Cenabý hakkýn kullarýna yapýlmasýný emrettiði her þeyde hayýr, bereket, selamet ve görülmeyen güzellikler vardýr. Yasakladýðý hususlarda ise maddî ve manevî açýdan insaný bozan, gücünü ve kuvvetini ve onurunu yok eden hususlar vardýr. Zira kulunu severek yaratan kimse elbette insana yaraþýr yaþama yollarýný da o gösterecektir. Ýþte kazançta ve tüketimde helâl yol da rabbimizin büyük nimetlerinden olup nesli ve nefsi korumada, fýtrata uygun ve en güzel yaþama yolunu takip de müslümanýn rehberidir.
Her þeyin altüst olduðu, birbirinden nezih deðerlerin terk edildiði ve sadece dünyalýða ve paraya itibar edildiði günümüzde helâl ölçüsü kaçýrýldýðý içindir ki kimsenin yüzü gülmüyor, hesap kitap bitmediði halde hayatýndan memnun insana az rastlanýyor. Saðlýk, âfiyet, huzur, güven ancak manevî duygularýn kuvvetli olduðu ve nesillerin en güzel þekilde yetiþtirildiði cemiyetlerde yaþanýr. Aksi halde insan dýþ görünüþte bir sürü süslü kelimeleri, tavýr ve çekiciliði sergilese de günümüzde olduðu gibi gerçekte yekdiðerinin kurdu olarak ona düþmanlýk beslemekten ileriye geçemiyor.
Yüce Kur’an’ýn müteaddit ayetlerinde Cenab-ý hak her iþ ve hareketimizde helâl hudutlarýný titizlikle koruyup israf etmememizi emrediyor.
Rabbimiz Kur’an’da þöyle buyurmaktadýr:
“Allahýn size helâl ve temiz olarak verdiði rýzýklardan yeyin ve kendisine iman etmiþ olduðunuz Allahtan korkun.” (Maide, 5/88)
Efendimiz (s.a.s.) ise bir hadisi þeriflerinde þöyle söylemektedir:
“Helâl kazanmak için çalýþmak farz üzerine farzdýr.”1
Ýbadetlerimizin kabulü, saðlýk, âfiyet ve saadetimizin devamý, bolluk ve bereket, yaþanýlacak güven ortamý ancak bu yolla mümkün olur. Alýn teri akýtarak, zahmetlere katlanarak elde edilecek helâl rýzýk öyle engin bir hazinedir ki hiçbir sunî sunum ve cafcaflý yol onu saðlayamaz. Zira helâl rýzýk kalbî ve ruhî temizlikten baþlayýp simanýn, hal ve hareketlerin insicamý ile tamamlanacaktýr. Bunu prensip edinen hile ve hýrs yollarýna sapmaz. Yaptýðý her iþe özen gösterir. Böyle insanlardan meydana gelen toplumda artýk polis ve koruma sayýsýný da artýrmaya da gerek kalmaz. Ýnsanlar helâl rýzkýn tadýný alýp kýymetini bildikçe artýk aranan, özlenen, beklenen örnek bir kiþi haline gelir. Ýç dünyalarý karanlýk ve niyetleri bozuk insanlarý artýran medenî geçinen faiz sistemi, batýnýn aþýladýðý sömürü üzerine kurulu iðrenç yaþama tarzýdýr. Ýþte görüyoruz ne kadar servet ve yüksek makam sahibi olursa olsunlar ekonomik kriz ve buhranlar batý ülkelerinin peþini býrakmýyor. Onun için ekonomik istikrar sadece maddi gelirin giderden fazla olmasý deðildir. O ancak ahlâk, erdem ve faziletçe üstünlük de gerektirir.
