ALLAH’I UNUTANLAR GİBİ OLMAYIN
Onlar hakkı unuttular, Allah (cc) da onları unutkanlardan yaptı. Bundan dolayı kendilerine fayda verecek şeylerin arkasından gidemezler. (Zamahşeri, Tefsir, 4/496)
29/02/2012 - 13:29

Kur’an insanları bazı kişiler ve toplumlar gibi olmaktan sakındırmaya ve “Sakın ha bu adamlar gibi olmayın” demeye devam ediyor.

İşte bir örnek: 

          -Allah’ı ve kendilerini unutanlar gibi olmayın

          Allah (cc) Haşr Sûresinde şöyle buyuıruyor:

“Siz ey iman edenler! Allah’a karşı takvalı olun (O’na karşı sorumluluk bilinciyle hareket edin). Şimdi herkes (kendisine) malum olmayan yarın için ne hazırladığına baksın! Ve (bir kez daha): Allah’a karşı sorumlu olduğunuzu bilin. Çünkü Allah her yaptığınızdan haberdardır.

Aman ha, kendileri Allah’ı unutan, bunun sonucu olarak da Allah’ın bizzat kendilerine unutturduğu sorumsuzlar gibi olmayın. İşte onlar, evet onlardır yoldan sapanlar.” (Haşr 59/18-19)

“Yani, Allah'ın insana bağışladığı akıl melekesini kasıtlı bir şekilde yanlış kullanmakla ve -O'ndan gafil olmanın sonucunda- kendi ruhî potansiyelini boşa harcamak suretiyle.”  (M. Esed, Meal: 1134)

Allah’ı ve kendilerini unutanlar, şüphesiz hem bir gaflet içindedirler, hem de büyük zarara uğrarlar. Bunu da kendi tecihleri yüzünden hak ederler. Onlar Allah’ı ve O’na karşı sorumlu davranmayı, yapması gereken insanlık görevlerini, nereden gelip nereye gittiğini unutursa; Allah da ona kendi gerçeğini, varacağı yeri, hayatın anlamını unutturur. Ya da Allah’ın kendisine bahşettiği yetenekleri boşa harcamış olur.

Kim Allah’ın hakkını yerine getirmeyi terkederse onun hakkı, kendisinin kendisine unutturulmasıdır. Bu şu demektir: Allah onlara hayır yönünden nefislerinin alabileceği hazları unutturur. (Taberi, Tefsir, 12/50)

          Haşr Suresi 18. âyet ‘sorumlu  davranma’ çağrısıydı, 19. âyet ise ‘sorumsuzluğa karşı’ uyarı.

Hem erkek ve kadın münafıklara, hem de hakkı açıktan açığa inkar edenlere Allah, içinde yerleşip kalacakları cehennem ateşi vaad etmiştir; onların payına düşecek olan budur. Çünkü Allah onları lanetlemiştir; ve sürüp gidecek bir azap beklemektedir onları.”(Tevbe 9/68) ile desteklenen bu psikanalitik ifade, nifak psikolojisinin iç yüzünü ortaya seriyor.

Zımnen: Münafık yalnızca başkalarına münafıklık yapmaz. Nifakı giderek öyle  benimser ki, artık kendi kendisinin münafığı olur. Kendi kendini unutmak budur. Kendini unutan kendine yabancılaşır, kendisine yabancılaşan giderek kendisiyle kavgalı hale gelir. Kendini unutandan, şahdamarından yakın olan Allah’ı hatırlaması beklenmez. Dolaysıyla insanın kendinden uzaklaşması, aynı zamanda Allah’tan uzaklaşması anlamına gelir. Tıpkı tersinin de doğru olduğu gibi. İnsanın Allah’ı unutmasından Allah zarar görmez, fakat bu kendine yabancılaşmayı getirdiği için, insan zarar görür ve hepten kayeder.” (M. İslamoğlu, Meal s: 1108)

