CE HÂLETİN YAYILMASI
Cehâletin sözlükteki birinci anlamı "bilgisizlik"tir. Bilgisiz insana câhil diyebileceğimiz gibi, bilgisi olsa bile doğruyla yanlışı birbirinden ayıramayan, hakikati göremeyen, yerinde ve zamanında konuşup davranamayan,
24/07/2009 - 12:21

"Hakk"ı hakk görüp hakk'a tâbi olamayan, "Bâtıl"ı bâtıl görüp bâtıldan uzaklaşamayan kimselere de "Câhil" deriz. O nedenledir ki, kâinatın hakikatini aydınlatan îman meş'alesinin Nur dağına inmesinden önceki döneme "Câhiliyye Devri" denir. İlim, irfan, fazilet, erdem, hikmet ve hakikatten yoksun kimseler istedikleri kadar üniversite bitirsinler "câhil"dirler. Şahsi ideolojik görüşünü çoğunluğa dayatan, halkının refahını düşünmeyen, makamını kendi şahsi çıkarı için kullanan yöneticiler istedikleri kadar "kravat" takıp Prof. Doç. Reis ünvanına sahip olularsa olsunlar "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, ki Süleyman'ın ordusu bilmeden sizi ezmesin" diyen karıncadan daha câhildir.

Çölün ortasında "Allahumme Erinal Eşyâe Kemâ Hiye: Rabbim! Eşyânın hakikatini bana göster (Nesneleri olduğu gibi bana tanıt)" diye yalvaran, "Bizim ilmimizi Şuhûd (fizik) âlemi ile sınırlandırma" diye yakaran Sevgili Peygamberimizin (En güzel selamlar O'nun üzerine olsun) getirdiği sistemi olduğu gibi anlayan günümüz dünyasında kaç profösör var acaba?

Çok ilginçtir ki, İmam Buhârî'nin İlim 21'de zikrettiği bir hadis-i şerifte Hz. Fahr-i Cihan Efendimiz (asv.), kıyâmetin kopmak üzere olduğunu gösteren işaretler arasında şunları zikreder:

  • (Şer'i )ilimlerin kaldırılması
  • Cehâletin yayılması
  • İçki tüketiminin çoğalması
  • Zinanın açıktan yapılması
  • Kadın nüfusunun erkek nüfusundan fazla olması

Hadis-i şerifimizi yakından incelediğimizde burada zikredilen beş şey ile kıyâmetin kopması arasında ince bir bağlantının olduğunu görürüz:

Şer'i ilimler, insanın insanla, insanın hayvanlarla, insanın bitki ve cansız varlıklarla, daha da ötesi insanın metafizik âlem ile arasındaki ilişkileri en mükemmel şekilde düzenleyen, böylece insanın hem dünyada hem de ölüm ötesi hayatta mutlu olmasını sağlayan ilahî ilimlerdir. Bu ilimlerin azalması, öğretilmesinin ve öğrenilmesinin zayıflaması, toplumdan kaldırılması; insanın toplum, tabiat ve kâinat ile arasındaki muhteşem ilişkileri bozduğu için, diğer bir ifadeyle insanın kâinatla arasındaki ilişkilerde haksızlık ve zulme sebep olduğu için toplumları ve kâinatı kaosa sürükler ve kıyamet kopar.

Şer'i ilimlerden yoksun batı dünyasının Afrikayı ne hale getirdiğini dünya halkları bilmiyor mu sanıyorsunuz? Küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi, nükleer silahların dünyayı sürüklediği uçurum vs, gibi misaller Sevgili Peygamberimizin on dört asır önce söylediği bu sözlerin birer ıspatı değil midir?

