Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 988
Toplam 17346586
En Fazla 25928
Ortalama 2757
Üye Sayısı 169237
Bugün Üye Olan 115
Online Ziyaretci
 

 
İSLÂMÎ DURUŞ
24/09/2009 - 11:52
 
Duruş!..

Her insanın bir duruşu vardır. Bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek, ortaya koyduğu, hayatı boyunca sergilediği bir duruş..

Kişiliği, karakteri, kimliği, yapısı, ırkı, kanı, ailesi, okulu, eğitimi, tarihi ve coğrafyasının etkisiyle şekillenen bir kişilik duruşu vardır herkesin.. İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerden biri, belki de en önemlisi budur.

İnsan, duruşuyla insandır. İfadesi, düşüncesi, tavır ve davranışları kendisine has olan bu duruşu yansıtır. İnsanın; insan, hayat, dün, bugün ve gelecek anlayışı bu duruşun özetidir.

Ekonomide, ticarette, siyasette, eğitimde, sağlıkta, yönetimde, sosyal ilişkilerde hep karşılıklı duruş söz konusudur. Bakışınız, tebessümünüz, seçtiğiniz kelimeler, selâmınız, ikramınız, anlayışınız hep sizin sosyal duruş’unuzu ortaya koyar.

Kişiler gibi, devletlerin de birbirlerine karşı özel duruşları vardır. Bir ülkenin dış politikası, o ülkenin diğer ülkelerle arasındaki duruşunu gösterir. Bu politik duruş, karşılıklı saygı ve karşılıklı çıkarlar açısından ne kadar dengeli ve istikrarlı olursa dış politika o kadar başarılı sayılır.

Yöneticilerin halka karşı tavır ve duruşu, onların “adaletli” ya da “zalim” diye nitelendirilmelerine neden olur. Ticaret adamının kendine özgü ticarî duruşu, öğretim üyesinin akademik duruşu, mahkemede hakimin hukukî duruşu onun kimliğini ve kişiliğini ortaya koyar.

Her ideal, her görüş, her düşünce ve her felsefe kendine has bir duruşu sergiler. Din de böyledir. Tek ve yegâne Hak Din İslâm da bizden kendisine has özel bir duruş beklemektedir. Bu duruşun adı: İslâmî duruş’tur.

İslâmî Duruş

İslâmî duruş, müslümanın inandığı gibi düşünmesi, inandığı gibi yaşaması, hayatını imanının istikametinde şekillendirmesidir. Müslümanın Kur’anî ölçüleri, nebevî ilkeleri ve İslâmî prensipleri hayatının her saniyesine ilmek ilmek işlemesi, hayatını imanla örmesidir.

Hayatını inancından, inancını hayatından uzak düşünemeyen iman erinin her sözü, her tavrı, hatta susması ve tebessümü bile İslâmî bir duruştur. Mü’minin hayatı değerlendirirken İslâmî ölçülerle değerlendirmesi, hayata iman gözüyle bakması bu duruşun gereğidir.

Her gün mü’min durur Allah’ın huzuruna.. Günde beş defa onun kulluk duruşu”dur bu.. Ömür boyu her gün tekrarlanır bu duruş.. Kulun imanı tazelenir her gün.. “Allah’ın Kulu” olma şuuru müslümanın günlük hayatında ona bambaşka bir kişilik, yepyeni bir duruş kazandırır. Bu kardeşlik duruşu’dur. Kin, intikam, kıskançlık, benlik, bencillik, gurur, egoizm gider hayatından. Kardeş görür inananları, kardeşçe muamele eder din kardeşlerine..

Arafe günü Arafat’ta “vakfe”, adından da anlaşıldığı gibi apayarı bir duruştur. Allah’ın huzurunda duaya duruş... Hayat boyu unutulmayacak manevî bir duruş.. Hacı adayı, Hz. Adem aleyhisselâm’ın yaşlı gözlerle tevbe ve niyaza duruşu gibi durur vakfeye... Gözyaşlarıyla Cenab-ı Hakka yakarış duruşu’dur Arafat duruşu...
Günlük hayatta sizden beklenen bir duruş vardır. İslâm’ı bilmeniz yetmiyor.. Anlamanız da yetmiyor.. Hatta şuurlu olmanız da yeterli değil.. Ne yapıyorsunuz acı olaylar, yanlışlıklar ve yamukluklar karşısında.. Eliniz.. diliniz.. gönlünüz.. ne durumda? Tepkisiz, hissiz, heyecansız, duygusuz, duyarsız bir insan mısınız? Yoksa içi kaynayan, içi yanan, dertlenen, kendisinin ilahî bir görevle -ıslah ve irşad göreviyle- görevli olduğunu hisseden biri misiniz?..

Bizden istenen: Saf saf duruş… Gönül gönül.. Dik, dimdik duruştur. Ele ele, gönül gönüle hedefe yürüyen insanların duruşu… Ümitsizliğe kapılmayan, yıkılmayan, asla yıkılmayacak olan insanların duruşu isteniyor.

