Kur’an-ý Kerim’de iki türlü besmele vardýr. Birisi, sûre baþlarýnda yazýlan ve sûreden baðýmsýz olarak bulunan besmele, diðeri Neml Suresi’nin 30. ayetindeki besmeledir. Neml Suresi’ndeki besmelenin bu sûrenin bir parçasý olduðu açýkça bilinmektedir. Bundan dolayý besmelenin Kur’an âyeti olduðunda þüphe yoktur. Bu durum, açýk tevâtür ile ve âlimlerin ittifakýyla kesin olarak bilinmektedir.(1)
Süleyman (a.s.) Yemen’de Sebe denilen bir kavmin kraliçesine yazdýðý mektubuna, “Rahman ve Rahim” olan Allah’ýn adýyla baþlamýþtýr.(2) Besmele, Kur’an-ý Kerim’de Allah Teâlâ’nýn indirdiði ayetlerdendir. Süleyman (a.s.)’dan sonra özellikle bu ümmete has kýlýnan bir sözdür.(3) Hz. Peygamber bu konuda þöyle buyurmaktadýr: “Davud oðlu Süleyman (a.s.) ve benden baþka hiçbir peygambere indirilmeyen bir âyet bana indirildi. Bu âyet “Bismillâhi'r-rahmanirrahim”dir.”(4)
Sunacaðýmýz þu hadisler, besmelenin önemini, Müslüman’ýn iþlerine nasýl baþlamasý gerektiðini güzel bir þekilde izah etmektedir.
“Besmele ile baþlanmayan her önemli iþ sonuçsuz kalýr”(5);
“Besmele her kitabýn anahtarýdýr.”(6)
Besmele hakkýnda âyetler ve hadislerin sunduðu mesajýn þuuru ile Müslümanlar, meþrû olan bütün iþlerine besmele ile baþlamaktadýrlar. Ýþlere Allah adýyla baþlamak ne kadar güzel bir davranýþtýr.
Ýslâm kültürü, bir kimsenin her iþe Allah adý ile baþlamasýný gerekli kýlar. Eðer bu bilinçli bir þekilde ve samimiyetle yapýlýrsa þu üç güzel sonucu doðuracaktýr:
Birincisi, bu kiþiyi kötülükten uzak tutacaktýr. Çünkü Allah ismi, onu kötü bir niyet veya bir davranýþtan alýkoyarak bu konuda düþünmesini saðlayacaktýr.
Ýkincisi, kiþi meþrû bir iþe baþlarken Allah’ýn adýný anarsa, onun her hareketi tabiatýyla Allah'ýn rýzasýna uygun olacaktýr.
Üçüncüsü, o kiþi, Allah’ýn yardým ve nimetleriyle karþýlaþacak ve Þeytanýn aldatmalarýndan korunacaktýr. Çünkü kim Allah’a yönelirse, Allah da ona yönelir.(7)
Besmelede geçen “Allah”, gerçek ilâhýn özel ismidir. Kur’an, bize bu en yüce ve en büyük zatý, eksiksiz sýfatlarý, güzel isimleriyle tanýtmakta, bizim ve bütün kâinatýn O’na olan ilgi ve alakamýzý bildirmektedir. Kâinatý ve bütün varlýklarý yaratan, devamlarýný ve olgunlaþmalarýný temin eden yüce ismin sahibi Allah’týr. “Allah” yüce ismi, Allah’ýn yüce zatýna dalalet eden, O’na ait olan özel bir isimdir. Allah, hakkiyle tapýlacak olan yüce Zatýn ismidir.(8)
Besmelede en önemli husus, Allah’ýn ismini okumak ve onu, giriþilecek iþten önce zikretmektir. Bu öne alma, yardýmýn yalnýzca Allah’tan isteneceðini ve manayý yalnýzca O’na ait kýlmak içindir. Çünkü bilindiði gibi her millet, en önemli iþine, büyüklüðüne inandýðý bir isimle baþlar. Arap müþrikleri de sözlerine veya iþlerine “Lât’ýn ismi ile”, “Uzza’nýn ismi ile” gibi putlardan birinin ismi ile baþlarlardý. Ýnsanlar arasýndaki alýþveriþ ve diðer iþlerde, özellikle açýlýþ törenlerinde ve özel programlarda “filancanýn adýna, filanýn þerefine” gibi bunun deðiþik örneklerini görürüz. Ýþte besmelede de fiilin (yapýlacak iþi ifade eden fiilin) cümlenin sonuna býrakýlarak Allah’ýn isminin öne alýnmasý, bütün bunlarý reddetmek ve baþlamayý yalnýz Allah’ýn ismine tahsis etmek içindir. Besmele, “Ne kendim ve ne de baþkasý yani, akla gelebilen hiçbir isim ile deðil, ancak yüce Allah’ýn ismi ile þu iþime baþlarým, baþlýyorum”demektir.(9)
Yapýlan bu izah, dikkate þayandýr. Müslüman, yapacaðý bütün iþlere, her çeþit faaliyetlere, programlara öncelikle Allah’ýn adýyla yani, besmele ile baþlamalýdýr. Müslüman vereceði konferansta, yapacaðý hitapta, katýlacaðý açýk oturumda, panelde, sempozyumda, kültürel ve sosyal etkinliklerin tümünde, özel ve tüzel merasimlerde hep besmeleyi öne geçirmeli, besmeleyi baþlangýç yapmalý, besmeleyi baþtacý kýlmalýdýr. Çünkü besmele Allah’a saygýnýn, Allah’a sevginin ve Allah’a itaatin bir ifadesidir.
