Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 2787
Toplam 15256532
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
ÂLÝMLER: TOPLUMUN ÖNDERLERÝ
03/10/2011 - 12:32
 
Abdullah Dai
"De ki: ‘Rabbim, ilmimi arttýr."1

Âlemlere rahmet olarak gönderilen,2 en yüce ahlâk üzere olan,3 mü’minlere pek düþkün, þefkatli ve esirgeyici,4 kýyamete kadar bütün insanlýk âlemine Peygamber kýlýnan5 yegâne önderimiz Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’ Âlemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle böyle buyuruyor:       

 “De ki: ‘Rabbim, ilmimi arttýr.”  

Bu hitab, Rasulullah (s.a.s.)’in sýfatýnda, O’nu önder ve hayat örneði kabul edip kendisine katýksýz iman eden, merhamet olunmuþ vasat ümmetinin âlimlerine de yapýlmýþtýr… Ýmaný kâmil, takva sahibi ve ilmiyle âmil olan âlimler!.. Baþta Rasulullah (s.a.s.) olmak üzere bütün Nebîlerin ve Rasullerin (Allah’ýn salât ve selâmý cümlesinin üzerine olsun) varisleri olan âlimler!.. Muvahhid mü’min ve muttakî müslüman olan âlimler!.. Ümmetin rehberleri, dosdoðru yol üzere ümmete önder olan âlimler!.. Rasulullah (s.a.s.)’in izinden giden ve O’nun sünneti’ni hayatlarýnda yaþadýklarý için O’na varis olmuþ yeryüzünün varisleri olan âlimler…

Rabbimiz Allah Teâlâ’nýn, onunla amel etsinler diye kendilerine nâsib ettiði faydalý ilmin artmasýný dilemek, var olanla amel edildiði içindir… Var olan, nâsib edilen ilimle gereði gibi amel edilmiþ ve arttýrýlmasý taleb edilmiþtir ki, verilen ilimle amel edilsin… Kendisiyle amel edilmiyen ilim, sahibi için faydasýz bir ilim hâline gelir… Hâlbuki o elde edilen ve nâsib olunan ilmin aslýna bakýldýðýn da onun faydalý bir ilim olduðu apaçýk anlaþýlacaktýr… Faydasýz hâle getirildiði, onunla amel edilmediði ve âtýl bir hâlde býrakýldýðý için taþýyanýna faydalý olamamýþtýr… Faydasýzlýk ilimde deðil, onunla gereði gibi amel etmeyendedir…    

Gerçek âlim, ilmiyle âmil olan þahsiyettir… Ýman ile ilgili ilmi elde etmiþ ve onunla amel eylemiþ, yani katýksýz inanmýþ, amel ile ilgili ilme sahib olmuþ ve onunla salih amel iþlemiþ, böylece kâmil mü’min müslüman olmuþ bir þahsiyet!.                                   

 

Ýman ve takva sahibi… Allah’ýn velî kulu… Ýlmiyle amil bir kul… Allah’a velî olmuþ, Allah’da onun velîsi…  Yalnýz ve yalnýz Allah’a kul, hayatý ve ölümü Allah için olan, malýný ve canýný, cennet karþýlýðý Rabbi Allah’a satmýþ teslimiyeti tam bir þahsiyet!.. 

Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur:                                                          

“Haberiniz olsun, Allah’ýn velîleri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardýr.                                                                                                                      

Onlar, iman edenler ve takvaya ulaþanlardýr.                                                          

Müjde, dünya hayatýnda ve ahirette onlarýndýr. Allah’ýn sözlerinde hiç deðiþiklik olmaz. Ýþte büyük kurtuluþ ve mutluluk budur.”6                                                                

“Allah, iman edenlerin velîsidir. Onlarý, karanlýklardan nûra çýkarýr.”7                               

“De ki: ‘Þübhesiz benim namazým, ibadetlerim, hayatým ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah’ýndýr.”8                                                                                                          

 “Hiç þübhesiz Allah, mü’minlerden –karþýlýðýnda onlara mutlaka cennet vermek üzere–canlarýný ve mallarýný satýn almýþtýr.”9                                                                             

“Bu iman, bu takva ve bu teslimiyet ile Rabbimiz Allah’a gereði gibi kul olan ilim ehli þahsiyetler, toplumlarýn önderliðine hak sahibi olurlar…                                                       

Çünkü:                                                                                                                      

