Ey Efendimiz! (s.a.v.)

Ey gönlümüzün nuru, dizimizin dermanı, dillerimizin fermanı, dertlerimizin ilacı! Se-ninle hayatının hiçbir anında beraber olamadık.

07/03/2011


Sen zemmilüni, zemmilüni diye gelip kendini Ha-tice’ nin o şefkatli kollarına atarken, vahyin o ağır yükü altında iki büklüm olup inlerken, yükünü taşıyacak biri de biz olamadık.



Çağrını kabul edip imanlarının bedellerini ödeyen Yasir Ailesine “Sabredin Ey Yasir Ailesi vuslatımız cen-nette” diye müjde verirken, o müjdenin muhatapların-dan biri de biz olamadık.



Taif’te neye ve kime taş attıklarını bilmeyen o gü-nünün kalbi kararmış insanlarının önünde sana karşı siper olanlardan biri de biz olamadık.



Kabe’de namaz kılarken üzerine atılan işkembeyi temizlemeye koşan, senin içinden bir parça olan azize kızın Fatıma’ya yardım eli uzatanlardan biri de biz ola-madık.



Kudüs’de tüm peygamberlere namaz kıldırırken; o yüce merasimi izleyen gözlerden bir göz de biz ola-madık.



Miraçtan sonra seni doğrulayan Sıddık gibi duy-madan sana olan sadakatini dile getirenlerden biri de biz olamadık.



Medine’de seni karşılamak için heyecandan yanıp tutuşan, sağ salim yolculuğunu tamamlamak için dua-larını eksik etmeyen ve seni; “Tala el-bedru aleyna” di-ye karşılayan ensar ve mucahirler arasında bu coşkuyu dile getiren biri de biz olamadık.



Medine’de mescidin temellerini atarken, Hendek’-de çukurları kazarken açlıktan karnına bağlayan o eli-nin altındaki yiğitlerden biri de biz olamadık.



Bedir’de; “Ya Rab şu gördüğün bir avuç insanı za-fere kavuşturmazsan senin adını yeryüzünde anacak insan kalmayacak” diye dua ettiğin o 313 kişiden biri de biz olamadık.



Uhud’da okların hedefi olurken Talha ve Nesibe gibi bedenimizi sana siper edemedik. Enes b. Nadir gi-bi; “Muhammedsiz bir dünyada yaşamaktansa ölmeye tercih ederim” diye haykıran o seslerden birine biz de ortak olamadık.



Oğlun İbrahim’ in vefatında “Ey Uhud! bana inen hüzün bugün sana inseydi sen bile dayanamaz bu hü-zünle darmadağın olurdun” diye üzüntünü dile getirir-ken, senin o ağır matemine ortak olamadık.



İfk hadisesinde Hümeyran Aişe’ ye atılan iftiralara karşı, onun iffetini tasdik edenler arasında yer alan sadıklardan biri de biz olamadık.



Sahaben ile son buluşman olan Veda Haccında se-ni dinleyen ve senin görevini yaptığına dair şehadet e-den binlerce insandan biride biz olamadık.



Hiçbir şeyine ortak olamadık Ey Efendimiz! (a.s.) Ama senin bir müjdenin muhatabı olduk ki; O müjde bizlerin yüreğini sulayan bir Kevser oldu. Hani Sen Medine’de sahabenin yanında, “Kardeşlerimi ne kadar-da özledim, onlara selam söyleyin” diye haykırmıştın. Sahabe böyle bir selamlamaya şaşırmış; “Ya Resulullah kardeşlerin bizler değil miyiz?” diye sormuşlardı. Sen onlara demiştin ki; “Hayır sizler benim ashabımsınız.” Sahabe daha da meraklanmış, “Peki ya Resulullah! Kim bu kardeşlerin?” demişlerdi. Sen demiştin ki; “Kardeş-lerim onlardır ki, beni görmedikleri halde bana iman e-denler, çağrıma birebir muhatap olmadıkları halde da-vetime icabet edenlerdir.” Bu tarifi yaptıktan sonra bir de müjde verip demiştin ki; “Ya Rab! Sen onların yap-tıkları bir salih ameli yapmadıkları on şeyin yerine say”



Ey Efendimiz! Tek dilek ve arzumuz odur ki bu müjdenin muhataplarından biri de biz olalım... Gerçi biz bir tek şeyi dahi tam yaptığımızı söyleyemiyoruz, ama İmam Busiri’nin şu dizelerinde dile getirdiği te-menniye katılmaktan da kendimizi alamıyoruz.



Gün olur bir olay gelirse başa



Kesip ümidi düşme telaşa



Kereminden mahrum eder mi haşa



Resul’ un yaktığı meş’ ale sönmez



O kapıyı çalan eli boş dönmez. [1]Çaldık o kapıyı Ey Efendim! Belki üslubumuz ve usulümüz hatalı, amellerimiz ise yetersiz ama yine de o kapıyı çalanlardanız.



Ya Rabbi! Ne olur bu çağrılarımızı kabul et ve biz-leri o yüce ruha layık ümmet et.



(Amin)