Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 3302
Toplam 15271518
En Fazla 20355
Ortalama 2609
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Ahde vefa çizgisi

"Vefa" yalnýz Ýstanbul’da bir semt adý olarak hatýrlanmamalýdýr. Bilakis vefa, sadakat, sözünde durma, sevgide sebat, asaletli dostluk olarak Allah ve Rasulüne vefayý hatýrlatmalýdýr.

13/07/2011

Kur’an’da ahde vefa

Ýnsan, öncelikle "bezm-i elest"de (Bkz. A’raf, 172.) (halk arasýnda deyimiyle "kâlû belâ" da) vermiþ olduðu ahde vefa göstermelidir. Yani Allah’a verdiði sözde durmalýdýr. Zira ahde vefa, söz vermek, sözünde durmak, sevgi ve dostlukta sebat etmek demektir. Nitekim "ahd" kelimesinde hem yemin, hem de kesin söz verme anlamý bulunmasý dolayýsýyla Yahudi ve Hristiyan kutsal kitaplarýna Ahd-i Atik (Tevrat) ve Ahd-i Cedid (Ýncil) denilmektedir. Cenab-ý Hak, Ýsrailoðullarýndan, namaz kýlýp zekât vereceklerine, peygamberlerine inanýp onlarý destekleyeceklerine ve Allah’a kullukta samimi olacaklarýna (Maide, 12.), anaya babaya, yakýnlara, yetimlere, düþkünlere iyilik edeceklerine (Bakara, 83.), birbirlerinin kanýný dökmeyeceklerine, birbirlerini yurtlarýndan çýkarmayacaklarýna (Bakara, 84-85.) dair söz almýþtýr. Fakat Ýsrailoðullarý, Allah’a verdikleri sözü yerine getirmemiþ, ahitlerini bozmuþtur. (Maide, 13.) Kur’an, ahde vefayý, iman ederek Allah ile ahitleþme ve insanlara karþý da sadakat gösterme þeklinde olgun bir mümin vasfý olarak anlatmaktadýr. (Bkz. Mü’minûn, 8.) O halde ahd, ister Allah’a, ister insanlara karþý verilmiþ olsun mutlaka yerine getirilmesi gereken bir vecibedir. (Bkz. Bakara, 177.) Allah Teala ahde vefa gösterenlere þu müjdeyi vermektedir; "Siz bana verdiðiniz ahde sadýk kalýn ki, ben de size verdiðim ahdi ifa edeyim." (Bakara, 40.) Yani Ýslam’a girerek, benim emir ve yasaklarýma uyun ki, ben de sizi vaat ettiðim af ve rahmetimle (cennetimle) ödüllendireyim. (Tefsir, Ýbn Kesir, I, 57.) 

Ahde vefanýn bir baþka tezahürü de þöyledir: "Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. Ýþte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canýný vermiþtir; kimi de (þehitliði) beklemektedir. Onlar hiçbir þekilde (sözlerini) deðiþtirmemiþlerdir." (Ahzab, 23.) Bu ayetin sebeb-i nüzulünü Enes b. Malik þöyle nakleder: Enes b. Malik’in amcasý Enes b. Nadr, Bedir gazvesine katýlamadýðý için çok üzülmüþ ve Hz. Peygamber’e gelerek "Müþriklerle yaptýðýn ilk savaþta bulunamadým. Eðer Allah müþriklerle tekrar savaþmayý müyesser kýlarsa ne yapacaðýmý da görecektir” demiþtir. Nitekim bir yýl sonra Uhud savaþý olmuþ, Enes b. Nadr en ön saflarda yerini almýþtýr. Fakat bir ara Müslümanlar, okçularýn yerini terk etmesinden dolayý daðýlýnca Enes b. Nadr: "Ya Rabbi, þunlarýn yaptýklarýndan özür diliyorum." Diyerek hiç düþünmeden hemen ileri atýlmýþ ve orada þehit düþmüþtür. Enes b. Malik der ki; "Biz onun cesedi üzerinde seksen küsur yara saydýk. Bir kýsmý kýlýç darbesi, bir kýsmý da mýzrak ve ok yarasýydý. Amcamý tanýyamadýk, onu ancak kýz kardeþi halam Rübeyye bt. Nadr parmaklarýndan tanýyabildi. (Tirmizi, Tefsir, 34.) Ýþte Bedir, Uhut ve tüm savaþlarda görüldüðü gibi Hz. Peygamber’i yalnýz býrakmayan, Hz. Hamza, Hz. Mus’ab, Hz. Enes, Hz. Ömer, Hz. Ali ve binlerce samimi dostun canlarý ve mallarýyla gösterdikleri vefa. 

