Eðitim tarihi geliþim sürecinde, ilk eðitim kurumlarýnýn mabetler, ilk öðretmenlerin de peygamberler olduðunu söylemek mümkündür. Hz. Peygamber bu durumu “Ben bir öðretmen olarak gönderildim.” sözleriyle ifade etmektedir. O, bir defasýnda mescide geldiðinde bir grubun nafile namaz kýldýðýný diðer grubun da eðitim ve öðrenme ile meþgul olduðunu görünce, þöyle demiþtir: “Her iki grup da iyi þeylerle meþguller. Ancak, Allah’tan bir þey isteyip dua edenlere o þeyi verip vermemek, tamamen O’na ait bir durumdur. Hâlbuki diðer gruptakiler ilim elde ediyorlar ve cehaleti kovuyorlar. Ben bir öðretmen olarak gönderildim.” (Ýbn Mace, Mukaddime 17.)
Hz. Peygamber gerek örnek davranýþlar sergileyerek baþkalarýnýn kendisini model almasýný imkân saðlamak suretiyle, gerekse çeþitli öðretim yöntemleri kullanarak insanlarýn dinî deðerleri benimsemelerine ve öðrenmelerine imkân saðlamýþtýr.
Özellikle, sahabe, Hz. Peygamberin davranýþlarýndan etkilenerek onu örnek almýþtýr. 10 yaþýnda bir genç iken Hz. Peygamber’in eðitimine arz edilen Enes b. Malik, Efendimizin bu konudaki tutumunu þu cümlelerle ifade etmektedir: “Hz. Peygamber’e yedi yahut dokuz sene hizmet ettim. Rasulüllah benim yaptýðým bir þey için ‘Bunu niçin yaptýn?’, yapmadýðým bir þey için de ‘Niçin yapmadýn?’ demedi.” (Müslim, Fedail, 51-2; Ebu Davud, Edeb, 1.)
Enes b. Malik’in bu sözlerinden anlýyoruz ki, Hz. Peygamber, kendi terbiyesine verilen bu genci nasihat ve sözlü eðitimden çok, örnek davranýþlarýyla etkileyerek, onun kendi kendine düþünme, karar verme ve anlama kabiliyetlerini geliþtirmesine yardýmcý olan, model ve örnek alma yoluyla öðrenmesine imkân saðlamýþtýr.
Hz. Peygamber’in anlayýþýna göre eðitim, bazý dinî bilgilerin zihinde tutulmasýndan ibaret biliþsel geliþimle sýnýrlandýrýlmýþ bir süreç deðildir. Çünkü dinî inanç ve tutumlarýn oluþmasý ve geliþmesinde; duygularýn, davranýþlarýn ve iliþkilerin önemli etkileri söz konusudur.
Bu açýdan Peygamber Efendimiz, insanlarýn bir araya gelerek iliþki içinde olmalarýnýn dinî inanç ve tutumlarýn oluþmasýnda önemli etkilerinin olacaðýný düþünmüþtür. Mesela o, çocuklarýn hatta bebeklerin Mescid-i Nebi’ye gelmesine imkân saðlamýþtýr. Hatta bir defasýnda Hz. Peygamber, torunlarýndan Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin’i sýrtýna alarak mescide girmiþtir. Namaz esnasýnda torunu sýrtýnda olduðu için secdede oldukça uzun bir süre kalmýþtýr. (Buhari, Ezan, 65.) Böylece O, dinî deðerlerin iliþkiler süreciyle öðrenilebileceðini uygulamalý olarak göstermiþtir.
Hz. Peygamber’in eðitim anlayýþýnýn, “öðrenebilir durumda olan herkese bilgi ulaþtýrma” ilkesine dayandýðýný söylemek mümkündür. Diðer bir deyiþle Peygamber Efendimiz, sadece belli kesimlerdeki kiþilere ya da belli yaþ grubundaki kimselere deðil tüm insanlýða eðitim hizmetinin ulaþtýrýlmasýný istemiþtir.
Hz. Peygamber’in Ýslam’ý teblið açýsýndan öncelikli hedef kitlesi yetiþkinler olmakla birlikte, çocuklarýn eðitimleriyle de ilgilenmiþtir. Hatta Rasulüllah (s.a.s.) hem yetiþkinlerin hem de çocuk ve gençlerin bulunduðu ortamlarda eðitim etkinlikleri yapmýþtýr. Camide Hz. Peygamber’in, “Yapraklarýný dökmeyen aðaç hangisidir?” sorusuna Abdullah b. Abbas, “Onun hurma aðacý olduðunu biliyordum. Ancak yaþým küçük olduðu için soruyu cevaplamaktan çekindim.” (Buhari, Ýlim, 4.) þeklindeki ifadesi, küçük yaþtakilerin de Hz. Peygamber’in ders halkasýnda bulunduðunu ifade etmektedir.
