Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 4796
Toplam 15280945
En Fazla 20355
Ortalama 2610
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Üç Þehir Üç Sembol

Üç þehir; üç önemli sembol... Üç kent ve üç önemli anlam... Mekke, Medine ve Kudüs...



03/10/2011

Müslümanlara göre bu üç þehir birer yerleþim yeri olmaktan öte bir deðer taþýrlar. Bunlar birer mekân deðil birer anlamdýr. Bunlar bir coðrafik alan deðil, birer misyondurlar. 

Kur’an’da her üçüne de çeþitli vesilerle iþaret edilmekte, her üçünün de taþýdýðý mesaja ve anlama vurgu yapýlmaktadýr. 

Bunlarýn önemini Hz. Muhammed’in risaletinde ve hadislerinde de görüyoruz. Kâbe, Hac mekânlarý ve Mescid-i Haram Mekke’dedir. Kur’an Mekke’de nazil olmaya baþladý. Ýslâm yüreklere oradan ulaþmaya baþladý. Hicret’ten sonra Medine’de geliþti, toparlandý, yüreklere ve hayata hâkim oldu. Ýslâm Kudüs’te izzete kavuþtu, fetih ve azamet zirveye çýktý. 

Peygamberin sünnetine göre üç mescid dýþýnda baþka mescitlere özel ziyaret yapmak caiz deðildir. “(Ziyaret için) sadece üç mescide yolculuk yapýlabilir. Bunlar:  Mescidü’l-Haram, Mescidü’r-Rasul ve Mescidü’l-Aksâ’dýr.1 

Mescid-i Haram Mekke’de, Mescid-i Nebi Medine’de, Mescid-i Aksa Kudüs’tedir. Bu üç þehir deðerlerini biraz da baðýrlarýnda sakladýklarý bu son derece müstesna mabedlerden alýrlar. 

Kavramsal analiz   

Mekke   

Batn–ý mekke (Bekke) adý verilen bir vadi üzerin­de kurulmuþtur. Merkezinde Kabe'nin yer aldýðý bu vadinin ortasýndaki çukur alana “Bathâü Mekke” (sel yataðýndaki kumluk) denir. 

Kur'an'da “ekin bit­meyen bir vadi” olarak nitelenen (Ýbrâhîm, 14/37) Mekke’nin ne zamandan beri yerleþim yeri olduðu belli deðildir. Ayný ayette Hz. Ýbrahim’in; Rabbimiz! Ýþte ben, neslimdem olanlarý... , Senin Mukaddes Evin’in yanýna yerleþtirdim...” ifadesinden, Kâbe’nin burada daha önceden yapýldýðýný, ancak zamanla yýkýldýðýný, Kâbe sebebiyle burada yaþayanlar olduðunu, en azýndan Kâbe’yi ziyarete gelenlerin  olduðunu anlamak mümkün. 

Bazý tefsirciler Hz. Adem ve eþi Cennet’ten kovulunca eþinin Cüdde’ye, kendisinin de Serendip adalarýna indirildiðini, sonra Arafat’taki Cebel-i Rahmet’te buluþmalarýna izin verildiðini ileri sürerler. Ancak bütün bunlarý isbat etme imkanýmýz yok.2 

Eðer bu iddia doðru ile Kabe nasýl yer yüzünde ilk mabed ise (Ali Ýmran, 3/96) Mekke de yeryüzünde ilk yerleþim yeridir diyebiliriz. Nitekim Kur’an Mekke’ye ‘þehirlerin/yerleþim yerlerinin anasý’ da demektedir. (En’am, 6/92. Þûra, 42/7) 

Kâbe'nin müslümanlarýn kýblesi olmasý sebebiyle Ýslâm bilginleri dünyayý Mekke’ye göre taksim ettiler. Buna göre dünya, merke­zinde Kâbe'nin yer aldýðý bir daire þeklin­dedir; yeryüzündeki ülkelerin her biri Kâ­be'nin bir cephesine bakar. Bundan dola­yý Kâbe'nin etrafýnda gerçekleþen tavaf dünyanýn kendi etrafýnda dönüþünü sem­bolize etmektedir.   

