Okuması Gerekenler (5)

Efendimiz (s.a.v) "Allah ve resulünün istişareye ihtiyacı olmadığını, fakat Allah Teala’nın bunu ümmetine bir rahmet kıldığını, istişare edenin doğruya ulaşmaktan mahrum kalmayacağını"
05/09/2011


 İstişarenin Faydaları



Hayatımızın her karesinde adımlarını adımlamamız gereken peygamber Efendimiz (s.a.v) “Allah ve resulünün istişareye ihtiyacı olmadığını, fakat Allah Teala’nın bunu ümmetine bir rahmet kıldığını, istişare edenin doğruya ulaşmaktan mahrum kalmayacağını” (Beyhaki) “Yapacağı işi ehli ile istişare edene, o işin en güzelinin nasip olacağını” (Taberani) “insanı pişman edenin, kendi görüşündeki ısrarı olduğunu” (Maverdi) belirtiyor. Hasan-ı Basri hazretleri ise istişarenin önemine şöyle dikkatleri çekiyor: “Vallahi, istişare eden kimseler muhakkak önlerindeki tercihlerin en iyisine yönlendirilirler.




Kurallarına uygun hakiki istişare uyumlu çalışmayı sağladığı gibi gönülleri birbirine bağlar, muhabbetin oluşmasını sağlar. Çünkü herkes kendisine ve fikirlerine değer verilmesinden hoşlanır. İstişare kişiyi başarıya taşır. Başkalarının fikirlerine saygılı olan ve başvuran kişi doğru karara ulaşmanın  anahtarını elinde tutuyor demektir. Zira ne kadar çok kişinin fikri alınırsa bakış açısı o kadar zenginleşir. Farkedilmeyen, akla gelmeyen noktalar ortaya çıkar. Ayrıca sorumluluk yükü paylaşılmış olur. İstişare kişilerin kibrini kırmaya da vesile olur.




Emaneti Eda vakti



Hz. Ömer  (r.a) namaz kılmaya kalmak istediği zaman vücudu titrer, dişleri takırdardı. Kendisine, “ Sana ne oluyor ?” diye sorduklarında dedi ki:



- Emaneti eda etmenin ve farzı yarine getirmenin zamanı yaklaştı. Fakat onu nasıl eda edeceğimi bilmiyorum!  (İmam Gazali, Mükaşefetü’l – Kulub)



Şeytan Tuzağı



Hz. Ali (r.a) şöyle diyor:



“Gözler şeytanın insanı harama düşürmek için kullandığı tuzaklardan biridir. Gözler organların en süratli etki edeni ev en fazla zarara uğratanıdır. Kim bütün organlarını Rabb’ine itaat etme yolunda kullanırsa amacına ulaşır. Kim de organlarını dünyevi tatlara ulaşma uğrunda nefsine teslim ederse amellerini boşa çıkarmış olur.”



(Mükaşefetü’l - Kulub)



Akıllı Kim?



Yaha b. Muaz (rh.a) şöyle buyuruyor: akıllı kimseler üç kısımdır:



1.Dünya kendisini terk etmeden dünyayı terk eden,



2.Kabre girmeden önce kabri için hazırlık yapan,



3.Rabb’ine kavuşmadan önce rızasını kazanan.



(Mükaşefetü’l - Kulub)



Allah ile Mutlu Gönül




Yaha b. Muaz (rh.a) bir yerde de şöyle demiştir: “Allah’a hizmet etmekle mutlu olan bütün varlıklar hizmet etmekten mutluluk duyar. Kimin gönlü Allah ile mutlu olursa, onu gören herkesin gözü aydın olur.”  (Beyhaki, Kitabü’z- Zühd)




