Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1650
Toplam 15246026
En Fazla 20355
Ortalama 2607
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:
04/06/2012 - 12:01
 
Ýnsanýmýz, hatta dâvâ adamý sayýlan nicelerimiz, Kur’an kültürüyle yetiþmediðinden, çok kullandýklarý bazý kavramlarý bile Kur’an’ýn yüklediði anlamla kullanmýyorlar.

Çevremizdeki nice insanýn “Cihad” kavramýný “savaþ” anlamýnda kullandýðýný ve cihad denilince hep savaþ anlamý çýkardýðýný buna örnek olarak verebiliriz. Hâlbuki cihad, Allah yolunda Allah’ýn verdiði imkânlarý kullanmak, Allah yolunda her çeþit gayret ve çabayý göstermek demektir. Þehid kavramý da böyle. Kur’ân-ý Kerim’in hemen tüm âyetlerinde “þehid” kavramý, bir ölüm þekli olarak deðil, bir hayat tarzý olarak gündeme getirilir. Þehâdet kelimesini iman ve teslimiyetle söyleyip anlamýný hayata geçirmeye çalýþmayan kimse, nasýl ölürse ölsün “þehâdet”e ulaþamaz, þehid kabul edilemez. Þehâdet ehli olan ve insanlara þehîd/örnek olarak yaþayan mü’min ise, yataðýnda ölse de Allah’ýn izniyle “þehid”dir. Ancak þehid olarak yaþayan kimse, þehid olarak ölür.

Þehâdet, asýl olarak, “insanýn kendi nefsinde ve hayatta olup bitenlere þâhid olmasýdýr.” Bu kavramýn diðer yüzünü de “þehid olmak” oluþturur. Þehidlerle birlikte olmak veya þehid olmak, sadece temenniye baðlý olan bir olay deðil; o bir yaþam biçimidir. Savaþçý kimliðini kuþanmaktýr. Siz þâhid olur da þehid gibi yaþarsanýz neticede þehid olursunuz. Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyuruyor: “Nasýl yaþarsanýz öyle ölürsünüz; nasýl ölürseniz öyle haþredilirsiniz.”

Güzel ölmenin yolu, güzel hayattan geçer. Güzel düþünen güzel yaþar, güzel yaþayan güzel ölür, güzel ölen güzel haþredilir, güzel haþredilen de hayatýna güzel yerde devam eder. Evet, þehâdeti özlüyor ve gözlüyorsak, kendimizi kontrol etmeliyiz: Nasýl yaþýyoruz? Eðer þehid gibi yaþýyorsak, biz zaten þehidliði fiilî olarak istiyoruz demektir. Þehidlik, istenmekten çok yaþanýlýr. Daha doðrusu, canlý þehid olarak yaþamakla þehidlik istenir. “Ey iman edenler! Allah’tan O’na yaraþýr biçimde korkun ve ancak müslümanlar olarak ölmeye bakýn.” (3/Âl-i Ýmrân, 102)

Þehidlik, ölümde zirvedir, en güzel ölümdür. Bir mü’min, “nasýl olsa öleceðim, bundan kurtuluþ yok, o halde en güzel þekilde ölmenin çaresine bakayým!” diyerek gözünü zirveye dikmelidir. Ýslâm kültüründe þehidlik, gerçek mânâda yaþamaya baþlamanýn adýdýr. Þehidlik, aslýnda gerçek anlamýyla ölmek istemeyen, hep yaþamak isteyen insanlarýn ölüm þeklidir. Diðer insanlar sadece ölürler; fakat þehidler ölmezler, insanlar bunu anlamasa da ( 3/Âl-i Ýmrân, 154). Zillet içinde yaþamayý yaþamak mý sanýyorlar? Þâhidlik ve þehidlik; þerefsizliðe, zillete karþý koyulan bir tavýrdýr. Þehid, ya þereflice yaþamak veya þereflice ölmekten baþka bir üçüncü yol bilmeyen kahramandýr. Þehid bu bilinçle yaþayan, Allah’ý hayatýn merkezine koyan kimsedir.

