Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1419
Toplam 15277568
En Fazla 20355
Ortalama 2610
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Kur’an ve Sünnet

Perspektifinden

Bilgi AHlAKI

Bugün hâlâ bilimin ahlaký veya etiði olur mu tarzý sorulara farklý cevaplar verenler olsa da en azýndan bilimsel bilgiye ulaþma ve onu insanlýðýn yararýna kullanma konusunda deðerlere dolayýsýyla bir bilim etiðinin varlýðýna ihtiyaç duyulduðu ortadadýr. Bu ihtiyaca binaen bu konularý tartýþan bilim ahlaký veya bilim etiði adýyla meslek veya uygulamalý etik alanýnda bir bilim dalý vardýr.
19/11/2015

Bilgiden ahlaka:

Bir bilim ahlaký ihtiyacý

Klasik felsefe anlayýþý içinde bilgi ve bilim deðerlerden baðýmsýz deðildi hatta onlarla iç içeydi. Ancak Batý’da Aydýnlanma felsefesiyle birlikte bilim anlayýþýnda yaþanan geliþmeler ve meydana gelen deðiþimler deðerlerden arýnmýþ bir bilim anlayýþýný öne çýkardý. Bu “bilim kendi baþýna saf kuramsal bilgi etkinliðidir.” (A. Kadir Çüçen, Bilim Felsefesine Giriþ, Sentez Yayýncýlýk, Ankara 2012, s. 199.) Bundan dolayý ahlak ve manevi deðerler insana ait bir olgu olup bilim ve teknoloji bunlara sahip deðildir, iyi-kötü, fayda-zarar gibi deðerler ancak bilim ve onun uygulamasý olan teknolojiyi kullanan insanlarýn niyetinde açýða çýkar þeklinde özetlenebilecek bir anlayýþ benimsenmiþtir. (Çüçen, Bilim Felsefesi, s. 199-200.) Ancak bilime ‘nesnel hakikat’mýþ gibi bakan bu anlayýþ, onu kullananlarýn elinde siyasi amaca hizmet eden bir efsaneye dönüþmüþ, bilim ve teknoloji bu anlamda tarafsýzlýðýný yitirip iyi veya kötü deðerlerle yüklü hâle gelmiþtir. (Glyn Ford, “Ýslam Biliminin Yeniden Doðuþu”, Ýslam Bilim Tartýþmalarý, ed. Mustafa Armaðan, Ýnsan yayýnlarý, Ýstanbul 1990, s. 46.) Bunun sonucunda kiþisel, siyasi veya ideolojik sebeplerle bilimin kötüye kullanýmý insanlara zarar vermeye baþlamýþtýr. Bu süreç çevre kirliliði, savaþ, göç, nükleer ve biyolojik silahlar vb. küresel problemlere dönüþerek devam etmektedir.

Bugün hâlâ bilimin ahlaký veya etiði olur mu tarzý sorulara farklý cevaplar verenler olsa da en azýndan bilimsel bilgiye ulaþma ve onu insanlýðýn yararýna kullanma konusunda deðerlere dolayýsýyla bir bilim etiðinin varlýðýna ihtiyaç duyulduðu ortadadýr. Bu ihtiyaca binaen bu konularý tartýþan bilim ahlaký veya bilim etiði adýyla meslek veya uygulamalý etik alanýnda bir bilim dalý vardýr.

Modern Batý düþüncesindeki bilgi, deðer ve varlýk düþüncesindeki derin ayrýþmanýn sonucu ortaya çýkan bu yaklaþým tarzý yeni olsa da hem Ýslam dünyasýnda hem de Batý dünyasýndaki temelleri oldukça eskidir. Bilim ahlaký bilgi, bilim ve bilim adamlarýyla ahlak arasýnda bir iliþki ve etkileþim olduðu düþüncesine dayanýr. Ayrýca bilimin genel ahlaký yanýnda týp vb. her bir bilim dalýnýn kendisine ait bir ahlakýnýn olmasý gereðini savunur. (Mehmet Bayraktar, “Ýslam’da Bilim Ahlaký”, Ýslam Ahlaký ve Sevgi 2006 Yýlý Kutlu Doðum Sempozyumu Bildirileri ve Müzakereleri, Türkiye Diyanet Vakfý Yayýnlarý, Ankara 2007, s. 141.) Bu yazýda Batý düþüncesindeki tartýþmalardan baðýmsýz olarak doðrudan Ýslam’da bilgi ahlakýna gidiþ ve bir bilim ahlakýnýn temelleri üzerinde durulacaktýr.