Mekke adýnýn geçtiði bilinen en eski belge Batlamyus'un II. yüzyýla ait Coðrafya adlý eseridir. Burada Mekke, Asya'nýn altýncý haritasýnda Macoraba þeklinde anýlýr.  Macoraba, Sebe’ ve Habeþ dilinde ‘mukaddes ibadet yeri, tapýnak’ gibi anlamlara gelir. Bu da Arapça ‘kurb’ kökünden makreb (kurban yeri, mihrap, mukaddes yer) kelime­sine dayanmaktadýr.  

Mekke'ye Kâbe'yi barýndýrmasý ve kut­sal bir belde sayýlmasý sebebiyle pek çok ad verilmiþtir. Bazý alimlere göre Kur’an’da ‘karye’ (Nahl, 16/112), ‘meâd’ (Kasas, 28/85), ‘el-beledü'l-emîn’ (Tîn, 95/3) ve ‘el-beled’ (Beled, 90/1) gibi adlar da Mekke için kullanýl­mýþtýr.3 

Mekke/Ümmü’l-Kura: 

‘Ümmü’l kura’ (En’am, 6/92. Þûra, 42/7); þehirlerin anasý demektir ki bu Kur’an’da  Mekke için kullanýlan bir sýfattýr. (‘Kura’; ‘karye’nin çoðulu olup, sözlükte küçük yerleþim yerleri demektir. Bu da halkýn biraya geldiði, yaþadýðý mekandýr. ’Karye’ ifadesini Kur’an, Mekke olmak üzerebüyük þehirler ve ülkeler hakkýnda da kullanýyor. (Nisa, 4/75. Nahl, 16/112. A’raf, 7/94. Enbiya, 21/11, 74. Þuara, 26/208. v.b.) 

Mekke þehirlerin anasýdýr, çünkü Allah’a adanan ilk mabed orada inþa edilmiþ ve daha sonra da bütün beldelerin mü’minleri için kýble kýlýnmýþtýr. Âyette geçen ‘onun çevresinde oturanlar’ ifadesi, bütün insanlýðý gösterir.4 

Bu baðlamda orasý bütün þehirlerin anasý, cihanýn merkezidir. 5 

Bir rivayete göre insanlýk ilk defa oraya yerleþti ve ondan hareket ederek dünyanýn her tarafýna daðýldý.6 Zamahþerí, ‘ümmü’l-kura’,  Allah evi Kâbe’nin insanlýk için ilk defa yapýldýðý mekandýr, yani Mekke’dir demektedir.7 

Medine   

Medine'nin bilinen en eski adý Yesrib olup bu adýn, buraya ilk yerleþen kiþi ol­duðu rivayet edilen Yesrib b. Vâil b. Kâyine b. Mehlâbil'in isminden geldiði sanýlmaktadýr.  

Yesrib kelimesi Kur’an’da bir yerde Medine’yi nitelemek üzere geçiyor. 

“Ve [hatýrla] içlerinden bazýsý þöyle demiþti: “Ey Yesrib halký! Burada [düþmana] karþý koyamazsýnýz: [evlerinize] geri dönün!” O arada içlerinden bir grup da, “Evlerimiz [saldýrýlara] açýk durumda!” diyerek Peygamber'den izin istemiþti- halbuki evleri [aslýnda saldýrýya] açýk deðildi: tek amaçlarý kaytarmaktý.”(Ahzâb 33/ 13)  

Yesrib adý önceleri, kuzeyde ilk yer­leþmenin gerçekleþtiði tahmin edilen Curt ile Kanat vadileri arasýnda kalan kesimi belirtirken daha sonra þehrin tamamý için kullanýlmýþtýr. Hicretin ardýndan Hz. Peygamber þehre Tâbe, Taybe (hoþ ve gü­zel) gibi olumlu anlamlar içeren adlar ve­rilmesini istemiþtir.8 

