Tek Çözüm Yolu Kuran ve Sünnet Yoludur
Peygamberimiz (s.a.v), bütün söz, tavır ve davranışlarıyla adeta "Canlı Kur'an" idi. Yürüyen, konuşan, yaşayan, hayata yansıyan bir Kur'an...Günlük hayata nakşedilen, pratik hayatta görülen bir Kur'an..

09/05/2011 - 14:03

Günümüz insanının içindeki manevî boşluğu dolduracak tek çare, gönül açlığını doyuracak tek gıda. ona dünya. Ve ahirette huzur ve saadet kapısını açacak tek yol: sosyal, e-konomik psikolojik ve sosyolojik her çeşit buhran, kriz ve problemlerinde tek çözüm, manevi deri ve hastalıklarına şifa olacak tek reçele: Kur'anın gönüllere hitap eden çağlar üstü ulvî hayal ölçülerine sarılmaktır Kur'anı en güzel şekilde unlamak, en iyi şekilde hayatımıza uygulamak için. Alemlere Rahmet olarak gönderilen. Allah'ın en seçkin kulu ve son peygamberi, en güzel örnek olan Peygamberimiz (s.a.v)'in sünneti referans olarak alınmalıdır. " Kur'anın Rabbani mesajını gerçek anlamıyla idrak edebilmek, onun tatlı iklimini gönlümüze ve hayatımıza yansıtabilmek ve neticede dünya ve ahîret saadetine ulaşabilmek: anarak Peygamberimiz (s.a.v)'hı hayat çizgisi olan Sünnet'i bü-lîin derinliği ve bütünlüğü ile öğrenip uygulamakla mümkündür. Peygamberimiz (s.a.v). bütün söz, tavır ve davranışlarıyla a-deta "Canlı Kur'an" idi. Yürüyen, konuşan, yaşayan hayata yansıyan bir Kur'an...Günlük hayata nakşedilen, pratik hayatta görülen bîr Kur'an.. ; O'na bakan, Kur'anın canlı uygulamasını, Kur'ana bakan o'nun müstesna hayatının Özelliklerini görüyordu, o'nun hayatı. Kur'anın erişilmez eşsiz yorumu ve emsalsiz uygulaması idi. O'nun mübarek sözleri, berrak hadisi şerifleri Kur'anın özünün ve ruhunun ifadesi idi. O. Kur'an hakikatlerini en güzel şekilde açıklamak ve Kur'anın öngördüğü hayata bizzat uygulamakla görevlendirilmişti. "Kur'anın canlı nebevi yorumu ve ideal nebevi hayal tarzı" anlamındaki Sünnetin günlük hayatımızdan bir bütün olarak Kaldırılması ve onun sadece zahiri hır estetik, bir aksesuar o-hırak lelakki edilmesi, Kur'an ve Sünnetin onünün ve ruhunun ihmal edilip sadece sekle indirgenmesi gibi yanlışlıklarla mücadele etmek için, Kur'ansız ve Sünnet'siz bir hayal tarzı berine, topyekûn "Yeniden Kur'an ve Sünnet'e Dönüş" çağrısı yapıyoruz Aksi takdirde gönüllerde ve günlük hayatta Kur'an ve Sünnet ölçülerinin lerk edilmesi, ihmal edilmesi veya gereği gibi önemsenmemesi ile meydana gelen boşluk, bid'aı ve hurafelerle doldurulacak, dine karşı yabancılaşma ve yozlaşma söz konusu olacaktır.

