Hac bir vuslattýr, Hz. Ýbrahim (a.s.)’in zamanýna, Allah Resulü’nün yaþadýðý mekâna, sahabe-i kirâmýn sevdasýna…
Yüreðinde bu sevdayý taþýyanlarda her sene, ayrý bir heyecanbelirir, vakit yaklaþtýðýnda…
Binler, yüz binler dökülür yollara ve vadilere; akan seller misali... rengarenk bir insan manzarasý dolar o kutsal iklime…
Nasýldolmasýn ki, gidilen yer ilk günden beri gözlenen ve her daim öz-lenen “Ufuk Nebi’yi” hatýrlatmakta…
O’nun hatýrasýný bugüneve geleceðe taþýmakta…
Dillerde ve gönüllerde daima O’nun ismi...
Duvarlarda ise Kâ-be ve Mescid-i Nebî resmi…
YöneliþHac; dilleri, kültürleri, renkleri, ýrklarý, ülkeleri, sosyal ve eko-nomik durumlarý farklý ancak hedefleri bir, duygularý ve gayeleriayný milyonlarca Müslümanýn ilâhî aþkla bir araya gelmesi, birlik-te Allah’a yönelmesidir...
“Hac, yöneliþ demektir. Allah’a ve O’nungösterdiði hedeflere yürüyüþtür. Hz. Adem’denitibaren kutlu peygamberlerin, Hz. Ýbrahim’inhatýrasýný benliðimizde yaþamaktýr. Ýlâhî vahyinbeþiðini, Hz. Peygamber’in tebliðini ve tevhitmücadelesini yakýndan tanýmak, tarihle bütün-leþmek, 1,5 milyarlýk Ýslâm dünyasýndan butopraklara davet edilen sýnýrlý sayýdaki temsilci-den biri olmanýn hazzýný ve sorumluluðunuomuzlarýmýzda hissetmektir.”
Yakýnlýk heyecaný
Evet, Kâbe’ye yolculuk…
Kâbe... Müslümanlarýn kýblesi… milyarlarcainsanýn görmek için, kavuþmak için, eteðine tu-tunup gözyaþý dökmek için, etrafýnda büyükbir aþkla dönmek için can attýðý kutsal mekân…
Kâbe... Temellerini Hz. Ýbrahim ve Hz. Ýsma-il’in birlikte yükselttiði yüce mabet…
Kâbe, Beytullah... Yani Allah’ýn evi...
“fiüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadetevi Mekke’de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynaðý olarak kurulan Kâbe’dir.Onda apaçýk deliller, Makam-ý Ýbrahim vardýr. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuðuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ýninsanlar üzerinde bir hakkýdýr.” (Âl-i Ýmran, 96-97)
Yol
Sevgili Peygamberimiz; hac ve umre ibade-tine baþlarken; “Allah’ým! Senin rýzan için hac(ve umre) yapmak istiyorum, onu bana kolaykýl ve onu benden kabul buyur”, diye dua ede-rek, daha iþin baþýnda, bu ibadetin ifasý konu-sunda Cenab-ý Hak’tan yardým, kolaylýk ve mu-vaffakiyet dilemiþtir. fiimdi kutsal iklime yolcu-luk baþlamýþtýr. Dua zamaný…
“Allah’ým, bu yolculukta sahibimiz sensin;ailemizi, evlâdýmýzý, dost ve malýmýzý sanaemanet ediyoruz, vekilimiz sensin. Bizi ve onla-rý her türlü kötülüklerden koru. Yolculuðumuz-da ve haccýmýzda bize kolaylýk ver… Elimizle,dilimizle, bütün vücudumuz ve ruhumuzla se-nin rýzana uygun þekilde gidip dönmeyi ve ha-yatýmýzýn bundan sonraki safhalarýnda senin rý-zan dairesinde yaþamayý bize nasip eyle yaRabbi!”
Varýþ ve tavaf
Kâbe’ye varmak da, kýbleye dönmek de,ben-merkezimizin yörüngesinden çýkýp, Rabbi-mizin rýzasý dairesinde bir tavafa girmeyi gerektir.
