Ruhlarda İnkılabı Gerçekleştiren Hac ve Esrârı

Hac; Zilhiccenin onuncu günü Arafat'ta vakfe yapmak, Beytullâh'ı yedi kere tavaf etmek ve Safa ile Merve arasında sa'y etmektir. Hac ve umre niyetiyle özel mekanda, özel zamanda ve özel fiillerle, Allah'a yaklaşmak için Beytullâh'a yönelmektir. 1
19/10/2009


Hac bir akittir. Elest bezminde Allah Teâlâ ile yapılan akdi tazelemektir ve bu akde muhalif olan bütün akitleri  bozmak, bütün yanlışlıklardan tövbeye ermektir ve buna sadık kalacağımıza dair söz vermektir. 



A) Haccın Önemi:



1. Hac, temeli tevhid olan İslâm binasının dört direğinden birisidir:

 Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

  "İslâm beş şey üzerine bina edilmiştir: (Temeli) Allah'tan başka (hak) ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve rasûlü olduğuna şehâdet etmek, (direklerden birincisi) namaz kılmak, (ikincisi)  zekat   vermek, (üçüncüsü) haccetmek, (dördüncüsü) Ramazan orucunu tutmaktır." buyurmuştur. 2

  Bu hadîs-i şerîfe göre İslâm binasının temeli imandır. Dört direk ise namaz, zekat, oruç ve hacdır. İslâm'ın ibadet konuları namaz direği üzerine, iktisâdî konuları zekat direği üzerine, ahlâkî konuları oruç direği üzerine ve siyâsî konuları da hac direği üzerine bina edilmiş demektir.  



2. İslâm Dini hac ile kemal bulmuştur. Kişinin dini de hac ile kemal bulur.

  


Âyette Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

"Bugün dininizi kemâle erdirdim, size olan nimetimi tamamladım ve din olarak da İslâm'a razı oldum."3

  Din, hac ile kemâl bulmuştur, kişinin dini de hac ile kemâl bulur. Kim hac etmezse kemâli kaybeder, demektir.4

  "İnsanlar içinde haccı ilan et. Gerek yaya, gerek her uzak yoldan gelerek yorgunluktan incelmiş binekler üzerinde sana gelsinler. Ta ki kendilerine ait menfaatlere şahit olsunlar." 5



4. Hac,  günahları  ve fakirliği yok eder:



 Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

  "Kim (Beytullâh'ı) Allah için ziyaret eder de cinsî münasebette (ve ona götüren şeylerde) bulunmaz ve taat yolundan çıkmazsa, o kimse (günahtan sıyrılıp) anasının onu doğurduğu günkü gibi (temiz bir hayata) kavuşur." 6

  Hz. Peygamber (s.a.s.) başka bir hadîsinde şöyle buyurmuştur:

  "Hac ve umreyi peşi peşine yapınız. Bu ikisi, körüğün; demir, altın ve gümüşün pasını yok ettiği gibi fakirliği ve günahları yok eder." 7

  Amr b. Âs (r.a.), İslâm'a giriş biatinde, af olunmasını şart koşarak biat etmek istediği zaman Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu:

  "Bilmez misin ki İslâm, kendinden önceki günahları yok eder, hicret de ondan önceki günahları yok eder, hac da ondan önceki günahları yok eder?" 8

5. Haccın Mükâfatı Cennettir.

 Hz. Peygamber (s.a.s.) umre ve mebrûr hac hakkında şöyle buyurmuştur.:

  "Umre kendisiyle öbür umre arasındaki zaman içinde işlenilen (küçük) günahlara keffârettir. Mebrûr haccın karşılığı da ancak cennettir"9

  Haccı mebrûr'u, Hz. Peygamber (s.a.s.), amellerin hangisi daha üstündür? sorusuna verdiği cevapta, önce Allah'a ve Rasûlü'ne iman sonra, Allah yolunda cihad, sonra da haccı mebrûrdur, diyerek amellerin en üstünleri arasında üçüncü sırada zikretmiştir.10  Haccı mebrûr, makbul/kabul edilmiş olan ve günahın karışmadığı hac, demektir.11

6. Hacılar ve umre yapanlar, Allah'ın elçisi ve ziyaretçileridir. Dua ve şefaatleri kabul edilir.

 Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

  "Hacca ve umreye gidenler Allah'ın elçileridir. Onlar Allah'a dua ederlerse  Allah  dualarını  kabul eder ve onlar Allah'tan günahlarının bağışlanmasını isterlerse Allah onların günahlarını bağışlar."12

  Hz. Ömer (r.a.) bir defasında umreye gitmek için Hz. Peygamber'den izin istedi. Hz. Peygamber (s.a.s.) de kendisine izin verip ona:

  "Ey kardeşçiğim! Sen duanın bir parçasına bizi ortak et ve bizi (duadan) unutma" buyurdu.13 

 Bu hadîs-i şerîf ile yukarıdaki hadîs-i şerîften, hacca ve umreye gidenlerin kendi memleketlerindeki insanların elçileri oldukları anlaşılmaktadır. Demek ki onlar için Allah Teâlâ'ya dua etseler ve Allah Teâlâ'dan mağfiret isteseler, onlar adına olan dua ve mağfiret istekleri yerine getirilir.