Şer'i ilimlerin kaldırılması yeryüzüne cehâletin hakim olmasına sebep olur. Cehâlet yeryüzüne hâkim olup güç ve iktidar câhillerin eline geçtiği zaman insanlığın çektiği ızdırâba beşeriyet şahittir. Tarih boyunca insanlığın böyle acı çektiği dönemlerde bir peygamber gelip insanlığı câhil zorbaların elinden kurtarıp yeryüzünde ilahî medeniyeti kuruyorlardı. Ancak son peygamberden sonra daha bir peygamber gelmeyeceğine göre, son peygamberin geride bıraktığı şer'i ilimlerin öğrenilmesi ve öğretilmesinin ne kadar önemli olduğunu acaba dünya devletleri ve toplumları biliyor mu? Bu ilimler zayıfladığı zaman kâinatın fizyolojik yapısının bozulup kıyametin üzerlerine kopacağının bilmem farkındalar mı acaba? Bu ilimlerden uzak toplumların çektiği sosyal sıkıntılar altında acı çeken insanların çığlıklarını yöneticiler duyuyor mu?

İçkinin içilmesi aklı tahrip eder. Aklı tahrip olan kimselerin toplumda açtığı zararları inceleyen, içkinin sosyal hayatta sebep olduğu felaketleri araştıran bir doktora tezi ne kadar da faydalı olur! Aklı eksik olan insanlarla kâinat arasındaki ilişkiler incelendiğinde hadis-i şerifimizde niçin içkinin zikredildiği gâyet açık anlaşılmış olur. Alman ırkının üstünlüğüne inanan Adolf Hitler'in dünyayı sürüklediği felaketi, yahut yahudilerin efendi diğer ırkların köle olarak yaratıldığına inanan İsrail'in vahşetini, yahut ta üç beş kuruş petrol için binlerce çocuğu, kadını, masum insanı yakıp öldürmekten çekinmeyen Bush'un zihniyetini, onların içki içmelerine mi, yoksa kafalarının içini Hz. Muhammed'in (sav.) getirdiği ilahi değerlerle aydınlatmadıklarına mı bağlarsınız? Elbette ki ışık yoksa karanlık vardır. Adalet yoksa zulüm vardır. İlim, irfan ve hikmet yoksa cehâlet, zorbalık ve vahşet vardır.

Zinanın artması açık ve aleni yapılması nesilleri ve aileyi tahrip eder. İçkinin çok içildiği, zinanın bol olduğu, aile ilişkilerinin yok olduğu toplumların içine düştüğü felaketi görmek isteyenler cumartesi akşamları Paris, Londra, veya Newyork sokaklarında bir gezip dolaşsınlar. Taksilere kusanlar.... Kaldırımlarda sızıp kalanlar... Gece kulüplerinde bağırıp çağıranlar... Sarhoş çığlıkları.... Nâralar.... Dünyanın bir tarafında bomba ve kurşunlar altında çığlık atarak can veren insanlar varken diğer tarafında içkiyle, plajlarla, kulüplerle, parklarla insan mutlu olabilir mi? Bu kadar eğlence yeri olmasına rağmen batı dünyasında, bir okadar da psikolog, ruhsal bunalım, ve stress var. Ey yöneticiler! Dünyayı nereye sürüklüyorsunuz?... Ey insanlar! Medineye, Medineye!... Medeniyetin beşiğine, asr-ı saadete koşun....

Hz. Ebû Hureyra (r) naklediyor. Bir gün Nebiyy-i Muhterem (asv.) etrafındaki sahabelere hadis anlatıyordu. Bir bedevi geldi ve "Kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav.) cevap vermeyip konuşmasına devam etti. Bunun üzerine huzurda bulunanlardan bir kısmı "Rasulullah (sav.) adamın dediğini işitti. Ancak soruyu beğenmediği için cevap vermedi" derken diğer bir kısmı "Hayır. Adamın ne dediğini duymadı" dediler. Rasulullah (sav.) konuşmasını bitirince:

  • Kıyamet hakkında soru soran kimse nerede?, dedi. Adam:
  • Buradayım Ya Rasulellah, dedi. Sevgili peygamberimiz (sav.):
  • Emanet zâyi edildiği zaman kıyametin kopmasını bekle, dedi. Adam:
  • Emanetin zâyi edilmesi nasıl olur?, diye sorunca Hz. Fahr-i Cihan şu cevabı verdi:
  • İşler ( yönetim, sorumluluk ve görevler) ehil olmayan insanlara verildiği zaman kıyameti bekle...

