Her Müslüman Kur'an'ı Anlayabilirmi ?

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat itikadına sahip bir müslümanın bu tür sözleri sarfetmesi hiçte yakışmamıştır. Siz kendi aklınıza göre Kur'an'ı anladığını zannederek yola çıkanlardansınız....
04/03/2008


Muhterem  kardeşim ebubera, "Kur'an'ı anlama konusundaki   görüşünüzü"  almış, ayrıca "herkesin  Kur'an'ı  anlayamayacağını" söyleyenler  için de ne  "Tefsir ilmi"yle ne de  "usul-ü  tefsir"  ilmiyle   uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan aşağıdaki talihsiz,tutarsız, ilimden yoksun açıklamanızı  görmüş oldum. Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat itikadına sahip bir müslümanın bu tür sözleri sarfetmesi hiçte yakışmamıştır. Siz kendi  aklınıza göre Kur'an'ı  anladığını  zannederek yola çıkanlardansınız.... Siz elinizde  bulunan Kur'an  Mealini  yazan   kişinin  anladığı  kadar Kur'an'ı  anladığınızın farkında  mısınız?... Yahut ta  elinizde  bulunan  tefsir  kitaplarından   ilgili  müfessirlerin   açıklamaları  kadarını   öğrenerek   bilgi  sahibi  olduğunuzun    farkında   mısınız?..   Kur'an'ın   lafızlarını   teker   teker ve terkip   halindeki   manalarını,   hukuki   neticelerinin  neler  olduğunu,  kanun koyucunun (Şari'in) kastını, konulan hükümden sağlanan maslahatın ve bertaraf edilen mefsidetin  neler olduğunu biliyor musunuz?   Nasların  âmm, hâs, mücmel,   sarih olanlarını ve  benzerlerini,  nüzul sebeplerini, nasih ve mensuhlarını, hükümlerin  tearuzu  (çatışması)  halinde  tercih  kaidelerini   hakikaten  duydunuz mu?   Yahut,  vahiy lisanı  Arapçayı,   sarf, nahv, belagat  ilmini,  Kur'an-ı  Kerim 'in  lügavi ve şer'i  manalarıyla  beraber  ilmini,    Muavvel, Zahir,  Müfessel,   Hafi, Müşkil, Mücmel-Müfesser, Muhkem, Müteşabih,  Hakikat,  Mecaz,  Sarih,  Kinaye, Kerahat-Tahrim,   İbaha   ve   Nedib  gibi  kısımlarını   biliyor musunuz?...



"ama şeytan bu sefer başka bir yola başvurmuş ve değiştirtemediği kitaptan bu sefer insanları sen anlamazsın diyerek uzaklaştırmaya çalışıyor. ...bende soruyorum şimdi alemlerin rabbi olan ALLAH bize anlayamayacağımız bir kitap mı indirmiş. eğer biz bu kitabı anlamayacak olsaydık rabbimiz kuranın bir çok yerinde kuranı okuyun tezekkür edin hükümlerince  amel  edin  diye  emir  buyurmaz  ve  bizi  anlamadığımız  bir  kitaptan hesaba çekmezdi."