B) Haccın Esrârı:

  Hac, mü'mini Hakk'a ulaştırır. Hakk'a ulaşmak için şunlar gerekli:

1. Anlayış:

a) Şehvetlerden uzaklaşmak,

b) Lezzetlere dalmaktan çekinmek,

c) Zarurî ihtiyaçlarla yetinmek.

2. Şevk ve iştiyak: Beytullâhı/Allah'ın evini ziyaret, adeta Allah'ı ziyaret. Elest bezmindeki ahdi tazeleme. Hacerulesvedi öperken sanki Allah'ın sağ elini öpmek. Hac aksiyonunu, âhiretteki cemale ermenin şevki bilmek...

3. Azim: Riya ve gösterişten uzak durarak ihlasla  yönelmeye azmetmek.

4. Alakalardan kesilmek:

a) Hak sahipleriyle helalleşmekle,

b) Günahlardan tövbe etmekle,

c) Âhirete gider gibi bütün alakalardan kesilmekle.

5. Yol azığı: Maddî ve manevî azıkla azıklanmak:

  Maddi azık, beden sağlığı ve imkandır, manevi azık ise takvadır.

  Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

  "Azık hazırlayın! Şüphesiz azığın en hayırlısı takva (Hakk'a ve halka karşı yanlışlardan korunmak ve yapılması gerekenlerin de terk edilmesinden korunmak)dır." 14

  Takvaya erebilmek  için sabır gerekmektedir. Onun için şöyle denilmiştir: Sabrın ve paran varsa hacı olursun.

6. Binek: İbadete mani olmayacak ve kişiyi hedefe ulaştıracak bir bineğe sahip olmak

7. Memleketten Allah'a doğru yola çıkış:

  Bir âyette Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

"...Kim evinden, Allah'a ve O'nun peygamberine muhacir olarak çıkıp da sonra kendisine ölüm yetişirse muhakkak ki onun mükâfâtı Allah'a düşmüştür. Allah Ğafûr/çok bağışlayan ve Rahîm/çok merhamet edendir."15 

8. Mikat: Buralarda ihramı giyerken kabre girer gibi giymek...

9. İhram ve telbiye: İhram, yaptığı bütün yanlışlıklardan bütün elbiseleriyle birlikte soyunup haramları ve bir müddet helalleri bile kendine haram kılmak düşüncesiyle giyindiği iki bez parçasıdır. Telbiye, Allah'ın davetine icabetin, emrine boyun eğmenin, bütün varlığıyla teslim olmanın ve tevhidin ifadesi; bütün nimetlerin, hamdlerin ve bütün kâinatın Allah'ın olduğunun ikrarıdır.

C) Hareme Mekke'ye Giriş:

1. Allah'ın haremine girerken azabından emin olmayı istemeli,

2. Ev sahibinin ziyaretçiye eman vermesi ve bir şeyler ikram etmesi hakdır anlayışını kalbinde bulundurması,

3. Emin bölgeye sığınanın hakkı elbette gözetilir düşüncesini kalbinde bulundurması.

D) Kâbeyi İlk Görüş:

1. Azametini kalpte hazır bulundurmalı,

2. Sanki Rabbini müşahede eder gibi bakmalı,

3. Âhirette de cemâlini nasip etmesini ümit etmeli,

4. Kalbinde; sırf mahabbetullahı/Allah sevgisini kazanma düşüncesi, âhirette cennet arzusu ve âhireti kazandıran dünya isteği bulundurmalı,

5. Kâbeyi ilk görünce en değerli olan mahabbetullahı ve onu kazandıran şeyleri istemeli, diğer gördüklerinde Allah'ın razı olduğu şeyleri istemeli,

6. Kâbeyi her gördüğünde tavaf etmeli ve secdelere kapanmak adeta ayaklarına kapanırcasına küçülerek, tevazu ile, oradakilerin en aşağısı bir kul idrâkiyle, Hakk'ın mağfiretini, azabından emin olmayı tıpkı günahkârın hakaret ve zulme uğrayandan günahının affı için özür dilemesi ve senden başka sığınak yoktur diyerek ve ısrarla istemek,

7. Her tavafta; kalpde tazim, korku, ümid ve muhabbet bulunarak, hem kalble hem iskeletle arşın etrafında dönen melekler gibi...