Bir Müslüman besmele ile “þu iþe baþlýyorum” derken; “ben bu iþi kendim için deðil, Allah adýna, O’nun emri ile ve ancak O’nun için yapýyorum” demiþ olur.
Her iþe Allah’ýn adýyla baþlanmasý, Ýslâm’ýn âdâbýndandýr. Bu gerçek, ilk olarak indirilen Kur’an-ý Kerim’in: “Yaratan Rabbinin adýyla oku”(10) âyetinde Allah Teâlâ tarafýndan bildirilmiþ ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’e talim edilmiþtir. Bu edep düsturu, Ýslâm Dini’nin en önemli temel düþüncesini özetler. Bu temel prensip, “0 ilktir, sondur, zâhirdir, bâtýndýr. O, her þeyi bilendir”(11) âyetidir.
Allah ilktir, her þeyden öncedir, baþlangýcý yoktur, varlýklarý O yaratmýþtýr. Sondur, varlýklarýn yok oluþundan sonra da O bâkîdir. Zâhirdir, varlýðý bir çok delille gün gibi açýktýr. Bâtýndýr, zâtýnýn hakikati duyular ve akýlla idrak edilemez.(12)
Her varlýk, varlýðýnýn sýrrýný Allah’tan alýr. Her þeye, her varlýða hayat veren O’dur. Her þey O’nun iradesi ile baþlar ve son bulur. Her baþlangýç, her hareket, her yöneliþ O’nun dilemesiyle ve takdiriyle meydana gelir. Bu açýdan, her þeye O’nun ismi ile baþlamak, her meþrû iþi O’nun adýný anarak yapmak, Müslümanýn temel hedefi ve gayesidir.
Mevlid-i Þerifin müellifi Süleyman Çelebi, mevlidine “Allah” adýyla baþlayarak, Ýslâm terbiye ve geleneðinin en güzel numunesini sunmuþtur.
Allah adýn zikredelim evvelâ
Vâcip oldur cümle iþte her kula
Allah adýn her kim ol evvel ana
Her iþi âsan eder Allah anâ
Allah adý olsa her iþin önü
Hergiz ebter olmaya ânýn sonu
Her nefeste Allah adýn de müdâm
Allah adýyla olur her iþ temâm.
Bütün iþlere en önce Allah’ýn adý ile baþlamak, her kulun görevidir. Her kim, Allah adýný öncelikle anar ve iþine öyle baþlarsa, Allah ona iþini kolaylaþtýrýr. Her iþten önce Allah’ýn adý anýlýrsa, hiçbir þekilde o iþin sonu, bereketsiz ve sonuçsuz kalmaz. Kul, her nefeste Allah’ýn adýný sürekli anmalýdýr. Her iþin tamam olmasý Allah adý ile olur.
Besmele, Allah’ý anmanýn, Allah’a itimat ve dayanmanýn, Allah’a güvenmenin, Allah’tan yardým istemenin, Allah’a teslim olmanýn, Allah’ýn rahmetine ve esirgemesine talip olmanýn ve sýðýnmanýn bir ilaný ve ifadesidir. Mü’min her faaliyetinde, her hareketinde, her iþinde sadece Allah’ýn yardýmýna güvenir ve O’nun rahmetini ve esirgemesini umar.
Mü’min yemesine, içmesine, okumasýna, konuþmasýna, oturmasýna, kalkmasýna, yatmasýna, uyumasýna, hep besmele ile baþlar. Besmele, mü’mine lütfedilen ilâhî bir anahtardýr. Mü’min, dünyevî ve uhrevî bütün iþlerinin kapýsýný bu anahtarla açar. Ebedi saadet ve mutluluðu kazandýracak maddî ve manevî tüm iþlerin þifreleri, bu anahtarla çözülür. Ýman, ilim, irfan, ahlâk, fazilet ve kýsacasý insaný kemale erdiren bütün deðerlerin kapýlarý onunla açýlýr.