Ýslam’da bilgi ve bilim anlayýþý

Ýslami terminolojide bilgi kelimesi ilim ile karþýlansa da ilim teori, eylem ve eðitim bakýmýndan bilgiden daha geniþ bir anlam bütünlüðüne sahiptir. (Absar Ahmed, “Ýslam Bilgi Kuramýný Keþfetmek”, Dini Bilginin Ýmkaný, der. Temel Yeþilyurt, Ýnsan Yayýnlarý, Ýstanbul 2003, s. 57.) Ayrýca ilim Ýslami terminolojide sadece bilgiyi deðil bilginin sistematik olarak bir araya getirilmiþ hâli olan bilim kavramýný da içerir. (Ýlhan Kutluer, Ýlim ve Hikmetin Aydýnlýðýnda, Ýz yayýncýlýk, Ýstanbul 2001, s. 88.) Bu anlamda ilim hem bütün boyutlarýyla bilme tecrübesini hem de bu tecrübenin ürünü olan dini, dünyevi, felsefi, akli bütün ilimleri kuþatmaktadýr. Nitekim Müslüman düþünürler Aristotesçi bilim anlayýþýnýn ürünü olarak felsefi ilimler sýnýflandýrmasýný altýnda yer alan ilimlerin hepsini ‘ilim’ kabul etmiþlerdir.

Ýslam düþüncesinde bütün bilgilerin kaynaðý Allah ve onun gönderdiði vahiydir. Nitekim Hz. Âdem yaratýldýktan hemen sonra Allah ona eþyanýn isimlerini öðretmiþ ve meleklerden ona secde etmesini istemiþtir. (Bakara, 2/30-34.) Kur’an’da anlatýlan bu olay insanýn meleklerden üstün olduðuna iþaret etmektedir. Allah melekleri Hz. Âdem’e secde ettirerek onun eþref-i mahlukat olduðunu, insan türünün yaratýlanlar içinde en deðerli varlýk olduðunu belirlemiþ olmaktadýr. Diðer yandan bu alegorik hikâye insanýn sahip olduðu bilginin kaynaðýnýn Allah olduðunu gösterdiði kadar diðer varlýklardan üstünlüðünün gerekçesini de açýklamaktadýr. Çünkü hikâyeye göre Hz. Âdem’in üstünlüðü ve secde edilmeye layýk olmasý Allah’ýn kendisine öðrettiði isimlerden kaynaklanmaktadýr. Melekler takva bakýmýndan ondan daha iyi konumda olmalarýna raðmen o kendisine öðretilen bilgi dolayýsýyla secde edilmeye layýk bir varlýk haline gelmektedir. (C. A. Kadir, “Ýslamî Bilgi Teorisi”, Ýslam’da Bilgi ve Felsefe, Kindî’den Ýkbal’e Ýslam Düþünürleri, Haz. Mustafa Armaðan, Ýz Yayýncýlýk, Ýstanbul 1997, s. 25.) Ancak insan bu bilgiyi Allah sayesinde elde etmektedir ve bilgisinin sýnýrý vardýr. Çünkü Allah’ýn bilgisi her þeyi kuþatmýþken insana ilminden dilediði kadarýný vermektedir. (“O, kullarýn önlerindekileri ve arkalarýndakileri (yaptýklarýný ve yapacaklarýný) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediði kadarýndan baþka bir þey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayýp kuþatmýþtýr.” Bakara, 2/255.) Ýnsanýn kendi bilgisinin yetersizliðinin, mutlak bilgiye sahip olmadýðýnýn ve bir bilenin üstünde baþka bir bilen olduðunun bilincinde (“…Ýþte biz Yûsuf’a böyle bir plan öðrettik. Yoksa kralýn kanunlarýna göre kardeþini alýkoyamazdý. Ancak Allah’ýn dilemesi baþka. Biz dilediðimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardýr.” Yusuf, 12/76.) olmasý gerekir. (Mevlüt Uyanýk, Bilginin Ýslamileþtirilmesi ve Çaðdaþ Ýslam Düþüncesi, Ankara Okulu Yayýnlarý, Ankara 1999, s. 96, 151.) Bunun için bilim adamý insanýn en deðerli varlýk olduðunu, bu deðerin bilgisinden kaynaklandýðýný, ancak bunun Allah’ýn bilgisiyle kýyaslandýðýnda sýnýrlý olduðunu ve kendisinden daha fazla bilen bir varlýk olduðunu idrak etmelidir. Kendisinden üstün bilenin olmasý onu daha fazla öðrenme ve araþtýrma yapmaya sevk ederken, insanî bilgi kapasitesinin farkýnda olmasý araþtýrma ve öðrenme konusunda ölçülü olmaya, elde ettiði sonuçlarýn hakikatin sadece bir boyutu olduðunun idrakine ve âlemdeki hikmeti kavramaya yöneltir.