Ýs­lâm kaynaklarýnda Medine'ye Tayyibe, Miskîne, Azrâ, Câbire, Mecbûre, Mahabbe, Mahcûbe; 

Kur'an'da Medine için kul­lanýlan ‘dâr’ kelimesinden hareketle (Haþr 59/9) Dârülhicre, Dâru’l-îmân, Dâru’s-sünne; 

Peygamber’e nisbetle Medînetü’n-nebî ve el-Medînetü'l-münevvere gibi isimlerin verildiði görül­mektedir. 

Çoðunluðu þehrin kutsallýðýna, hicret yurdu ve baþþehir olmasýna, hic­retten sonra gerçekleþen medenîleþmeye vurgu yapan bu isimlerin sayýsý doksan yediye kadar çýkarýlmaktadýr.   

Cahiliyyenin Yesrib’i Hicretten sonra Medînetü’n-nebî/Peygamber þehri oldu. Zamanla nebi takýsý kullanýlmaz oldu,  saygý ve üstünlük ifade eden bir belirlilik takýsýyla yalnýzca ‘el-Medine’ olarak bilindi. 

Medîne ke­limesinin kökeni konusunda farklý görüþ­ler vardýr. Medine, Ârâmî dilinde önceleri "mahkeme yeri", daha sonra "þehir" an­lamýnda kullanýlan ‘medinta’ kelimesin­den alýndýðý ve buradan aktarýldýðý Ýbranî dilinde “bir yöneticinin nüfuz alanýna gi­ren yer” mânasýnda kullanýldýðý rivayet edilmektedir. 

Mekke ile birlikte iki Harem'den [Hare­meyn) biri olan Medine, hicret yurdu ol­masý ve halkýnýn herhangi bir zorlama olmaksýzýn Ýslâmiyet'i benimsemesinden dolayý “Kur’an’la fethedilmiþ” kabul edilir.9 

Medi­ne kelimesi Kur'an'da tekil olarak on yerde geçmek­te, bunlarýn dördünde (et-Tevbe 9/101, 120; el-Ahzâb 33/60; el-Münâfikün 63/8) Medine þehri kastedilmektedir. Bunun çoðulu olan medain ise üç ayette geçmektedir. A’raf, 7/111. Þuara, 26/36, 53)10 

Medine’nin Arapça müdûn veya deyn kökünden türediði ileri sürülür. Ýbn Manzûr, kelime­nin ‘þehre gelmek, ikamet etmek, yer­leþmek’ gibi anlamlara gelen ‘müdûn’ kö­künden türediðini ve yeryüzünün yerleþ­meye uygun ve kale yapýlan her yerine medine adý verildiðini kaydeder.11 

Arapça'da ‘þehir/kent’ anlamýna gelen ve ‘müdûn’ köküne dayanan medîne ismin­den Osmanlý Türkçesi'nde türetilen medeniyyet kelimesinin, kök itibariyle ‘yönetmek’ (es-siyâse) ve ‘mâlik olmak’ an­lamlarý da bulunan deyn (dîn) masdarýyla iliþkili olduðu da ileri sürülmüþtür. Mede­nî (medeniyye) ve medînî ise ‘þehre men­sup olan, þehirli’ mânasýna gelmektedir.12  

Daha sonra medîne keli­mesinden temeddün masdarý türetile­rek ‘þehirli veya medenî hayat yaþamak’ anlamýnda kullanýlmýþtýr.13 

‘Diyn’ sözcüðü ayný zamanda itat etmek, hizmetinde bulunmak ancak bu hizmeti güzel bir biçimde yapmak anlamýna gelir. Buradan hareketle ‘medin’ köle, onun diþil formu olan ‘medine’ cariye demektir. (Kur’an’da ‘ðayr-i medinin’ þeklinde kullanýlýyor. Vakýa/86)14  

Eðer Medine’nin ismi buradan geliyorsa, bu da Peygamberin ve Ýslâmýn emrine amade, vahye itaat eden, onlara hizmetin en güzelini yapmaya hazýr olan yer demektir.    

