Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 783
Toplam 15254528
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?
23/10/2009 - 10:08
 
Ýlim-Vahiy Ýliþkisi ve Günümüzdeki Ýstismarý
Müslümanýn çok þeyinin gasb edildiði gibi kavramlarý da tâðûtî güçler tarafýndan çalýnýp Kur’anî anlamýndan içi boþaltýldýktan sonra câhiliyyenin istediði þekilde tahrif edilip deðiþik ve çarpýk muhteva ile Kur’an’dan uzaklaþtýrýlan insanlara sunulmaktadýr. Bu konuda örnekler sayýlamayacak kadar çok.

Din kavramýndan þehidlik kavramýna, adâlet ve zulüm anlayýþýndan Ýslâm, Kur’an ve sünnet anlayýþýna kadar yüzlerce kavramýn baþýna gelen budur. Kâfirler müslümanlarý daha çok kendi silâhlarý ile vurmaktadýr; Müslümanlarýn sahip çýkmadýklarý, kullanmasýný bilmedikleri, yanlýþ kullandýklarý silâhlarýyla. Ýlim de bundan yeterli payýný almýþ garip, mahzun ve sahiplerinden þikâyetçi kavramlarýmýzdan.
Ýlim ve bilgi, birçok resmî gün ve haftalarda mevsimlik programlarda ele alýnýyor. Hem de dinî bir edâ ile; fakat dine uymayan bir görüþ ya da ideal için tema ve malzeme olarak kullanýlýyor. Ýþin tuhaflýðýna bakýn ki, temeli dine dayalý bir kavram ile, dinî olmamasý için gayret edilen, üstelik dine baðlanmasý uygulanan yasalar ile suç olan bir meselenin desteklenmesine, halka empoze edilmesine çalýþýlýyor.
Bilim denilen þey, þu haliyle müslümanlarýn felâhýna ve yeryüzünde etkinlik kazanmasýna sebep olmamakta, bilim þu vaziyetiyle insanlýðý sinsice tehdit etmekte, hidayetin yolunu týkamaktadýr. Ýlim ki, aslýnda Yüce Allah’ýn yeryüzüne ilettiði haberden, yani vahyden ve Peygamber’in öðretilerinden ibarettir; þimdilerde Peygamber’in getirdiði Ýslâm’ý baþka türlü göstermek için kullanýlmaktadýr. Ýlim ki, Allah’ýn mahlûkatý olan kâinatýn incelenmesinden ve Allah'a giden yola sarýlmaktan ibarettir; þimdilerde evrenlerin Rabbinden uzaklaþtýrmak için en etkin ve geçerli bir güç olarak yürütülmektedir.
Ýlim, bir ilerleyiþtir; insan beyninin ve ruhunun yol alýþýdýr. Ama bu ilerleyiþin uçuruma (dünya ve âhiret âfetlerine) doðru deðil; cennete doðru giden dosdoðru yola (sýrât-ý müstakime) doðru olmasý ilmin olmazsa olmazýdýr. Müslüman için önemli olan ilerleyiþin Ýslâm’a doðru ve O’nun için olmasýdýr. Temel çaba, ilmi bir yük olmaktan, hatta vebal olmaktan çýkarýp Kur’an’ýn gösterdiði þekilde Ýslâm’a uygun hayat haline getirmektir.
Bilimin ve teknolojinin þu asýrlardaki gidiþi, bütünüyle evrene hükmetmeyi, tüm canlýlara zararý hedef almýþ gibidir. Akýl, bilim ve teknoloji, ne kadar evreni insana hizmetkâr yapma ve dünyayý daha iyi yaþanýr bir cennet haline getirme masallarýyla insanlara sunulsa da, hayatý bir zindan haline getirdiðinin ve ebedî hayatý mahvettiðinin farkýnda bile deðildir. Modern insan, hevâsýnýn yolundaki aklý ile icad edip semirttiði bu bilim sultasýnýn, teknolojik aygýtlarýn, makinelerin tutsaðýdýr. Bundan kurtuluþun yolu, önce ilim kavramýnýn Kur’an’la saðlamasý yapýlarak tashih edilmesi, bilgi