Uðrunda ölünen yol Allah yolu, ölen kiþi müslüman, ölenin niyeti de tamamen Allah’ýn rýzâsýný kazanmak olmadýkça; yani o canlý þehid olarak yaþamadýkça, nasýl ölürse ölsün o þehid olamaz. O boþuna ölmüþtür. Kur’an þöyle emrediyor: “De ki: ‘Namazým, ibâdetlerim, hayatým ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (6/En’âm, 162)

Þehidler söylediklerini ve yaþadýklarýný kanlarýyla yazarlar. Bu yüzden o yazýlar silinmez. Tarih onlarý silemiyor ve unutturamýyor. Zâlimler ve müstekbirler de onlarý hayattan, tarih yazmaktan ve tarih sahnesinden atamýyor. Þehidlerin kanlarýyla yazdýklarý mesaj, gün geçtikçe daha da derinleþip netleþiyor. Meselâ, þehid Seyyid Kutub’un þehâdetiyle birlikte daha fazla tanýndýðýný, mesajýnýn daha fazla yanký uyandýrdýðýný söyleyebiliriz. Seyyid Kutub, sað iken, bu kadar yaygýn bir þekilde tanýnmýyordu. O þehid olmasaydý, öðretmenliði bu denli sürekli ve canlý olamazdý. Tarih, ayný dönemlerde yaþayýp ölen nice insanlarý unutturduðu halde Seyyid Kutub daha fazla tanýnýr hale geldi. Bugün az çok okuyan, düþünen ve müslüman olduðunun farkýnda olarak yaþayan her müslüman tarafýndan tanýnmaktadýr. Kim demiþ ki Seyyid Kutub öldü diye? Hayýr, o ölmedi! Tam aksine, Allah yolunda yürüyen tüm mü’minlerin kalbinde yaþýyor. Þehidlere “ölüler” denilmemesini ve onlarýn yaþadýðýný bu açýdan da böyle anlamak gerekir. Seyyid Kutub örneðini vererek söylediklerimiz, tüm þehidler için geçerlidir.

Þehâdetin mutlaka kan ile sonuçlanmasýnýn gerekmediðini söylüyoruz. Þehid, yataðýnda bile ölebilir. Nice insan vardýr, cephede öldüðü ve hatta þehid zannedildiði halde þehid deðildir; nice insan da vardýr ki, kendisine þehid unvâný verilmediði ve dünya ahkâmý yönünden þehid muâmelesi yapýlmadýðý ve yataðýnda öldüðü halde, âhiret açýsýndan þehid hükmüne sahip olur. Önemli olan kiþinin þehid gibi yaþamasýdýr. “Allah Teâlâ’dan bütün kalbiyle þehidlik dileyen bir kimse, yataðýnda ölse bile, Allah onu þehidlik mertebesine ulaþtýrýr.” (Müslim, Ýmâre 157; Nesâî, Cihad 36; Ýbn Mâce, Cihad 15);“Þehidliði gönülden arzu eden bir kimse, þehid olmasa bile sevabýna nâil olur.” (Müslim, Ýmâre 156)

Nasýl öldüðümüz kadar, nasýl yaþadýðýmýz önemlidir. Bir mü’minin ölüm þekli kadar, belki ondan daha fazla yaþayýþ þekli önemlidir. Ama, þu bir gerçek ki, hayata þâhid olmaya ve hayatý Allah’ýn rýzâsý doðrultusunda düzenlemeye kalktýðýmýzda da büyük bir ihtimalle þehidlik kapýsý açýlýr. Bu yüzden þehâdeti, þâhid olmak ve þehid olmak þeklinde çift yönlü, ama bir bütün olarak anlamamýz gerekir.

Þehâdet Ne Demektir?

‘Þehâdet’ sözlükte, bir þeyi yerinde ve yanýnda gözlemektir. Bu gözleme kafa gözüyle olabileceði gibi kalp gözüyle de olabilir. ‘Þehâdet’ kelimesi farklý kullaným yerlerine göre, hazýr olma, tanýklýk, açýk belirti, ona tanýklýk etme demektir. Bilinen, görünen âleme þehâdet âlemi dendiði gibi, görünmeyen âleme de gayb âlemi denir.

Þehâdet'in ism-i fâili, "þâhid" dir. O da, bir yerde bulunan, bir þeyi gören ve gördükleri ile bildikleri konusunda bilgi veren kimse, tanýk, bir akdin yapýlmasý sýrasýnda taraflardan birinin yanýnda hazýr bulunan, doðrulayan, ispat eden, Allah'ýn birliðine þehâdet eden demektir.

Kiþi, gerek nefsiyle, gerekse duyularýyla bir þeyin doðruluðunu anlarsa, o þeyin doðru olduðundan emin olursa, onu itiraf eder, onun öyle olduðuna tanýklýk eder. Söz gelimi Tevhid kelimesini söylemek, Allah’ýn varlýðýna ve birliðine iman etmektir. Yani bu kelime ile verilen bilginin doðruluðundan emin olmak, onun doðruluðuna þâhid olmaktýr. Burada bir þeyin doðruluðu gözlenmiþ, emin olunmuþ ve bu doðrulayýcý tavýr bir ‘þehâdet’le ortaya konmuþtur.