Kudüs  

Kudüs, tarihi oldukça eski olan bir yerleþim yerdidir. Milâttan önce buranýn adý Urusalim’dir. Bu isim Eski Ahid'in Ârâmîce metinlerinde Yerûþâlem þeklinde telaffuz edilmektedir. Latin­ce'ye Jerusalem ve Jerosolyma olarak geçmiþtir. Kudüs þehrinin Batý dillerin­deki adý da Jerusalem'dir. 

Müslümanlar da þehre çeþitli isimler vermiþ olup bunlarýn baþýnda ‘bereket, mübarek olmak’ anlamýna gelen ‘Kudüs’ yer almaktadýr.15 

X. yüzyýlýn baþýnda Karai bilgin­leri Kudüs þehrine ‘Beytü’l-makdis’, mabedin bulunduðu alana da ‘Kuds’ diyorlardý. Müslümanlarýn kullan­dýðý Ýliya ismi Romalýlar'ýn þehre verdikleri Aelia isminin Arapçalaþmýþ þeklidir. Ýslâmî kaynaklarda ‘Ýliyâ medînetü beyti'l-makdis’ þeklinde de geçmekte ve kýsaca Ýliyâ veya Beytü’l-makdis (Beytü’l-mukaddes) denilmektedir.  

 Beytü’l-makdis baþlangýçta mabedi ifade ederken zamanla þehrin tamamý için kul­lanýlmýþ, mabedin alaný ise “harem” diye adlandýrýlmýþtýr.

 Kur’an’da Kudüs ismi geçmediði gibi Ýslâm kaynaklarýnda bu þehrin adý olarak zikredilen diðer isimlere de rastlanma­maktadýr. Ancak müfessirler, Kur’an’daki ‘el-Mescidü'l-Aksâ’ (Ýsrâ 17/l),’mübevvee sýdk’ (Yûnus 10/93) ve ‘el-arzu'l-mukaddese’ (Mâide 5/21) gibi tabirler­le ya Kudüs’teki Beytü’l-mukaddes'in ya da genellikle söz konu­su þehrin de içinde bulunduðu Filistin topraklarýnýn kastedildiðini belirtmiþler­dir. 

 Elmalýlý’ya göre âyet­te geçen el-Mescidü'l-Aksâ'nýn Beytü’l-­makdis, mübarek kýlýndýðý haber verilen çevresi de Kudüs ve civarýdýr.16

 Mescid-i Aksa tabiri, Ýslâm'ýn ilk dönem­lerinde bazan Kudüs için de kullanýlmak­la birlikte asýrlar boyunca bununla özellik­le Harem-i þerif kastedilmiþtir.17

 Þehir miladi 638 yýlýnda müslümanlar tarafýndan fethedildikten sonra adý Kudüs, Kuds-ü Þerif veya Beytu’l-Makdis/mukaddes olmuþtur. Bu isimler onun  misyonuna uygundur. Kur’an’ýn ifadesine göre Mescid-i Aksa’nýn etrafý mübarek kýlýnmýþtýr. (Ýsra, 17/1) Mübarek kýlýnan bu yer de Kudüs’ten baþkasý deðildir.

 Kudüs/Takdis, mukaddes  

 Tesbîh, Allah’ý tenzih etmek, yani en kudsî zatýný inanç, söz ve amel bakýmýndan layýk olmayan her türlü kusurdan arý ve uzak tutmaktýr.