birikimleri, dinin anladýðý þekilde “faydalý ilim” ise baþa tac edilmesi, deðilse kendisinden Allah'a sýðýnýlmasý gereken bir tehlike olarak kabulü ile gerçekleþebilecektir. Vahiyden ve Allah’la baðlarýndan koparýlmýþ bilimin ve bilim sayesinde oluþan aygýtlarýn, makinelerin ve maddeci hayatýn tutsaklýðýdýr modern insanýn temel problemi; asrýn insanýnýn hüsrâný, çýkmaz ve açmazlarý, bunalým ve streslerinin temel sebebidir bilimi “câhil”ce, “câhiliyye” gözüyle deðerlendirmek ve gerçek ilimden kaçmak. Bu esaretten kurtulmak, hevânýn gerçek akla dönüþmesi, bilimin, evrenin sýrlarýný “halife” sorumluluðu ile öðrenme ve Allah'a kulluk yönünde, yani en faydalý þekilde kullanýlmasý sayesinde olacaktýr. Modern câhiliyyenin vahye, yani Allah’tan gelen gerçek ilme ihtiyacý, Ebû Cehillerin câhiliyyesinden daha az deðildir.
Ýnsan ömrünün sýnýrlý, günlerinin ve alýp verdiði nefeslerinin de ilm-i Ýlâhîde mâlum ve muayyen olduðu hesaba katýlýnca, öncelikle ne öðrenmemiz, hangi ilmi tahsil etmemiz gerektiðini tespit etmek gerekir. Olur-olmaz kimseler tarafýndan "ilmin faziletleri"nin anlatýldýðý, bazen bâtýl otorite sahipleri ve bozuk niyetli merciler güdümünde ilim kavramýnýn bâtýl maksatlar için istismar edildiði vakýasý da hesaba katýlýnca bu ilim gerçeðinin ne olup ne olmadýðýný belirlemek bir zarûret olacaktýr. Peygamberimiz, "faydasýz ilimden Allah'a sýðýnmaktadýr”  diye dua edecek kadar faydasýz ilmin zararý konusunda hassasiyet göstermiþken, mahiyetine ve kullanýlýþ gayesine bakýlmadan ve þer'î ölçüyü hiç hesaba katmadan sürekli ilmin övücülüðünü yapmak, ilim adýna iþlenen büyük bir cinayettir.
Meselâ, "Ýlim istemek, ilim tahsil etmek, kadýn erkek her müslümana farzdýr."   hadis-i þerifini ve "Ýslâm'ýn ilk emri oku emridir" düsturunu dillerine sakýz edenleri bu hale örnek gösterebiliriz. Evet, ilim tahsili herkese farzdýr ama, hangi ilim, hangi þartlarla ve ne maksatla?.. Ýþte bunu bir türlü belirtmiyorlar kavram istismarcýlarý. Okumak tavsiyesini de bir zamanlar moda olan okuma seferberliði giriþimlerine halký teþvik sadedinde delil getirenler, samimiyetsizliðin ve çifte standartýn en âdi örneðini sergiliyorlar. Bu hal, aynen bir aðacýn kökünü inkâr edip dallarýný kabullenmeye benzer. Ýslâmiyeti bütünüyle ve cemiyet plânýnda inkâr ettikten sonra onun bazý ilke ve kavramlarýný kendi gayelerinin gerçekleþtirilmesi yönünde kullananlarýn tutumu hangi mantýk ve samimiyetle baðdaþtýrýlabilir?
Niyet bakýmýndan böyle olduðu gibi, içerik yönünden de Ýslâmî gaye esas alýnmadan mutlak olarak kayýtsýz þartsýz insanlara öðütlenen, bir dereceye kadar da öðretilen bu malumatlar, konusu ve sonu görünüþe göre ne derece parlak ve verimli gibi olursa olsun, mutlak surette bir fuzûliyattan ibarettir. Ýþin daha kötüsü, hakiki ilmin önüne bir perde ve engel getirmek, insaný asýl yaratýlýþ gayesinden uzaklaþtýrmaktýr. Zamanýn ilim anlayýþý, Din'in esprisi içinde bir ilim deðil; resmî sistemler/câhiliyye doðrultusunda bir bilim anlayýþýdýr.       