“Kullarý içinde Allah’dan, ancak âlim olanlar içleri titreyerek korkar. Þübhesiz Allah, üstün ve güçlü olandýr, baðýþlayandýr.”10 buyrulmuþtur.                                                      

 

Özellikleri beyan edilen âlimler, ancak Allah Teâlâ’nýn kadrini bilir, takdir eder, inanýr… Bundan dolayý Allah’dan içleri titreyerek korkarlar… Âlemlerin yegâne Rabbi Allah’ýn kuvveti’ni ve kudretini idrak ettikleri için, Rablerinin yüceliðini, eþsizliðini ve ortaksýzlýðýný þuurlu bir þekilde bilip iman etmiþlerdir… Bir yanda imanlarý, diðer yanda ilimleri, bu hakikatýn kavranmasý, mutmain derecede yakîn olarak inanmalarýný saðlamýþtýr…

Allah’ý ilmiyle tanýyan, O’ndan baþka Rabb, Ýlâh ve Melik kabul etmez!.. Allah’ýn yegâne Rabb, Ýlâh ve Melik olduðuna delilleriyle katýksýz iman eder ve imanýnda hiçbir þübheye düþmez…                                                                                                       

 “Gerçekten Allah’ýn kitabý’ný okuyanlar, namazý dosdoðru kýlanlar ve kendilerine rýzýk olarak verdiklerimizden gizli ve açýk infâk edenler, kesin olarak zarara uðramayacak bir ticaret umabilirler.                                                                                                                 

 Çünkü (Allah), ecirlerini noksansýz olarak öder ve kendi fazlýndan olanlara arttýrýr. Þübhesiz O, baðýþlayandýr, þükrü kabul edendir.”11 buyrulmuþtur…                                        

 Önce katýksýz iman… Þirksiz ve küfürsüz… Sonra emrolunduðu gibi dosdoðru olmakla sahib olunan takva ve teslimiyet… Sonra faydalý ilim!.. Ýlmiyle amel ederek, faydalý ilimden faydalanan âlim þahsiyetleri Allah, derecelerle yükseltir, kadirlerini âlî kýlar!..          

 “Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir. Allah, yaptýklarýnýzdan haberdardýr.”12                                                                                     

Ýkrime (rh.a.) þöyle der:                                                                                                        

Ýbn Abbas (r.anhuma):                                                                                            

“Kullarý içinde Allah’dan ancak âlim olanlar içleri titreyerek korkar.” (Fatýr, 35/28) ayeti için þöyle dedi:                                                                                                                                

— Kim Allah’dan korkarsa, o âlimdir!13                                                                              

“Ali b. Ebi Talha (rh.a.) þunu nakleder:                                                                               

Ýbn Abbas (r.anhuma), yüce Allah’ýn: “Kullarý içinde Allah’dan ancak âlim olanlar…..” (Fatýr, 35/28) buyruðu hakkýnda:                                                                                          

— Bunlar, yüce Allah’ýn her þeye kadir olduðunu bilen kimselerdir, demiþtir.                  

er- Rabî’b. Enes dedi ki:                                                                                                      

— Allah’dan korkmayýn bir kimse âlim deðildir!                                                   

Mücahid de þöyle demiþtir:                                                                                      

— Âlim, ancak Allah’dan korkan kimsedir.                                                                       

Ýbn Mes’ud (r.a.)’dan þöyle dediði nakledilmiþtir:                                                             

—Ýlim olarak yüce Allah’dan korkmak, cahillik olarak da gurura kapýlmak yeterlidir.                                                                                                                                                   

Sa’d b. Ýbrahim’e:                                                                                                                

— Medinelilerin en fakihi kimdir? diye soruldu.                                                                

O da:                                                                                                                                    

— Aralarýndan Rablerine karþý en çok takvalý olanlardýr, diye cevab vermiþtir.     