Şayet  insanları  Kur'andan  "anlayamayacakları  gerekçesiyle   uzaklaştıranlar"   şeytan  oluyorsa;   ki  İslam  ûleması  hiçbir  zaman   Kur'an'dan  uzaklaşın,  sakın  elinize  alıp  okumayın  dememiştir.   Ancak  amel etmerk,  ahkam  çıkarmak  için  sakın   aklınıza  uymayın,  tavsiyesini  yapmışlardır.   Bu  gün  Kur'an'ı   en  çok  okuyan  zümre,  anlamını  bilmediği  halde  okuyan,  sevap  kazanmak   maksadıyla   hatim  yapan  zümredir.   Elbette   Kur'an'ın  iniş  gayesi  bu  değildir!...  Bu   Kur'an'ı  böyle  anlayanların  hatası  değil;   Müslümanları  Kur'an  ahkamından  uzaklaştıran  müstekbirlerin  hatasıdır...   Şimdi   Kur'an'ın  kendisine  indiği  ve  müfessirlerin  başı   olan   İki  cihanın  Efendisinin  (sav)  neler  buyurduğuna  bir  bakalım :  "Bir mecliste Resûl-i Ekrem (sav): "Ümmetimin helâkı kitab'ta ve Sût'te olacaktır" buyurmuştur. Sahabe-i Kiram: "Ey Allah (cc)'ın Resûlü, buradaki kitab ve Sût nedir?" diye sorunca, Resûl-i Ekrem (sav): "Kur'an-ı Kerim'i öğrenip, O'nun ayetlerini Allahû Teâla (cc)'nın  indirdiği   gayeden   başka   şekilde  te'vil  etmektir" cevabını  vermiştir. (41) Yine bir başka Hadis-i Şerif'te: "Her kim Kur'an-ı Kerim'i (Hiçbir ilmi olmadan) kendi şahsi reyiyle tefsir ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın" (42) buyurduğu ve mü'minleri uyardığı sabittir . İmam-ı Şafii (rha) "Allahû Teâla (cc)'nın kitabında yer alan ilim, icma cümlesindendir. Kur'an-ı Kerim'in tamamı, Arap lisanı üzerine nazil buyurulmuştur. Bu sebeble Kur'an-ı Kerim'in nasihi ve mensûhu, nüzûl sebebleri ve farz kıldıkları, edebi belağatı, irşadı ve mübah kıldıkları iyi bilinmelidir. Ayrıca Allahû Teâla (cc)'nın peygamberine verdiği mevki'inin de iyi bilinmesi gerekir. Zira Allahû Teâla (cc)'nın kitabında vaaz ettiği hükümleri Resûl-i Ekrem (sav)'in lisanı üzere beyan buyurmuştur. Binaenaleyh Allahû Teâla (cc) farz olan hükümlerle neyi kasdetmiştir? Kimin için farz kılmıştır? Bütün insanlar bu farzların kapsamına giriyor mu, girmiyor mu? Mükellef olan kullarının neye itaat etmeleri gerekir ve neden sakınmaları icabeder? Bütün bunların hepsi iyice bilinmelidir"(43) diyerek, önemli inceliklere işaret etmiştir. Dolayısıyla kat'i bir  ilim  olmadan,  Kur'an-ı  Kerim'i   tefsir   etmek  caiz değildir. Son yıllarda birçok "Meal" yayınlanmıştır. "Meal" kelimesi   en  yakın  mana   veya   eksik  olan  terceme  manasınadır.  Hiç kimse   bu   yayınlanan   "Meal"ler   ile   amel   edemez."   (Yusuf  Kerimoğlu,  Emanet  ve  Ehliyet-İslam İlmihali)



  Şimdi  yaptığınız  hatanın    nelere  mal  olduğunu,  hakaretinizin  kimlere  kadar   uzandığını   anlayabildiniz mi?   Sizi      Peygamberimiz  Efendimiz   Hz.  Muhammed (sav)'e  ve  O'nun  varisi  olan  İslam  alimlerine   karşı    daha  dikkatli  ve  edebli  olmaya  davet  ediyorum.



  Elbette  Kur'an,   Allahü  Teala (cc)'nın  koruması  altındadır,  anlaşılsın,  uygulansın  diye  gönderilmiştir.  Kıyamete  kadar da  böyle   kalacaktır.   Ancak  Kur'an'ı   hakkıyla  anlayanların  başında    Peygamberimiz  Efendimiz  (sav)  vardır,   O'nun  öğretip   yetiştirdiği   Sahabe-i  Kiram'ı  vardır.    Onların  yolunu  takip eden  Ehl-i  Sünnet   müfessirin  ûleması  vardır.   Müfessirlerin  dışında  kalan  müslümanların  Kur'an'ı  hakkıyla  anlıyoruz  demeleri  kadar  büyük  bir  yalan  olamaz.   Çünkü  o  Kur'anı  indiren  yüce  Rabbimiz  aynen  şöyle  buyurmuştur:  "Bilmediklerinizi  Zikir  ehline  sorunuz." (Nahl: 43)   Demek ki  müslüman  olmak  demek  İslam'ın  tüm  emir  ve  nehiylerini  bilmek, demek  değildir.  İslam  toplumunda  Kur'an'ı  bilenler  olduğu  gibi,  bilmeyenlerde  vardır.   Zaten  öyle  olmasaydı  yüce  Rabbimiz  bilmeyenler  bilenlerden  sorsun,  öğrensinler,  diye  emir  buyurmazdı.   Ayrıca, "İlimde derinleşmiş olanlar da: «İnandık, hepsi Rabbimizdendir.» derler.   Bunları   özü  temiz  olanlardan  başkası  düşünemez."  (Al-i İmran Sûresi, Ayet:7)   Bu  ayetten  de  anlıyoruz ki,  ilimde  derinleşmiş  "Rasihun"  alimleri  diye  tabir  edilen  alimlerde  varmış.   Bu   ilimler   hangi  ilimlerdir?      Elbette   Kur'an'i   ve  İslam'i  ilimlerdir.  