Allah (c.c.) kendi varlýðýný ‘ðayb-þehâdet’ süreci olarak ortaya koyuyor ve insaný çeþitli þekillerde buna þâhid olmaya çaðýrýyor. Ýþte bu þehâdet, insanýn kaçamayacaðý bir tanýklýktýr. Yerde ve gökte olan her þey bu tanýklýðý yapmaktadýr. Bazý insanlarýn nefisleri bunu inkâr etse de, gerçek böyledir (57/Hadîd, 1; 59/Haþr, 1; 17/Ýsrâ, 44). Zâten Kýyâmet günü insanlarýn dilleri susacak, buna karþýn elleri konuþup itiraf edecek, ayaklarý da insanýn ne yaptýðýna ‘þâhitlik’ edeceklerdir (36/Yâsin, 65; 41/Fussilet, 20).

Ýnsanýn var olmasý bir anlamda ‘þehâdet’i yerine getirmesi içindir. Bazý mü’minlerin “Yarabbi! Bizi þehidlerden yaz.” (3/Âl-i Ýmrân, 53; 5/Mâide, 83) diye duâ etmeleri bu gerçeðe iþaret etmektedir. Olgun mü’minler, bu anlamdaki þehâdetlerini hakkýyla yerine getiren kimselerdir (70/Meâric, 33). Kur’ân’ý tam anlayabilmek için bu evrensel þehâdeti bütün anlamýyla yerine getirmek gerekir. Çünkü Kur’an, bu þehâdeti insanlara bildirmek için geldi.

Allah (c.c.), her þeyin þâhidi (veya þehidi) olduðu gibi, peygamberler de gerçeðin þâhidi, ayný zamanda örnek ve model þahsiyet olmalarý yönüyle ümmetlerine þâhiddirler (16/Nahl, 84). Kur’an, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) bir ‘þâhid’ olarak gönderildiðini sýk sýk vurgular (33/Ahzâb, 45; 48/Fetih, 8; 73/Müzemmil, 15).Peygamberimiz ayný zamanda bütün insanlarýn þâhidi olacaktýr (33/Ahzâb, 45; 48/Fetih, 8; 73/Müzemmil, 15). Hz. Muhammed (s.a.s.) nasýl þehid/þâhid ise O’nun ümmeti de insanlar üzerine bir þehidler topluluðudur (2/Bakara, 143; 22/Hacc, 78). Þehid, bu kullanýmlarda “örnek ve model” anlamlarýna gelir. Ýslâm ümmeti bu mânâda bütün insanlar üzerinde þühâdadýrlar/þâhittirler. Müslümanlar, yeryüzünde hakikatin gerçek þâhidleri, diðer insanlarýn örnek almalarý gereken modelleridir. Rabbimiz bizden her konuda þehid, yani örnek þahsiyet olmamýzý istiyor.

Kur’an, hukukî anlamda yapýlacak þehâdetin de hakkýyla yapýlmasýný emrediyor. Bu þehâdet adâlet sahibi kimseler tarafýndan yerine getirilir (5/Mâide, 8, 44; 65/Talâk, 2).

Kýyâmet günü Allah (c.c.) bütün herkes ve her þey üzerine þâhiddir. O, elbette dünya hayatýnda her þeye tanýklýk ediyor. Hesap günü de O, insanlarýn yaptýklarýna þâhitlik edecektir (4/Nisâ, 159; 10/Yûnus, 29; 13/Ra’d, 43).

Bütün insanlar da kendi þâhitleriyle (peygamberiyle) diriltilir ve hesaplarý görülür (16/Nahl, 84). Peygamberimiz (s.a.s.) hem kendi ümmeti üzerine, hem de bütün insanlar üzerine þâhid olarak getirilir (16/Nahl, 89; 4/Nisâ, 42). Ayrýca her insanýn elleri ve ayaklarý, derisi, kulaðý ve gözü kendi aleyhine þâhitlik edecektir (41/Fussilet, 20-22; 36/Yâsin, 65; 24/Nûr, 24).

Þehâdet, ilimle ve yaþantý ile Hakk’a þâhitlik etmek olduðu için, bunun göstergesi olarak Allah yolunda can vermeye de ‘þehâdet-þehidlik’ denilir. Bu yolda canlarýný fedâ edenlere ‘þehid’ denilir. Bu þehidlik, þehâdetin bir baþka þekilde gerçekleþmiþ halidir. Ancak asýl ‘þehâdet’ yakîn bilgi (ilim), adâlet, takvâ ve Ýslâmî yaþayýþla Hakk’a þâhit olmaktýr. Bu mânâda bütün güzel mü’minler birer þehiddir (4/Nisâ, 69). Þehâdet, Allah’la ve mü’minlerle bir antlaþma imzasýdýr; bir sözleþmedir. Mü’minlere ait bütün haklardan yararlanmak için, mü’minlere ait bütün görevleri yerine getirme sözüdür. Cennet karþýlýðýnda bir alýþveriþ akdidir.