Günahların affına namaz vesile olur




Allah Rasulü (s.a.v) sahabileriyle beraber mescitte otururken bir adam gelir yanlarına. “Ey Allah’ın Rasulü ben bir suç işledim bana cezamı ver”der. İki cihan sultanı, adama cevap vermez. Adam tekrar aynı şekilde isteğini tekrar eder. Yine Rasulullah (s.a.v) bir şey demez. Bu sırada namaz vakti girer. Namaz beraberce kılınır. Adam namazdan sonra yine Allah Rasulü’nün (s.a.v) peşine düşer ve cevabını ister. Efendimiz (s.a.v) adama: “Evinden çıkınca güzelce abdestini almış mıydın?” diye sorar. Adam “Evet, Ey Allah’ın Rasulü” der. Efendimiz (s.a.v) “Sonra da bizimle namaz kıldın mı?” deyince adam tekrar “evet” karşılığını verir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Öyleyse Allah Teala (c.c) günahını affetti” der ve “Günde beş defa suda yıkanan kimsenin bedeninde kirden ve pastan bir eser kalır mı? İşte namazını kılan, günde beş vakit Rabbi’nin huzurunda başını secdeye koyup rahmetine iltica eden kimse de böyledir. Allah böyle kimselerin günahlarının affeder. İsterse günahları köpükler kadar çok olsun” müjdesini verir. (Buhari, Müslim)




BUĞÜN NASIL MUHACİR OLACAĞIZ? 




Bugün hicreti nasıl anlayacağız? Yada bugün nasıl muhacir olacağız? Bugünde günahlardan hicret ederek muhacir sıl hicrette budur zaten.Nitekim Peygamber Efendimiz(s.a.v),"Hicret iki türlüdür;biri kötülüklerden hicret,diğeri de Allah ve Resulüne hicrettir."buyurmuşlardır.(Taberani)Diğer Hadisi Şerifte de şöyle buyurmuşlardır:"....Hicret kötülüğü terketmendir."(Ahmed bin Hanbel)"Hakiki muhacir,hata ve günahları terk edendir"(İbni Mace)."Hakiki muhacir,Allah'ın haram kıldığı şeyleri ter keden kimsedir"(Ebu Davut)."Hicret hususunda en faziletli olan nedir ey Allah'ın Rasulü?" diye soranlara Rasulullah'ın (sav)cevabı şöyle olmuştur:".....Rabbim'in hoşlanmadığı tüm şeyleri terk etmendir.(Ahmet bin Hanbel) Resûlullah Efendimiz(sav),yukarıdaki hadisi şeriflerdeki hicrete farklı bir mana yükleyerek hakiki muhacirin Allah'ın yasakladığı şeylerden uzak duran insan olduğunu ifade eder.Hicreti zâhir ve bâtın olarak ele alırsak;zâhir yönünü onun Allah için düzenlenen seferler oluşturur; bâtınî yönünüde günahlardan kaçınmak olarak açıklar.




Hz. Ömer’in Endişesi



 Bu ümmetin en faziletlilerinin ikincisi olan Hz. Ömer r.a.’ın, münafıklık hastalığına yakalanma konusunda ömrünün sonuna kadar büyük bir endişeyi taşımış olması bize bir şeyler anlatmaz mı? 



Tebük seferi dönüşündeydi. Efendimiz  v., Huzeyfe r.a.’a bazı münafıkların isimlerini söylemişti. Onları sır olarak saklayacaktı ve kimseye söyl...emeyecekti. Huzeyfe r.a. da bu sırrı ölünceye kadar muhafaza etti. 




Hz. Ömer r.a., Rasul-i Ekrem  v.’in vefatından sonra bir cenaze olduğunda Huzeyfe r.a.’ı takip eder, eğer cenaze namazını kılarsa kendisi de kılardı, kılmazsa o da terk ederdi. Çünkü Huzeyfe r.a. münafıkları bildiği için öldüklerinde cenazelerini kılmazdı. Hatta Hz. Ömer r.a., Huzeyfe r.a.’ın isimlerini bildiği münafıklar arasında kendi isminin de bulunmuş olmasından endişe eder, bazen dayanamayıp Huzeyfe r.a.’a onların arasında olup olmadığını bile sorardı.




Duamız neden kabul olmuyor...? 



Bir gün, mutasavvıf İbrâhîm b. Edhem (k.s.), Basra sokaklarından geçerken,



halktan bir topluluk etrafını sarıp şu soruyu sordular:



"Yâ İbrâhîm! Bunca zamandır dua ederiz, Hakk Teâlâ duamızı kabul etmez.