Ayrýca Kur’an-ý Kerim’de, “O, kalemle yazmayý öðretendir, insana bilmediðini öðretendir.” (Alak, 96/4-5.) ayeti bilginin kaynaðýný verirken ilk vahiy “Allah’ýn adýyla oku” (Alak, 96/1.) emri okumanýn yani bilginin içeriðini ve hedefini de belirlemektedir. Böylece bilgiye sadece kaynaðý olma deðil ayný zamanda elde edilirken Allah adýna veya onun uðruna sahip olma yükümlüðünü de getirmektedir. (Kadir, a.g.m., s. 25.) Dolayýsýyla bilgi sadece sahip olma bakýmýndan deðil amacý ve hedefi acýsýndan da bir deðer içerir. Onu deðerli veya deðersiz kýlan þey Allah adýna, rýzasý gözetilerek, âlemdeki hükmünü anlamaya çalýþarak yapýlýp yapýlmadýðýna baðlý olarak deðiþir.

Müslüman düþünürler ilim tabirinden sadece vahye dayanan dinî ilimleri anlamamýþlardýr. Çünkü Hz. Âdem’e secde edilmesini saðlayan, kendisine öðretilen eþyanýn isimleri -ki bununla kavramsal bilgi anlaþýlýr- dinî dünyevi tüm bilgileri içerir. Dolayýsýyla Ýslam’da sanatlar ve gözlem, deney ve araþtýrmaya dayalý akli ve felsefi ilimler de dâhil bütün ilimler vahyin özü olan tevhit düþüncesine dayanýr ve tabiattaki vahdeti sergiler. (Seyyid Hüseyin Nasr, Ýslam’da Bilim ve Medeniyet, Ýnsan yayýnlarý, Ýstanbul 1991, s. 18.) Bunun için Müslüman düþünürler âlemle Kur’an arasýnda bir uyum olduðunu düþünürler. (Fazlur Rahman, Ana Konularýyla Kur’an, çev. Alparslan Açýkgenç, Fecr Yayýnlarý, Ankara 1987, s.164; Uyanýk, a.g.e., s. 128; Ayþe Sýdýka Oktay, Din Felsefesinde Vahiy ve Mucize Kavramlarý, Nokta Digital Yayýnlarý, Isparta 2013, s. 32-40.) Ancak Allah tabiattaki bilgileri bazý sembollerle anlatmýþtýr ve bunu ancak âlimler anlayýp deðerlendirebilecek durumdadýrlar. (Ankebut, 29/43.) Bundan dolayý vahyin dýþýnda kalan akli ilimlerden de âlemdeki gizlenmiþ iþaretlerden tevhit akidesinin sýrrýna ulaþtýrmasý beklenir. (Buna iþaret eden ayete örnek Fussýlet, 41/53; Seyyid Hüseyin Nasr, Ýslam’da Bilim ve Medeniyet, Ýnsan yayýnlarý, Ýstanbul 1991, s. 20-21; Osman Bakar, Gelenek ve Bilim, Ýslam’da Bilim Tarihi ve Felsefesi Üzerine, çev. Ercüment Asil, Gelenek yayýncýlýk, Ýstanbul 2003, s. 17-18, 54-58.) Bu anlayýþ insanýn âlemdeki düzeni, çokluktaki birliði görmesi, ilimle bunu anlamasýný gerektirir. Dolayýsýyla tevhit veya vahdet ilkesi Ýslam bilim ahlaký açýsýndan en önemli ilkelerden birisi konumundadýr.Ýslam’a göre ilmin amacý hakký ve hakikati bulmaktýr. Kur’an’da Allah ilim sahibi anlamýnda elAlîm ve el-Hak olarak geçer. Çünkü bütün ilimlerin ve vahiyden kaynaklanan her türlü hakikatin kaynaðýdýr. Müminden beklenen Allah’ýn bu sýfatlarýn kudreti ölçüsünde elde etmektir. Dolayýsýyla ilimde hak ve hakikati aramak ve bulmaya çalýþmak bilgi ve bilimde bir baþka iyi ve olumlu ilke ve deðer olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Ýlimde sadece hak ve hakikati aramak ve ona baðlý olmak insaný düþünce özgürlüðüne de götürmektedir. Çünkü Kur’an insaný bilimsel çalýþmalar konusunda, kýsýtlamamakta hatta göklerin, yerin yapýlarýna bakarak düþünmesini, araþtýrmasýný emrederek (Bu konudaki ayetler için bkz. Gâþiye, 88/17- 20; Bakara, 2/164; Zâriyât, 51/20-21; Ra’d, 13/4.) dinî bir boyut kazandýrarak teþvik etmektedir. (Mehmet Aydýn, “Ýlim – Ýslam Münasebeti”, Bilgi, Bilim ve Ýslam I-II, Ensar Neþriyat, Ýstanbul 2005, s. 89.) Böylelikle bilgi ve bilim herhangi bir insani ideoloji, görüþ veya siyasi amaçlara ulaþmak için deðil, hakikati ortaya çýkarmak için yapýlmaktadýr. Bu yaklaþým tarzý insaný çevreleyip saran diðer baðlardan kurtulmasýný saðlamakta, insaný evrensel hakikatler, deðerler peþinde koþmaya, onlarý araþtýrmaya yönlendirmektedir. Dolayýsýyla hak ve hakikati arama ve ona baðlýlýk ilkesi ayný zamanda özgürlük ve evrensellik gibi diðer ilkelerin varlýðýna da yol açar.

