Ýmanda, ibadette, ahlakta, amelde örneðimiz olan ve Kur'an'ýn ilk muhatabý olan Hz. Peygamber, her konuda olduðu gibi Kur'an okuma, onu anlama ve onun hükümlerini hayata geçirme konusunda da bizlere en güzel örnekliði sunmuþtur. Biz burada maddeler hâlinde Hz. Peygamber’in Kur'an okuyuþunu ve Kur'an anlayýþýný vermeyi uygun bulduk. Zira Kur'an'a muhatap olan o büyük insanýn Kur'an karþýsýndaki duruþu, bu konunun ilk ve en önemli referansýdýr.
1. Hz. Peygamber, Kur'an'ýn ilk muhatabýdýr. O, Kur'an'ýn ilk emri "Yaradan Rabbinin adýyla oku." emrinin de ilk muhatabýdýr. Ýlk muhatap olarak o, Kur'an'ý okumak, ezberlemek ve anlamak için büyük gayret göstermiþtir. O, Kur'an okumaya ve onu ezberlemeye son derece düþkün ve hýrslýydý. O, bu konuda Yüce Allah tarafýndan uyarýlacak kadar çaba göstermiþ, kendisine inmekte olan Kur'an'dan bir þeyler kaçýrma endiþesi taþýmýþtýr. Bu konuda Kur'an'da þu ayetler yer almýþtýr: "Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan Kur'an'ý acele okumaya kalkma; 'Rabbim benim ilmimi artýr.' de." (Taha, 20/114.)
2. O, Kur'an'ý tane tane, aðýr aðýr, üzerinde dura dura, düþüne düþüne ve aðlaya aðlaya okurdu. Rahmet ayetine gelince, Allah'tan onu ister; azap ayetine gelince de ondan Allah'a sýðýnýrdý. Bu þekildeki bir okuyuþ bizzat Kur'an'ýn emri idi: "Kur'an'ý tertil üzere oku." (Müzzemmil, 73/3.) ayeti, tane tane, aðýr aðýr okumak; düþüne düþüne, açýklayarak, tefsir ederek oku, þeklinde anlaþýlmýþtýr. (Taberi, Camiu'l-Beyan, XXIX, 126.) Bir ayette de belirtildiði üzere Kur’an onun kalbine iniyordu: "Biz onunla senin kalbini saðlamlaþtýrmak için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu aðýr aðýr okuduk." (Furkan, 25/32.) O, okuduðu ayetlerin mesajýný çok iyi anlýyor ve onlarý yerine getirme konusunda sorumluluðunun bilinci içerisinde bulunuyordu. Ýbn Abbas, Peygamberimiz’e "Emrolunduðun üzere dosdoðru ol." (Hûd, 11/112.) ayetinden daha zorlu bir ayet inmediðini, bu yüzden Peygamberimiz'in "Beni Hûd suresi ihtiyarlattý." dediðini bildirir. (Beydavî, Envarü't-Tenzîl, III, 367.) Bu da bize Peygamberimiz’in Kur’an’ý ne kadar ciddiye aldýðýný ve onun gereklerini yerine getirmek için ne kadar gayret sarf ettiðini açýkça göstermektedir.
3. Rasulü Ekrem’in gündüzünde olduðu gibi gecesinde de Kur'an okumaya ayýrdýðý bir zaman dilimi vardý. Bu konuda o Kur'an'ýn þu ayetine muhatap olmuþtu: "Ey elbisesine bürünen! Gecenin birazý hariç olmak üzere kalk. Gecenin yarýsý yahut ondan biraz eksilt yahut da artýr ve Kur'an'ý aðýr aðýr/tertil üzere oku." (Müzzemmil, 73/3.)
4. Hz. Peygamber, her fýrsatta, her yerde, her zaman ve çokça Kur'an'ý okurdu. O, Kur'an okumaktan hiç býkmaz, yorulmaz, ondan hiç ayrýlmaz ve uzun uzun ondan okurdu. Evde, panayýrda, sohbette, namazda hep Kur'an okurdu. Gece sabahlara kadar ondan bir ayetle sabahladýðý bile olurdu. Kur'an, onun dilinden düþürmediði dua ve virdi idi.
5. Kendisine yöneltilen sorular, onun dilinde Kur'an ayetleriyle cevap bulurdu. O, çoðu zaman Kur’an ayetleriyle konuþurdu.
6. Peygamber Efendimiz, okuyup anladýðý Kur'an'ý öncelikle kendisi yaþýyordu. Ýlahî kelam, onda hayat buluyor, âdeta onun þahsýnda insanlaþýyordu. Kur'an, Hz. Peygamber’in þahsýnda en doðru bir biçimde anlaþýldý ve uygulamaya kondu. O, söz ve davranýþlarýyla Kur'an'ý açýklamýþ ve bu konuda en güzel örnekliði sunmuþtur. Peygamber'in hayatý, Kur'an'ýn somutlaþmýþ, ete kemiðe bürünmüþ þekliydi. Peygamber'in ahlaký/hayatý bütünüyle Kur'an’dý.