Kur'an, Allah'ý insana þah damarýndan daha yakýn olarak tanýtmaktadýr: "Andolsun insaný Biz yarattýk ve nefsinin ona ne fýsýldadýðýný biliriz. (Çünkü) Biz ona þah damarýndan daha yakýnýz."(50/Kaf, 16) Ýnsanlar daima Yüce Allah'ýn kontrolü altýnda bulunduklarýna, âhirette her yapýlanýn ortaya çýkarýlacaðýna inanarak hareket ettikleri zaman, daima kötülüklerden uzak olurlar.

Hadis-i Þeriflere göre ‘þehid’, Allah yolunda, O’nun dini uðrunda çalýþýrken ya da cihad ederken canýný veren, bu uðurda ölen kimse demektir. Bu gibi kimselere ‘þehid’ denmesinin sebebi, onlarýn cennetlik olduðuna þâhitlik edilmesi, Allah’ýn huzurunda her zaman diri olmalarý, ölümleri zamanýnda meleklerin onlara þâhit olmalarý veya doðrudan Cennete giderek Allah’ýn onlar için hazýrladýðý çeþitli nimetlere þâhit olmalarýdýr.

Kur’an’daki þehâdet kavramý, adâletin hâkim kýlýnmasý için örnek ve önder olma, müþâhede edilen bir duruma vâkýf olan insanýn yaptýðý doðru tanýklýk gibi yakîn bilgiye dayanan anlamlara gelmektedir. Ýman edenlerin þehidler olduðunu bildiren âyetler ortada dururken; tâðut için savaþanlara, öldürülenlere þehid denemez. Çünkü iman edenler Allah yolunda, inkâr edenler ise tâðut yolunda savaþýrlar (4/Nisâ, 76). Tâðut ise, Allah’ýn koyduðu ölçülerin dýþýnda ölçü/hüküm koyma iddiâsýnda olan her kiþi ve kurumun adýdýr.

Þehâdet, ilimle, yaþayýþla, adâletle Hakk’a þâhitlik olduðundan, bunun bir göstergesi olarak Allah yolunda cihadla canýný vermeye de þehâdet/þehidlik denmiþtir. Fakat, þehid olmak, mutlaka savaþta ölmeyi gerektiren bir durum deðildir. Hatta, savaþta Allah yolunda ölmek, þehâdetin yan özelliðidir ve aslýndan deðildir.

“Allah yolunda öldürülen kiþi”ye “þehid” denilmesinin sebebi þudur: Þehâdet (þehidlik) ilimle, yaþayýþla, adâletle Hakka þâhidlik olduðundan, bunun bir göstergesi olarak Allah yolunda cihadla canýný vermeye de þehâdet denmiþ ve bu þekilde canlarýný fedâ edenlere de þehid adý verilmiþtir. Doðru olduðuna inandýðý þey için kiþinin hayatýný fedâ etmesi, imanýndaki ihlâsýn bir göstergesidir.

Þehâdet makamý, “söz”den ziyâde “hareket”in, “eylem”in meyvesidir. Gerçi, sözünü silâh haline getiren müslümanlarýn da Ýslâm düþmanlarýnca öldürüldükleri görülmüþtür. Ama, bu noktada artýk, söz, söz mertebesinden silâh mertebesine geçmiþtir de, onun içindir Ýslâm düþmaný olanlarýn o gibi söz sahiplerini öldürmekten baþka çare olmadýðýný düþünmeye baþlamalarý...

Þehid Seyyid Kutub þöyle der: “Kalem sahibi kimseler birçok büyük iþler yapabilirler. Ancak; fikirlerinin yaþamasý pahasýna kendilerini fedâ etmeleri þartýyla... Fikirlerinin, kan ve canlarý karþýlýðýnda mânâlanmasý þartýyla... ‘Hak’ bildikleri þeyin ‘Hak’ olduðunu fütur etmeden söyleyip, gerekirse bu uðurda baþlarýný vermeleri þartýyla...”

Selâm olsun tüm þehidlere, þehid gibi yaþayan canlý þehidlere!