 Allah'ý takdis de böyledir. Bu da esasýnda pek uzaða gitmek demek olan (kuds)den alýnmýþ olarak temizlemek, pek temiz tutmak mânâsýnadýr. (el-Müfredat, s: 598) El-Kuddus, Allah’ýn en güzel isinlerinden biri olup, temiz, noksan ve eksik sýfatlardan uzak demektir. ‘Kuds’ ayný zamanda bereket demektir. ‘Arzu’l-mukaddes’; bereketli kýlýnmýþ, temizlenmiþ yer, ‘beytu’l makdis’ de temizlenmiþ, bereketli kýlýnmýþ ev demek olur.18

 Yahudilerin kullandýðý Arz-ý mev'ûd tabiri Kur'ân-ý Kerîm'de geçmiyor. Ancak Hz. Ýbrahim ve Lût'-un ‘bereketli kýlýnmýþ’ bir diyara ulaþtý­rýldýklarý anlatýlmaktadýr. (Enbiyâ 21/71) Ýsrâiloðullan’ný Mýsýr’dan çýkarmakla gö­revlendirilen Hz. Mûsâ da; “Ey kavmim! Allah'ýn sizin için yazmýþ olduðu arz-ý mu­kaddese giriniz ve arkanýza dönmeyiniz; sonra hüsrana uðrayanlardan olursu­nuz” demiþtir (Mâide, 5/21). Ýsrâiloðullan oraya girmek istememiþler, bunun üzerine arz-ý mukaddes onlara kýrk yýl haram kýlýnmýþtýr. (Mâide, 5/22-26)

 Kur'an'da Ýsrâiloðullarý'na önceden verilen sözün ger­çekleþtirildiði ve sabretmelerine karþý­lýk, hor görülüp ezilen bu milletin ‘be­reketli kýlýnan topraklar'a vâris kýlýndýðý ifade ediliyor. (A'râf 7/137)

 Kur'an'da ‘arz-ý mukaddese’, ‘bere­ketli arz’ gibi ifadelerle anýlan ve Ýsrâiloðullan için yaratýldýðý belirtilen bu ye­rin neresi olduðu açýk olarak bildirilme­miþtir. Nitekim bu âyetlerin tefsirinde çeþitli yerler üzerinde durulmuþ, bazý âlimler bu yerin Þam ve Mýsýr, bazýlarý Mescid-i Aksâ'nýn bulunduðu Kudüs ve Lübnan daðý çevresi olduðunu söylerken diðer bazý âlimler de kesin bir yer be­lirtmenin doðru olmayacaðýný, ancak Fý­rat ile Mýsýr arasýnda bir yer olmasý ge­rektiðini ifade etmiþlerdir.19

 Üç Þehir Üç Sembol  

 Mekke-i mükerrem, Medine-i Münevvere, Kuds-i Þerif.

 Kudüs’teki Mescid-i Aksa Ýslâmýn ilk kýblesi, Mekke’deki Kâbe Ýslâmýn ebedi kýblesi, Medine Ýslâmýn ilk model cemaatýnýn ve devletinin gerçekleþtiði yer.  

 Mekke ve Medine; Haremeyn. Ýki haram kýlýnmýþ, korunmuþ, güvenli, tertemiz yapýlmýþ beldelerâ.  

Biri tevhidle, Ýbrahimle, Kâbe ile, Hac ile, Mescid-i Haramla mükrerrem, deðerli ve yüce; diðeri ‘Siracun-münir olan Peygamberle, nur (ýþýk) olan Vahiyle/Kur’an’la münevver kýlýnan/aydýnlanan, diðeri Ýslâmla þerif olan, þeref ve izzet býlan üç müstesna belde.

 Üç önemli yerleþim yeri, Ýslâmýn üç önemli kenti. Her üçü de bünyelerinde ‘harem’ bölümünü barýndýrmakta.

