Okunması Gerekenler (4)

Bir defasında Rasulullah(s.a.v.) ile birlikte bulunuyorduk.Rasul-i Ekrem,orada bulunanlardan Hz. Ömer'in elini avucunun içine almış oturuyordu.O sırada Ömer (r.a):

09/05/2011


SEN BANA CANIMDAN DA SEVGİLİSİN



Abdullah b.Hişam (r.a) şöyle bir hadise nakleder:



Bir defasında Rasulullah(s.a.v.) ile birlikte bulunuyorduk.Rasul-i Ekrem,orada bulunanlardan Hz. Ömer'in elini avucunun içine almış oturuyordu.O sırada Ömer (r.a):



"-Ya Rasulallah! Sen bana canımın dışında her şeyden sevgilisin!" diyerek Hz. Peygamber'e olan muhabbetini ifade etti.



Onun bu sözüne karşılık Peygamber Efendimiz:



"-Hayır,canımı kudret elinde tutan Allah'a yemin ederimki ben sana canından da sevgili oluncaya kadar hakiki iman etmiş sayılmazsın!" buyurdu.



Hz. Ömer hemen:



"-O halde vallahi şimdi Sen bana canımdan da çok sevgilisin ya Rasulallah!" dedi.



Bunun üzerine Allah Rasulü(s.a.v.)




"-İşte şimdi oldu ey Ömer!" buyurdu.(Buhari, Eyman, 3)



 




Dünya Mü’mine Zindan mıdır?



Bazı saf ya da cahil Müslümanlarca tembelliğe mazeret olarak ileri sürülen "dünya müminin zindanıdır" yargısı: İslam ve Müslümanlar aleyhinde konuşulmasına vesile olan bir yanlış yorumdur. Neden yanlıştır ? Açıklayalım:



 Güvenilir hadis kitaplarımızda "Dünya mü’minin zindanı, kafirin cennetidir"  anlamında bir hadis-i şerif vardır.



Bu hadis, iman ve küfrün öteki dünyaya sebeb olacağı neticeye göre dünya hayatının değerlendirmesini yapmakdır. Yani, "Ahiretteki durumlarına göre dünya, mü’minin zindanı kafirin cennetti yerindedir." Anlamını ifade etmektedir.



Kadılardan biri Bağdat’ta, yanında  hizmetçisi olduğu halde gösterişli bir biçimde atıyla külhan sokağından geçer. Külhancı Yahudi üstü-başı simsihay,cehennemi bir görünümle Kadı’nın önüne çıkar, atını gemine yapışır ve:




  • Allah, kadı’ya kuvvet versin.



Peygamberimizin "Dünya mü’minin zindan, kafire cennetidir" 



 Sözünün manası nedir ? Görüyorsunuz ya, dünya mü’min ve Muhammedi olduğun halde- sana cennet;- kafir Yahudi olduğum halde- bana zindandır.Hadisinin manası aksiyle ortadadır.." der.



Üstün kavrayış ve fazilet sahibi kadı şöyle cevap verir:




      - Şu üzerimde gördüğün dünyanın süsü ve heybetine rağmen dünya;  Allah’ın cennette hazırladıklarına nisbeten benim için zindandır. Cehennemde seni bekleyen azaba nisbetle dünya (bu haliyle de olsa) senin için cennettir." (İ.H.Bursevi Ruhu’l-beyan, 111/23) Hurafeler ve Batıl İnanışlar. İ Lütfi Çakan 



 




Sevincinden Hüngür Hüngür Ağladı



 Hz. Aişe şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber bize ya sabah ya akşam gelirdi. Ancak, Allah’ın kendisine hicret için izin verdiği gün, tam öğle saatinde bize geldi. O saatte hiç gelmezdi. Babam onu görünce :



"Hz. Peygamber bu saatte gelmezdi. Mutlaka önemli bir sebebi var" dedi. Hz. Peygamber içeri girince, babam oturduğu yerden kalkıp yerini ona verdi. Babamın yanında ben ve kız kardeşim Esma vardı. Hz. Peygamber babama "Onları dışarı çıkar" dedi. Babam



"Ey Allah’ın Rasûlü, onlar benim kızlarımdır. Anam babam sana feda olsun. Acaba bu iş nedir " diye sordu. Hz. Peygamber "Allah bana Mekke’den çıkmaya ve hicrete izin verdi" dedi. Babam



"Ey Allah’ın Rasûlü! Sana arkadaş olmak istiyorum" dedi. Hz. Peygamber de




"Ben de seni beraber götürmek için geldim" dedi. O güne kadar bir kimsenin sevincinden ağladığını görmemiştim. O gün babam sevincinden hüngür hüngür ağlamaya başladı. Vallahi o güne kadar, bir kimsenin sevinçten ağlayabileceğini hiç tahmin etmezdim. (İbn-i hişam 11,97,98)



 




ÖLÇÜLER



"Beş şey vardır ki, bunlar müttakilerin alametidir:



1 Dinini güzelleştirme hususunda istifade edeceği kişilerler oturup kalkmak.



2 Diline hakim olmak ve iffetini muhafaza etmek.



3 Dünyadan büyük bir nasibe nail olduğunda onun vebal olabileceğini düşünmek, din hususunda küçük bir şey elde ettiğinde ise bunu büyük bir ganimet bilmek.