“Rabbimiz! Ýndirdiðine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Þimdi bizi þâhidlerden/þehidlerden yaz!” (3/Âl-i Ýmrân, 53)


Bu Makale 4368 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/09/2014 - 16:26 KAPÝTALÝZME VE ÖDENMEME RÝSKÝNE RAÐMEN GÜNÜMÜZDE ÝNADINA ALLAH ÝÇÝN BORÇ VERMEK

©

09/06/2014 - 10:58 MÜCAHÝD EYYUB’UN SEYFÝ, YE CAHÝD FAZIL’IN KEYFÝ

©

04/12/2013 - 14:18 Ana Babaya Ýhsan ve Hz. Ýbrâhim’in (a.s.) Örnekliði

©

22/11/2012 - 15:40 Bir Mücâhid, Bir Komutan Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

©

25/09/2012 - 15:15 Kur´an Adýna "Sünnet"i Ýnkâr Edenlere Kur´an Karþý Çýkýyor

©

23/07/2012 - 12:04 Boþ Vakit mi Dediniz? O da Ne ki!?

©

04/06/2012 - 12:01 Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:

©

02/01/2012 - 12:48 Hafýza Duasý

©

06/12/2011 - 11:57 Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü

©

03/10/2011 - 12:25 Kadýn-Erkek Eþitliði mi; Yoksa Adâlet, Uyum ve Birbirini Tamamlama mý?

©

05/09/2011 - 14:53 Erkeðin Yöneticiliði ve Dövme Yetkisi

©

03/08/2011 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

04/07/2011 - 12:12 Kadýn-Erkek Ýliþkileri ve Âilede Geçim

©

03/06/2011 - 14:24 Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!

©

09/05/2011 - 12:14 Ana Babanýn Görevleri (Çocuðun Ana Baba Üzerinde Haklarý)

©

07/03/2011 - 14:09 Eþler Arasý Ýliþki

©

14/02/2011 - 13:05 Âilede Saðlýklý Ýletiþim

©

06/01/2011 - 15:30 Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler

©

02/12/2010 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

15/10/2010 - 19:02 Evlât Ýçin Farz Bir Görev: Ana-Babasýna Ýhsân

©

26/07/2010 - 14:12 Allah’a Ýsyan mý Daha Zordur, Yoksa Yaz Sýcaðýnda Oruç Tutmak mý?

©

22/06/2010 - 12:12 Evlilik ve Aile Hayatý Bir Ýbâdettir

©

18/05/2010 - 11:56 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

16/04/2010 - 11:29 Aile ve Geçimle Ýlgili Kulaklara Küpeler

©

22/03/2010 - 16:40 Cennete de Cehenneme de Götüren Füze: ZAMAN

©

21/01/2010 - 11:05 Yalan; Ýman ve Güven Kaybýnýn En Önemli Göstergesi

©

23/10/2009 - 10:08 Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?

©

22/08/2009 - 09:55 Karþýlýklý Hak ve Sorumluluklar

©

28/07/2009 - 12:43 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

25/06/2009 - 10:37 Evdeki Hayatý, Müslümanýn Ne Kadar Müslüman Olduðunun Göstergesidir

©

01/06/2009 - 15:44 Kimlik ve Vahyin Ýnþa Ettiði Müslüman Kimliði

©

28/04/2009 - 16:45 Mutluluða ve Ahirete Yatýrýmýn Diðer Adý: Ýnfak

©

07/04/2009 - 14:38 Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý

©

09/03/2009 - 16:52 Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir

©

03/09/2008 - 21:56 Kur’an’ýn Ýnsaný Güzelleþtirmesi -I-
 
 

Site Ýçi Arama

9 Sevvâl 1445 |  18.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

"Hep iyiliði þiar edinmiþ olarak, yüzünü ve özünü Allah'a teslim edip bir de Ýbrâhim'in tevhid dinine tâbi olan kimsenin dininden daha güzel din olabilir mi? Bundandýr ki Allah Ýbrâhim'i dost edinmiþtir."

( Nisa Suresi - 125)

Bir Hadis

Allah Rasulü (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Sahur yemeði yiyiniz. Çünkü sahurda bereket vardýr.”


Tirmizî, savm, 18;Ýbn Mâce, Sýyâm, 22

Bir Dua

“Allah’ým! Harama bulaþmaktansa, helalinle yetineyim. Beni lütfunla (zengin kýlarak) senden baþkasýna muhtaç etme.”

(Tirmizi, Deavât, 110)

Hikmetli Söz

Dostluðun en alt seviyesi, fazla olan malýndan vermektir; ortasý, ha dostumun ha benim demektir; âlâsý, kendi açlýðý pahasýna dostu doyurmaktýr.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com