Teknolojinin ve piyasanýn çýkarlarý/beklentileri/talepleri ve geleceði doðrultusunda þekillenen, tüketilen, altüst edilen çok yýkýcý bir dünyada yaþýyoruz, insani deðerlerin ve hayatlarýn dünyasýnda deðil. Bütün toplumlar, insaný/hayatý/tabiatý yanlýþ algýlayan ve sömüren bir dünya görüþünün tahakkümü altýnda bulunuyor. Yanlýþ algýlar deðiþtirilemediði takdirde, insanlýðý para ve piyasalar yönetecek. Modern/seküler/neoliberal zamanlarda adil toplum çoktan unutulmuþ, özgür toplum fikri öne çýkarýlmýþtýr. Burada sözü edilen özgürlük, piyasanýn, sermayenin, tüketimin, neoliberal deðerlerin özgürlüðüdür. Sermayenin ihtiraslarý tarafýndan þekillenen, ahlaki ve vicdani otoritenin bütünüyle kaybolduðu, bu kaybýn bir sorun olarak görülmediði bir dünyada, yanlýþ bir sistemle bütünleþerek yaþayabiliyoruz.
Günümüzde yaþanan bütün kirlenmenin/çürümenin/bozulmanýn kaynaðýnda, bireysel çýkarlarýn, her alanda çýkar mülahazalarýnýn, piyasanýn diktatörlüðü var. Nerede olursa olsun, çýkar mülahazalarý, ahlaki/vicdani ilkelerle çatýþma halindedir. Buna raðmen, bugün, Müslümanlar bile, bireysel/toplumsal/ekonomik tercihlerinde ahlaki/vicdani ilkelere göre deðil, çýkara göre kendilerini konumlandýrýyor, konumlandýrabiliyor. Müslümanlar olarak çok yakýcý sorunlarla karþý karþýya bulunduðumuz bir dönemde, bu yakýcý sorunlarý insanlýðýn gündemine kazandýrmamýz gerekirken, çeliþkilerimizle yüzleþmemiz gerekirken, aþýrý beklentilere kapýlabiliyoruz. Popülist milliyetçiliðe dayalý, popülist mezhepçiliðe dayalý bir siyasal kültürün peþinde sürükleniyoruz. Her tür popülizm, her tür çýkarcý mülahaza yapay hayatlar, yapay iliþkiler dünyasýnda bütün insani alanlarýn, durumlarýn gerilemesi sonucunu doðamýyor.
Tahakküme, çýkara, sömürüye dayalý küresel sistemde hiç bir biçimde insanlýk onurundan, insan hak ve özgürlüklerinden söz edilemez. Bugün, fýtri/insani/ahlaki deðerler dünyasýnda çok derin bir çürüme yaþanýyor. Bütün ideolojiler politik sistemler sayýlarýn yasasý doðrultusunda neoliberal bir dönüþüm yaþýyor. Sayýlarýn yasasý, kitle toplumlarýnýn çok ucuz ve çok bayaðý bir dille kolaylýkla manipüle edilebileceðini gösteriyor.
Gerçek anlamda yaþamak, kendi anlam/amaç/bilgelik dünyamýzý inþa etmekle baþlar. Bir anlam/amaç/bilgelik dünyasýnda yaþamak, insanýn kendisini kontrol etmesini gerektirir. Kendi nefislerine, ihtiraslarýna, tutkularýna teslim olanlar, anlam ve bilgelik sýnýrlarýnýn dýþýna çýkmýþ olurlar. Maddi ihtiraslarýný, bencilliklerini kontrol edemeyenlerin hiç bir mücadeleye katkýlarý olamaz. Modernite araçsal deðerlere dayalý bir dünya oluþturduðu için, birey her þeyin ölçüsü haline gelmiþ, bu durumda hiç bir ahlaka ihtiyaç kalmamýþtýr. Maddi refahta deðerler alaný dýþýnda gerçekleþtirilmektedir. Bu durum, bizim toplumlarýmýzda da maalesef böyledir. Kendilerinin yanýlabilir olduklarýný fark etmeyenler, bu ölçüsüz kibirleri sebebiyle herkesi yanýltýrlar. Kendi sýnýrlarýnýn farkýnda ve bilincinde olmayanlar, baþkalarýný suçlamaktan/etiketlemekten/yargýlamaktan imtina etmezler.