Ehil olmayan cumhurbaşkanı, bakan, vâli, kaymakam vs, dünyayı kıyamete sürükleyen sebeplerdir. Ayrıca onlara bu görevleri veren, veya verilmesine sebep olanlar da aynı derecede sorumlu olup dünyayı kıyametin kopmasına götürecek kadar ağır bir suçun altına girmişlerdir. 2001 yılında anayasa kitapçığını başbakanın üzerine fırlatan bir cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki şahsi bir çekişmenin Türkiyeyi bir krize sürükleyip binlerce insanın acı çektiği günleri ne çabuk unuttuk?

Yukarıdaki hadisin şerhinde İbn-i Hacer el-Askalânî "Kıyametin kopmasının yakınlaştığı dönemde yönetimin ehil olmayan insanalara verilmesi o dönemlerde cehaletin yayıldığını gösterir. Çünkü cehalet yaygın olmasa ehil olmayan insanlar nasıl olurda yönetime gelebilir ki? Yönetimin ehil olmayan şahıslara verilmesi, ilmin kaldırılıp cehaletin galip geldiği dönemlerde olur" der (Bkz. Fethu'l-Bârî: 1/173).

Kulak verelim Hz. Fahr-i Cihan'ın on dört asır önce söylediği hikmet dolu şu sözlere:

  • İşte onlar böyle haldeyken Allah Teâlâ (Şam taraflarından) güzel bir rüzgar gönderir. Bu rüzgar, koltuk altlarından girerek her mümin erkeğin ve her mümin hanımın ruhunu kabzeder. Böylece geriye insanların en şerlileri kalır. Onlar yeryüzünde eşeklerin birleştiği gibi açıktan zina ederler. İşte kıyamet onların üzerine kopar...
  • Salih insanlar teker, teker dünyadan göç ederler. Geriye arpa tanesinin kabuğu gibi (değersiz) insanlar kalır ki Allah onlara zerre kadar kıymet vermez..
  • Nefsimi elinde tutan (Allah'a) yemin ederim ki, adamın biri bir kabrin yanından geçip o kabrin üzerine kendini atarak "Ne olaydı da şu kabrin içindeki ben olaydım!" demedikçe dünya göçüp gitmez. Bu adama böyle söylettiren dini duyguları değil, bilakis bela ve şerlerin çokluğudur

Nerede şer'i ilimler?

Nerede âlimlerimiz?

Nerede Zâhidü'l-Kevserî'lerimiz?... Mustafa Sabri, Ebu's-Suud Efendiler?... El-İz bin Abdisselâm'lar?... Abdullah bin Mubarekler?... İbn-i Şihâb ez-Zührî'ler?...

Rabbim! Müslüman olarak canımızı al... Bizi o salih insanların yanına kat... Cehaletten, cahillerden, cahilce davranmaktan bizleri muhafaza eyle...

Günümüzün cahillerine bakın! Hadis kabul etmeyen ilahiyat profösörlerine bakın!? "Hadis ravilerinin çoğu, arapça bilmeyen, esre ve ötrenin arasını ayırtedemeyen cahillerdi" diyen (sözde) hadis profösörlerine bakın!?...

Hocam siz de bir ilahiyat fakültesi mezunusunuz" diye itiraz edebilirsiniz. Ben bilmediğimi biliyorum. Onlar ise bilmediklerini de bilmiyorlar...

Neml: 18

Buhari, İlim 2 Hadis no: 59

Müslim, Fiten 110. Tirmizi, Fiten 59. İbn-i Mace, Fiten 33

Buhari, Rikâk 9. Dârimî, Rikâk 11.

Buhari, Fiten 22. Müslim, Fiten 54