Helâl, sadece yiyip içmede deðil her harekette yapýlmasýna Allah’ýn izin verdiði þeydir. Tarih boyu dünya hýrsý uðruna yapmadýðý rezalet kalmayan yahudinin dünya hâkimiyetine çalýþan siyonizm ve onun uþaklarý bitki ve hayvan genlerini bozuyor hatta ticareti için bize yasalarýnýzý biraz açýn diye alçakça teklifte bulunuyor ve bir damla petrol için yýkmadýk ocak býrakmýyorlar. Bu yüzden adeta bir kobaya dönüþtürülen yaratýlmýþlarýn en þereflisi insan zaman zaman ne konuþtuðu ve neyin peþinde koþtuðundan habersiz hale getiriliyor. Son günlerde hepimizi derinden üzen Van Depreminden gereken dersi çýkardýk mý acaba? Ýnsaný, iklimi, stratejik konumu itibariyle önemli özelliklere sahip Van ilimiz þer güçlerin kirli oyun bölgesi haline nasýl geldi? Doksanlý yýllarda hiçbir haklý gerekçe olmadan boþaltýlan köyler ziraat ve hayvancýlýðý terk edip þehre yýðýlýnca nüfus üç katýný buldu. Ayný yýllarda bir eroin mafya liderinin umulmadýk bir partiye milletvekili olarak geçmesine hiç kimse tepki göstermedi. 1963 yýlýna kadar turiste ve yabancý gazetelere yasak bölge olan Doðu Anadolu’ya her türlü þer yanlýsý elini kolunu sallayarak girdi. Müslüman aileler arasýnda hizmet deðil geniþ ev ve mobilya yarýþý baþladý.
Eskiden ilim sahibi büyüklerin çeþitli vesile ile nasihat ve dersleri dinlenir, hatta bunlarla da yetinilmeyerek iþyeri ve evlerde birbirinden güzel levhalarla helâl rýzýk ve davranýþlarýn önemi vurgulanýr, sorumlu mevkide olan gazeteler dine ve ahlâka dair yazý serileri ve eserler yayýnlarken, bugün bir avuç sorumsuz reklâmlar uðruna nesiller hebaya gidiyor. Hâlbuki insanýmýzý eðitmek sadece anne babalarýn görevi olmayýp baþta okullar, dernek, cemiyet ve vakýflar olmak üzere bilhassa Belediyelerin Kültür Merkezleri lüzumsuz konular ve kendi propagandalarý yerine önemli hususlara yer vermeli ve halkýmýzý bilinçlendirmelidir. Ýþte yýllarca önce bir dükkânda duvara asýlý ve unutamadýðým bir levha:
Eðer az eðer çok rýzkýn helâl yerden ise
Bir nimete bin þükret kýymetini bildin ise
Hamdolsun Allah’ýn nimetleri sýnýrsýz olduðu gibi helâl hudutlarý da harama tenezzül etmeyecek kadar geniþtir. Harama iten husus çalýþmadan, emek sarf etmeden nefsin, þeytanýn ve þeytanlaþmýþ dünya düzenlerinin sürüklediði asalak hayattýr.
Ýbni Asâkir’de geçen bir hadisi þerifte Efendimiz (s.a.s.):
“Helâl rýzk kazanmak uðrunda yorulup ta yatanlar, günahlarý af ve maðfiret olunmuþ halde uykuya varýrlar.”
Çok gayret sarf ettiði halde az kazanç elde edenler haram helal ayýrmadan her bulduðunu yutanlara bakýp da üzülüp kahýrlanmasýn. Zira lezzet, bereket, saðlýk ve afiyet helâl lokmadadýr. Emin olalým ki baþkalarýnýn hakkýný yolup yutanlar ahirete kalmadan mutlaka acý sonucunu göreceklerdir.