 “Bilim” ile  “Ýlim” Ayný Þey mi?
Öncelikle günümüz kabulü ve kullanýþý ile “ilim”le ilgili bilmemiz gereken þudur: “Bilim”, “ilim” karþýlýðý deðildir. Ýslâm’ýn belirlediði “ilim” ile, modern câhiliyyenin belirlediði “bilim”  baþka baþka þeylerdir. Bu iki kavram, hem konularý, hem içerikleri, hem de yöntemleri ve alanlarý bakýmýndan doðru ile yanlýþ kadar birbirinden farklýdýrlar. Gerçi bilim, bazý bakýmlardan ilim kavramýnýn içinde sayýlabilir; fakat ilim, bilimin dar kalýplarý içine sýðdýrýlamaz. Çünkü bilim, kesinlikle ilmin ulaþtýðý yerlere ulaþamamakta, onun alanýný kapsamamaktadýr. Bilimin metodu ve alaný bellidir; alaný madde, metodu da akýl ve deneydir, gözlem ve incelemedir. Hâlbuki genel anlamda ilmin yolu öncelikle “vahiy”dir. Akýlla birlikte nakildir. Alaný madde kadar, hatta daha öncelikli “mânâ” ve gayb âlemidir. Aslýnda ilim de bilim de “gerçeði öðrenme” aracýdýr. Fakat Ýslâm’a inanmýþ, Allah’a teslim olmuþ ve vahiy sistemini esas almýþ bir ilim adamýnýn “gerçek” (hakikat) dediði þeyle, bilim adamýnýn “gerçek” (bilimsel gerçek) dediði þeylerin önemli bir kýsmýnýn sýnýrlarý birbirinden farklýdýr. Her þeyden önce, bilimin metodunda, hiçbir öneri, hakikat ve inanç sistemi, deneyler ve bilimsel olaylar tarafýndan desteklenmedikçe doðru ve gerçek kabul edilmez. Ýlim için bu kural, özellikle vahiy ve gayb âlemi, iman gibi temel konularda olaylar ya da deneyler tarafýndan desteklenmesi þart olmadýðý gibi, bu ayný zamanda imkânsýzdýr da.
Bundan baþka bilimde bir de nesnellik özelliði vardýr. Yani bilim adamý kiþisel eðilim ve önyargýlarýnýn etkisi altýnda kalmadan bulduðu sonucu olduðu gibi yansýtmalýdýr. Bulgular inançlara ters düþse bile yansýzlýktan ve doðruluktan uzaklaþmamalýdýr. Ayný kural, ilim için de geçerli ve hatta gerekli bir kuraldýr, ama inançlara ters düþmesi halinde müslüman ilim adamýnýn tutumu farklý olacaktýr; eðer burada bilimin bulgularýnýn ters düþtüðü inanç Ýslâm ise, iþte o zaman ilim adamý inancýndan yana olacaktýr. Çünkü onun gözünde vahyin, Ýslâm inançlarýnýn doðruluðu mutlaktýr, daha kesindir. Bilimin ortaya koyduðu bulgular, deðiþmez ve mutlak deðildir. Tenkit edilmek, zaman içinde iptal edilip deðiþtirilebilmek gibi bir ârýza ve noksanlýðý da beraberinde taþýmaktadýr. (Bundan üç-beþ asýr önce, özellikle Ortaçaðda bilimin doðrularý ile þimdiki doðrularý arasýnda uzlaþtýrýlmasý mümkün olmayan nice örnekler herkesçe bilinir.)  Hâlbuki müslümanýn anlayýþýnda, ilmin temel kaynaðý vahiy olduðu için ilim, deðiþmezlik ve mutlaklýk gibi bir saðlamlýða ve sürekliliðe sahiptir.
Bilimin konularýnýn büyük bir kýsmý, günlük yaþamýn doðurduðu sorunlar ve ihtiyaçlardýr. Yani dünyada daha kolay yaþamak, maddî refahý saðlamak, yine maddî sorunlarý gidermek bilimin belli baþlý gayesidir. Hâlbuki ilmin gayesi, insana hem bu dünyanýn hem de ölümden sonraki sonsuz hayatýn saadetini saðlayacak hayat tarzýný belirlemektir.        