Hz. Peygamber’de ahde vefa 

Hiç þüphesiz ahde vefanýn en güzel örnekleri Hz. Peygamber (s.a.s.)’in yaþayýþýnda görülmektedir. Abdullah b. Ebi’l-Hamsâi þöyle bir olay nakleder: Hz. Peygamber ile kendisine peygamberlik verilmezden önce bir yerde buluþmak üzere konuþmuþ ve vaatleþmiþtik. Fakat unutmuþum, üç gün sonra aklýma geldi ve hemen konuþtuðumuz yere gittim. Baktým ki orada bekliyor. Beni görünce, "Ey genç delikanlý! Bana biraz sýkýntý verdin çünkü (sözümün gereði) üç günden beri burada bekliyorum." dedi. (Ebû Dâvud, Edeb, 90.) O, kendisine bir hafta süt emziren dadýsý Ümmü Eymen’i ömrü boyunca unutmamýþ, yýllarca kendisine bakan sütannesi Halime’ye devamlý hürmet etmiþ, sütkardeþi Þeyma’yý Huneyn savaþýndan sonra esirler arasýnda görünce dayanamamýþ, onu kabilesine hediyelerle göndermiþtir. Bu hadiseden sonra Þeyma’nýn Müslüman olduðu nakledilir. Çocukluðunu yanýnda geçirdiði Ebu Talib’in hanýmý Fatýma’yý, "ikinci annem" diyerek taltif ve hürmet etmiþtir. Müslümanlara kucak açan Habeþ Necaþi’sini ise Hristiyan olmasýna raðmen daima hayýrla yadetmiþ, öldüðünde cenaze namazýný kýlmýþtýr. (Bkz. Buhari, Cenaiz, 4.) Hz. Peygamber (s.a.s.) bir defasýnda yanýna gelen bir ihtiyar kadýna fazla ikramda bulunmuþtu. Sebebini soranlara "Bu kadýn, Hatice’nin saðlýðýnda bize gelir giderdi. Ahde vefa dindendir." þeklinde cevap vermiþtir. Nitekim anne ve babaya vefa göstermenin þartlarýndan birisi de onlarýn dost ve akrabalarýný arayýp sormaktýr. (Müslim, Birr, 11.) Ýnsanlar arasýndaki muhabbetin kesilmesi þeytanýn hoþuna gider. Zira Kur’an bu hususa þöyle iþaret eder: "Kullarýma söyle; sözün en güzelini konuþsunlar. Sonra þeytan aralarýný bozar. Çünkü þeytan insanýn apaçýk düþmanýdýr." (Ýsra, 53.) Allah için olan muhabbet, devam eden sevgidir. Dünyalýk için olan muhabbetler tez geçer ve devam etmez. Peygamberimiz (s.a.s.) Allah için birbirlerini seven ve menfaat gözetmeyen kimseleri arþýn gölgesi altýnda gölgelenecek kimseler olarak belirtmektedir. (Buhari, Hudud, 19.) Yine Peygamberimiz (s.a.s.), ahde uygun hareket etmeyi imandan saymýþ, ahde aykýrý davranmayý ise nifak alametleri arasýnda göstermiþtir. (Müslim, Ýman, 106.) Peygamberimiz "seyyidü’listiðfar" duasýnda "Allah’ým! Gücüm yettiði kadar ahdine ve vaadine sadakat gösteriyorum." (Buhari, Daavât, 16.) diyerek, ahde vefaya riayet etmenin önemini ve bu hususta samimi olmayý bizlere hatýrlatmaktadýr. 