Müslüman mabedine, evine, iþyerine, dükkanýna, fabrikasýna, okuluna, kýþlasýna girerken, dükkanýný açarken, sözüne, konuþmasýna, dersine baþlarken, baðýnda bahçesinde, bürosunda ve iþ yerinde çalýþýrken besmeleyi terennüm etmeli ve onu bir hayat tarzý haline getirmelidir.
Bayrak þairimiz Arif Nihat Asya ne güzel söylemiþtir:
Besmele, ekmeðimizin bereketiydi;
Ýki dünyada aziz ümmet, Muhammed ümmetiydi.(13)
Evet, besmele Ümmet-i Muhammed’i tanýmanýn bir alâmet-i fârikasýdýr. Bu ümmet, yeryüzünde bu kutsal cümle ile tanýnýr. Bu kutsal cümle, onu hem bu dünyada hem de öbür dünyada aziz, üstün ve þerefli kýlacaktýr.
Þairin dediði gibi besmele, her þeyimizin bereketidir. Aþýmýzýn, iþimizin, eðitimimizin, okulumuzun, üniversitemizin, kýþlamýzýn, fabrikamýzýn, ticarethanemizin, baðýmýzýn, bahçemizin, tarlamýzýn, ürünümüzün bereketi ve uðuru, hep besmelenin gücü ve feyzi ile olmaktadýr. Besmelenin gücü ile þuurumuz, bilincimiz, huzurumuz, ümidimiz, azmimiz, aþkýmýz, þevkimiz artmaktadýr. Besmelenin sayesinde iç âlemimizde sükun, huzur ve rahatlama olmaktadýr. Besmelenin verdiði hazla ordumuz cephede galip gelmekte, askerimiz þahadet mertebesine ve gazilik unvanýna nail olmaktadýr.
Her þeyin anahtarý ve tevhid (Allah’ýn birliðinin) ayeti olan besmele, Müslüman’ýn bütün varlýðýný kuþatan ilâhî bir düsturdur. Müslüman besmele ile iç içe yaþayan bir kimsedir.
Besmele, onun nefes alýþýndan al da bütün hayatýnýn kademelerine hakim olan kutsal bir metindir. Besmele ile, Allah Teâlâ’nýn Rahmân ve Rahîm isimlerini, kalbimizde niyet ettiðimiz, daha henüz meydana gelmemiþ olan ve yapmayý kastettiðimiz iþimize baðlarýz. Yani, besmeleyi o iþin önüne geçirir ve iþimize baþlamadan besmeleyi okuruz. Besmele, kelimeleri kýsa fakat manasý dünyayý kaplayan ve kuþatan özlü bir sözdür.
Ýstediðimizi yapmakta ne kadar serbest olursak olalým, yaptýðýmýz þeylerin sebep ve neticelerini bilemeyiz. Bütün iradelerimizin, istek ve dileklerimizin aksamadan ve sýkýntýsýz meydana geldiðini görememekteyiz. Demek ki, baþarýlarýmýz, her þeyin ilk sebebi ile isteklerimiz arasýndaki münasebetin bereketine baðlýdýr. Bu bereket, baþlangýçta Rahmân’a ait, sonunda da Rahîm’e aittir. Ýþin baþlangýcýnda da, sonunda da baþarýyý ve bereketi bize ihsan edecek ve takdir edecek sadece Allah’týr. Bizim iþimizin nasýl seyredeceðini, nasýl sonuçlanacaðýný, hayýrla bitip bitmeme noktasýný yalnýz Rahmân ve Rahîm olan Allah bilir.(14)
Lütfu ve ihsaný herkesi ve her þeyi kuþatan Allah, büyük dostu Hz. Muhammed’in terbiyesine ve ýslahýna gayet önem vermiþtir. Onu ilâhî yardýmýna mazhar kýlmýþ, ayrýca kendisine baðlýlýðýný göstermek ve ilâhî ismini öne almak suretiyle baþlamanýn kutsal edebini ona öðretmiþtir. Ona apaçýk bir dil ile Allah’ýn birliðini ifade etme, gayet kýsa ve kýsa olmasý ile birlikte son derece derli toplu ve olaðanüstü akýcý ve açýk bir beyan üslûbu içinde özetleyen “Bismillahi’r-rahmanir’rahîm” düsturunu, her þeyin bir anahtarý gibi ihsan etmiþtir. Sonra bu kanunu, bu edeb ve terbiyeyi bütün Ýslâm Ümmeti’nin kitaplarý, yazýlarý, Kur’an okumalarý, nutuklarý ve diðer önemli iþleri ve ihtiyaçlarýnýn baþýnda iktibas edecekleri ve uyacaklarý kýymetli bir gelenek kýlmýþtýr.(15)