Mücahid þöyle der:                                                                                                              

— Fakih, ancak yüce Allah’dan korkan kimsedir.                                                  

Emiru’l-mü’minin Ýmam Ali (r.a.) þöyle demiþtir:                                                               

— Gerçek anlamýyla fakih, insanlara Allah’ýn rahmetinden ümit kestirmeyen, Allah’a isyan etmeleri için onlara ruhsatlar bulmayan, Allah’ýn azabýmdan emin olmalarýna sebeb teþkil etmeyen, baþkasýna duyduðu arzu sebebiyle Kur’ân’dan yüz çevirmeyen kimsedir. Çünkü ilimsiz ibadette hayýr olmadýðý gibi, fýkhý bulunmayan ilimde hayýr yoktur, tedebbürü (iyiden iyiye düþünmeyi) olmadan da kýraat (Kur’ân okumak) olmaz!14          

Peygamberlerin varisleri olan âlimlerin bu beyanlarýndan apaçýk anlaþýldýðý gibi gerçek âlimler ya da fakihler, ilimlerinden dolayý mes’ul olan kiþilerdir… Onlar, iman, takva ve teslimiyet vazifelerini hakkýyla yerine getirmiþ ve Allah’ýn kendilerine bahþettiði ilim nimetini elde etmiþlerdir… Kendilerinin nâsibi olarak verilen faydalý ilimden dolayý maddî ve manevî mes’uliyetleri artmýþtýr… Çünkü onlar, hak, doðru ve hayýrlý olaný bilmiþ, bâtýl, yanlýþ ve þerr olanýný reddetmiþlerdir… Ýçinde bulunduklarý aile ortamýnda yaþadýklarý topluma, insanlara, rehber olmalarý gerekir… Öncü ve önder olmalýdýrlar… Ýnsanlarý, bâtýl, yanlýþ ve þerr olan þeylerden kurtarýp hak, doðru ve hayýrlý olana ulaþtýrmalýdýrlar… Yani, “emr bi’l-ma’ruf ve nehyi ani’l-münker” vazifesi, birinci derecede âlim ve fakih þahsiyetlerin vazifesidir…                                                                                                             

Rabbimiz Allah þöyle buyurur:                                                                                

“Sizden hayra çaðýran, iyiliði (ma’rufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakýndýran bir topluluk bulunsun. Kurtuluþa erenler iþte bunlardýr.”15                                      

Hayra, yani Ýslâm’a çaðýrmak, elbette ilimli olur… Ýlim olacak ki neyin hayýr ve neyin þerr olduðu bilinmiþ olsun…                                                                                                         

Ebu Câfer el-Bakýr (rh.a.) der ki:                                                                            

Rasulullah (s.a.s.):                                                                                                   

“Sizden hayra çaðýran, iyiliði emredip kötülükten sakýndýran bir topluluk bulunsun.” (Âl-i Ýmrân, 3/104) ayetini okudu. Sonra:                                                                        

“Hayýr, Kur’ân’a ve Sünnete uymaktýr.” buyurdu.                                                 

Bunu, Ýbn Merdûyeh rivayet etmiþtir.                                                                      

Ayette, emr bi’l-ma’ruf ve nehyi ani’l münker vazifesi, ümmetten her bir ferdin kendi durumuna göre görevi olmakla birlikte, ayrýca ümmet içinde bu görevi özel olarak yerine getirecek bir topluluðun da olmasý istenmektedir.”16                                      

Ýçinde bulunduklarý toplumlarýn ýslahý, âlim ve fakihlerin görevlerindendir… Toplumda ma’ruf olanýn hâkim olmasý münker olanýn mahkûm edilmesi, âlimlerin gayretiyle meydana gelir… Hele hele cahiliyyenin hâkim olduðu, yani taðutlarýn egemenliðindeki iþgal edilen Ýslâm topraklarýnda cahil býrakýlan insan kitlelerin bilgilendirilmesi, gafletten uyandýrýlmasý, esaretten kurtarýlmasý, þirk ve küfür hükümlerini reddederek, Allah’ýn hükümleriyle hükmolunmayý arzulamasý gibi güzelliklerin meydana gelmesi, âlim ve fakihlerin yýlmadan çalýþmasýyla gerçekleþir… Hidayet, hiç þübhesiz Âlemlerin Rabbi Allah’dandýr… Âlimler ve fakihler, hidayet vesileleri olmalýdýrlar… Cahillerin muhalif olup karþý duruþlarý ve cahilî taðutî düzenlerin, yýlmaz bekçilerinin düþmanlýklarý, âlimleri, hakký beyan etmekten  alýkoymalý ve fakihler, bu engellerden dolayý yýlmamalýdýrlar… Hangi ortamda olurlarsa olsunlar, usûl, üslub ve ânýn edebine riâyet ederek, hakký, doðruyu ve hayrý beyan etmelidirler!..                                                                                                                    