Ayrýca bu iki kavramýn, konuþma ya da yazý dilinde kullanýlýþlarý ânýnda akla getirdiði ilk fikir ve çaðrýþtýrdýðý anlamlar da farklýdýr. Ýslâm’a inanmýþ bir toplumda “âlim”  kelimesi kullanýldýðý zaman akla ilk gelen, müslüman bilginlerdir, özellikle din âlimleridir. Ama, mesela Newton, Einstein, Descartes gibi þahsiyetler ise ancak “bilim” söz konusu edildiði zaman akla gelmekte ve onlara âlim denmeyip “bilgin” veya “bilim adamý” denmektedir. Demek ki bilim, fizikçilerin, kimyacýlarýn, sosyologlarýn, antropolog ve benzerlerinin (yani beþerin) -yine Allah'ýn verdiði yetenek ve imkân sýnýrlarý içinde- bulup ortaya koyduðu þeylerdir.
Ýlim ise, bu saydýklarýmýzýn meþgul olduklarý alanlarý ve elde ettikleri sonuçlarý genelde reddetmeksizin, hatta onlarý kendi kurallarý içinde özümseyip yorumlamakla birlikte, ayný zamanda bütün bunlara bir anlam kazandýrýp faydalý ve meþrû bir yorum getiren vahiy öðretisinin ortaya koyduðu sistemin incelenmesi ve kavranmasýdýr. Mesela bilim, savaþ araçlarý ve silâhlar, kimyasal bombalar üretir, bunlarýn en etkili biçimde iþlemesi için araþtýrmalar yapýp yöntemler geliþtirir. Bu silâhlarýn hedefleri belirlenirken ölçü, yalnýzca menfaat ve üstün gelme duygusudur; ahlâkî bir ölçüsü ve duyarlýðý yoktur. Hâlbuki dine baðlý ilmin kuralý, bunlarý insanlýðýn maddî manevî kurtuluþu yolunda kullanmak þeklindedir. 
Ýlim kavramýnýn hakiki anlamý, bilgi birikiminden ziyade "anlayýþ ve idrâk" olmalýdýr. Çünkü esas ilim, zihinde ve hâfýzada çok mâlumat taþýmaktan öte, bilgi üretme ve meselelere çözüm bulma yollarýný bilmektir. Ýlim, zihinsel çabadýr; ancak gönülle irtibatý olan zihnin çilesi, bilgi kýrýntýlarýný düzenli ve faydalý bilgi, yani ilim seviyesine çýkarabilir.                   
Ýlim, iman etmeyi ve müslümanca yaþamayý gerektirdiði halde, bugünkü bilim, câhiliyyenin iskeletine kan pompalýyor. Bilim adýna insanlarýn âhiretleri mahv edildiði gibi, dünyalarý da periþan ediliyor. Eþkýya, terörist, satanist, ateist, ataist... bilim kurumlarýndan yetiþiyor; bilimsel maskeler takýlarak dine, mutlak hakikate hücum ediliyor. Bilim, artýk salt ideoloji olma boyutundan çýkýp bir put haline gelmiþ durumdadýr. Bilim, hayatta tek mürþit ve kýlavuz kabul edilir, tek ölçüt olarak alýnýrken, “din” nazar-ý itibara alýnmamýþ, hatta topyekün reddedilmiþ oluyor. Zira bunlarýn âmentüsüne göre tek doðru, bilimin bize getirdikleridir. Dinin getirdiði, Allah’ýn gönderdiði, peygamberlerin yolu onlarý hiç mi hiç ilgilendirmez; çünkü bunlar laboratuarlarda deneylerle doðruluklarý kanýtlanan bilimsel gerçekler deðildir. Böyle bilimsel bir yaklaþýmda âhiret hayatýnýn, cennetin, meleklerin, Allah'a kulluðun yeri yoktur.