Ýslam düþüncesinde bilgi ile ahlak arasýndaki iliþkiden bilim ahlakýna

Ýslam’da ilim sahibi olmak ve hakký aramak Allah’a özgü bir sýfat kabul edildiði için bu sýfatlarý elde etme ve bu uðurda gayret övülen bir davranýþ olarak görülmüþtür. Nitekim Hz. Peygamber’in “Ýlim talep etmek her Müslümana farzdýr.” (Ýbn Mace, Mukaddime, 17.) hadisiyle ilim öðrenmenin önemi vurgulanmýþtýr. Kur’an ayetleri ve hadislerde ilim sahibi olmak kadar o ilmin gerektirdiði þekilde davranmanýn gereði üzerinde de durulmuþtur. Kur’an’da, “De ki hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akýl sahipleri öðüt alýrlar.” (Zümer, 39/9; benzer anlam için Ýsra, 17/107.) denilerek bilginin insana imanýný kazandýrma ile iyi ve doðru davranýþlara yönlendirme konusundaki ayýrt edici rolüne iþaret edilirken baþka ayetlerde (Mesela; “Ýnsanlardan kimi vardýr ki, hiçbir bilgisi olmadýðý halde Allah hakkýnda tartýþmaya girer ve her azgýn þeytanýn ardýna düþer.” Hac, 22/3; Benzer anlama sahip ayetler için bkz. Hac, 22/8, 71; Nisa, 4/157; Maide, 5/104; En’am, 6/100, 108, 119, 140, 144, 148; Tevbe, 9/93; Rûm, 30/29-30; Lokman, 31/20; Necm, 53/28.) bilgisizliðin doðru imana ve onun gerektirdiði davranýþlara mani olup kötülüðe sebep olduðuna iþaret edilmektedir. Bunun için Kur’an’da, “Allah’a karþý ancak; kullarý içinden âlim olanlar derin saygý duyarlar.” (Fatýr, 35/28.) ayetiyle Allah’ý bilme ve O’na gösterilmesi gereken saygýnýn ilim sahipleri tarafýndan gereðince yapýlacaðýna iþaret edilerek nasýl bir iman ve bunun gerektirdiði ahlaki duruþa sahip olmasý gerektiðinin ancak âlimler tarafýndan bilinebileceði vurgulanmýþtýr. Bunun için Hz. Peygamber,  “Âlimler peygamberlerin varisleridir.” (Buhari, Ýlim, 10; Tirmizi, Ýlim, 19.) hadisiyle böyle bir bilgiye, imana ve bunlarýn getirdiði ahlaki deðerlere sahip olan âlimlerin Allah katýndaki yeri belirtilmiþtir. Nitekim bir baþka ayette, “Rabbinden sana indirilenin gerçek olduðunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? (Bunu) ancak akýl sahipleri anlar. Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleþmeyi bozmayanlardýr.” (Ra’d, 13/19-20.) denilmektedir. Ayet bütün olarak deðerlendirildiðinde Allah’tan gönderilenin hakikatini kavrayabilecek ve bunun gereði olan eylemleri yerine getirebilecek ve hayatýný buna göre yönlendirme ve yönetme bilincine sahip kimselerin âlimler olduðuna iþaret edilmektedir. Yani bilmek onun gereði olan bir hayat tarzýný yaþamayý dolayýsýyla ahlaki seçimleri de içermektedir. Rasulüllah da bir hadisinde “Ancak iki kiþiye gýpta edilir: Onlardan biri, Allah’ýn kendisine mal verdiði ve Hak yolunda harcamasýna imkan tanýnan kimse, diðeri Allah tarafýndan