O, en güzel eğitimci idi Peygamberimi/ (s.a.v.) iman, ibadet, takla ve ihlasıyla olduğu gibi: davet, irşad, cihad ve lebliğiş ledelek rehber idi. O pratik uygulamaya önem veren aklif, diuamik. şelkaıli. mükemmel bir "eğitimci" idi. O, bilgi toplumunu kurmakla görevlendirilmiş, bilgisizlik ve görgüsüzlükle savaşmıştı. O ilk emri "Oku!." olan bir kitabın tebliğcisiydi O'nun yolu ilim ve irfan yolu idi O ilim. adalet, sevgi, rahme!, hoşgörü, şefkat, hürriyet, eşitlik... gibi eskimeyen evrensel değerler üzerine inşa. edilen yepyeni bir toplum kurmuştu. O yepyeni bir dünya görüşü, yepyeni bir anlayış ve yepyeni bir sistem ortaya koymuştu. Peygamberimiz (s.a.v). temeli iman ve kulluk ü/erine kurulan, göz kamaştırıcı sanal ve mimari eserleriyle tarihe imzasını atan, asırlarca üç kıtaya hakini olan. ülkelerden önce gönülleri fetheden İslam Medeniyeti'nin kurucusu idi.O. çevresinin kirleriyle kirlenmek şöyle dursun, çevresini manevî kirlerden arındıran, gönül temizliğine son derece önemi veren, tatlı ve etkili üslûbu ile gönüllere taht kınan, fazilet, takva ve ahlâk abidesi olan manevi bir rehber, ruhanî bir lider idi. O, zulme ve zalimlere karşı susmayan ve susturulamayan. tağuti ve diktatörlere karsı başkaldırma mücadelesini en üstün başarıyla noktalayan, mücadelede yılmak usanmak nedir bilemeyen, çelik iradeli eşsiz bir mücahid. yüce bir dâva adamı idi. O, içinde yaşadığı, batıl zihniyet ve köhne şirk ideolojisi içinde bocalayan karanlık Mekke ceahiliyet toplumunu, "Kullara kulluk" yerine Allah'a kulluğa davet eden aydınlık elçisi idi. O. insanın canavarlaştığı. insan kanını dökmenin gelenek haline geldiği, kadının basit bir meta' olarak lelakki edildiği, adi suçların zirveye ulaştığı karanlık bir çağda insanlığın, adaletin, barışın, hoşgörünün, birlik ve beraberliğin, sevgi ve kardeşliğin temsilcisi idi. O. söylediklerini hayatında aynen yaşayan, en üstün, en ideal, en seçkin kişilik sahibi "en güzel örnek" idi. O beşerdi, insandı. Ama beşerin harikulade özelliklerini bir arada toplayan müstesna bir insan, Allah'ın en değerli, en şerefli kulu idi.

Toplum olarak muhtaç olduğumuz dinamizm, aksiyon, gayret ve cesaret O'nun yolunda mevcuttur. Bugün son derece ihtiyaç duyduğumuz engin hoşgörü, düşünceye saygı, karşılıklı anlayış ve sevgi, insanlığa içtenlikle hizmet ve fedakârlık aşkı O'nun çizgisinde mevcuttur. O,Sevgi peygamberi idi Bugün İslam toplumu içinde bilerek veya bilmeyerek bazıları tarafından kin, düşmanlık ve nifak tohumlan ekilmekte, toplum bireyleri birbirlerinden koparılmakta, toplumun manevî gücü yok edilmek İstenmektedır. İçinde yaşadığımız toplumda en çok muhtaç olduğumuz şey sevgidir. Mü'minler olarak "karşılıklı sevgi" ye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Zor günlerde yaşanan zorluklan ancak birbirimizi severek, birbirimize yardımcı olarak, birbirimize güç vererek aşabiliriz.

 Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.v), rahmet kaynağı olan Kur'anı Kerim'i son derece canlı ve dinamik olarak hayata taşımıştı. O'nun hayatı Kur'anın canlı tefsiri, en güzel yorumu ve mükemmel uygulaması idi. Rahmet mesajını en güzel şekilde sunmuştu Allah'ın Rasûlü... İlahî rahmetin tecellileri olan Kur'an ölçülerini büyük bir itina ile gönüllere aşılıyordu Peygamberimiz (s.a.v)'in mübarek sözleri sevgi ve şefkat doluydu. O'nun hadisi şerifleri rahmet ve merhamet damlalarıydı. O, kesinlikle gönül incitmez, kalp kurmazdı. O'nun her davranışı hayat doluydu. O, ümmetini sonsuz bir sevgi ile kucaklayan bir Peygamber'di. O, ümmeti için doğdu, ümmeti için yaşadı, ümmeti için Cenabı Hakka yakarışta bulundu, ümmeti için sevgi gözyaşları döktü. Ümmetine duyduğu uçsuz bucaksız sevgi ile sanki ümmetine "sevgi dersi" veriyordu Efendimiz (s.av) , yüzlerce hadisi şerifinde "ümmetim" ifadesiyle tatlı ve içli mesajlar ümmetim derken sonsuz bir haz duyuyordu. O, ümmetini kalbi bir sevgi ile bağrına basıyordu. o ümmetinden ayrılmayı hiç düşünmüyordu. Bu yüce sevgiye sevgiyle karşılık vermek, O'na lâyık ümmet olmaya çalışmak, O'nun iman ve kulluk anlayışını O'nun hayat çizgisi olan Sünnetini, O'nun ortaya koyduğu toplum düzenini, O'nun ahlâk sistemini yaşatmak görevimiz olmalıdır.