Hz. Peygamber’in vefasý bir baþka açýdan þöyle düþünülebilir: Peygamberimiz (s.a.s.) kimseye müyesser olmayan semalar ötesi seyahate, ruhundaki vefa duygusu sayesinde muvaffak olmuþtur. Zira o, miraçta gökler arasý âlemlere gitmiþ, Sidretü’l-Münteha’ya ulaþmýþ, cennetin cazibedar güzelliklerini görmüþ, peygamberlerle görüþmüþtür. Gözlerin kamaþtýðý ve gönüllerin hayrette kalýp kendinden geçtiði o mutlular âlemini, ümmetine olan vefa duygusuyla terk edip ümmetine geri dönmüþtür. Ona cennetleri unutturan, ümmetine ve dostlarýna karþý olan vefa duygusuydu. Nitekim o rahmet peygamberi, mahþer günü tüm peygamberlerin "nefsi, nefsi!" dediði bir zamanda, "ümmeti, ümmeti!" diyerek ümmetini almadan cennete girmeyecektir. (Müslim, Ýman, 322.) Bir anlamda o, bu ýzdýraplý ve elemli dünyaya yeniden dönerek ümmetine vefayý öðretmek istemiþtir. Hz. Mevlana’nýn ifadesiyle belki o, yetmiþ iki millet içine dönüyor, tattýklarýný onlara da tattýrmak, duyduklarýný onlara da duyurmak istiyordu. Ýþte peygamberane tavýr ve peygamber yolu budur. Bu açýdan Allah’a ve ahirete inanan bir insan, vefa duygusuyla hareket etmeli ve ahde vefalý olmalýdýr. Gerçekten yürekten inanmýþ bir insanýn artýk vefasýzlýk etmesi düþünülemez. 

Günümüz toplumunda ahde vefa 

Toplumda vefa, gönüllerin bütünleþmesi ve karþýlýklý saygý ile ortaya çýkar. Zira kalbi ve ruhi hayatý olmayan toplumlarda vefadan bahsetmek bir hayli zordur. Nitekim konuþurken doðru beyanda bulunma, verdiði sözlerde, ettiði yeminlerde vefalý olma öncelikle gönül hayatýna baðlýdýr. Kendini yalan ve aldatmadan kurtaramayan; her an verdiði söz ve yeminlere muhalif hareket eden ve bir türlü yüklendiði mesûliyetlerin aðýrlýðýný hissetmeyen kiþilerden vefa beklemek çok gerçekçi olamaz. Bu açýdan vefa, dost ikliminde yetiþen bir gül bahçelerine benzer. Zira vefa, duyguda, düþüncede, tasavvurda ayný þeylerin paylaþýlmasýný hissettirir. Kinler, nefretler, kýskançlýklar ise onun olduðu yerde hayat bulamaz. Þu halde toplumdaki vefa, sevginin, mürüvvetin baðrýnda boy atar, geliþir, düþmanlýk ikliminde ise bir anda söner gider. Yuva, vefa duygusu üzerine kurulmuþ ise devam eder ve canlý kalýr. Millet bu yüce duygu ile faziletlere erer. Devlet, kendi raiyetine karþý ancak bu duygu ile itibarýný korur. Fakat vefa düþüncesini yitirmiþ bir ülkede, ne olgun fertten ne emniyet vadeden yuvadan, ne de istikrarlý ve güvenilir bir ortamdan bahsetmek mümkün deðildir. Böyle bir millette toplum birbirlerine karþý kuþkulu, yuva kendi içinde huzursuz, devlet raiyetine karþý duyarsýz ve her þey birbirine karþý yabancýdýr. Oysa vefa, fertlerin birbiriyle kaynaþýp bütünleþmesini temin eder. Vefa sayesinde tefrika ortadan kalkar, toplum bütünleþerek birlik ve beraberlik tesis eder. Böylece toplum, vefa duygusuyla olgunlaþmýþ ve onun kenetleyici ruhuyla kuvvetlenmiþ olur. 