 "ama şeytan bu sefer başka bir yola başvurmuş ve değiştirtemediği kitaptan bu sefer insanları sen anlamazsın diyerek uzaklaştırmaya çalışıyor."  cümleniz  tüm  İslam  alimlerine  hakaret  içermektedir.    Bu  cümlenin  aksine  cümle  beyan  eden   tek  bir  alim  ismi  verebilir  misiniz?    Yani  hiçbir  ilmi  olmadan  herkes,  her  müslüman   Kur'an'ı  Kerimi   istediği  gibi    anlayabilir,  diyen   bir  İslam   alimi   gösterebilir  misiniz?   Mümkün  değildir,  çünkü   Kainatın  Efendisi (sav)  : "Her  kim   Kur 'an'ı  Kerim'i  (hiçbir  ilmi olmadan)  kendi  şahsi reyiyle  tefsir  ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın"  buyurmuştur...   Ayrıca, "Resul-i Ekrem (sav) döneminde bir grup kimse. : "-BİZ ALLAH'IN KİTABINDAN BAŞKA DELİL TANIMAYIZ" iddiasına sarılmıştır. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "-İçinizden  hiçbirinin  koltuğuna (sedirine)  yaslanmış  bir  vaziyette  iken, kendisine benim emir ve nehiylerimden biri ulaştığında: "-Başkasını bilmem, biz Allahü Teala (cc)'nın  kitabında gördüğümüze uyarız" dediğini sakın görmeyeyim" emrini vermiştir. Bu emir; Allah(cc)'ın  kitabını  kabul  etmekle  birlikte,  sünneti  reddedenleri  ilzam  etmektedir. ....  Haşr  sûresinin  yedinci  ayeti   Peygambere (sav) uymağı  farz kılmaktadır.  Kur'an-ı Kerim  adına  hareket   ettiğini  iddia  ederek  sünneti   reddedenler,  kesinlikle samimi  değildirler.  Çünkü  sünnetin  reddini  ifade  eden tek bir ayet bile gösteremezler. Buna mukabil,  sünnete  sımsıkı  sarılmayı  emreden  bir  çok  ayet-i  kerime  vardır.  Bu Taife; "Allahü   Teala (cc) ile  Resulü'nün  arasını açmaya" gayret ederken, küfre doğru   koştuğunun   farkına  varmalıdır.  Tuttukları  yolun  sonu  hüsrandır."   (208)



"Ahir zamanda öyle bir zümre zuhur edecek ki, bunlar yaşça genç, akılca kıttırlar. Konuştukları zaman en hayırlı sözden (Kur'an-ı Kerim'den) bahsederler. Kur'an-ı Kerim'in kendilerine has olduğunu ve kendilerinin de Kur'an üzere olduklarını zannederler."   (213)---



 "Dikkat edin bir adama benden bir hadis ulaşır, o da koltuğuna dayanmış şekilde : "Sizinle bizim aramızda Allah'ın kitabı vardır. Onda neyi helal kıldığını görürsek, onu helal sayarız." diye söyler mi? Şunu bilin ki, Allah Resulü'nün haram kıldığı da, Allah'ın haram kıldığıdır."  (214)



Asıl  söylenmesi  gereken  ve   korktuğumuz  musibet  ise  şudur;  şeytan  ve  dostları,  Ehl-i Sünnet  alimlerinin  muteber  kaynaklarından    müslümanları  koparamayacaklarından,  İslam'ı   ortadan  kaldıramayacaklarından  ümitlerini  kestikleri  içindir ki,    İslam    düşmanı  müsteşrikler   eliyle     bazı  Müslümanların   kalblerine,  kafalarına   "siz  bırakın  Fıkhı,  Sünneti-İcma'yı  direk  Kur'an'a  gidin   ve  Kur'an'dan  anladıklarınızla  amel  etmeğe  çalışın"   fısıltılarını    mırıldanmaya   başlamışlardı.    Maalesef  bu  zehirli  tohumlar  da  yarım  asrı  aşkındır  meyvelerini     vermeğe  başlamıştır.   



Anadolu’muzun yetiştirdiği büyük âlimlerinden İmam-ı Birgivî hazretleri, bu konu ile ilgili olarak şu hadis-i şerifleri bildirmektedir:



“Bir kimse, Allahın kitabını kendi fikri, görüşü ile tefsir etse ve bu tefsirinde isabet etmiş bulunsa, açıklaması doğru olsa bile hata etmiş olur.”



“Kim ki, Kur’an hakkında, ilmi olmadığı hâlde, kendi kafasına göre açıklarsa, cehennemdeki yerine hazırlansın.”



Müfessirin sahip olması gereken 14 ilim, eskiden çalışmakla elde edilebilecek bilgilerdi. Ancak 15’inci ilim, ilm-ül-mevhibe’dir. Bu öyle bir ilimdir ki, onu cenab-ı Hak, ilmiyle âmil olan bahtiyar kuluna ihsan eder. Bu ilim vehbîdir, yani Allah vergisidir. O verirse verir; vermezse, çalışmakla öğrenilip elde edilemez.



İşte bu 15 ilim, tefsir âliminin mutlaka, kesin surette ve hiç şüphesiz ve eksiksiz, mükemmel bir şekilde sahip olması zorunlu bulunan ilimlerdendir. Ama bunlardan başka, Kur’an-ı kerimi tefsir edebilmek için, müfessirin diğer ilimlerde ve çağının gerektirdiği genel kültür bilgilerinde derinleşmiş olması da şarttır. "