Allanın Rasûlü (s.a.v), Allah'ın Kitabını tebliğ etme yanında çok önemli bir görev de üstlenmişti. Bu görev insanlığa "yepyeni örnek bir toplum modeli sunma" görevi İdi. O, ideal bir toplum kurmakla, "Sevgi Toplumu" nu kurmakla görevlendirilmiş, bu toplumu kurma ve yapılandırmada O, Rahmet Peygamberi idi. Peygamberimiz (s.a.v), Kur'anda bize "O, Mü'minlere son derece şefkatli ve rahmetlidir", ifadesiyle tanıtılmıştır. Rahmet Peygamberi, söz ve davranışlarıyla gerçekten ashabına rahmeti yudum yudum içirmiş, müstesna ahlakıyla, eşsiz aile hayatıyla ve nezih hayat tarzıyla bizim için rahmet dolu bir hayat modeli sergilemiştir İslâm Ailesi, "sevgi" ve "rahmet" üzerine kuruludur. Ana-baba ve çocukları arasında en büyük irtibat, sevgi ve . rahmet irtibatıdır. Kur'an, "(Eşlerinizle) Aranızda sevgiyi ve rahmeti var eden O'dur (Allah'tır)" derken; ailenin bu iki temel dinamik üzerine kurulduğuna dikkat çekmektedir. İslâm ailesi, sevgi ve rahmet yuvası, şefkat ve merhamet deryası olmalıdır.

İslâm Toplumu, sosyal adaleti konuşan değil, bizzat uygulayan rahmet toplumudur. Müslüman, ilk rahmet dersini ana-babasından ve ailesinden alır. Müslüman, Allah'ın Kitabını okurken ilahi rahmet mesajını yudumlar Yüce Peygamberinin hayatını okurken gönlü nebevi rahmetle dolar. Mü'min, "Ya Rabbi! Bize rahmet eyle" duasıyla Cenabı Haktan rahmet diler. İnsanlar da rahmete muhtaçtır, diğer varlıklar da.. Verimli toprak ta rahmete muhtaçtır, kurak toprak ta... Hayatta olanlar da rahmete muhtaçtır, ölüler de... Mü'min, mü'min kardeşiyle karşılaştığında selam Ve "Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketlenimiyor mu? Rahmet toplumunun idarecileri de, gayet tabii olarak gönülleri rahmet ve şefkatle dolu, insaf, adalet" ve hakkaniyeti baş tacı eden idareciler olmalıdırlar. Rahmet Peygamberi'nin "Allahım!. Halka yumuşak davrananlara sen de yumuşak davran", duasını alabilmek için çalışmalıdır müslüman yöneticiler.Günümüz insanı; İslâm'ın ince ruhunu. Efendimiz (s.a.v)'in sevgi ve rahmet dolu sünnetini iyice kavradığı ve özümsediği takdirde hayatı değişecek ve saadet çağında olduğu gibi sadece İslâm toplumu değil, bütün insanlık müslümandan ve müslümanın ilim, ahlâk, kültür ve medeniyetinden yararlanacaktır.