kendisine hikmet/ilim verilip de onunla hükmeden ve onu baþkalarýna öðreten kimsedir.” (Buhari, Ýlim, 15.) demektedir. Bu hadis ilim öðrenmek ve öðretmek kadar o ilme uygun davranmayý, hayatý o ilmin gerektirdiði gibi yaþamayý tavsiye etmektedir. Hoca ilmiyle hayatýný yönlendirdiði gibi bu bilinci öðrencisine de aþýlamalýdýr. Buna karþýlýk ilim sahibi olup o ilmin gerektirdiði amelleri, davranýþlarý yapmayan kiþiler kitap yükü taþýyan merkeplere benzetilerek (“Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taþýyan eþeðin durumu gibidir. Allah’ýn âyetlerini inkâr eden topluluðun hâli ne kötüdür! Allah, zalim-ler topluluðunu hidayete erdirmez.” Cuma, 62/ 5.) eleþtirilmiþ, bilip yapmayýp baþkalarýna yapmasýný tavsiye etmek kýnanmýþtýr. (“Siz Kitabý (Tevrat’ý) okuyup durduðunuz halde, kendinizi unutup baþkalarýna iyiliði mi emrediyorsunuz? (Yaptýðýnýzýn çirkinliðini) anlamýyor musunuz?” Bakara, 2/44.) Bu vb. ayetler âlimler/ bilim adamlarýna birtakým sorumluluklar yüklemektedir. Bilen bildiðine göre hareket etmek zorundadýr. Dolayýsýyla bilim adamlarý Allah’tan gelen hakiki bilgi ve bu bilgiye uygun eylemleri içeren Ýslam’ýn gerektirdiði bakýþ açýsý ve hayat tarzýna uygun bir bilinç geliþtirmek, buna uygun yaþamak ve örnek olmak, bu bilincin yaygýnlaþmasý için gayret etmek zorundadýrlar. Mesela Ýslam bir barýþ dinidir. Öyleyse bilim adamý kendi ailesi, kurumundan baþlayarak toplumda barýþýn yaygýnlaþmasý, insanlarýn huzur içinde yaþamasý için çalýþmak zorundadýr. Ayný þey doðruluk için de geçerlidir. Bilim adamý doðru ve dürüst olmalý, yalan söylememeli, iftira atmamalý, hýrsýzlýk yapmamalýdýr. Doðruluk ilkesine baðlý bilim adamý en basitinden kendi bilimsel çalýþmalarýnda bilgi aþýrma/akademik hýrsýzlýk, bilgileri çarpýtma, verileri deðiþtirme ve yalan söyleme vb. bilimsel suçlara teþebbüs etmeyeceði gibi baþkalarýnýn da buna benzer suçlarýna izin vermez, toplumda doðruluk ilkesinin yaygýnlaþmasýna kendisi uygulayarak katkýda bulunur. Benzer þekilde bilim adamý emin/güvenilir olma, adil olma ve toplumda barýþ ve adaleti saðlama, doðruluk gibi Ýslam’ýn temel ahlaki deðerlerine ve ilkelerine baðlýlýk göstermeli, eylemlerini buna göre düzenlemeli Ýslam dininin beklediði ahlaklý ve adaletli bir toplum hayatýnýn oluþmasý için gayret etmelidir. Bilim adamlarý ancak ilimleriyle amel ettiklerinde yani teorik bilgilerini pratiðe, bilgi ve bilimlerini teknolojiye dönüþtürme sýrasýnda aldýklarý tutumla gerçek anlamda hâkim/bilge hâline gelirler. Çünkü teoriyi pratiðe aktarma o bilgiyi benimseyip, içselleþtirmeyi gerektirir ve ancak bu þekilde peygamberlerin varisleri olup topluma model ve örnek olabilirler.