Allah (c.c.) Kur’an’da þöyle buyurmaktadýr:
“Bir kimse Allahýn haram kýldýðý þeylere dokunmaktan korkarsa bu hal onun için, Rabbisi yanýnda daha hayýrlýdýr.” ( Hac, 22/30)
Rivayet edilir ki, dindar genç Edhem,kavurucu bir yaz sýcaðýnda yolculukta aç ve susuz duruma düþmüþtü. Bir dereye ayaklarýný soktuðu zaman aklý baþýna gelmiþti. Yaný baþýndaki elma bahçesinden bir elma kopararak bir lokma almýþtý ki yaptýðýna çok nadim olarak yediðini tükürdü. Arkadaþlarý onu teselli ederek Hazreti Âdemle Havva’nýn da ayný hatayý iþlediðini ve meyveli aðaca her zaman taþ atýlacaðýný söylediler. Fakat o tatmin olmayarak bahçe sahibini bularak izinsiz yediði yarým elmayý helâl etmesini yana yakýla talep etti. Feraset sahibi bahçe sahibi gencin ihlâsýna hayran oldu. Varis olarak býrakacaðý tek kýzýndan baþkasý da olmadýðý için kýzýný alýp damadý olmasý þartý ile ancak elmayý helâl edeceðini ona sertçe söyledi. Aðlama ve yalvarma para etmeyince bahçe sahibinin kýzý ile evlenmiþti. Fakat nefsiyle sýký mücadele ederek kýza yanaþmadý. Þikâyetler üzerine kocalýk görevini yapan ve haramdan çok korkan genç takdire bakýn ki karýsýnýn hamile kaldýðý günün sabahýnda vefat etti. Meðer kýzýn babasý o memleketin hükümdarýymýþ. Çok üzülmekle beraber doðan çocuða Ýbrahim Edhem adýný verir.2
Ýþte daha sonralarý tarihe geçecek derecede tahtýný terk eden evliyadan Ýbrahim Edhem bir helâl lokma için amansýz mücadele veren böyle bir zatýn oðludur. Bugün bir ana babasýna bir de evladýna bakanlar çoðu zaman þaþýrýp kalýyor. Nasýl olur böyle ana babadan böyle evlat? Eserleri bütün dünyaya yayýlan Bediüzzaman Saidi Nursî Hazretlerinin babasý Mirza Efendi merhum da ayný þuura sahip bir çiftçi idi. Tarlasýný sabanla süren Mirza Efendi komþu hududuna yaklaþýnca hayvanlarýn aðýzlarýný baðladýktan sonra çalýþmaya koyulurdu. Sorulduðu zaman da komþunun tarlasýndan ot yerlerse haram olur derdi. Ýþte þuurlu zattan meydana gelen evlat ve iþte bu zamanda bu kadar incelik olur mu diye saldým çayýra mevla kayýra diyen günümüz insanýnýn periþan ve acýklý ahvali...
Yedi yüzyýldýr þiirleri gönülden gönüle yankýlanan Yunus Emre bakýn bizim hýrsýmýzý ve doymak bilmezliðimizi nasýl dillendiriyor:
Firavun hazinesin
Nûþirevan genciyle
Karun malýna katýp
Sen malýna kattýn tut
Bu dünya bir lokmadýr
Aðzýnda çiðnenmiþ bil
Çiðnenmiþe ne tutmak
Ha sen onu yuttun yut
Ömrün senin ok gibi
Yay içinde dopdolu
Dolmuþ oka ne durmak
Ha sen onu attýn tut
Bir kimse kazancýna hiç haram karýþtýrmadan kýrk gün helal kazanca devam ederse Cenab-ý hak onun kalbini nurlandýrýr ve ummadýðý yerden önüne kapýlarý açar. Bugün eðer dualarýmýz kabul edilmiyor, evlatlarýmýz âsi oluyor, baþýmýza türlü sýkýntýlar geliyorsa haram lokmalardan daha büyük sebep mi arýyorsunuz? Dualarýmýz belki sahabe dönemindeki ayný dualar ama aðýzlar o aðýz deðil. Akþama kadar yediðimizi, içtiðimizi, giyip tükettiklerimizi nereden elde ettiðimizi hiç sorguluyor muyuz?Kimlerle oturuyoruz, üç kuruþluk geçici dünya menfaati için kimlerin dedikodusunu yapýp, kimlerin karþýsýnda reveransla eðiliyoruz.
Müslüman, tavýr insaný olup nerede olursa olsun sýrat-ý müstakim üzere tavrýný ortaya koyacaktýr. Ýslâmiyet ciddiyet, gayret ve nefis terbiyesi istiyor. Hazreti Ebubekir (r.a.) bir gün getirilen sütü içtikten sonra haram olduðunu anlayýnca parmaklarýný aðzýna sokup geri getirmeye baþladýðýnda o denli zahmet çekti ki etrafýndakiler onu ölüyor sandýlar. Sonra ellerini kaldýrarak þöyle dua etti:
“Yarab elimden geleni yaptýðým sana ayandýr. Damarlarýma geçen kýsmýndan ise sana sýðýnýyorum”
Adam hele de yaþ ilerleyip gücü baþka haramlar yapmaya yetmeyince bu kere çeneye zor verip konuþtukça konuþuyor. Hem gýybet ediyor hem de yanýmda olsa bunlarý yüzüne de söylerdim diye bir de mertlik taslýyor.