Bu âmentüye göre ilk insaný Allah yaratmamýþ, insan tabiat tarafýndan tesadüf ve evrim sonucu baþkalaþým ve deðiþimle maymundan türemiþtir. Ya da tüm müslüman çocuklara öðretildiði þekilde ilk insan, Allah’tan direkt ilim alan, vahye muhatap olan yeryüzünün halifesi ve efendisi bir peygamber deðil; etleri çið çið yiyen, yarý insan yarý hayvan vahþi bir maðara adamýdýr. Okullarda bu câhilî bilgiler temel alýndýðý için, dünyanýn yaratýlmasý deðil, kendi kendine güneþten kopuþu anlatýlýr; Din Kültürü ve Ahlâk dersinde kuþa benzetilmiþ bir dine kültür olarak lütfen yer verilmesi dýþýnda, hiçbir ders kitabýnda ve hiçbir ders müfredâtýnda vahye, Allah'a, dine ve mutlak doðrulara, yani “ilm”e yer verilip verilmediði, veriliyorsa ne kadar ve nasýl verildiði sorgulanmalý deðil midir?
Hayýr, sorgulanamaz! Kim sorgulayacak? Vahiyden habersiz veya gerçek ilmin sorumluluðunun bilincinde olmayan, yine câhiliyye kurumlarýndan câhilî bilgilerle yetiþen, hayata bu bilim putunun kriterleriyle bakan kimseler mi sorgulayacak bilim putunu, câhilî eðitimi, câhiliyyeyi?
Ama unutmamalý; Allah, Musa’yý Firavun’un kurumlarýnda yetiþtirmiþtir; yalnýz, yine unutulmamalý ki Musa, vahiyle yetiþmiþ, vahiyle beslenip yönlenmiþ, Firavun’un öðrettiði bilimin saðlamasýný vahiyle test etmiþtir. O günün bilimi sihirbaz yetiþtirmede ne kadar mâhirse, günümüzün câhilî kurumlarý da o kadar göz boyayýcýdýr. Aký kara gösterici, Ýslâm’ý irtica, depremin temel sebebinin Allah’ýn ikazý ve takdiri deðil de fay hattý olduðunu yutturacak laf cambazlýðý ve sihirbaz taktikleri olduðu deðerlendirilebilir. Ebû Cehillerin, Firavunlarýn bilime yaklaþmalarý ile günümüzdeki bilime yaklaþým arasýnda; gâvur dediðimiz Johnlarýn, Mary’lerin, Adam Smithlerin ve müslümaným diyen bilimsel takýlanlarýn ilme bakýþ açýsý konusunda benzemeyen yönlerini gösterin gösterebilirseniz!..  Ýlim, Ýslâmiyet’tir
Gerçek anlamdaki ilim, tamamen bir Kur'an terimidir. Bu terim ilk defa Allah'ýn kelâmýnda ve Rasûlü'nün lisanýnda kullanýlmýþtýr. Bu kelimenin baþka hiçbir dilde aslî manada karþýlýðý yoktur. Bu bakýmdan Yüce Allah'ýn, Peygamberi ile gönderdiði hakikatler olmasaydý, bu âlemde "ilim" diye bir kavram da olmazdý. Ve ilim haysiyetine sahip bir de bulunmazdý. Belki olsa olsa beþerî ve câhilî planda mâlumatlar ve bilgi yýðýnlarý bulunabilirdi ki, bunlar da derde deva bir þey sayýlmazdý.
Ýlim kelimesi, türevleriyle beraber Kur'ân-ý Kerim'de tam 854 yerde geçmektedir; hem de bunun zýddý olan "cehil" ve eþ anlamlýlarý hâriç tutulmak üzere. Âlemlerin Rabbi'nin insanlýða bildirisi olmasaydý, bu âlemde "bilinecek" ve bilinmeye deðer bir þey bulunmayacaðý gibi, ilim kavramý da olmayacaktý. Çünkü vahyin bildirdiðinin dýþýnda hakikat namýna insanýn bilme iktidarýnda olduðu bilinmeye deðer bir nesne ve hakikat mevcut deðildir. Ýnsanlýk için anlamý olan, insanlýða felâh saðlayýcý, gerçeðin haberini veren, kurtuluþ yollarýný gösteren, insanlýða insanca bir hayatýn disiplinini bahþeden bir ilme sahip olmayacaktý insanlýk. Týpký þimdi küfür toplumlarýnýn sergilediði hal gibi ki, bilgileri çok; fakat kurtarýcý ilimleri yoktur.