Hz. Peygamber, “Allah’ým bana öðrettiklerinle beni faydalandýr. Bana fayda verecek ilmi öðret ve ilmimi artýr.” (Tirmizi, Deavat, 128.) hadisiyle dua ederek, arzulanan “faydasýz ilimden sana sýðýnýrým.” (Nesai, Ýstiaze, 21.), “Allah’ým fayda vermeyen ilimden kabul olmayan duadan, korkmayan kalpten ve doymayan nefisten sana sýðýnýrým.” (Ýbn Mace, Sünne, 23.) hadisleriyle kaçýnýlmasý gereken bilginin nasýl olmasý gerektiðini ifade etmiþtir.  Bu hadisler topluca deðerlendirildiðinde ilmin kendisinin doðruluk veya hakikat deðeri kadar fayda deðerine de sahip olduðu ve ayrýca bunun yanýnda ilimlerin olumlu yönde kullanýlmasýyla insanlara fayda saðlayabileceðine iþaret edilmektedir. Çünkü yine sevgili Peygamberimiz “Aziz ve Yüce olan Allah’ýn rýzasý için öðrenilmesi gereken bir ilmi, sýrf dünya menfaati elde etmek için öðrenen bir kimse kýyamet günü cennetin kokusunu dahi alamayacaktýr.” (Ebu Davud, Ýlim, 12. Ayrýca bk. Ýbn Mace, Mukaddime, 23.) demektedir. Dolayýsýyla burada kesinlikle bireysel, kiþinin kendi dünyevi menfaatine dayalý bir fayda söz konusu deðildir.

Bilginin ve bilimin sonuçlarý güzel ve doðru olabilir. Ancak bir þeyin doðru veya güzel olmasý onun faydalý olmasý anlamýna gelmez. Bunun için “faydalý ilim” ile “Allah’a derin saygý duyan âlimler” ayeti Ýslam bilim ahlaký açýsýndan bir arada deðerlendirilmelidir. Özellikle Allah’a derin saygý duymayan bilim adamlarý elinde faydasýz ilim kötü sonuçlara sebep olabilir. (Bayraktar, a.g.m., s. 143.) Bilim ve teknolojinin günümüz insanlýðýna verdiði atom bombasý, nükleer silahlar, çevre kirliði ve atýklar, vb. zararlar dikkate alýndýðýnda ve özellikle Ýslam’ýn emin olma, insanýn en deðerli varlýk olmasý ve elinden, dilinden insanlarýn zarar görmemesi ilkeleri bir arada düþünüldüðünde bu hadislerin anlamý daha iyi idrak edilir. Bir Müslüman bilim ahlaký açýsýndan en faydalý olaný en az zararlý olaný seçme durumundadýr. Mesela âlemin kendisine emanet olarak verildiði bilincinde olan insan diðer varlýklara ve çevresine zarar verecek þekilde bilgisini kullanamaz. Faydalý olma ve zarardan kaçýnma ilkeleri de Ýslam bilim ahlaký içerisinde deðerlendirilebilecek en temel ilkeler arasýndadýr. Ancak hadislerde geçen fayda kavramýnýn bugün faydacýlýk ve pragmatizm gibi felsefi akýmlarda ele alýnan fayda ilkesinden çok farklý olduðu unutulmamalýdýr.