Halbuki O, Kur'ân-ı Kerîm'inde: "Bana dua ediniz, ben de size karşılığını vereyim



." (el-Mü'min 40/60) buyuruyor. Bunun sebebi nedir?"



İbrâhîm b. Edhem (k.s.) cevap verir: "Ey Basralılar! Sizin kalbiniz



10 şey ile ölmüştür. Onun için duanız kabul olmaz:



1. Cenâb-ı Hakk'ı biliriz dersiniz; fakat emirlerini tutmazsınız.



2. Kur'ân-ı Kerîm'i okursunuz; fakat onunla amel etmezsiniz.



3. Rasûlullah (s.a.v.)'i severiz dersiniz; fakat sünnetlerini terk edersiniz.



4. Şeytan düşmanımız dersiniz; fakat ondan korunmaz, üstelik yolundan gidersiniz.



5. Cenneti isteriz dersiniz; ancak cennet için hayırlı ameller işlemezsiniz.



6. Cehennemden korkarız dersiniz; ancak günahlara dalarak kendi elinizle



kendinizi cehenneme atarsınız.



7. Ölüm haktır dersiniz; fakat ölüm için hazırlıkta bulunmazsınız.



8. Kardeşlerinizin ayıplarını sayar dökersiniz; ancak kendi ayıplarınızla meşgul olmazsınız.



9. Allah'ın verdiği çeşitli nimetlerden faydalanır; fakat şükretmezsiniz.



10. Ölmüşlerinizi götürür kabre gömersiniz; fakat onlardan ibret alıp



nefislerinizi ıslaha çalışmazsınız. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki



duanız kabul olmaz." buyurmuştur. 



Dünyaya Aşık olursan 



Büyük Islam alimi Hasan-i Basri söyle demisitir: 



Kim dünya hayatina askla baglanip, onu ahiret hayatina tercih ederse, Allah onu alti cezayla cezalandirir.



Bunlarin üc tanesi bu dünya hayatinda, diger üc tanesi de ahiret hayatinda gerceklesir. 



Dünya hayatindaki üc ceza sunlardir: 



1. Sonu gelmeyen özlem ve arzular 



2. Doymak bilmeyen asiri acgözlülük 



3. Ibadetin hazzindan mahrum edilmek 



Ahiret hayatindaki üc ceza ise sunlardir: 



1. Kiyamet gününde dehsetli korku duymak 



2. Cetin bir hesapla karsi karsiya kalmak 




3. Sonsuz üzüntüye gark olmak




Hz. PEYGAMBER'İN TAİF SEFERİ DÖNÜŞÜ YAPTIĞI DU 



İlahi, kuvvetimin zaafa uğradığını, çaresiz kaldığımı, halk nazarında hor görüldüğünü, ancak sana arz eder, sana şikayet ederim. 



Ey merhametlilerin en merhametlisi! herkesin zayıf görüp de dalına bindiği çaresizlerin Rabbi sensin.



 



İlahi! Huysuz, yüzsüz bir düşman eline beni düşürmeyecek, hatta hayatının dizginlerini eline verdiğin akrabadan bir dosta bile beni bırakmayacak kadar bana merhametlisin.




İlahi! Sen razı olasıya dek affını diliyorum. Bütün kuvvet, her kudret ancak Sendendir.




Dilini her türlü kötü sözden, faydasız kelamdan koru. Allah zikrinin yeri olan dilini, gereksiz sözlerle kirletme.  Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s)



Alimler dünyaya düşkünlük göstermez ve makam , riyaset mal ve üstünlük tutkularından kurtulurlarsa işte onlar ahiret alimleri ve peygamberin varisleridirler. İmam-ı Rabbani (k.s)



Din ve tasavvuftaki bid’atlardan sakın! Sakın, sakın. Şeyh Ahmed Haznevi (k.s)



Borçtan uzak durun! Zira borcun evveli üzüntü, sonu ise elde – avuçta hiçbir şey  kalmamacasına malın elinden alınmasıdır. Hz. Ömer (r.a)