En son duruş kıyamet duruşu”dur. Bu duruş Allah’ın huzurunda hesap verme duruşudur. Mü’min olayları, kişileri değerlendirirken daima kıyamette Allah’ın huzurundaki duruşu, sorgu gününü düşünür. Ahiret günü, müslümanın her an hatırındadır.

“Onları durdurun. Zira onlar sorguya çekilecekler”,[1] ilahî hitabında işaret edilen bu duruş, ahiret günü duruşudur. Bu duruş, bütün duruşların hesaba çekildiği son duruştur.

Bir de zalimlerin rezil, rüsvay, hor, hakir, ümitsiz ve bitkin duruşları var, Allah’ın huzurunda.. “Zalimlerin Rablerinin huzurunda duruşunu bir görsen?!.[2] diyor Kur’an-ı Mübîn.. Kitabımız, inançsızların ve zalimlerin perişan duruşlarını anlatır bize.. Bu anlamdaki âyetler genellikle “O zaman onların durdurulduklaını (onların duruşlarını) sen bir görsen!..” (Ve-lev terâ iz vükıfû..) diye başlar.[3]

Bugün neye muhtacız?..

Bugün… İslâmî bir duruşa, İslâmca, Kur’anca, müslümanca duruş’a muhtacız. Bugün böyle bir duruşa şiddetle ihtiyaç var. Olayları, kişileri, tarihi, coğrafyayı, siyaseti, ekonomiyi, bilimi, hayatı, geçmişi ve geleceği değerlendirirken İslâmî bir duruş bekleniyor bizden..

Duruşumuz onurlu, kararlı, istikrarlı, ilkeli kısaca gerçek anlamıyla İslâmî bir duruş olmalı; ama tavizsiz ve korkusuz bir duruş olmalıdır. Tavrımız, her vesileyle gönlümüzdeki iman ve ihlası, sevgi ve şefkati ortaya koyduğumuz samimî bir tavır olmalıdır.

Kardeşlik duruşunu sergileyin her fırsatta… İman kardeşlerinizle yan yana durun yeter. Arada-sırada hatta sadece bayramlarda bile olsun, biraya gelin yeter. El sıkışın, birbirinize tebessüm edin, yeter. Bu basit duruşunuz bile sizi bölmek, parçalamak ve yutmak isteyenlerin lokmalarını kursaklarında bırakacaktır.

Mekke Fethi’nde kendisine zulmedenleri bile affeden, Sevgi ve Rahmet Peygamberi’nin insanlığı sevgi, rahmet ve şefkatle kucaklayan engin hoşgörü anlayışına, O’nun Kâbe Kapısı önünde kendisine zulmeden, işkence eden Mekke’lileri bile affederken ortaya koyduğu tarihî rahmet duruşu’na muhtacız bugün...

Allah Rasûlü’nün güzîde talebeleri Sahabe-i Kiram’ın her hali, “İslâmî Duruş” için bize örnektir. Biz Hz. Ömer’lerin münafıklar ve kâfirler karşısındaki tavizsiz duruş’una; Bilâl’lerin, Yasir’lerin Ebu Cehiller ve Ebu Leheb’ler karşısındaki korkusuz duruşu’na muhtacız…

Bizler.. Mekke müşrikleri tarafından idam sehpası önünde asılmak üzere iken:

-“Senin yerine Muhammed’in idam edilmesini, senin de ailen içinde rahat bir şekilde bulunmanı temenni eder misin, Allah aşkına söyle?” diye soran İslâm düşmanına karşı:

-“Allah’a yemin olsun ki, Benim yerime Allah Rasûlü’nün darağacına asılması şöyle dursun; şu anda Medine’de O’nun ayağına diken batmasına bile razı olamam”, diye haykıran ve ardından şehid edilen değerli sahabî Zeyd b. Desinne (r.a)’nin fedakâr duruşu’na muhtacız.

Bizler… Sükûtu ibret, kelâmı hikmet olan gönül adamlarının, alperenlerin, ariflerin duruşu’na.. Cihad meydanlarında ölümü gülerek karşılayan şehidlerin, yiğitlerin, kahramanların cesur duruşu’na muhtacız…

Dayanılmaz ezâ ve cefâya rağmen Hakkı savunan, Hak Yolda korku nedir bilmeyen ihlaslı mü’minlerin zalimler, tağutlar, diktatörler karşısındaki kahraman duruşu’na muhtacız…

Maddeye önem vermeden İman Dâvâsı için var gücüyle çalışan çırpınan, isimleri tarihe altın harflerle yazılan mücahid alimlerin, davet ve irşad erbabının, Kur’an ehlinin halka ve öğrencilere karşı sergiledikleri ihlaslı duruşu’na muhtacız.

Şehid Seyyid Kutub’un; kendisinden af dilerse idamdan kurtulacağını bildiren zalim devlet başkanı Cemal Abdünnasır’a hitaben: “Bir müslüman, bir münafıktan af dilemez”, derken ortaya koyduğu yiğit duruş’una muhtacız.

Arkadaş!..

Yıllardır bu dâvâya hizmet ettiğini söyleyen sen.. şu anda nerede ve hangi konumdasın?.. Niçin dün beraber olduğun kardeşlerini suçluyorsun? Onlar pasif duruş sergiliyorlarsa senin duruşun çok mu aktif?