Sonuç olarak Ýslam ilme dayanan bir dindir ve onun meydana getirdiði medeniyet bir ilim medeniyetidir. Dolayýsýyla ilmin elde edilmesi, kullanýlmasý, uygulanmasý ve baþkalarýna aktarýlmasý sýrasýnda kendisine özgü birtakým ilke ve deðerleri içermesi kaçýnýlmazdýr. Bilimin deðerlerden arýndýrýlmýþ olmasý gereði tezi günümüz þartlarýnda geçersiz kalmýþtýr ve bilimi kötüye kullananlar elinde zararlý sonuçlar doðurmuþtur. Bunu önlemek için geliþtirilmeye çalýþýlan bilim etiði kavramý da ‘evrensel ilkeler ve deðerlere baðlý olmalý’ tezine sahiptir. Ancak bilim gibi bilim etiðinin de onu yorumlayanlarýn elinde olumsuz sonuçlar doðurduðu özlemlenmektedir. Ýslam kendi iç dinamikleri ve deðerleriyle kendi bilim ahlakýný geliþtirmelidir. Bilimahlaký baðlamýnda Müslüman bilim adamlarýnýn baðlý olmasý gereken en önemli ilkeler yukarýda sýralanmaya çalýþýlmýþtýr. Ýslam’a göre insan yeryüzünde Allah’ýn halifesidir ve o kimsenin yüklenmek istemediði emaneti yüklenmiþtir. Bu bilinçle insan, âlemin kendisine verilen bir emanet olduðunu, bilme, anlama ve koruma gücünün kendisinde olduðunun farkýnda olarak bilgi eylem dengesini kurmalýdýr. Dolayýsýyla bilgi ve bilimini ahlaki deðerlerden, evrensel ilkelerden arýndýrmýþ olarak kullanamaz. Onun için bilim kadar bilim ahlaký anlayýþýný da geliþtirmeli ve bu konuda ilkeler ve deðerler oluþturmalýdýr. Bununla ilgili temel ilkeler ve deðerler Ýslam’ýn iki ana kaynaðý Kur’an-ý Kerim ve Hz. Peygamber’in sünnetinde mevcuttur.

 

Doç. Dr. Ayþe Sýdýka Oktay

 

Bu yazý 3329 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

16 Sevvâl 1445 |  25.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

"Sabah akþam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an (zikret).

Sakýn gafillerden olma!"




( A‘râf sûresi - 205)

Bir Hadis

Peygamberimiz (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

“Eðer taraflar dürüst davranýrlar ve malýn kusurunu açýkça söylerlerse, alýþveriþleri bereketlenir. Ancak kusuru gizler ve yalan söylerlerse, alýþveriþlerinin
bereketi gider.” buyurmuþtur.

(Ebû Dâvûd, “Büyû’”, 51)

Bir Dua

“Allah’ým! Senden hayýrlý olan iþleri yapmayý, aklýn ve dinin çirkin gördüðü þeyleri terk etmeyi ve fakirlerin sevgisini istiyorum.”


(Mâlik, Duâ, No: 508)

Hikmetli Söz

Ahmaðý tanýmakta en kesin ölçü, onun Allah'a inanýp inanmadýðýdýr. Böylelerinin deneysel bilgileri, marifetleri hiçbir deðer ifade etmez. Ýmam Rabbani 

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com