Şevval Orucu ve Namazın Önemi

ŞEVVAL ORUCU ve KARŞILIĞI
29/09/2009


*Sünnet olan 6 günlük Şevval orucunun Ramazan orucuyla birlikte tutulmasıyla, hem kendisinin, hem de Ramazan orucunun sevabını 10 katına çıkaracağı, dolayısıyla 12 ay oruç tutmuş gibi sevap kazanılacağı konusundaki inanç doğru mudur? Eğer öyleyse, Ramazan+6 gün Şevval orucu tutan bir kimse, daha önceden borcu bulunan 11 aylık kaza orucunu da tutmuş sayılabilir mi? Saygılar. (Ahmet Sayım) Ramazan Bayramı`ndan sonra Şevval ayı içinde altı gün tutmak menduptur. Bu altı günü, bayram haftasından sonraki üç haftanın her birinde ikişer gün tutmak efdaldir; bayramdan hemen sonra altı gün peşpeşe de tutulabilir. Şevval orucunun değerini Hz.Peygamber (sa) şöyle belirtir: `Kim Ramazan orucunu tutar ve Şevval ayından altı gün daha eklerse, bütün bir yıl oruç tutmuş gibi olur.`` (Müslim, sıyam, 204; Tirmizi, savm 53, (759); Ebu Davud, savm 58, no: 2432) Çünkü, bire on ecir hesabına göre Ramazan 300, altı günlük Şevval orucu da 60 güne denk gelerek, bütün bir yıl oruç tutulmuş gibi olur. Yüce Allah, `Kim iyi bir iş yaparsa, ona bunun on katı ecir vardır.` (En`am, 6/160) buyurmuştur. Kaza veya adak oruçlarının bu günlerde tutulmasıyla da aynı sevap elde edilebilir. Ramazan+Şevval orucunun tutulmasıyla,12 ay oruç tutulmuş gibi sevap kazanılacağı inancı, işte böyle bir temele dayanır. Bu durum, tamamen Şevval orucuna teşvik ve bu çerçevede onun sevabıyla ilgilidir. Daha önceden kalan oruçla ilgili kaza borçlarının tümüyle tutulmuş sayılması sözkonusu olmaz. Sadece 6 gün kaza orucu tutulmuş olur YENİ MÜSLÜMAN OLANIN NAMAZ BORCU* Namaz kılmayan Müslümanın hükmü nedir? Yeni Müslüman olmuş birinin geçmiş yaşamının namaz kazası olur mu? (Adem Şen/esnaf) Yeni Müslüman olmuş birinin geçmiş yaşamının namaz kazası olmaz. Küfür batağından kurtulup imana ererek Müslüman olmak, onun en büyük ibadetidir. Müslüman olduktan sonra ilk yapacağı, kendisine düşen dini görevlerin neler olduğunu öğrenmek ve bunları usulüne uygun biçimde yerine getirmektir. İhtida(İslam`ı kabul) öykülerinde, İslam`ın düzgün bir Allah ve ibadet anlayışının olması, önemli yer tutan unsurlardandır. Bu çerçevede namazın anlamını ve değerini kavradıktan sonra önemli olan, bundan sonraki yaşantısında namaz kılmasıdır. Bilgisizlik, tembellik ve ihmal gibi sebeplerle namaz kılmayan Müslüman, dinden imandan çıkmaz, ama Allah`ın farz kıldığı emirlerden birini yerine getirmediği için günahkar bir Müslüman olur. Yüce Allah, Kur`an-ı Kerim`de, namazın mü`minlere farz olduğunu (Nisa, 4/103), hüşu içinde namaz kılmanın mü`minlerin kurtuluş sağlayan özellikleri arasında yer aldığını (Mü`minun, 23/1-2) ve namazlara devam etmek gerektiğini (Bakara, 2/238) belirtmiştir. Bu çerçevede Hz. Peygamber (s.a.) de namazın, İslam`ın kurulduğu beş temelden biri olduğunu (Buhari, iman, 1, 2; Müslim, iman, 19-22), namazın dinin direği olduğunu (Tirmizi, iman, 8), namazda secdenin insanın Allah`a en yakın durum olduğunu (Ebu Davud, salat, 26) ifade etmiştir. Yüce Allah, namaz kılmamanın uhrevi cezası olduğunu (Meryem, 19/59-60) ve cehenneme sürükleyici işler arasında yer aldığını (Müddessir, 74/40-43) belirtmiştir. Hz.Peygamber (s.a.) de, namaz kılmanın cennete götürücü olduğunu şöyle ifade eder: `Kullarına farz kıldığı beş vakit namazı, küçümsemeden hakkını vererek ve eksiksiz olarak kılanı, Yüce Allah cennetine sokmaya söz vermiştir. Fakat bu namazları kılmayanlar için böyle bir sözü yoktur. Dilerse azap eder, dilerse bağışlar.` (Ebu Davud, vitir, 2; Nesai, salat, 6) Kesin dini delillerle farzlığı sabit bulunan namazın farz oluşunu inkar etmek ise, kişiyi dinden çıkarır. Böyle bir yanlışa düşenler, tez zamanda tövbe etmelidirler.