Arapçada barýþ, esenlik ve selamet gibi anlamlara gelen “selam” kelimesi, Kur’an’ýn nazil olduðu dönemde Arap toplumunun birbirleriyle selamlaþmada kullandýklarý temel bir kavramdý. Kur’an-ý Kerim’in birçok ayetinde deðiþik anlamlarýnýn yaný sýra, insanlarýn birbirine selamý (Nisa, 4/94; Enam, 6/54.), meleklerin insanlara selamý (Ra’d, 13/24; Nahl, 16/32; Zariyat, 51/25.) cennetliklerin birbirlerine selamý (Yunus, 10/10; A’raf, 7/46.) gibi kullanýmlarý da yer alýr. Allah’ýn güzel isimlerinden biri “es-Selam” (Haþr, 59/23.), cennetin bir adý “Daru’s-selam” (esenlik yurdu)’dýr. (En’am, 6/127; Yunus, 10/25.) Bir rivayete göre Allah, Hz. Âdem’i yarattýðý zaman, meleklere selam vermesini ve onlarýn vereceði karþýlýðý dinlemesini emretmiþ, akabinde de, “Ýþte bu senin ve soyundan geleceklerin selamýdýr.” demiþti. Hz. Âdem’in “es-selamü aleyküm”üne karþýlýk melekler “aleyke’s-selam ve rahmetullah” þeklinde karþýlýk vermiþlerdi. (Buhari, Ýsti’zan, 1.)
Selamlaþmak, insanlar arasý iletiþimin anahtarýdýr. Bu yolla birbirlerine iyi dileklerini sunan insanlar, iletiþimde ilk olumlu sinyali vermiþ ve diyalog kapýsýný açmýþ olurlar. Selamlaþabilen kimseler zýmnen, aralarýnda bir dargýnlýk, kavga ve anlaþmazlýk bulunmadýðýný, yani barýþ içinde olduklarýný ifade etmiþ olurlar. Bunun önemini çok iyi bilen Peygamber Efendimiz’in, Medine’ye hicretinde insanlara yaptýðý ilk tavsiyelerden birisi “selamý yayýnýz” talimatý olmuþtur. (Tirmizi, Sýfatü’l-Kýyame, 42.) O, bununla, farklý unsurlardan oluþan Medineliler arasýnda barýþ ve güven ortamýnýn oluþmasýný ve “selam” kelimesinin temel anlamý olan barýþýn toplum içinde kökleþmesini amaçlamýþtýr. Cenab-ý Hak da, “size bir selam verildiðinde, ondan daha güzeliyle selamlayýn veya aynýsýyla karþýlýk verin…” (Nisa, 4/86.) buyurarak, sevgi ve saygýnýn sembolü olan bu iyi dilek teâtîsinin önemine iþaret etmiþtir.
Allah'ýn rahmet, bereket ve esenliðinin karþýmýzdaki insan üzerine olmasýný dilemek ve ondan da ayný dilekleri almak birbirimize pozitif enerji yüklemektir. Bu enerji ile baþlayan iletiþim, daha sonra iyi iliþkilere ve kalýcý dostluklara kolaylýkla dönüþebilir. Onun için Sevgili Peygamberimiz, tanýdýða da tanýdýk olmayana da selam vermeyi Ýslam'ýn güzel bir hasleti olarak nitelemiþ (Buhari, Ýman, 6.), selama karþýlýk vermeyi Müslümanýn görevleri arasýnda saymýþtýr. (Ýbn Mace, Cenaiz, 1.) Bu yüzden, baþta ailesi olmak üzere, hem uygulayarak hem de teþvik ederek bu güzel hasletin toplum içinde yerleþmesini saðlamýþ, kadýn-erkek, büyük-küçük ayrýmý yapmadan herkese selam vermiþtir. Onun, kýzý Hz. Fatýma'ya, "merhaba kýzým" diye hitap ettiðini, amcasý Ebu Talib'in kýzý Ümmü Hâni yanýna geldiðinde onu 'merhaba Ümmü Hâni' diye selamladýðýný biliyoruz. (Buhari, Edeb, 98.) Enes b. Malik’in bildirdiðine göre Hz. Peygamber, oyun oynayan çocuklarýn yanýndan geçerken onlara selam vermiþ (Ebu Davud, Edeb, 147.), Esma binti Yezid’in haberine göre de, kendisinin de içinde bulunduðu kadýnlar topluluðuna uðradýðýnda onlarý selamlamýþtýr. (Ýbn Mace, 14.) Yaþayanlarýn yaný sýra, kabir ziyaretlerinde, ölülere de selam vererek Allah’ýn rahmet ve esenliðinin onlar üzerine olmasýný dilemiþtir. (Ebu Davud, Cenaiz, 83.)