Tavaf, Hacerü’l-Esved’in hizasýndan baþla-yarak Kâbe’nin etrafýnda yedi defa dönmek…
Kâinatta her þey tavaf hâlinde… Ay dünya-yý, dünya güneþi tavaf ediyor... Zerreden kürre-ye her þey dönüyor…
Kâbe’nin etrafýnda tavaf eden on binlerceMüslümanýn oluþturduðu tablo, samanyolun-daki milyarlarca yýldýzýn dönüþüne sanki eþlikediyor. Tavaftaki manevî hazza eriþebilmesi içininsanýn kendini tavafýn akýþýna býrakmasý gere-kiyor…
Sa’y
Sa’y, anne sevgisi ve þefkatinin en güzel ör-neðini veren Hz. Hacer validemizin hatýrasýnýnbir açýdan yâd edilmesi…
Hz. Ýbrahim Allah’ýn emriyle Hz. Hacer vehenüz süt emmekte olan oðlu Ýsmail’i ýssýz veçorak bir vadiye býrakýr. Çok geçmeden suyuve yiyeceði tükenen Hz. Hacer, kýzgýn güneþinaltýnda canla baþla, telâþla, heyecanla koþar,Safa tepesine…
Çaresiz döner.. Týrmanýr, birkaç yudum subulabilmek umuduyla Merve tepesine…
Tam sa’y için gidip gelir, bu tepecikler ara-sýnda…
Sonunda döner biricik oðlu Ýsmail’in yanýna…
Çaresiz ananýn gözyaþlarý dökülür, Mek-ke’nin siyah taþlarýna…
Nihayet Allah fýþkýrtýr zemzemi, Kâbe’ninyaný baþýnda...
Zemzem…Yaratanýn büyük ikramý... bu su-da Hz. Ýsmail’in feryadý, Hz. Hacer’in gayreti veAllah Rasulü’nün duasý var…
Arafat
“Hac Arafattýr.” Arafat, bereketli bir zamanolan Arefe günü, Yüce Allah’ýn af ve rahmetinenail olabilme günü...
Arafat, Allah Resûlü’nün, on dört asýr önceyüz yirmi bini aþkýn sahabeye hitap ettiði veVeda Hutbesi’nin verildiði yer... Kýyamete ka-dar insanlýða ýþýk tutacak evrensel ilkeleri içerentemel insan haklarý bildirgesinin seslendirildiðimekân…
Arafat, eþitlik ve kardeþlik günü...
Arafat, yalvarýþ ve yakarýþ günü..
Annemiz, babamýz için, ailemiz ve çocukla-rýmýz için, milletimiz ve bütün insanlýk için dua günü...
Müzdelife
Arafat’ta gün boyu yaþadýðýmýz muarefeye mukabil, gece boyu Müzdelife’de engin içedönük bir þuurlanma, aydýnlanma yaþýyoruz...
Mina
Mina, Hz. Ýbrahim ile oðlu Ýsmail’in, Allah’aolan teslimiyetlerinin test edildiðini bildiðimizyer... Hz. Ýbrahim, biricik oðlunu Allah için kur-ban etmek; Ýsmail ise teslim olmak konusundabir imtihandan geçmiþler…
Hz. Ýbrahim, oðlu Ýsmail’i Allah yolunda kur-ban etmek üzere tutmuþ Mina yolunu… Al-lah’a olan sadakatini ispatlamak üzere düþmüþyola… Bu esnada þeytan onu vazgeçirmek içinçýkmýþ karþýsýna…
Hz. Ýbrahim, bugün taþlamanýn yapýldýðýyerlerde defalarca taþlamýþ þeytaný... Neticedebaba-oðul ikisi de Allah’ýn emrine teslim olmuþve bu çetin imtihaný kazanmýþlar...
Ve Mina... mal-mülk, makam-mevki, can-canan ve bütün fanî sevgilerin aþýldýðý, Allahsevgisinin zirveye ulaþtýðý mekân...
Mina, bayram sabahýdýr, maksada eriþmegünüdür.
Arafat’ta Rabbi ile tanýþanlarýn,Müzdelife’de kendisi ile hesaplaþanlarýn,
Mina’da eli ile ettiði þerleri þeytanýn yüzünesavuranlarýn, hatýrýna bayramdýr bugün.