Onlar hakkı unuttular, Allah (cc) da onları unutkanlardan yaptı. Bundan dolayı kendilerine fayda verecek şeylerin arkasından gidemezler. (Zamahşeri, Tefsir, 4/496)

Bu bir başka açıdan şu demektir. Siz Allah’ı zikretmeyi unutmayın ki Allah da size salih amel işlemeyi unutturmasın. Zira mükâfat amelin cinsindendir. Bunun için Allah (cc) şöyle diyor: “İşte onlar doğru yoldan sapanlardır.” Yani Allah’a itaatten çıkanlardır. Böyleleri kıyamet gününde hüsrana uğrayacaklar.

Tıpkı şu âyette söylendiği gibi.

          “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Münafıkûn 63/9  (İbni Kesir, Muhtasar Tefsir, 3/477)

          Allah’ı unutmaktan maksadın Allah’ın kulu olduğu bilincinden yoksunluk ve O’na karşı kulluk borcunu umursamama olduğu anlaşılmaktadır. Ya da uyarılara kulak tıkamak, işi ciddiye almamaktır.

Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir. Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkor ve cimrilik ederler. Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların kendileridir.”(Tevbe 9/67)    

Burada aynı fiil kullanılıyor. Münafıklar Allah’ı umursamadıkları, dini ciddiye almadıkları, bir nevi dalgaya getirmeye kalkıştıkları için Allah da onları rahmetine layık görmez. Allah (cc) hiç bir şeyi unutmadığına göre buradaki unutmanın, rahmetten ve lütuftan mahrum bırakmak olduğu söylenebilir.

Burada “Allah’ı unutmanın” yaptırımı ve sonucu “Allah’ın da onları kendilerini unutturması” (Haşr 59/19) şeklinde ifade edilmiştir ki bu, Allah bilincine sahip olmayan kişinin kâmil manada insan olma şuurunun da zayıflayacağı anlamına gelir.

Allah’ı unuttukları, emirlerini terkettikleri için Allah’ın da kendilerini kendilerine unutturduğu, yani kendileri lehine hayır işlemeyi unutturduğu, ya da Allah’ın hakkını unutup Allah’ın da kendilerine kendi haklarını unutturduğu kimseler gibi olmayın anlamında olduğu da söylenmiştir.

          Şöyle de açıklanmıştır: Allah’ı, O’na şükretmeyi, O’na tazim etmeyi terketmek suretiyle unuttukları için Allah’ın de kendilerini kendilerine ve  birbirlerine azabı hatırlatmayı unutturduğu kimseler gibi olmayın.

Bir başka açıklamaya göre bu âyet: Bazıları rahatlık zamanında Allah’ı unuttukları için Allah’ın da kendilerini zorlu ve sıkıntılı zamanlarda kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın demektir. (Kurtubi, Tefsir s: 2/3032)

Allah’ın kendileri gibi olmaktan sakındırdığı kimseler, Allah'tan korkmaz, hukukunu tanımaz ve O'nun sonsuz korumasından yardım dilemez olmuşlardır da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur. Sarhoş gibi ne yaptıklarını bilmezler.

İnsanın eşref-i mahlukât olduğunu, dolaysıyla da kendi değerini unutur. Kendisine sunulan bu yüce değeri, insanlık onurunu, kâinatın efendisi olma pâyesini nasıl koruyacağını aklından çıkarır. Bununla da kalmaz, ya inançsızlık iddia eder, ya da gider uydurma ilahlara kulluk eder. Uydurma ilahlara kulluk yapanlara katılır, onlarla birlikte hakka karşı kutsal savaşa girişir. Öleceğini, hesaba çekileceğini, işlediği suçlardan dolayı ceza alacağını unutur.

Böyleleri elbette kendisini kurtaracak salih amelleri düşünmez, azabdan koruyacak işler yapmaz ve yarın için bir şeyler hazırlamayı akıl etmez. Öyle bir derdi, öyle bir sıkıntısı olmaz.