Netice 

Vefa, dosta ait bir sýfattýr. Dost, dostunu asla terk etmez. Dostluðun devamý da ancak vefaya baðlýdýr. Bu baðlamda Hz. Peygamber (s.a.s.), Medine’de öncelikle muhacir ve ensar kardeþliðini tesis etmiþtir. Bu temelden sonra dostluk anlayýþý ve vefa þuuru medeniyet olarak dünyaya yayýlmýþtýr. Bizler de millet olarak bu medeniyeti coþkulu ve heyecanlý, azimli ve kararlý bir þekilde insanlýða tanýtmýþ, Ýslam’ýn hoþgörüsünü çevremize göstermiþiz. Fakat beklenmedik bir kasýrga bizleri saða sola daðýtýnca, verimli topraklarýmýz çöle dönmüþ, güllerin yerini dikenler almýþ, bað bozulmuþ, sanki baðban ölmüþ, kazanýlan faziletler eriyip yok olup gitmiþtir. Muhtemelen dünyevi menfaat için üzerlerine aldýklarý mükellefiyetlere vefasýzlýk edip bir kenara çekilenler, bu meþakkatlere bir gün bile tahammül gösteremeyip dýþarýda duranlar, þimdi hasret ve nedamet içindedirler. Ancak Cenab-ý Hakk’ýn en çok sevdiði amel, Allah’ýn adýnýn gönüllere nakþedilmesi ve Ýslam’ýn güzelliklerinin yeryüzüne yayýlmasýdýr. 

Þu halde "vefa" yalnýz Ýstanbul’da bir semt adý olarak hatýrlanmamalýdýr. Bilakis vefa, sadakat, sözünde durma, sevgide sebat, asaletli dostluk olarak Allah ve Rasulüne vefayý hatýrlatmalýdýr. Ey peygamber yolunun takipçileri vefa düþüncesiyle sözleþtiði yerden ayrýlmayan vefalý dostlar! Ahde vefa gösteren er oðlu erler! Mertliði, yiðitliði, sevgiyi, saygýyý, hoþgörüyü "vefa" þeklinde unutmuþ gönüllere hep beraber ulaþtýralým. Belki böylece bazý vefalý dostlarý, ümitsizlik ve yeisten kurtarabiliriz. Nitekim Mehmet Akif Ersoy, 1918 yýllarýndaki hissini ve ye’sini þöyle anlatmaktadýr: 

"Vefa yok, ahde hürmet hiç, emânet lafz-ý bî medlûl; / Yalan râyiç, hiyânet, mültezem her yerde, hak meçhûl! / Yürekler merhametsiz, duygular süfli, emeller hâr, / Nazarlardan taþan mana ibadullahý istihkar." (Safahat, s. 456.)

 

Bu yazý 3490 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

15 Sevvâl 1445 |  24.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Her bir nefsin hayýrdan yaptýklarýný (ahirette) hazýr bulduðu ve her ne kötülük iþlediyse onunla kendisi arasýnda uzak bir mesafe olmasýný istediði o günü (haliniz ne olacak).
Allah, sizi kendisi'nden sakýndýrýr. (Ancak)
Allah, kullarýna karþý rauf (þefkatli) olandýr.


( Âl-i Ýmrân sûresi - 30)

Bir Hadis

Allah Rasulü (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Küçüklerimize þefkat etmeyen büyüklerimize saygý göstermeyen bizden deðildir”

Tirmizi, “Birr” ve “Sýla”,15

Bir Dua

"Allah’ým! Peygamberin Muhammed (s.a.s)’in senden istediði hayýrlý þeyleri biz de senden istiyoruz. Yine Peygamberin Muhammed (s.a.s.)’in sana sýðýndýðý þeylerden biz de sana sýðýnýyoruz.”

(Tirmizi, Deavât, 94)

Hikmetli Söz

"Rahat zahmette zahmet rahattadýr." darb-ý mesel

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com