Ziyaret tavafý
Ziyaret tavafý haccýn farzý…
Arafat’ta mahþeri yaþamýþ ve marifete eriþ-miþ, Mina’da bütün varlýðýmýzla Allah’ýn yo-lunda olduðumuzu göstermiþ olarak, hayatýmý-zýn geri kalan kýsmýnda da sürekli bu halde ola-caðýmýzý bütün içtenliðimizle tekrar tekrar ifadeetme zamaný…
Dillerimizde ve gönüllerimizde Rabbimizinbizden istediði görevi baþarýyla yerine getir-menin sevinci, þükrü ve bunun Allah katýnda“makbul bir hac” olmasý dua ve niyazý var.
Veda tavafý
Veda tavafý, vedalaþma tavafý… Son bir kezdaha doya doya ve duya duya tavaf…
Medine
Asýrlar önce Medineliler tarafýndan tarifi im-kânsýz bir coþku ile karþýlanmýþtýr günlerce bek-lenen hicret yolcusu…
O’nu önceden tanýyanlarda zirveleþen bircoþku, ilk defa görenlerde ise garip bir heyecanvardýr.
Hicret yurdu… Yesrib iken, Allah Rasû-lü’nün hicret etmesiyle Allah’ýn nuruyla aydýn-lanan þehir mânâsýna
Medine-i-Münevvere ol-muþ…Medine, bizler için bir özlemdir. Ona duyu-lan özlemin ardýnda;
Peygamberimize duyulan hasret vardýr.
O’nun getirdiði deðerlere duyulan saygývardýr…
Fakirlerin, kimsesizlerin hiçbir zaman geriçevrilmediði makama; cömertlik kapýsýna du-yulan sevgi ve ilgi vardýr...
Ýnsana verilen deðere, kardeþliðe, dostluðave yitirdiðimiz deðerlere duyulan özlem vardýr.Dünya gözü ile kendisini göremeyenleri te-selli için þu sözleri zihinlerimizde yankýlanýyor…
“Beni vefatýmdan sonra ziyaret eden saðlý-ðýmda ziyaret etmiþ gibidir.”Medine, tarihe tanýklýk etmiþ nice þahitlerledoludur…
Her karýþ topraðýnda Allah Resûlü veonun ashabýnýn izi vardýr.Burasý, Ýslâm nurunun insanlýða ulaþtýrýlma-sý yolunda gösterilen fedakârlýðýn ve gayretinen güzel örneðini vermiþ binlerce sahabeninmübarek beldesidir.
Ravza-i Mutahhara
Peygamber efendimizin kabri ile minberiarasýnda kalan kýsým…
Efendimiz sallallahualeyhi ve sellem namazlarýný burada kýlmýþ veþöyle buyurmuþtur. "Evimle minberim arasý,cennet bahçelerinden bir bahçedir."
Dönüþ
Yüce Allah’ýn verdiði en büyük nimetlerdenbiri olan zaman, su gibi akar. Hele bu, “sayýlýgünler” olursa…Daha o mübarek mekânlaraalýþayým, doyasýya yaþayayým derken, hac gö-revlerinin tamamlanmasýyla bir de insan bakarki, ayrýlýk vakti gelivermiþ...
“Kavuþmak güzel de, bir de ayrýlýk olmasa!”diye hüzünlenir insan. Aslýnda fâni olan insa-nýn geçici ömrü de böyle deðil miþ.
Hayatýmýz da nihayet sayýlý günlerden ibaretdeðil miþ.
Keþke geçirdiðimiz zamanlar, hep bu iklim-de geçirilen günler kadar bereketli ve feyizli ol-sa...
Artýk geriye dönüþ hazýrlýklarý baþlamýþtýr…
Artýk kutsal iklimden ayrýlma zamaný… he-nüz Kâbe’ye ve Ravza’ya doyamadan, belki debir daha kavuþamamak üzere ayrýlýk...
Bir daha Kâbe’ye yüz sürmenin aþký…Kâina-týn efendisine selâm verme iþtiyaký ile…“Allah katýnda makbul haccýn karþýlýðý, an-cak cennettir.” (Buhari, Umre, 1; Müslim, Hac,437)
|