Emiru’l- mü’minin Ýmam Ali (r.a.) þöyle der:                                                         

“Fazilet, ancak ehl-i ilme mahsustur. Çünkü onlar doðru yoldadýr, hidayet arayana yol gösterirler. Herkesin kadir ve kýymeti baþarýsýna göredir. Cahiller, ehl-i ilme düþmandýrlar. Ýmdi sen, ilim elde etmeye bak. Ýlmin ebediyen cahili olma! Ýnsanlar ölü, ehl-i ilim diridirler.”                                                                                                                                          

Ýmam Ali (r.a.)’ýn bu hikmetli tesbitinin izahýnda þunlar söylenmiþtir:                   

“Hazret-i Ali (r.a.)’ýn sözündeki cahillerden murad, þer’î ilimleri bilmeyenlerdir. Böyleleri baþka ilimleri bilirlerse de ulemâya, avamdan daha fazla düþmanlýk ederler. Cahilin düþmanlýðýna sebeb, Hakk’ý bilmemesi yahud âlimin onun fikrine muhalif fetva vermesi ve insanlarýn âlime olan teveccühünü görmesidir. Ýnsanlarýn ölü olmasýndan murad, hükmen ölü olmalarýdýr. Zirâ hiçbir faydalarý yoktur. Onlar, nebat yetiþtirmeyen çorak topraða benzerler.

Allah Teâlâ Hazretleri:                                                                                                         

“Ölü iken kendisini dirilttiðimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nûr verdiðimiz kimsenin durumu, karanlýklarda kalýp oradan bir çýkýþ bulamýyanýn durumu gibi midir?” (En’âm, 6/122) buyurmuþtur.                                                                                                      

Bu ayet-i kerimedeki ölüden murad cahil, diriltmekten murad ilim verilmesidir. Karanlýklar içinde yüzen de cahildir. Yani, cahil iken öðretilerek nûrlandýrýlan bir kimsenin, cehâlet karanlýklarý içinde bocalayan cahillerle bir olamayacaðý beyan buyrulmaktadýr. Yahud ölüden maksad, kalblerin ölmesidir.”17                                                                             

Rabbimiz Allah Teâlâ, hakikatlerin ancak âlimler tarafýndan kavranabileceðini beyan buyurmuþtur… Gerçek âlim olmasýnýn þartlarýný üzerinde bulunduran þahsiyetler, beyan edilen hakikatleri iyice kavrar ve gereðini yerine getirirler… Allah Teâlâ’nýn kendilerine verdiði ilim nimeti sayesinde bu ince kavrayýþý elde edenler, ilimden mahrum olanlar gibi deðildirler…                                                                  

“De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Þübhesiz temiz akýl sahibleri öðüt alýp düþünürler.”18                                                                                                               

Ýþte bu örnekler, Biz, bunlarý insanlara vermekteyiz. Ancak âlimlerden baþkasý bunlara akýl erdiremez.”19                                                                                                 

Toplumun önderleri olan âlimler, Allah’dan gelenleri, Rabbi Allah’ýn verdiði akýl nimetiyle kavrar, O’na gereði gibi itaat ederek Sünnet üzere ibadet eder ve Allah’ý gadablandýran günahlardan alabildiðince sakýnan kiþilerdir…20 Her hâlleriyle, en güzel örnek olan önderleri Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti’ne uymuþ, toplumda örnek þahsiyetler hâline gelmiþ olan âlimler ve fakihler, cahil býrakýlmýþ insan kitleleri eðitim ve öðretimle bilgilendirmeli, onlarýn lehlerinde ve aleyhlerinde olan þeyleri kendilerine bildirmeli, taðutu her yönüyle reddederek Allah’a iman edip, yaratýlýþ gayeleri olan yalnýz Allah’a ibadet etmelerini saðlamaktadýrlar…                                                                                                               

Âlim þahsiyetler, yalnýzca bilgi elde etmiþ kiþiler olmadýðý malumdur… Bildikleriyle amel etmek âlimin vazifesidir… Amel edilmeyen bilgiye sahib olmak, “bilgi sayar” olmaktan baþka bir þey deðildir. Bilgi, eyleme dönüþmelidir… Eyleme dönüþmeyen bilgiden dolayý, bilgi sahibi hiçbir sevab alamayacak ve o bilginin faydasýný göremeyecektir… O bilgi, kendisine gurur ve kibir vesilesi olur ya da zalimlerin hizmetinde bulunacak olursa, büyük bir suç iþlemiþ, dolayýsýyla Rabbi Allah’a karþý isyan etmiþtir…                                          