Besmele, Müslümanýn her iþini süsleyen ve Müslüman’a güç ve kuvvet veren kutsal bir cümledir. Besmelede geçen Allah’ýn Rahman ismi, iyi olsun kötü olsun, mü’min olsun kafir olsun, ayýrým yapmadan dünyada herkese nimet veren Allah demektir. Rahim ise, ahirette nimetlerini sadece mü’minlere veren manasýnadýr. Cenab-ý Allah, dünyada herkese nimet verdiði halde, kendisine inananlara âhirette özel muamele yapacaktýr. Kur’an’da geçen “Rahmân” ve “Rahîm” kelimeleri hep bu manada kullanýlmýþtýr. (16)
Besmele ile, Allah yüceltilmekte, O’na tazim ve saygý ifade edilmektedir. Diðer taraftan Allah Teâlâ’nýn rahmetinden kovduðu ve müminlerin düþmaný olan Þeytaný kahretme, küçültme ve aþaðýlama vardýr. Ebû Müleyh (r.a.) bir adamýn þöyle söylediðini anlatýr: “Resûlüllah (s.a.s.)’ýn terkisine binmiþtim. Resûlüllah (s.a.s.)’ýn hayvanýnýn ayaðý tökezledi. Bunun üzerine ben, ‘þeytan helak olsun, mahvolsun’ dedim. Resûlüllah hemen bana: “Þeytan helak olsun deme. Çünkü sen böyle söylediðin zaman o büyüklenir. Hatta kendisini bir ev gibi görür ve þöyle der: ‘Kuvvetimle bunu yaptým (baþardým)’ Fakat sen, “Bismillah” de. Zira sen böyle söylediðinde o küçülür. Hatta bir sinek gibi olur.” (17)
Bu hadis-i þeriften de anlýyoruz ki, besmeleyi okuyan kimse, bu hareketi ile Allah’ýn þanýný yüceltmek ve Þeytaný ise kahretmektedir. Çünkü Þeytan, Allah’ýn anýldýðý yerde duramaz, vesvesesinde baþarýlý olamaz. Allah Teâlâ’nýn mü’minlere rahmet ve merhametle davranmasýný hazmedemez ve bu konuda aþýrý derecede kýskançtýr. Kendisi Allah’ýn rahmetinden kovulduðu için, Mü’minin Allah’ýn rahmetine ve esirgemesine sýðýnmasýna, Allah’a dayanmasýna ve O’na tevekkül etmesine dayanamaz.
Böyle bir kutsal cümleyi, Müslümanýn hiç dilinden düþürmemesi ve bütün meþrû iþlerini O’nun kýlavuzluðunda yapmasý gerekir. O’nun adýný, her þeyden önce söylemenin, hatýrlamanýn yolu, besmeleyi gönüllere nakþetmekten geçer. Gönüllere nakþedilen besmele sayesinde Müslüman, her an Allah’ý anar ve O’ndan hiçbir þekilde gafil olmaz. Müslüman, gaflet uykusundan ancak besmelenin bereketi ve ilhamý ile uyanýr.
1- Elmalýlý, Muhammed Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur'an Dili, Ýstanbul, 1971, I, 15.
2- Bkz. Neml, 22-30.
3- Bkz. Kurtubi, Ahkâmu'l-Kur'an, Beyrut, 1993, I, 88.
4- Ýbn Kesîr, Ýsmail b. Ömer, Tefsiru'I-Kura’n’il- Azim, Ýstanbul, 1984, I, 33.
5- Feyzu’l-Kadir, V, 13.
6- Feyzu’l-Kadir, III, 191.
7- Mevdudî, Tefhim’ul- Kur’an, trc. Komisyon, Ýstanbul, 1996, I, 40.
8- Bkz. Elmalýlý, I, 18-19.
9- Elmalýlý, I, 39-40.
10- Alak, 1.
11- Hadîd, 3.
12- Ali Özek ve Arkadaþlarý, Kur’an-ý Kerim ve Türkçe Açýklamalý Meâli, Medine, 1992, Hadid Suresi, 3. ayetin izahý.
13- Arif Nihat Asya, Dualar ve Âminler, Ýstanbul, 1990, s. 63.
14- Bkz. Elmalýlý, I, 42.
15- Bkz. Elmalýlý, I, 45-46.
16- Ali Özek ve Arkadaþlarý, a.g.e., Fatiha Suresi’nin izahý.
17- Ebû Davûd, Edeb, 85; Ahmed b. Hanbel, V, 59- 71, 365; Ýbn Kesîr, a.g.e., I, 34.
|