 Mekke'nin asýl önemi, Allah'a kulluk maksadýyla yapýlmýþ ilk mâbed olan Kâ­be'nin (Âl-i Ýmrân 3/96] burada bulunma­sýndandýr. Kur'an'da, Allah'ýn evi kabul edilen Kâbe'nin yer al­dýðý Mekke ve çevresinin her türlü tecavüzden korunmuþ güvenli bir yer (harem) ve insanlarýn manen temizlenip arýndýðý bir mahal olduðuna iþaret edilmiþ, bu alanla ilgili birtakým özel hükümler konu­larak çevresi alemlerle sýnýrlanmýþtýr. Mekke bizzat Allah tarafýndan harem ký­lýnmýþ ve bu durum, þehrin emin bir yer yapýlmasý için dua eden (Bakara 2/126; Ýbrâhîm 14/35) Hz. Ýbrahim tarafýndan ilân edilmiþtir.  Hadislerde de buna iþaret edilmektedir.20

 Hicretten sonra Resûl-i Ekrem; “Hz. Ýbrahim Mekke'yi harem yaptýðý gibi ben de Medine'yi harem yap­tým” sözleriyle þehri harem ilân etmiþtir.21

 Medine vesikasýnda kayýt altýna alýnan bu hüküm (Ýbn Hiþâm, Siyer, 2/145),Hendek Gazvesi ile Hayber seferin­de elde edilen baþarý üzerine bütün Arap kabileleri tarafýndan kabul edilmiþtir.22

 Kudüs’te Mescid-i Aksa’nýn bulunduðu yer de tarih boyunca ‘harem’ olarak anýlagelmiþtir.

 Bu üç önemli kent üç önemli þeyi sembolize eder: Mekke tevhidi, Medine Ýslâmý, Kudüs ikbali ve þerefi.

 Mekke vahyin teorisini, Medine pratiðini, Kudüs baþarýsýný hatýrlatýr. Mekke mükerrem (þerefli ve üstün) olma hedefini, Medine bunun nasýl elde edileceðini, Kudüs bunun insanlar arasýnda nasýl temsil edileceðini öðretir.

 Müslümanlar Mekke’de iman etmeyi, Medinede teslim olmayý (Ýslâmý), Kudüs’te Hakikate þahit olmayý öðrenirler. Bunun  anlamý Vahiy Mekke’de kendini iman olarak takdim etti. Medine’de Vahye teslim olmanýn,  hayata vahyin rengini katmanýn hem mücadelesi verildi, hem de sonuçlarý alýndý. Kudüs ise, bu teslimiyetin  insanlýða karþý þehadete dönüþtüðü yerdir.

 Mekke, iman için doðum yeri, Medine iman için neþvü nema bulma (soyuttan somuta dönme) mekaný, Kudüs imanýn ayaða kalkýp medeniyete veizzete dönüþtüðü adrestir.

 Mekke hac mekanlarýyla ve taþýdýðý misyonla insaný inþa ve tamir (ma’mur) eder. Medine imar ve inþa olunan insaný hayata taþýr. Yani vahyi hayatlaþtýrýr, ete kemiðe büründürür. Kudüs de insanlýða takdim  eder. Ýþte Vahyin insaný, iþte Ýslâmýn insaný böyle olur diye.

 Kâbe, tevhidin ve sonsuzluðun mimarisi, Allah karþýsýndaki acziyetin sembolüdür. Kâbe kalbin taþ kesilmemesi için deðil, taþlarýn kalp kesilmesi için vardýr. Mekke, bu iddiasýzlýðýn daha geniþ bir sembolüdür.23 Çünkü onu görkemli kýlacak –günümüzdeki beton yapýlaþmayý saymazsak- hiç þeyi yok. Sadece manasý, misyonu ve mesajý var.

 Kur’an’da Mescid-i Haram’a,  Mescid-i Aksa’ya  ve Mescid-i Nebi’ye iþaret edilmesi boþuna deðil. Kur’an, ilk ikisine Peygamber’in Ýsra ve Mirac yolculuðu sebebiyle temas ederken, üçüncüsünden Hicret yurdu olmasý ve içindeki Takva mescidi (Mescidü’n-Nebi) dolaysýyla söz konusu ediyor.