8. Kâbe'de kılınan namazın Mescid-i Nebevî'de kılınan namazdan yüz bin kat; Mescid-i Nebevî'de kılınan namazın, Mescid-i Aksâ' da kılınan namazdan  bin kat; Mescid-i Aksâ'da kılınan namazın sâir yerlerdekinden beş yüz kat evlâ16  olduğunu bilmeli ama burada kılınan bir kaza namazının başka yerlerde kılınan yukarıda belirtilen miktar kadar kaza namazına denk olduğu yanlış anlayışına düşülmemelidir. Kâbe, bu kadar önemli ve buradaki namazın sevabı bu kadar fazla olduğuna göre Kâbe'ye saygıda kusur etmemek ve imkan dahilinde namazları burada kılmak gerekir. Ancak usançlık göstermemelidir. Kâbe'ye çok yakın bir yerde kalınıyorsa beş vakit namazı Kâbe'de kılma imkanı bulunduğu için usançlık söz konusu olamaz. Uzak yerde kalınıyorsa gelip gitmek zor olduğundan dolayı Kâbe'ye karşı usanma meydana getiriyorsa bu doğru değildir. Bunun çaresi şudur: Belli vakitleri Kâbe'de rahatça, diğer vakitleri de durulan o uzak yerde imkan nisbetinde cemaatle kılmaya dikkat edilmelidir. Kâbe'de; ya tavaf etmek, ya namaz kılmak, ya Kur' ân okumak, ya Kâbe'ye bakmak, ya da zikir ve tefekkürle meşgul olmak için bulunulmalı; orada boş ve gereksiz söz ve davranışlarda bulunulmamalıdır. Ayrıca haccı iyi değerlendirmek için vücut sıhhatine çok dikkat edilmelidir. Çünkü sağlam ibadet ve taat, sağlam iman, sahih ilim ve sağlam vücutla yapılır. Hac ve umrede en önemli husus daha yola çıkmadan önce rehberin âlim ve fedakar, arkadaşın halim (yumuşak huylu) ve vefakar olanını seçmeye özen göstermektir.

9. Tavaftan sonra Safâ ve Merve arasındaki sa'yi yaparken her Safâ ve Merve tepelerine geldikçe Kâbeye bakıp "ziyaretin kabul edildi" müjdesini duymak için bakan bir anlayışla yapmak. Kıyamette hayır ve günahları tartan terazinin iki kefesi arasında gidip gelmeyi hatırlayarak Safâ'yı hasenât kefesine, Merve'yi de seyyiât kefesine benzeterek hangi tarafın ağır olduğunu gözeten gibi azap ile af arasında koşup geldiğini hatırdan çıkarmamak...

E) Arafat Vakfesi:

  Arafat, tanımak ve tanışmaktır. Kendisini tanımak; aczini, günahkârlığını, cehaletini, yanlışlarını tanımak İslâm büyükleriyle kıyas ederek… Bütün dünyadan gelen İslâm büyükleriyle tanışmak, birbirlerinin faaliyetlerini, başarılarını, prensiplerini, stratejilerini, eserlerini tanıyarak tanışmak sonra da kendilerini yenilemiş olarak azim, duyarlılık, canlılık ve sorumluluk bilinciyle ve tekrar Arafat'ta buluşmak üzere ayrılmak!.. Diğer taraftan şunlara da dikkat etmelidir:

1. Kıyamette, Arasat meydanında, peygamberler ve sâlihlerle birlikte ümmetlerin şefaatını ummasını hatırlamalı,

2. Şerefli bir makamda olduğu idrakiyle şefaat talebine kesin gözüyle bakılmalıdır,

3. Arafat vakfesi ebdal ve ebrar denilen salih kullardan hali olmadığı hüsni zannıyla dualarının kabul edileceğini ummalıdır. Zira Arafat'ta gerçekten tövbe ederek  hazır bulunduğu halde Allah Teâlâ'nın kendisini affetmediğini zannetmesi günahtır.