Bireysel hayat tarzýnýn egemen olduðu günümüzde, çok katlý apartmanlarda, ayný mekânda yüzlerce evi barýndýran devasa sitelerde birbirimizi tanýmadan, tanýþmadan, selamlaþmadan, birbirimizin yüzüne bile bakmadan yýllarca yaþayýp gidiyoruz. Sanki dað baþýnda tek baþýna yaþayan bir insan gibi, komþularýmýz olduðu hâlde komþuluðun ne olduðunu bilmeden, kapý komþumuzun hastasýndan, ölüsünden haberdar olmadan üstelik bundan da rahatsýzlýk duymadan günlerimiz gelip geçiyor. Tanýþýp biliþmediðimiz için birbirimizden korkar hâle geldiðimiz ve bu yüzden yüksek duvarlarla ileri teknoloji ürünü güvenlik sistemleri ve özel korumalarla güvenliðimizin saðlandýðý modern
sitelerde, kendi ellerimizle ördüðümüz görünmez duvarlarýn da yardýmýyla bütün insani iliþkileri asgariye indirmiþ durumdayýz. Ýþte selam, bu duvarlarý yýkmak, insaný insan olduðu için kucaklayan, mensuplarýný bir bedenin uzuvlarý gibi gören (Buhari, Edeb, 27.) bir dinin, huzurlu toplum idealini gerçekleþtirmek için önerdiði týlsýmlý bir þifredir. Amaç bir iletiþim ve sýcaklýk saðlamak olduðuna göre selamlaþmada kullanýlan lafýzlara takýlmak yerine, ondan elde edilecek sonucu dikkate almak daha önemlidir. Þüphesiz, Ýslam kültüründe sembol hâline gelmiþ ve Allah’ýn selam, rahmet ve bereketini dilemeyi ifade eden geleneksel selamýmýz son derece güzel ve anlamlýdýr. Ancak günümüzde farklý kültür ve alýþkanlýklara sahip insanlarýn bir arada yaþadýklarý dikkate alýnýrsa, toplumda sýkça görülen deðiþik selamlama biçimlerini kullanmak da selamlaþmanýn amacýna hizmet edecektir. Dolayýsýyla, yerine göre, “merhaba”, “günaydýn”, “hayýrlý sabahlar”, “iyi günler”, “iyi akþamlar”, “hayýrlý geceler” gibi selamlama kalýplarýnýn kullanýlmasý ve selam verenin tercih ettiði kalýba göre karþýlýk verilmesi, iletiþimin saðlýklý olmasý bakýmýndan önemlidir. Avrupa ülkelerinde bulunan yurttaþlarýmýz, ayný ortamý paylaþtýklarý yabancýlarla karþýlaþtýklarýnda çoðu zaman onlarýn güler yüzle
selam verdiklerine þahit olmuþlardýr. Belki de ilk defa karþýlaþtýklarý bu insanlarýn, din, dil ve ýrk farkýna bakmadan sergiledikleri bu sevecen tutumun, muhatablarý üzerinde olumlu bir intiba býraktýðý inkâr edilemez. Ýþte Sevgili Peygamberimiz de, muhatap üzerinde doðurduðu bu olumlu etkiden dolayý selamlaþmayý teþvik etmiþ, selamý önce verenin faziletine iþaret ederek, (Ebu Davud, Edeb, 144.) insanlara karþý güler yüz göstermeyi sadaka olarak deðerlendirmiþtir. (Tirmizi, Birr, 36.)
Ýnsanlarýn birbirlerini sevmeleri ancak birbirlerini tanýmalarýyla mümkündür. “Kiþi bilmediðinin düþmanýdýr.” sözü bunun için söylenmiþtir. Tanýmak için iletiþim kurmak gerekir. Ýletiþimin kapýsý da selamla açýlýr. Allah elçisinin ifadesiyle insanlarýn birbirlerini sevebilmelerinin yolu buradan geçer ve kiþilerin Allah için birbirlerini sevmeleri de imanlarýnýn bir göstergesidir. Karþýlýklý sevgi ve saygý ise anlaþmazlýklarýn ve düþmanlýklarýn panzehiridir. O hâlde selamlaþma barýþýn anahtarýdýr.
|