7. Baþkasýndan Kur'an dinlemek de Efendimizin çok hoþuna giderdi. Bir gün Abdullah b. Mesud'a þöyle demiþti: "Oku bana Kur'an oku! Zira ben baþkasýndan Kur'an dinlemeyi seviyorum." (Buhari, Fedailü'l-Kur'an, 32, 33, 35.) Rabbinden Cibril vasýtasýyla Kur'an'ý alýrken de, daha sonra onu okurken de o, derin bir huþu içerisinde olur, ilahî kelama saygýsý her hâlinden belli olurdu.
Peygamberimiz’e en sevimli amelin ne olduðu soruldu, o þöyle cevap verdi: "Yolculuðu bitirince tekrar yolculuða baþlayan kimse." O kimdir, diye sorulunca þöyle buyurdu: "O kimse, Kur'an'ý baþýndan sonuna kadar okur, bitirince tekrar baþa döner." (Tirmizi, Kur'an, 11.)
Kur'an'ý en iyi okuyaný ve bileni yönetici/ imam tayin ederdi. (Ahmed, IV, 218.) Uhut þehitlerini defnederken bile Kur'an bilgisi fazla olana öncelik tanýmýþtý. (Buhari, Cenaiz, 73-75.)
Doðru tespit edilsin ve iyice anlaþýlsýn diye harfleri tane tane okuyan Hz. Peygamber, üç günden daha az bir zamanda okunan hatimden sahibinin hiçbir þey anlayamayacaðýný (Tirmizi, Kýraat, 12.) söylerken de Kur'an okumaktan asýl maksadýn onu anlamak olduðunu vurgulamýþtýr. Bir baþka hadislerinde yine o, "Sizden biriniz gece kalktýðýnda, eðer Kur'an okumak ne dediðini bilmeyecek þekilde onun diline aðýr gelirse, okumayý býrakýp birazcýk uzanýversin." (Müslim, Müsafirun, 223.) buyurarak Kur'an'ý, onun muhtevasýna/hükümlerine yabancý kalmadan okumanýn gereðine dikkat çekmiþtir.
Þimdi bu maddelerden çýkarabileceðimiz mesajlarý sýralayalým:
Bizler de Kur'an'ýn muhataplarýyýz, onu okumak, anlamak ve gereklerini yerine getirmekle yükümlüyüz.
Her fýrsatta biz de Kur'an okumalý, Kur'an ile dolmalýyýz ki, Kur'an doðrultusunda düþünüp yaþayabilelim. Unutmayalým ki, gündemlerini Kur'an ilkeleri ile belirlemeyenler, baþka gündemlerin esaretinden beyin ve gönüllerini kurtaramazlar.
Kur'an'ý aðýr aðýr, düþüne düþüne ve anlayarak okumalýyýz. Her Kur'an okuyuþumuz bize yeni þeyler kazandýrmalý, söylem ve eylemlerimizle bizi bezemeli, inþa etmeli ve kurmalýdýr.
Kur'an'ý anlarken, düþüncelerimizi Kur'an'a söyletme yaklaþýmýndan uzak olmalý; Kur'an merkezli okumalý ve düþünmeliyiz. Bu konuda Peygamberimiz baþta olmak üzere, ilk dönemden günümüze kadarki tefsir birikiminden yararlanmalýyýz.
Kur'an'ý okuyup anlarken, onun Allah kelamý olduðunun bilinci içerisinde onu manen ve maddeten temiz yer ve zamanlarda okumalý; O'nun kitabýna ve okunuþuna saygý duymalýyýz.
Kur'an okuma ameliyesini, baþkalarýndan dinleme ve baþkalarýyla birlikte okuma eylemleriyle zenginleþtirmeliyiz. Zira bazen tek baþýna okurken kaçýrdýklarýmýzý, baþkalarýndan dinlerken yahut birlikte gerçekleþtireceðimiz okumalarla elde edebiliriz.
Kur'an okumalarýmýzý, zaman ve keyfiyet açýsýndan dolduruþa getirmemeli, onu yorgun düþtüðümüz artýk zamanlarda deðil; özel ayýracaðýmýz ve zinde olduðumuz zamanlarda okumalýyýz.
Bizler de Kur’an’ýn doðru okunup anlaþýlmasý ve yaþanýlmasý için bize düþenleri yerine getirmeliyiz. Ayný ruhla Kur’an’ý okumalýyýz. Onun bütün ayetlerini, kendimize iniyormuþ gibi okumalýyýz. Küfürle ilgili ayetleri, þirkle, nifakla ilgili ayetleri dahi öncelikle kendimize indirmeliyiz. Onlarý, acaba bizde küfür, þirk, nifak alametleri mi var düþüncesiyle okumalýyýz. Cennetliklerle ilgili ayetleri üzerimize alýp ümitle kendimizi cennete hazýrlamalý; cehennemliklerle ilgili ayetleri de üzerimize alýp endiþe ile ona karþý tedbirimizi almalýyýz.
|