-i Ýmran Sûresi: 33, 59; Maide Sûresi: 27; Âraf Sûresi: 11, 12, 19, 26, 27, 31, 35, 172; Ýsra Sûresi: 61; Secde Sûresi: 26, 33; Rahman Sûresi:14.
(3) Bakara sûresi: 213. (HBÇ Meâli, c. I, sh. 57).
(4) Mehmed Vehbi Efendi, Hülasatü'l Beyan fi Tefsiri'l Kur'ân, Ýst.1966, c. I, sh. 364.
(5) Ýmam Burhanüddin ez-Zernuci, Ta'limü'I Mütealim, Ýst. 1980, sh. 2; ayrýca Hicret Gazetesi 22 Ekim 1979, Sayý 6, sh. 9.
(6) Ýmam Burhanüddin ez-Zernuci, a.g.e., sh. 2.
(7) A'râf sûresi:172.
(8) Molla Hüsrev, Mir'at el Usul fi Þerhi Mirkat el Vüsul, Ýst.1307, c. I, sh. 591.
(9) Ýbn-i Hümam, Fethu'l Kadir, Beyrut: 1316, c. IV, sh. 417; aynca Ýmam-ý Kasani, el-Bedai, c. VI. sh. 196.
(10) Sava Paþa, Ýslâm Hukuku Nazariyatý Hakkýnda bir Etüd, Ank.1956, c. II, sh. 339.
(11) Zebidî, Sahih-i Buhari Muhtasarý Tecridi Sarih Tercemesi ve Þerhi, Ank.1976 (4. bs c. IV, sh. 529, Had. No: 644; ayrýca Sahih-i Müslim, K.Kader, c. IX, sh.6854, Had. No.2658.
(12) Tekvin, bab:l, cümle:27, bab:2, cümle:21-23, bab:9, cümle:1-617.
(13) Gazzalî, Faysalu't Tefrika Beynel Ýslâm ve'z Zýndýka, Mýsr,1319, sh.27 vd.
(14) Ali b. Muhammed Kari el-Hirevi, Þerhu'þ Þifa, Ýst.1309, c.II, sh.515.
(15) Ýsra sûresi: 70
(16) Ebu'l Bereket en-Nesefi, Medarikü'l Tenzil, c. II, sh.322.