Allah'ýn ve Rasûlü'nün insana tavsiye ettiði ilim, en saðlýklý bir þekilde konusu ve gayesi ile tespit edilebilir. Konusu itibariyle müslümana mahsus ilmi tanýmak için Saâdet asrýna bakmamýz en uygundur. Bu gözle incelendiðinde hemen kolayca anlaþýlýr ki, Kur'an'ýn ve Peygamber buyruklarýnýn insanlara teblið edildiði ilk dönemde, ortada vahiy metinlerinden ve Allah Rasûlü'nün söylediði ve yaptýklarýnda baþka ilme konu olacak hiçbir malzeme mevcut deðildi. Bütün mesele ve yegâne maksat, Allah kelâmý ile beraber "hadis" dediðimiz Peygamber tavsiyeleri ve buyruklarýnýn, insanlarýn kalbine ve zihnine nakþedilmesinden ibaretti.
Ashâbýn bir kýsmý Kur'an âyetlerini yazarak, çoðu da bunlarý ve Rasûlullah'ýn söylediklerini ezberleyerek, bir yandan da aralarýnda müzakere ederek "ilm"i koruyor, yayýyor ve geliþtiriyorlardý. Daha da önemlisi, bu öðrendiklerini "yaþýyor", eski bâtýllarýný atýp yeni hayat tarzýnýn gereklerine göre vaziyet alýyorlardý. Her öðrenilen yeni þey, mutlaka hayatlarýnda ve tavýrlarýnda bir deðiþikliðe sebep oluyordu. Ýlim buydu, öðrenilen ve öðretilen Allah'ýn kelâmý, Rasûlü'nün beyaný ve tavsiyeleri idi. Çünkü istenen ve emredilen de bundan baþkasý deðildi. Ýlk emir "oku!" emri, vahy kitabý Kur'an dýþýnda baþka bir kitaba mý iþaret ediyordu? Rasûlullah ve ashâbý "oku!" emrinden neyin okunmasýný anlýyordu? Ýndirilen vahyin ýþýðýnda ve onun tefsiri olarak “kâinat” ve “insan” adlý kitaplarýn dýþýnda?
Rasûlullah'ýn dönemindeki durumdan da kolaylýkla anlaþýlýyor ki, ilme konu olan, birinci planda Allah'ýn Kitabý ile Rasûlü'nün sünneti idi. Kadýn-erkek her müslümana farz olan ilmin de öncelikle bundan baþkasý olduðu söylenemez. Bu bakýmdan, özellikle müslümanlar için ilim söz konusu olduðu ve Ýslâmî bir ilke olarak ilmin kýymetinden bahsedildiði zaman, ilim lafzýnýn kapsamý olarak: Allah'ýn kelâmýný, Rasûlü'nün sözlerini ve tavýrlarýný bilmeliyiz. Bu iki esasýn özünü ve ruhunu, manasýný ve mesajýný aksettiren her nevi kitap ve yazýlý ürünler de bu cümledendir. Herhangi bir yazýlý eser, ancak bu ölçüye göre ve sadece bu þartla müslümanýn ilmine esas konu olabilir. Unutmamalý ki, bütün kitaplar, tek bir Kitab'ý daha iyi anlamak ve yaþamak için okunur, okunmalýdýr.
Bir müslümana göre, ilmin Ýslâm'dan ibaret olduðu herhalde anlaþýlmýþtýr. Yüce Allah,  insanlýða bir din gönderdi. Allah’ýn peygamberi de o dinin öðretimi ile görevli idi. Peygamber'in risâlet görevi, ancak "getirdiði þeyler"i insanlara anlatmasý ve öðretmesiyle tamamlanýyordu. Allah'ýn gönderdiðini insanlara teblið ve telkin etmekle din tamam olacaktý. Allah, insanlara içlerinden bir Elçi göndermiþti ve bu Elçi onlara "Kitabý ve hikmeti öðretiyor"du.  Görülüyor ki O'nun öðrettiði Kitap'týr ve dalâletten ancak bu Kitap'la kurtulabilir insan. Onlar da önce açýk bir dalâlet içinde idiler ve bu Kitap'la kurtuldular. Bu demektir ki, çaðlar boyunca gelmiþ geçmiþ ve kýyamete kadar da gelip geçecek olan her toplum, yalnýz bu öðreti ile kurtulacaktýr sapýklýktan. Ýnsanlýk, bu vahyi kalbine yerleþtirmekle gerçek kurtuluþ yolunu bulacak, sonu felâha çýkan dosdoðru yola girmiþ olacaktýr.