Muaz b. Cebel (r.a.) þöyle der:                                                                                            

— Ýstediðiniz kadar biliniz! Allah Teâlâ, (bildiðinizi) yapýncaya kadar, ilim karþýlýðýnda asla size ecir vermeyecektir!21                                              

Bu Makale 4791 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

12/02/2024 - 11:04 HESABA ÇEKÝLMEK

©

03/07/2017 - 15:52 EN GÜZEL SÖZLÜ OLMAK

©

01/02/2017 - 11:24 KENDÝLERÝNE MÜHLET VERÝLEN ZALÝMLER

©

07/11/2016 - 11:47 ALLAH'IN VELÎLERÝ KÝMLERDÝR?

©

18/10/2016 - 14:06 KUDÜS VE MESCÝD-Ý AKSÂ HAKKINDA BÖYLE BUYRULDU

©

27/09/2016 - 11:22 AZ GÜLÜP ÇOK AÐLAMAK!

©

10/08/2016 - 13:03 KALBLERÝ ÝÞGALDEN KURTARMAK

©

28/06/2016 - 12:04 CAHÝLLERÝ, CEHÂLETEN KURTARMAK

©

02/05/2016 - 12:18 MÜ'MÝNLERÝN MÝSALÝ

©

09/03/2016 - 14:01 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

01/02/2016 - 10:59 DOSDOÐRU YOLDAN SAPMAMAK ÝÇÝN

©

04/01/2016 - 11:38 BÜYÜK CÝHAD

©

01/12/2015 - 13:49 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

31/07/2015 - 14:48 Dosdoðru Yolun Eþkiyasý

©

06/05/2015 - 14:28 KALBE DAÝR

©

16/12/2014 - 12:16 AHDE VEFÂ, KATIKSIZ ÝMANIN GEREÐÝDÝR

©

23/10/2014 - 15:41 “BÝZ, ÜMMÎ BÝR ÜMMETÝZ!”

©

01/09/2014 - 15:35 ÜMMETÝN HELÂK SEBEBÝ

©

04/07/2014 - 15:08 KÝM KAZANDI?..

©

09/06/2014 - 11:09 ALLAH’IN KULU VE RASULÜ MESÝH ÝSA (A.S.)’IN HÝKMETLÝ BEYANLARINDAN

©

05/05/2014 - 12:39 MÜSLÜMANLARDAN ÝLKÝ OLMAK

©

09/04/2014 - 13:03 ZULÜMLE ABÂD OLANLAR

©

01/02/2014 - 14:16 MUVAHHÝD, MÜCAHÝD VE ÖNCÜ BÝR ÝSLÂM ÂLÝMÝ

©

04/12/2013 - 13:50 RASULULLAH (S.A.S.) E ÝTAAT

©

04/10/2013 - 14:26 ALLAH’IN SEVGÝSÝNÝ KAZANMA YOLLARI

©

12/08/2013 - 16:04 BU VASÝYET HEPÝMÝZE!

©

16/07/2013 - 13:09 Þirk: En Korkunç Münker

©

19/06/2013 - 16:40 ÞÝRK CEPHESÝNÝN TUZAK TEKLÝFLERÝ

©

20/05/2013 - 15:24 MÜ’MÝNÝN DEÐERÝNÝ BÝL!

©

18/04/2013 - 11:30 SEVGÝNÝN BEDELÝ

©

19/03/2013 - 14:46 CENNETLÝK KULUN AMELÝ

©

19/02/2013 - 11:36 CEMAAT VE AYRILIK

©

28/01/2013 - 13:39 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

24/12/2012 - 15:50 EZELÎ VE EBEDÎ BÝR UFUKTAN BAKMAK

©

24/12/2012 - 15:36 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

21/11/2012 - 14:04 TOPLUMSAL DEÐÝÞÝMÝN ÝLKESÝ

©

25/09/2012 - 12:31 ALLAH YALNIZ ANILINCA

©

23/07/2012 - 12:38 EY FIKIH OKUYANLAR, FIKHEDÝN!