Süfyani Sevrî der ki:
“Haram para ile verilen sadaka ve yapýlan hayýr kirlenmiþ bir elbiseyi idrarla yýkamaya benzer.”3
Ýmanýn tadýný tatmak isteyen farzlarý ifa ile birlikte haramlardan da ciddiyetle kaçacaktýr. Haram gýdanýn yayýldýðý organlarda meydana gelen tembellik, durgunluk, rehavet ve týkanýklýðý hep baþka yerlerde arýyoruz. Bazýlarý bu derece hassas olmaya gerek olmadýðýný, Allah’ýn affedici olduðunu ve sahabe dönemi kadar incelenmemesi kehanetinde bulunuyor. Þunu iyi bilmek gerekir ki, çaðlar itibariyle Ýslâm’ýn hükümleri deðiþmediði gibi Ýslam’ýn reforma da ihtiyacý yoktur. Cenab- ý hak imandan sonra ameli salih istiyor. Bugün çekilen en büyük sýkýntýmýz bilgi hamallýðýnýn çok, fakat salih amelin az olmasýdýr. Bunu bir tasavvuf þairimiz þöyle dile getirir:
Sür çýkar aðyarý dilden ta tecelli ede Hak
Padiþah girmez saraya hane mamur olmadan
Bir makam sahibi için günlerce hazýrlýk yapýlýp protokol halýlarý bile sererken Rabbimizin emrine titizlik göstermenin nesi garip ve fazla acaba? Kaldý ki Cenab-ý hak istikameti gözeterek amel ettikten sonra umulmadýk þekilde görünmez kapýlarýn açýlacaðý müjdesini vermiyor mu?
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Dünya malýnýn çoðunu haram zanneden yanýlýr. Çünkü haramlar çok ise de helâl olanlardan fazla deðillerdir.”
Çetin hayat tarzý ile adeta haramiler gibi her an yolu kesilen müslümaný Cenab-ý Hak yalnýz býrakýr mý? Bir kedi bile yavrusuna sahip çýkarken helali gözeten halis kuluna Cenab-ý Hak yardýmcý olmaz mý? Yeter ki biz o gayreti gösterelim. Ýncelemeden her önümüze geleni yiyip her aðzýmýza geleni söylemekten çekinelim. Araþtýrma yapmadan her yerden alýþveriþ yapmayalým. Birbirimizi bu yolda en uygun biçimde ikaz edelim. Ancak bu konuda altý önemle çizilecek bir husus daha vardýr. Helal ve haram ölçülerini Allah (c.c.) koymuþtur. Bu bakýmdan çoðu zaman toplumun eðitiminden de sorumlu olmasý gereken bir kýsým medya mensubu ile yazar ve gazeteci takýmýnýn bu konudaki kasýtlý mütalaasýnýn bir kýymeti yoktur.
Günümüzde misafir gelecek diye evde telaþ baþlamakta ve ikramda alabildiðine gösteriþe ve israfa kaçýlmaktadýr. Bu davranýþlar elbette rýzýk darlýðý olarak yansýyacaktýr. Kazancýný gösteriþ ve desinler belasý ile saçýp savuranlar, kanaati terk edip israfa kaçanlar, taksitli alýþveriþ ve kredi kartý girdabýna dalanlar sýkýntý ve üzüntüden, darboðazdan nasýl kurtulabilir?
Efendimiz (s.a.s.) günümüzün fotoðrafýný çekercesine bir hadisi þeriflerinde þöyle buyurur:
“Ahir zamanda en az bulunan þey helal para ve güvenilir arkadaþtýr.”
Ve yine baþka bir sözünde Efendimiz:
“Üzerinize öyle bir zaman gelecektir ki o zaman þu üç þeyden daha deðerli hiçbir þey yoktur:’Helalinden bir para, dost olunacak bir arkadaþ ve gidilecek güzel bir yol.”
Dua ediyoruz:
“Allah’ým beni fakir kýlýp emirlerini unutturma ve bana azdýracak zenginlik verme”
“Allah’ým fakirlikten, azlýktan ve zilletten sana sýðýnýrým. Zulmetmekten ve zulme uðramaktan sana sýðýnýrým.”
Cenab-ý hak helal yolunu gözetmenin þuuruna erdirsin âmin.
Dipnotlar
1-Mustafa Halebî, Hadisler ýþýðýnda Helal Kazanç Yollarý Shf:98
2- Ömer kýlýç, Ýrfan Pýnarlarý Shf:107
3- Ýmam-ý Gazali, Kimyayý Saadet Shf:263
|