Ýlmin, özü ve aslý itibariyle Ýslâm'dan ibaret olduðunu, Peygamberimiz'e "Onlar sana uymazlar; eðer sen de sana ilim geldikten sonra onlara uyarsan zâlimlerden olursun."  þeklinde hitap edilmesinden de anlýyoruz. Buradaki "sana ilim geldikten sonra" ifadesinden, ilmin Ýslâm manasýna olduðu açýkça görülüyor. Çünkü Peygamberimiz'e gelen ilim Ýslâm'dý. Bu ölçüyle, Ýslâm'ý konu ve yine onu gaye edinmeyen bilgilerin bir müslümana göre ilim olmayacaðý prensibini benimsiyoruz. Bu ölçüye uymayan diðer mâlumatlar, bilgi yýðýnlarýndan, kafa hamallýðýndan ibarettir. Kiþiye Allah'ý ve kendi sorumluluklarýný hatýrlatmayan, onu Allah'tan uzaklaþtýran bilgi yýðýnlarýna ilim denilebilir mi? Ve Ýslâm bunlarýn faziletli olduklarýný söyler mi? Kur'an ve Sünnet temel kaynaktýr müslüman için, müslümanýn ilmi için. Bu temel kaynaklarý anladýktan ve onlarýn ruhuna nüfuz ettikten sonra, artýk ikinci derecede önemli kitaplarla ilim yolunda ilerlenebilir. Bu saðlam ölçü ile öðrenilen bütün bilgiler ve karþýlaþýlan fikirler doðru istikamete yönlendirilir. Saðlam ölçüye, mutlaka sahip olmalýyýz; buna sahip olunmadan okunan þeyler zararlý olacaktýr. Midesi bozuk olan bir insana yediði þeyler zararlý olduðu ve bozukluðu artýrdýðý gibi, saðlam bir inanç ve Ýslâmî hassâsiyete sahip olmayan kimsenin okuduðu þeyler de onun fesadýný artýrýr. Ýslâm, temel kaynaklarýyla okunup anlaþýldýktan sonra insana hiçbir þey zarar veremez. Çünkü Hak bulunmuþtur, ölçü ve terazi mevcuttur, saðlama yapabileceðimiz mikyas belirlenmiþtir;  bâtýllar kolayca seçilip reddedilebilir.   
Yüce Allah'ýn Kitab'ýnda, "ilm" kökünden gelen lafýzlarýn bulunduðu ayetlere dikkatle bakýldýðý zaman görülür ki, Allah'ýn kullarýndan öncelikle istediði, kendi birliðinin ve sýfatlarýnýn bilinmesi, Rab’liðinin kabul edilip O'na teslim olunmasýdýr. Bu cümleden olarak insanýn, imanýný olgun ve kuvvetli hale getirmesi de ilk istenen þeylerdendir. Yani, mutlak ve niteliksiz olarak soyut "bilgi", ne olursa olsun bilinip öðrenme, hiçbir zaman övülmemiþ, mutlak surette belli nitelikleri olan muayyen, yani hayýrlý ve faydalý bir ilim tavsiye edilmiþtir. Allah katýnda deðerli olan ilim, insanýn yakîn derecesinde bir imana sahip olmasýný saðlayacak ilimdir. 
Zaten Ýmam Gazâli'nin de belirttiði gibi asr-ý saâdette de "ilim" sözü, Yüce Allah'ý, Kitabýný ve kullarýn fiillerinin hükümlerini kapsayan ilme verilen bir isimdi. Fakat zamanla insanlar özellikle ilim kelimesini istismar ederek diledikleri mânâya kullanmaya baþladýlar.   Bunun doðal bir sonucu olarak da, ilimdeki öz ve gaye çoðu zaman kaybedilmiþ; ilim, bir gerçeðe ulaþmak için kullanýlan "araç" olmaktan çýkarak baþlý baþýna bir "amaç" ve bir "meslek" haline gelmiþtir.
Bir sosyal realitedir ki, bilimin kucaðýnda yetiþmiþ küfür çok daha etkinleþip azmanlaþýyor. Bilgi ile donanmýþ küfür, tahribatýný çok boyutlu ve yaygýn olarak yürütme avantajýna da sahip bulunuyor. O yüzden Ýslâm, "câhil" unvânýný hiç bilmeyen bilgisize deðil; yanlýþ bilene, Ýslâm'la ilgili "ilm"e sahip olmayan ve vahyi kabul etmeyene veriyor. Bunun için mutlak bilgisizlik ve hatta ilkellik, bilgili þerre nazaran daha az zararlýdýr denilebilir.     
 


