Hz. Âiþe vâlidemizin babasý Hz. Ebû Bekir de dindardý annesi Ümm-ü Rumman da. Allah onlarýn her ikisinden de râzý olsun. Hz. Âiþe vâlidemiz daha küçük bir çocukken, anne babasýnýn dindarlýðý onun dikkatini çekmiþ, yýllar sonra bunu bze “Ben kendimi bildim bileli anne-babamý dindar tanýrým” ifadeleriyle aktarmýþ... O halde biz de, anne-babalar olarak, küçük çoçuklarýmýzýn yanýnda Ýslâmý yaþayarak, onlarýn küçük,tâze, ama berrak, duru ve saf beyinlerine Ýslâmiyeti canlý misalleriyle yerleþtirmeliyiz. Zîrâ onlarýn beyinlerinde kalan canlý misaller, yýllar boyu onlarýn hayatlarýný aydýnlatacaktýr.
Hz. Peygamber (sav.), Hz. Ebû Bekiri ne çok sevmiþ!... Mekke dömeminde her gün onu ziyarete gitmiþ!.. O halde bizler de, deðerli insanlarý çok sevmeli ve onlarý sýk, sýk ziyarete gitmeliyiz. Müslümanlar arasýnda kuvvvetli bir dostluk baðlarý kurmalýyýz.
Hz. Ebû Bekir (r), içinde yaþadýðý cahiliyye topmumunun gönlüne verdiði sýkýntý ve ýzdýraplarý evinin avlusuna bir mescit inþâ ederek gidermeye çalýþmýþ. O halde, bizler de evimizin bir köþesini mescit yaparak, câhillerin kýrdýðý gönül dünyamýzý namaz ve kur’an tilavetiyle tâmir etmeliyiz.
Müþrik kadýnlar namaz kýlarken kuran okuyup aðlayan Ebû Bekiri görünce ondan etkilenmiþler. Hatta bu durum müþrik liderleri derinden derine ürkütmeye baþlamýþ. O halde, Ýslâmý gönülden yaþayarak yapýlan teblið en etkili metottur.
Hz. Ebû Bekir (r), kuran okuyunca kendini tutamazdý. Gözlerinden þýrýl, þýrýl yaþlar boþanýrdý. Zâten Efendimizin vefatýndan önceki günlerde, namaza çýkamayacak kadar aðýrlaþan Allah Rasûlü (sav.), kendisini bekleyen sahabelere, “Söyleyin Ebû Bekir’e, namazý o kýldýrsýn!” haberini gönderince Hz. Âiþe vâlidemiz “Ya Rasûlellah! Ebû Bekir gözü yaþlý bir kimsedir. Sizin yokluðunuza dayanamayýp çok aðlar ve namazý kýldýramaz. Baþka birisini tayin edin?” dememiþ miydi? Demek ki Kur’anýn derin anlamlarýný kavrayan bir yüreðe sahipti. Zâten vahyin nazil olduðu yürek, ince, nâzik, hassas, þuurlu ve merhamet dolu bir kalp haline gelmez mi?!. O halde, bizler de vahyi yüreðimizin derinliklerine indirerek ölü kalplerimizi diriltmeli, böylece gözlerimizden akan sýcak yaþlarla yeryüzü topraðýný sulamalýyýz...
Hasan Fehmi Çiçek / Melbourne