F) Müzdelife Vakfesi:

  Haccın maksadını kavrayıp kavramadığının ve Arafat'tan gerçekten istifade edip etmediğinin tefekkür yeri olmalıdır. Şeytan ve şeytanın işini kolaylaştıran nefisle yapacağı  harpte tam onikiden vurabilmek için adeta mermi ve bomba misali azim, kararlılık, sabır, şecaat, şevk, aşk ve metanet taşlarını toplamak sonra da o anlayışla namaz sonrası yapılan duaların makbuliyetini bilerek ve inanarak vakfeye durmak. Vakfe sonrası harp alanına doğru hücum emrini almış ordu gibi Mina'ya doğru yola çıkmak.

F) Cemrelere Taş Atmak:

1. İbrahim aleyhisselâm'ın şeytana attığı gibi şeytana taş atmak,

2. Sırf Allah emrettiği için emrini yerine getirmek, nefsin ve aklın o emri yerine getirmekte payı var mıdır, yok mudur diye düşünmemek suretiyle şeytanın belini kırmak.

G) Kurban Kesmek:

1. Kurbanın ilâhî bir emir olduğu iman ve idrakiyle kurban kesmek,

2. İlâhî bir emre yapışmak O'na yakınlığa sebepdir itikadıyla yapmak,

3. Kurbanın her parçası insanın her organının ateşten azad olacağını bilmek,

4. Kurbanı para ve mal sevgisini, Allah sevgisine  kurban etmek, şehvetleri ve iradeyi Hak'kın rızasında yok etmek Hak'kın iradesini ve idaresini istemek düşüncesi, anlayışı ve inancıyla kesmek. Zira âyeti kerîmede Allah Teâlâ:

  "Onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır."  buyurmuştur.17

İ) İhramdan Çıkıp Kabe'yi Tavaf:

  İhramdan çıkmak, belli helalleri  bile terbiye için ve Allah Teâlâ'ya gerçek kulluğu kazanabilmek için haram ettiği o helalleri işleyebilmek için ihramdan çıkmak, haramlara karşı daima manevî ihram içinde olmak… Hergün beş vakitte yöneldiği ve görmeyi özlediği Kabe'yi adeta Allah Teâlâ'yı ziyaret etmek. Tavaf, ateşin etrafında dönen pervaneler gibi, meleklerin arşın etrafında döndüğü gibi, bir daha görüşebilmek ümidini yitirmeden yedi kat semayı geçip Sidrei Müntehâ'ya çıkıp oradan Cemâli İlâhîyi temaşa aşkıyla Miracı içinde taşıyan bir anlayışla yedi şavtla dönmek.. Sonra Mirâcı Ahmedîyi içinde taşıyan iki rekat tavaf namazını kılmak. Daha sonrada Daha sonrada Safâ ile Merve arasında sa'yi yapmak gerekecektir.

K. SafâMerve Arasında Sa'yetmek:

  Bu, şeytan ve adamlarına karşı varlık gösterisidir. Kabe'yi tavaf ve tavaf namazından sonra Safâ safâya erme yeridir. Sa'y, O'ndan O'na kaçmak ve koşmaktır, O'nun azabından korkup yine O'nun rahmetine kaçmak yani sığınmaktır. Çünkü O'ndan başka sığınak yoktur. Mina, kişinin bütün bunlardan sonra temennî ettiği af ve lûtufa erdirilme yeridir.

Dipnotlar


1-Sa'dî Ebû Ceyb, el-Kâmûsu'l-Fıkhî, s. 76, 77. /2-Müslim, Îmân, 21-22; Buhârî, Îmân,2; Tirmizî, Îmân, 3; Nesâî, Îmân, 13/3-Mâide sûresi (5), 3. 4-Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn, III, 48. /5 -  Hacc sûresi (22), 27, 28. /6-Buhârî, Muhassar, 9-10, Hac, 4; İbn Mâce, Menâsik, 3. /7 Tirmizî, Hac, 2; Nesâî, Hac, 6; İbn Mâce, Menâsik, 3./8 - Müslim , Îmân, 192. /9-Buhârî, Umre, 1; Müslim, Hacc, 437; Tirmizî, Hac, 88./10 - Buhârî, Îmân, 18, Hacc, 4, Umre, 1; Müslim, Îmân, 135, 186./11-Aynî, Umdetü'l-Kârî Şerhu Sahîhi'l-Buhârî, VII, 399. /12 -İbn Mâce, Menâsik, 5./13-İbn Mâce, Menâsik, 5; Miras, Kâmil, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, IV, 206./14-Bakara sûresi 2/197. /15-Nisâ sûresi (4), 100. /16-Geniş bilgi için bkz. A. el-Kârî, Mirkâtü'l-Mefâtîh Şerhu'l-Mişkâti'l-Mesâbîh, II, 393. / 17- Hac sûresi (22), 37.