Hz. Peygamber, çocuklarýn yetiþkinlerle birlikte eðitim almalarýna katký saðlamak suretiyle, sýcak bir ortamda, iyi iliþkiler geliþtirmelerini kolaylaþtýrmýþ ve çocuklarýn yetiþkinlerle ayný ortamda öðrenmelerine fýrsat saðlamýþ ve böylece kuþaklarýn birbirlerini tanýmalarýna da imkân hazýrlamýþtýr.
Peygamber Efendimiz kadýnlarýn öðrenmelerini kolaylaþtýrmak için gerekli düzenlemeler yapmýþtýr. Sosyal hayatta aktif olarak yer alan kadýnlar vakit, cuma ve bayram namazlarýna katýlýp Hz. Peygamber’in hutbe ve vaazlarýný dinlemiþlerdir. Haným sahabilerden Ümmü Hiþam bint Harise’nin, “Ben Kâf suresini Cuma namazlarýnda Hz. Peygamber’den öðrendim. Çünkü o, her cuma günü minberde Kâf suresini okurdu.” (Müslim, Cuma 51.) sözleri buna iþaret etmektedir.
Diðer taraftan Hz. Peygamber, kadýnlarýn okuma yazma öðrenmelerini daima teþvik etmiþ, hanýmlarýndan Hafsa’ya okuma yazma öðretmek üzere Þifa Hatun adýndaki sahabeyi görevlendirmiþtir. (Ýbn Hanbel, Müsned, VI, 372.)
Ayrýca öðrenme konusunda gayretli olan kadýn sahabiler, Hz. Muhammed’in huzuruna gelmiþ, ihtiyaçlarý ile ilgili sorular sorarak öðrenebilmiþlerdir. Hatta öðretim için kendilerine özel bir zaman ayrýlmasýný isteyen kadýnlarýn talebini uygun görerek onlara da ayrý bir gün tahsis etmiþtir. (Müslim, Birr, 46; Buhari, Ýlim, 36.)
Hz. Peygamber’in eðitim hizmetinden engelli olanlarýn da yararlandýðý bilinmektedir. Bir defasýnda Peygamber Efendimiz eþraftan bazý kimselerin Müslüman olmasý için çaba sarf ettiði bir anda, kendisine görme engelli Ýbn Ümmü Mektum gelmiþ ve “Allah’ýn sana öðrettiðinden bana da öðret” demiþtir. Hz. Peygamber ona gereken ilgiyi göstermediði için “abese” suresinin ilk ayetleri nazil olmuþtur. Bu olaydan sonra Rasulüllah (s.a.s.) ona iyi davranmýþ ve her gördüðünde “merhaba kendisinden dolayý Rabbimin beni uyardýðý kimse, var mý bir ihtiyacýn” demiþtir.
Hz. Peygamber’in, öðrenebilir konumda olan herkese bilginin ulaþtýrýlmasý prensibindeki odaklaþmasý, ileri yetiþkinlik dönemine kadar uzanmaktadýr. Bu açýdan Ýslam inancýna göre eðitim, “beþikten mezara kadar devam eden bir süreç” olarak deðerlendirilmektedir. 40 yaþýnda kendisine ilk ayetler indirilen Hz. Peygamber’e ilk emir “oku” olmuþtur. Hz. Peygamber’e arkadaþlýk eden sahabe, ileri yaþlarýna raðmen öðrenme ve öðretme etkinliklerini sürdürmüþtür. Mesela 100 yaþýný aþkýn ömür sürmüþ olan Enes b. Malik, hayatý boyunca öðrenme ve öðretme faaliyetlerine devam etmiþ ve öldüðünde tabiîn “ilmin yarýsý gitti.” Diye hayýflanmýþtýr.
Hz. Peygamber örgün eðitim kurumlarýnýn bulunmadýðý bir dönemde yaþamýþ olmasýna raðmen, çeþitli öðretim yöntemleri kullanarak dinî bilgileri insanlara, anlayabilecekleri bir tarzda sunmuþtur. O, anlatým, soru cevap, örnekleme, tedric, kýssa yoluyla anlatma, yaparak öðretme, þekil ve þemalarla öðretme, gözlem yapma, araþtýrmaya yöneltme, teþvik ve sakýndýrma gibi yöntemler kullanarak insanlarý irþad etmiþtir. (Özbek, Abdullah, Bir Eðitimci Olarak Hz. Muhammed, Selam Yay., Konya 1988, s. 138-289.)
Sonuç olarak diyebiliriz ki Hz. Peygamber insanlarýn günlük hayat içinde ihtiyaçlarýný, tecrübelerini, ilgilerini ve ruhsal durumlarýný algýlayarak onlara en uygun eðitim yöntemleri kullanarak tüm insanlara eðitim hizmeti götürmüþtür.
|