4 Haram karışabileceği korkusuyla midesini helal ile tıka basa doldurmaktan sakınmak.




5 Bütün insanlar kurtulmuş kendisini de helake yaklaşmış biri olarak görmek"  (ibn hacer, Münebbihat ,s.20)



 




 



 Çünkü sen onu çok seviyordun




Mekke fethedildiğinde Ebu Bekir(r.a.) gözleri görmeyen ihtiyar babasını müslüman olmak üzere Allah Rasulü'nün huzuruna getirmişti.



Rasul-i Ekrem Efendimiz onları görünce:

"-Ya Eba Bekir! İhtiyar babanı niye buraya kadar getirip ona zahmet verdin? Biz onun yanına gidebilirdik."dedi.



Hz.Ebu Bekir ise:

"-Onun size gelmesi daha uygundur. Allah'ın ona sevap vermesini istediğim için onu huzurunuza getirdim."dedi.



Hz. Ebubekir'in babası Ebu Kuhafe (r.a.),bey'at etmek üzere elini Allah Rasulü'nün mübarek eline uzatınca Peygamber aşığı Ebu Bekir (r.a.)kendini tutamayarak ağmaya başladı.



Rasulallah (s.a.v.), Hz.Ebu Bekir'e hayretle niçin ağladığını sordu.Ebu Bekir (r.a.)göz yaşları içinde şöyle dedi:

"-Ya Rasulallah, Sana bey'at etmek üzere uzanan şu el,babamın değil de Sen'in amcan Ebu Talib'in eli olsaydı da,bu vesileyle Allah Teala benim yerine seni sevindirseydi,kim bilir ne tarifsiz bir nail olurdun.Çünkü sen amcanı çok seviyordun.  (Heysemi, vı,174 ibn-i hişam ıv, 25 ibn-i sa’d v,451)



Sevilenin sevdiğini sevmek ve O'nda fani olmak ancak bu kadar olabilir...



 




AZ ÖNCE SÖYLEDİĞİ DAHA GÜZELDİ!



Ukbe b. Amir (r.a) anlatıyor:



Develerimizi sırayla güdüyorduk. Bir gün nöbet bana gelmişti. Günün sonunda develeri kıra çıkardım. Dönüşte Hz.peygamber’in yanına geldim, ayakta insanlara hitap ediyordu. Ancak şu sözlerine yetişebilmiştim



Güzelce abdest aldıktan sonra iki rekat namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve benliği ile yönelen herkese cennet vacip olur!"



Bunları işitince "Bu ne güzel!" dedim. Önümde duran birisi:



«Az önce söylediği daha güzeldi!» dedi. Baktım, bu kişi Ömer bin Hattâb idi. O, sözüne şöyle devam etti; Sen daha yeni geldin. Az önce şöyle demişti:



 




«Sizden kim güzelce abdest alır, sonra da: ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûluh', derse kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır. Hangisinden isterse oradan cennete girer.» " (Müslim, Tahâret, 17)



 




FİRDEVS CENNETİ’NE VARİS OLANLAR



Hz. Ömer radıyallahu anh’dan rivayetine göre Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında  arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi.



     Gene bir gün Allah’ın Elçisinin yanında bulunuyorduk. O esnada Resulllah’a vahiy indirildi. Aynı durumla karşılaşmıştı. Bir müddet aynı durumda kaldıktan sonra, Allah Resulü o an inen, Mü'minûn suresinden şu ayetleri bize okudu.



   "Mü'minler kurtuluşa ermiş, umduklarına kavuşmuşlardır.



Onlar namazlarını Allah'tan korkarak, hürmet ve tevazu içinde ve tâdil-i erkân ile kılarlar.



Onlar dünya ve ahiretlerine faydası dokunmayan her türlü şeyden yüz çevirirler.



 Onlar nail oldukları her türlü nimetin zekâtını aksatmadan verirler.



Onlar namuslarını korurlar. Ancak hanımlarına veya cariyelerine karşı müstesna; bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar.



Kim helal sınırını aşarak bunların ötesine geçmek isterse, işte öyleleri haddini aşmış olanlardır.



 O mü'minler ki, Allah'a ve kullara karşı olan emânet ve mesuliyetlerini yerine getirirler ve sözlerinde dururlar.



Onlar namazlarını devamlı olarak, vaktinde ve şartlarına riayet ederek kılarlar.



İşte onlar vârislerin ta kendileridir. Onlar Firdevs cennetine vâris olurlar." (Tirmizi Tefsir ,23/3173)