 Mekke imana ve emniyete, Medine teslimiyete ve saadete, Kudüs cesaret ve izzete hâlâ göndermede bulunuyor.

 Mekke  emin olmayý, Medine vakar ve sükûneti, Kudüs görkem ve azameti gösterir. Üçü birbirini tamamlar, birinin varlýðý diðerinin varlý iledir. Birinin yokluðu, dierlerinin de varlýðýný tehlikeye düþürür. Bu týpký ‘Ýstanbul’un savunmasý Saraybosna’dan baþlar’ sözü gibidir. Saraybosna düþerse, Ýstanbul’un varlýðý ve misyonu tehlikeye düþer.

 Mekke Ýbrahim’e, Medine Ýsmail’e, Kudüs Ýshak’a benzer. Biri adamanýn en güzelini yaptý. Ýkincisi kabul edilmiþ adak oldu. Üçüncüsü adayanýn ve adanýnýn kazandýðý lütuf ve bereketle þerefyâb oldu.

 Birisi evlatlarýný –müþriklere raðmen- büyük Hicretle Hak uðruna kurban gibi adadý. Mekke, cahiliyye döneminde þirk dininin iþgaline uðrasa da tarih boyunca aslýnda hep Rasullerin yolu, Tevhid’in beþiði idi. Kendi baðrýndan çýkan Tevhid’in baðlýlarýný Tevhid uðruna kurban adamaya hazýrdý. Medine’nin evlatlarý adanan oldular. Medine Hak uðruna boynunu uzattý. Esef etmedi. Geri adým atmadý. Kudüs, baþarýya ulaþmýþ bir Tevhid faaliyetinin baþkenti oldu. Ýshak (a.s.), orada Yakub’un babasý oldu. Yakub’un soyu Kudüs’te Tevhid emenatini yüklendi ve onu ta Mýsýr’a kadar onurla taþýdý.

 Mekke’den dýþarý çýkamayacak, bir kaç kiþinin gönlünde geçici bir sevda gibi kalacak, çevredeki þirk seli tarafýndan sürüklenip götürülecek zannedilen Vahyin daveti Mekke’de güvenin, bereketin, kerametin asýrlardýr oraya akmasýný saðladý. Medine Vahye teslimiyetle huzur buldu, sükûnete erdi, tevazunun, aðýrbaþlýlýðýn, efendiliðin, Ýslami kiþiliðin  mümessili oldu. Kudüs, Ýslâmi davet sayesinde kardeþlerinyle asýrlardýr süren ayrýlýktan sonra buluþtu. Âlemlerin Rabbinin Ýlahi davete verdiði nusret ve azametin gölgesine sýðýndý. Etrafý mübarek kýlýnan Mescid-i Aksa özgürlüðüne ve izzetine kavuþtu.  

 Bu üç kutsal belde Ýslam ümmetine üç önemli emanettir. Ýmanla emin olma sýfatýný kazanan mü’minler, bu deðerli emanetleri korumakla mükelleftirler. Ümmet bugün, bu üç emanete nasýl baktýðýnýn muhasebesini yapmalýdýr. Bu emanetlerin hakkýyla korunduðunun en önemli iþareti her üç sembol kentin misyonlarýný yerine getirip getiremedikleri hususudur.  

 Ümmet sadece hac mevsiminde deðil, her umre mevsiminde, yani her zaman Haremeyn’i ve Kudüs’ü yeniden düþünmeli. Kudüs’ün bugün niçin ayrý kaldýðýný, niçin elden çýktýðýný, nasýl tekrar asýl kimliðine dönebileceðini düþünmeli. Ümmetin her bir ferdi bu konuda sorumlu olduðunu bilmeli ve üzerine düþeni yapmalýdýr.