©

04/06/2012 - 12:36 RASULULLAH (S.A.S.)’E MUHALEFET ETMEMEK

©

25/04/2012 - 15:42 DEÐERLENDÝRMEDE ÖLÇÜ

©

26/03/2012 - 12:43 "ÝSLÂM EN YÜCEDÝR!"

©

30/01/2012 - 11:45 TEVHÝD VE AHLÂK

©

02/01/2012 - 14:34 EHL-Ý SÜNNET’E GÖRE ULU’L-EMRE ÝTAAT

©

28/11/2011 - 14:02 AZ DA OLSA, DAÝMÎ ÝBADET

©

03/10/2011 - 12:32 ÂLÝMLER: TOPLUMUN ÖNDERLERÝ

©

05/09/2011 - 15:00 AMELLERÝ BOÞA GÝDENLER

©

01/08/2011 - 12:10 Zulmedenlere Meyletmeyin !

©

04/07/2011 - 14:25 YALNIZ ALLAH ÝÇÝN OLMAK

©

03/06/2011 - 15:01 Zilletlerini Düþünmeden Dinlerini Tartýþanlar

©

09/05/2011 - 12:25 Ümmet’in Diriliþi

©

11/04/2011 - 15:19 “Benim Rabbim Kim? Sorusuna Cevab Aramak

©

07/03/2011 - 14:31 Mü’minlerin Yolu

©

14/02/2011 - 13:30 ÜMMETÝN ZAYIF MÜ’MÝNLERÝ

©

06/01/2011 - 11:04 Felâketi Önlemek

©

02/12/2010 - 12:18 Allah’dan yardým dilemenin þartlarý: NAMAZ (2)

©

14/10/2010 - 18:18 Rasulullah (s.a.s.) Sevgisi

©

22/06/2010 - 12:49 Allah ve Rasulünden (s.a.s.) Müjde!

©

18/05/2010 - 11:42 Âl-i Cengiz Oyununa Gelmemek

©

16/04/2010 - 11:55 Allah’tan Baþkasýna Kulluk Yapanlar

©

22/03/2010 - 16:53 Þirk: En Korkunç Münker

©

21/01/2010 - 11:03 Mesuliyeti Ýdrak Etmek

©

23/11/2009 - 16:00 Batýla Tabi Olanlar

©

23/10/2009 - 09:56 Evla Olan Def-i Mefasiddir

©

24/09/2009 - 11:05 "Lâ Ýlâhe Ýllallah Deyin

©

24/07/2009 - 12:13 Mü’minlerin Yolu

©

25/06/2009 - 11:04 Tevhid Kalesine Sýðýnmak

©

01/06/2009 - 16:18 Ümmetin Hakemi : Kur’an Ve Sünnet

©

28/04/2009 - 16:47 Her Çaðda Deðiþmeyen Tavýr

©

07/04/2009 - 15:48 Deðerlendirmede Ölçü

©

09/03/2009 - 16:19 Allah ve Rasulü (s.a.s.)´in Lânetini Hak Edenler

©

17/11/2008 - 23:52 Tevhid ve Dünyevîleþmek

©

05/09/2008 - 13:36 Allah ve Rasulü(s.a.s.)’in Lânetlediði Toplum

©

30/05/2008 - 22:58 Allah’ýn Razý Olduðu Üç Þey

©

02/03/2008 - 16:19 Kur’ânî Sorumluluk
 
 

Site Ýçi Arama

11 Sevvâl 1445 |  20.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Allah'ýn, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattýðýný görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.Bu, Allah'a hiç de güç gelmez. (19-20

( Ýbrâhim sûresi - 0)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh þöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ýþte o gün yer haberlerini söyler” (Zilzal, 99/4) âyetini okudu, sonra:

“Yerin haberlerinin ne olduðunu biliyor musunuz?” diye sordu. Sahâbe:
Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber:

“Onun haberleri, her erkek ve kadýnýn yeryüzünde neler yaptýðýna þâhitlik ederek, sen þu günde þöyle yapmýþtýn, demesidir. Ýþte yerin haberleri budur” buyurdu.

(Tirmizî, Kýyamet 7)

Bir Dua

“Allah’ým! Günahlarýmý kar ve dolu suyu ile yýka ve beyaz elbiseyi kirden temizler
gibi kalbimi hatalardan arýndýr.”

(Buhârî, Deavât, 39)

Hikmetli Söz

Allah'ý tanýyýp da korku ve endiþesi þiddetli olmayana þaþarým.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com