Bana “Dâvâ, kimsenin umurunda değil, herkes menfaat peşinde”, deme.. Dâvâ dün senin umurunda değil miydi? Sen değiştin arkadaş. Hayata karşı senin duruşun, bakışın değişti. O gerçek İslâmî duruşu kaybettin sen..

Senin dâvâya bakışın neden bu kadar çabuk değişti? İslâm dâvâsına karşı o eski samimî duruşunu neden kaybettin? Maddeye karşı bu aşırı sıcak duruşun sana ebedî alemde ne kazandıracak? Düşündün mü?!.

Arkadaşım, Bizden sadece konuşan değil, sadece suçlayan, sadece eleştiren değil; icraat sergileyen, inandığını yaşayan kendine has imanî duruş’unu ortaya koyan mü’min olmamız isteniyor.

Soruyorum… Arkadaşım!.. Ne yaptın Allah için?!. Ne yapıyorsun Allah için?.. İslâm’a, müslümanlara hizmet etme noktasında planın, programın ne?.. Düşündün mü?!.. Hangi meslekte olursan ol, dâvâna ve dinine hizmet edebilirsin. Yeter ki azimli, gayretli ve ümitli ol!.. Seni pasifize ve nötralize eden söz ve tavırlara aldırma..

Yerli veya yabancı din, iman, vatan düşmanları… planlı ve programlı çalışırken senin onlardan daha düzenli, daha sistemli, daha planlı ve daha programlı çalışman gerekmez mi? İslâm dâvâsına karşı bu ilgisiz, kayıtsız ve duyarsız duruş’un ne zaman sona erecek Allah aşkına?

Kardeşim… Dünkü samimî ve ihlaslı duruşunu tekrar kazanmaya çalış. Başkasından bekleme. Sen gayret et… Sen çalış... Fedakâr ve vefakâr ol. Sevgi ve şefkat elçisi ol. Sen hikmetle ve basiretle yürürsen mutlaka senin arkandan gelenler olacaktır.

Ayağa kalk artık ve samimî bir gönülle uyarıya başla!. Kum fe-enzir!..(Kalk ve uyar!..)[4]

* * *
--------------------------------------------------------------------------------

[1] Saffat: 24

[2] Sebe’: 31

[3] bkz.En’am 27, 30; Sebe’: 31

[4] Müddessir: 2

 

[email protected]


Bu Makale 4717 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

04/07/2014 - 16:00 İTİKÂF, MANEVİYAT KAMPIDIR

©

04/12/2013 - 13:41 CİHAD VE BARIŞ PEYGAMBERİ

©

04/10/2013 - 14:33 Asr-ı Saadette Kardeşlik Örnekleri

©

04/06/2012 - 12:14 Sahabe Kardeşliği Nasıl Yaşadı?

©

02/01/2012 - 13:36 EHL-İ SÜNNET VE HADİS

©

09/05/2011 - 14:03 Tek Çözüm Yolu Kuran ve Sünnet Yoludur

©

06/01/2011 - 11:19 Peygamberimiz ve genç nesil

©

02/12/2010 - 11:04 Sevgili peygamberimizi üzmeyelim (2)

©

14/10/2010 - 18:21 Sevgİli Peygamberimizi Üzmeyelim (1)

©

24/09/2009 - 11:52 İSLÂMÎ DURUŞ

©

24/07/2009 - 12:00 Öncü Kuşağın Öncüsü HAZRETİ EBUBEKİR SIDDÎK r.a.

©

27/06/2009 - 11:44 Umre Yolcusuna Notlar

©

01/06/2009 - 15:51 MANEVÎ PROGRAM

©

02/05/2009 - 15:11 İlim Yolculuğu

©

07/04/2009 - 14:50 İslami Ölçülere Uygun Düğün

©

09/03/2009 - 15:38 Onlar, Rasûlullah (sav)’a Âşık İdiler

©

17/11/2008 - 23:37 Kur'an Âyetlerinde seçici Davranma Fitnesi

©

30/05/2008 - 22:54 Gençleri Nasıl Kazanabiliriz.

©

01/03/2008 - 00:58 GERÇEK MÜ’MİNİN ÖZELLİKLERİ
 
 

Site İçi Arama

10 Muharrem 1447 |  06.07.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.



( Maide Suresi - 54)

Bir Hadis

Şeddâd İbnu Evs (radıyallâhu anh) anlatıyor:

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki:

"Allah Teâlâ hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."


Müslim, Sayd 57; Tirmizî, Diyât 14; Ebû Dâvud, Edâhi 12; Nesâî, Dahâya 22; İbnu Mâce, Zebâih 3

Bir Dua

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur

“Bizi doyurup içiren, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Allah’a hamdolsun. İhtiyaçlarını karşılayacak ve kendisini barındıracak kimsesi olmayan nice insanlar vardır.”

(Müslim, Zikir, 64)

Hikmetli Söz

Bir kimse bütün
ilimleri kendinde
toplasa, Allah Teâlâ’nın
rızasına uygun hareket
etmedikçe kurtulamaz.


Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com