 Mirac gecelerini, Kudüs’ün baþýna gelenleri anmak yerine, S. Çelebi’nin Vesiletü’n-Necat isimli kitabýndan mevlid adýyla þiirler ve gazeller okuyarak geçirmek,  asýl maksat olmasa gerek. Mirac gecesi, Rasûlüllah’ýn Ýsra ve Mirac mu’cilerini hatýrlattýðý gibi, bu mu’cizelerin geçtiði mekanlarý da, onlarýn þimdiki durumlarýný da hatýrlatmalý.

 Dipnotlar

 1- Buhari, F. Salat/6 (1197), Savm/67 (1995). Müslim, Hac/288 (827). Tirmizi, Salat/243 (326)

2- Kurtubi, Tefsir, 2/157  

3- N. Bozkurt, M. S. Küçükaþçý, DÝA 28/555-556  

4- M. Esed, K. Mesajý 1/243  

5- Beydaví, Tefsir 1/311. Elmalýlý, sad. Tefsir 3/463  

6- R. el-Isfahânî, el-Müfredât s: 27

7- el-Keþþâf 2/42  

8- A. Ýbnu Hanbel, Müsned, 4/285  

9- N. Bozkurt, M. S. Küçükaþçý, DÝA 28/305-306  

10- M. F. En-Naal, M. Elfazi’l-Kur’an, s: 688 

11- Ýbni Manzur, Lisânü’l-'Arab, ’mdn’ md. 5/338

12- Lisânü'l-Arab, ‘mdn’, 5/338  

13- Ý. Kutluer, DÝA 28/296  

14- Lisanu’l-Arab, 5/340. R. Isfehani, el-Müfredat, s: 253  

15- Lisânü'l-Arab, 12/40  

16- Elmalýlý, sad. Tefsir 5/276  

17- Ö. F. Harman, DÝA 27/323  

18- Lisanu’l-Arab, 12/40  

19- A. Küçük, DÝA 3/443  

20- Buhari, Ýlim/37 (104). Müslim, Hac/446 (1354). Tirmizi, Hac/1 (809)  

21- Buhârî, F. Medine/1 (1867), Cihâd/71,74 (2889-2893). Müslim, Hac/454 (3313)  

22- N. Bozkurt, M. S. Küçükaþçý, DÝA 28/306  

23- M. Ýslamoðlu, Kelimeler, s: 130

 

Bu yazý 3762 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

16 Sevvâl 1445 |  25.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

Hâlbuki Allah’ýn izni olmadan hiçbir kimsenin îmân etmesi mümkün deðildir. Azâbý (pisliði) ise, akýllarýný kullanmayanlara verir.

( Yunus Suresi - 100)

Bir Hadis

Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatýyor:

Resûlullah (s.a.v.) sordular:
"Ýçinizden kime þehid dersiniz?"

"Ey Allah'ýn Resûlü, dediler, Allah yolunda öldürülen þehiddir."

"Öyleyse, dedi, Resûlullah (sav), ümmetimin þehidleri azdýr."

"Peki, dediler, daha kimler þehiddir, Ey Allah'ýn Resûlü?"

"Allah yolunda öldürülen þehiddir. Allah yolunda ölen þehiddir. Tâunda ölen þehiddir. Karný sebebiyle ölen þehiddir, boðularak ölen þehiddir."


Müslim, Ýmâret 165, (1915); Muvatta, Salâtu'l-Cemâ'a 6, (1, 131); Tirmizî, Cenâiz 65, (1063)

Bir Dua

“Allah’ým! Günahlarýmý kar ve dolu suyu ile yýka ve beyaz elbiseyi kirden temizler
gibi kalbimi hatalardan arýndýr.”

(Buhârî, Deavât, 39)

Hikmetli Söz

Tam otuz yýl
saatim iþlemiþ,
ben durmuþum;
Gökyüzünden habersiz,
uçurtma uçurmuþum.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com