Bu Makale 4371 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/09/2014 - 16:26 KAPÝTALÝZME VE ÖDENMEME RÝSKÝNE RAÐMEN GÜNÜMÜZDE ÝNADINA ALLAH ÝÇÝN BORÇ VERMEK

©

09/06/2014 - 10:58 MÜCAHÝD EYYUB’UN SEYFÝ, YE CAHÝD FAZIL’IN KEYFÝ

©

04/12/2013 - 14:18 Ana Babaya Ýhsan ve Hz. Ýbrâhim’in (a.s.) Örnekliði

©

22/11/2012 - 15:40 Bir Mücâhid, Bir Komutan Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

©

25/09/2012 - 15:15 Kur´an Adýna "Sünnet"i Ýnkâr Edenlere Kur´an Karþý Çýkýyor

©

23/07/2012 - 12:04 Boþ Vakit mi Dediniz? O da Ne ki!?

©

04/06/2012 - 12:01 Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:

©

02/01/2012 - 12:48 Hafýza Duasý

©

06/12/2011 - 11:57 Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü

©

03/10/2011 - 12:25 Kadýn-Erkek Eþitliði mi; Yoksa Adâlet, Uyum ve Birbirini Tamamlama mý?

©

05/09/2011 - 14:53 Erkeðin Yöneticiliði ve Dövme Yetkisi

©

03/08/2011 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

04/07/2011 - 12:12 Kadýn-Erkek Ýliþkileri ve Âilede Geçim

©

03/06/2011 - 14:24 Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!

©

09/05/2011 - 12:14 Ana Babanýn Görevleri (Çocuðun Ana Baba Üzerinde Haklarý)

©

07/03/2011 - 14:09 Eþler Arasý Ýliþki

©

14/02/2011 - 13:05 Âilede Saðlýklý Ýletiþim

©

06/01/2011 - 15:30 Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler

©

02/12/2010 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

15/10/2010 - 19:02 Evlât Ýçin Farz Bir Görev: Ana-Babasýna Ýhsân

©

26/07/2010 - 14:12 Allah’a Ýsyan mý Daha Zordur, Yoksa Yaz Sýcaðýnda Oruç Tutmak mý?

©

22/06/2010 - 12:12 Evlilik ve Aile Hayatý Bir Ýbâdettir

©

18/05/2010 - 11:56 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

16/04/2010 - 11:29 Aile ve Geçimle Ýlgili Kulaklara Küpeler

©

22/03/2010 - 16:40 Cennete de Cehenneme de Götüren Füze: ZAMAN

©

21/01/2010 - 11:05 Yalan; Ýman ve Güven Kaybýnýn En Önemli Göstergesi

©

23/10/2009 - 10:08 Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?

©

22/08/2009 - 09:55 Karþýlýklý Hak ve Sorumluluklar

©

28/07/2009 - 12:43 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

25/06/2009 - 10:37 Evdeki Hayatý, Müslümanýn Ne Kadar Müslüman Olduðunun Göstergesidir

©

01/06/2009 - 15:44 Kimlik ve Vahyin Ýnþa Ettiði Müslüman Kimliði

©

28/04/2009 - 16:45 Mutluluða ve Ahirete Yatýrýmýn Diðer Adý: Ýnfak

©

07/04/2009 - 14:38 Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý

©

09/03/2009 - 16:52 Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir

©

03/09/2008 - 21:56 Kur’an’ýn Ýnsaný Güzelleþtirmesi -I-
 
 

Site Ýçi Arama

11 Sevvâl 1445 |  20.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ýn (azabýnýn) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleþmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün iþler Allah'a döner.

( Bakara Suresi - 210)

Bir Hadis

Resûlü Ekrem Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

“Geceleyin köpeðin havlamasýný ve eþeðin anýrmasýný duyarsanýz Allah’a sýðýnýnýz ve (Eûzübillâhimineþþeytânirracîm) deyin; çünkü onlar sizin göremediðinizi görürler.”



[Ebu Davud (5105)]

Bir Dua

Bismillahirrahmanirrahim

“Rabbim! Girilecek yere doðrulukla girmemi, çýkýlacak yerden de doðrulukla
çýkmamý saðla, bana tarafýndan yardýmcý bir güç ver!”

Ýsrâ Suresi-80

Hikmetli Söz

Biz de, bütün mülk de, azîz ve celîl olan Allah'a ait olarak sabahladýk. Hamd, Allah'a mahsustur; büyüklük ve azamet Allah'ýndýr. Yaratma da, emir de, gece de gündüz de, gece ile gündüzü mesken tutmuþ her þey de yalnýzca Allah'a aittir.




Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com