Sonuçta böyleleri kıyamet günü öyle dehşetli trajedilere maruz kalırlar ki, kendilerinden geçerler. Hatta ruh yoktur deyip duranlar dahi, böyle kendilerini unutmuş, insan varlığının en mühim ayırıcı unsurunu teşkil eden şuur nimetini kavrayamamış kimselerdir.

İnsanın kendisini hissetmesi fıtrî olduğu için şuurdan, şuurun hukukundan ve onun Allah'a bakan yönünden gaflet edenlerin fıtratı bozulmuş kimseler olduklarına tenbih için unutmak ile ifade edilmiştir. (Elmalılı, Tefsir, 7/520)

"Allah'ı unutup da Allah'ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın."Bugerçekten hayret edilecek bir durumdur. Fakat gerçektir. Allah'ı unutan adam bu dünya hayatında kendisini yüceler alemine bağlayan bağdan kopuk halde yaşar. Bu hayatını merada otlanan hayvanlarınkinden daha üstün kılacak hedeften yoksun hale gelir. Bu durumda onun kendi insanlığını unutmasıdır. Bu gerçeğin yanında bir gerçek daha ilave edilir veya ondan başka bir gerçek doğar. Bu da sözkonusu yaratığın kendi kendisini unutması, sürekli olan ebedi hayatı için bir azık hazırlamaması, yarını için hazırladığı azığa bakmamasıdır. (S. Kutub, fi- Zılâli’l-Kur’an,  6/3531)

Yani, Allah'ı unutmak, insanın kendisini unutması demektir. Çünkü O'nun kulu olduğunu unutan kimse, bu dünyadaki konumunu yanlış değerlendiriyordur. Sırf bu temeldeki yanlışlık dolayısıyla onun tüm hayatı yanlış bir yolda harcanır gider. Bir kimse hakikatte kulu olmadığı kimselere kulluk yaparsa, sırf bu hatası dolayısıyla tüm hayatı mahvolur.

İnsanın bu dünyadaki asıl konumu kulluktur. Ve o mutlak anlamda özgür değildir. Fakat o sadece ve sadece bir tek Allah'ın kuludur ve başka hiç kimsenin kölesi değildir. Bunu idrak etmeyen bir kimse, gerçekte kendini unutmuştur. Fakat bildiği halde bu gerçeği unutan kimse, zaman zaman bir kafir ve müşriğin hareket ettiği gibi davranabilir.

Kişinin devamlı sırat-ı mustakim üzerinde yürüyebilmesi için hiçbir zaman Allah'ı unutmaması gerekmektedir. Bundan gafil olduğunda kendini de unutacağından, gafleti fıskına sebep olur. (Mevdudi, Tefhim, 6/225)

Her ne şekilde olursa olsun bu dünyada Allah’ı, O’na ibadeti, O’na karşı sorumluluğunu, kime şükredeceğin, sonunda kime geri döneceğini unutan kimseler kıyamet günüde affı ve mağfireti, lütuf ve ihsanı, Allah’a yakınlığı ve iyilerin yanında olmayı hak edemezler.

Orada bu gibi yüce, sevindirici, muhteşem kazançlar/hediyeler dağıtılırken onlar unutulacak, yani bir kenarda bırakılacaklar. Allah (cc) şöyle buyuruyor:

“Ama kim ki Beni anmaktan yüz çevirirse, bilsin ki, onun dar bir hayat alanı olacaktır; ve Kıyamet Günü onu kör olarak kaldıracağız".

(Böyle biri, Kıyamet Günü'nde:) "Rabbim, ben gören biriyken beni niçin kör olarak kaldırdın?" diye soracak.

(Allâh) buyurur ki: "Nasıl sana âyetlerimiz geldiği zaman, sen onları unuttuysan, bugün de sen öyle unutulursun!"(Tâhâ 20/124-126)

 

Hüseyin K. Ece  15.2.2012

Zaandam