Zühd ve takva daha çok sorumluluk bilinciyle ve ahlakýyla ilgilidir. Kendi zamanlarýnýn hayati sorumluluklarýyla ilgili olarak risk almayanlarýn, kendi zamanlarýnda Ýslam’a yönelik aðýr ve alçaltýcý meydan okumalara cevap veremeyenlerin, zühd ve takva'dan söz etmeye haklarý yoktur. Kendi zamanýmýzýn sorunlarýný bizden önce yaþayan âlimlerin/üstadlarýn/ mübarek zatlarýn çözümleyebileceklerini düþünemeyiz, bekleyemeyiz. Geçmiþte yapýlan çalýþmalar/hizmetlerden yararlanmakla, bu hizmetlerin/ çalýþmalarýn bugün de geçerli olabileceðini iddia etmek birbirinden çok farklý þeylerdir.
“Ýslami tehdit” ya da “Ýslami Terör” küresel tahakkümü/ sömürüyü kolaylaþtýracak bir gerekçe olarak tasarlanan yeni Haçlý Seferlerinin iðrenç bir maskesinden ibarettir, Afganistan, Pakistan, Irak, Mýsýr, Suriye, Libya bu yeni Haçlý Seferleri aracýlýðýyla etkisizleþtirilmiþ, kontrol altýna alýnmýþ Ýsrail’in güvenliði bütün bir Ortadoðu bölgesi siyasal ölüme mahkûm edilmiþtir. Kapitalist ve Siyonist ýrkçýlýðýn/diktatörlüðün/barbarlýðýn iðrenç kötülükleri üzerinde duygusal tepkiler, acý çekiyoruz, ancak, bu kötülükleri üreten, bunlarý bir þekilde normalleþtiren, meþrulaþtýran, bunlarýn devamýný saðlayan zihniyeti, dünya görüþünü hiç tartýþmýyoruz. Ýlerleme/modernlik ideolojisinin geldiði karanlýk noktayý görmüyoruz.
Her alanda, çok kapsayýcý þekilde, daha yüksek, daha büyük bir bilince sahip olmamýz gerekiyor.
Hayati ilgiler etrafýnda yoðunlaþmamýz gerekiyor.
Geçmiþin zihniyet dünyasý, bugünün zihniyet dünyasýný tek baþýna açýklayamaz. Yeniden yorumlama, liberal ya da seküler anlamda bir yorumlama deðil, yeni sorunlarla, yeni inþalarla ilgili bir çaba olmalýdýr. Irklar, milliyetler, mezhepler, ülkeler; insan kiþiliðinin/onurunu/kimliðinin ölçüsü olamazlar. Bir ýrk’a, kan’a, topraða tapmak, baþkalarýna hayat hakký tanýmamak demektir. Müslüman olmak yapay/sahte ayrýmlarý reddetmekle, sahte mutlaklarý reddetmekle baþlar. Yapay ayrýmlarla sýnýrlandýrýldýðýmýz takdirde, Ýslami bütünlüðe ulaþamayýz. Günümüzde Müslümanlarýn karþý karþýya bulunduklarý yapay ayrýmlar, yapay inþa'lar, sahte mutlaklar hepimizi Ýslami bütünden uzaklaþtýrýyor. Ülkelerin ve milliyetlerin sýnýrlarý vardýr, ancak, bilmek gerekir ki, insanlýðýn sýnýrlarý yoktur. Modernlikler ile gelenekler arasýnda yaþanan gerilim/çatýþma/karþýtlýklarý aþamadýðýmýz için din’i hayatýmýz da ruhunu ve derinliðini kaybederek, seküler hayatlara dönüþüyor. Kurucu Ýslami deðerler hayatýmýzdan, iliþkilerimizden çekiliyor. Bireysel, toplumsal ve siyasal kibir sahiplerini bir þekilde yalnýzlaþtýrýyor. Ahlaki duyarlýlýk, ruhsal-niteliksel duyarlýlýk, ilkesel duyarlýlýk, estetik duyarlýlýk hayatýmýzdan çekiliyor, hepimiz matematiksel akýl yürütmelerle hayata tutunmaya çalýþýyoruz. Ýnsanlar artýk, yalnýzca fiziksel bir bedenin içerisinde yaþýyor gibi, yaþýyor.