O, Şefkat Peygamberi idi. Peygamberimiz (s.a.v)'in kurduğu örnek toplum: sevgi, şefkat, rahmet, kardeşlik, hoşgörü ve barış toplumu idi. O'nun yaşadığı toplumda var olan cahiliyet döneminden kalma kin. nefreti ihtiras, kıskançlık, intikam. kan davası. ırkçılık gibi hastalıklar O'nun mübarek sözleri ve örnek davranışlarıyla şifa bulmuş, topluma taze bir kan verilmişti. O'nun sık sık yaptığı "Allahım.. Kalplerimiz arasında sıcaklık "ülfet" meydana getir. Aramızda barışı temin eyle", duası kabul edilmişti. Peygamberimiz (s.a.v)'in kurduğu İslâm toplumu. Allah'a kulluk yanında; Allah'ın kullarına sevgi, şelkal ve merhamet etme temelleri üzerine kurulmuştu; "Mü'minler  birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet etme ve birbirlerine şefkat gösterme konusunda bir vücudun organları gibidirler. Vücut organlarından biri rahatsızlık duysa diğerleri uykusuzlukta ve ateşli hastalıkla ona ortak olurlar." Bu nebevi mesaj, bir taraftan gerçek mü'minler arasındaki sevgi, merhamet ve şefkat irtibatını haber vermekle, diğer taraftan bunu bize bir görev olarak yüklemekledir Bu nebevi tavsiyeye göre vücut organları arasında var olan ahenk, dayanışma ve işbirliği gibi; islâm toplumunun bireyleri arasında da aynı ahenk, dayanışma ve işbirliği bulunmalıdır. Sevgimiz, evimizden başlayarak çevremize taşan, giderek bütün ülkeyi, bütün İslâm Alemi'ni hatla bütün insanlığı kaplayan bir çağlayana dönüşmelidir. Gerçek mü'min olmamız, içinde yaşadığımız toplumda bu ahenk, kaynaşma, dayanışma ve yardımlaşmayı gerçekleştirmemize bağlıdır. Gerçek mü'min olmak için mutlaka birbirimizi candan sevmeli, birbirimize saygı duymalı, birbirimize her yönde destek ve yardımcı olmalıyız. Tarih boyunca biz, bu güzel tavsiyelere uyarak hassas duygular ve tertemiz gayeler taşıyan müstesna bir toplum kurmuştuk. Dünyaya ilim ve medeniyet. ışık ve nur saçmıştık. Biz önce gönüllerde taht kurmuştuk Gerçek anlamda bütün cihana örnek olacak "Gönül Medeniyeti" te'sis etmiştik Bugün de yaşadığımız bütün olumsuzluklardan ve krizlerden kurtularak dünyaya öncü olacak bilgi, kültür. teknoloji ve medeniyet hamlesini gerçekleştirmemiz, ancak bu şefkat dolu nebevi çizgiyi yakalamakla mümkündür, .ve Bizim Görevimiz O Şanlı Rasûlün yolunda yürüyen mü'minler olarak birbirimizi çok seveceğiz. Ailemizde sevgi ve şefkati hakim kılacağız. Toplumda sevgi ve barış içerisinde huzur ve mutluluğu yaşayacağız. Biz hiçbir zaman bu ulvî dâvayı kin ve nefretle yayamayız. Kin ve nefretle bir adım bile ilerleyemeyiz Ağır işlemler ve yıkıcı tenkitlerle gönül kazanamayız. Önemli bir noktayı da aydınlatmak zorundayız: "Biz sevgiden saygıdan söz ederken; birileri acımaksızın zulüm ve haksızlıklara devamı ediyor, bize sürekli kin ve nefret aşılıyor olabİlir" Biz imanlı ve şuurlu gençlik olarak, dinini ve ülkesini gönülden seven mü'minler olarak bu çeşit kışkırtıcı, kasıtlı, provakatif amaçlı oyunlara gelmemeliyiz. Kin ve intikama kin ve intikamla karşılık vermemeliyiz. Biz; iki Ömer'den birini kazanabilmek için, bizi öldürmeye gelen kişinin bizde dirilmesi için, kardeşimizin küllenen imanını üfleyip alevlendirmek için din kardeşlerimize yardımcı olmalıyız. Günümüzde., çeşitli sebeplerle toplum fertleri arasında zayıflayan kardeşlik bağlarını yeniden güçlendirmeliyiz. Saadet Çağı'ndaki İslâm kardeşliğini yeniden canlandırmaya çalışmalıyız. Yıkılan gönülleri, yıpranan ilişkileri onarmalıyız. Aynı inancı paylaşan insanlar arasındaki soğukluk ve kırgınlığı mutlaka kaldırmalıyız. Medyanın ve çevrenin yanlış bilgilendirmesi etkisiyle müslüman cemaatlere ve iman kardeşlerimize karşı sergileyeceğimi?, en küçük bir sitem bile bizim için kayıptır. Biz. toplumda huzur ve saadetin temeli olan "karşılıklı sevgi ve anlayış"ı hakim kılmakla görevliyiz. Biz sılai rahim görevlileriyiz. Mü'min kardeşlerimiz bir yana; inançsız olanlara bile anlayışla yaklaşarak onları İslâm'a kazanmalıyız. Onların gönüllerinin İslâm'la yeşermesi için. onların da hidayet nimetine kavuşabilmeleri için onlara karşı insanlık görevlerimizi yerine getirmeli, yaradandan ötürü yaradılanı sevmeliyiz. Hastanın değil, mikrobun düşmanı olmalı, inançsız insana doktorun hastaya yaklaştığı gibi şefkatle yaklaşmalıyız. İnançsızların da Hak Yol'u bulmaları için Efendimiz (s.a.v)'in kullandığı en güzel üslûbu, en nazik ifadeyi, en iyi metodu kullanmalıyız O'nun çizgisinde yürüyen Mevlâna'lar. Yunus'lar... gibi engin bir hoşgörü ile affedici, bağışlayıcı ve kucaklayıcı olalım. Gönüllerin sevgi ile dolması için fedakâr ve vefakâr olalım. Rabbim kalbimizi sevgiyle doldursun... Gönlümüzü Allah sevgisiyle... Yüce Peygamber'inin Sevgisiyle... Kur'an sevgisiyle... Mü'min kardeşlerimizin sevgisiyle.. İnsanlık sevgisiyle doldursun... O. Allah'ın emriyle Kâinat Efendisi: Varlığın tacı. varlık nurunun ta kendisi... Müjdecim. Kurtarıcım, Efendim. Peygamberim: Sana uymayan ölçü. hayat olsa teperim!,.. Sende insan ve toplum, sende temel ve bina; Ne getirdin, gölürdün. bildirdinse; âmenna!... Necip Fazıl KISAKÜREK

 

[email protected]