Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 873
Toplam 17346471
En Fazla 25928
Ortalama 2757
Üye Sayısı 169234
Bugün Üye Olan 112
Online Ziyaretci
 

 
İslami Ölçülere Uygun Düğün
07/04/2009 - 14:50
 
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki:

Üç kişi vardır ki, onlara yardım etmek Allah’ın üzerine bir haktır. Bu üç kişi şunlardır:

Allah yolunda cihada çıkan Mücahid

-Hürriyete kavuşmak için belirli bir bedel ödemesi şart koşulan kişi (Mükâteb)

-İffetli bir hayat yaşamayı arzu ederek evlenen kişi.”[1]


Düğünler, takva ve ihlas ölçüsüdür

Düğün, baba evinde onyedi yılı aşkın bir müddetle üzerine titrenerek titizlikle yetiştirilmiş taptaze bir gül fidanının yeni goncalar açması için bir başka bahçeye intikali münasebetiyle iki tarafın yaşadığı sevincin ve mutluluğun yakın akrabalar, samimî dostlar, değerli arkadaşlar ve seçkin davetlilerle paylaşılması olayıdır.

Yepyeni mutlu bir hayatın başlangıcı olan düğünlerimiz, gayet tabiî olarak İslâmî kişiliğimizin, manevî değerlerimizin, talip olduğumuz medeniyet anlayışının simgesi olmalı, haramla lekelenmemelidir.

Kadının tesettür şekli; onun kimliğini, kişiliğini, hayat anlayışını, sosyal statüsünü, takva ve iffet anlayışını sergilediği gibi, düğünler de düğün sahiplerinin takva ve ihlas derecesinin, sahip oldukları hayat anlayışının açık göstergesi olmaktadır.

Peygamberimiz (s.a.v)’in Sünnetinde düğünlerin neşe ve coşku içerisinde, sevinç ve mutlulukla, çevreye duyurularak alenen icra edilmesi uygun görülmüş, ancak Cahiliyet adetlerine uyularak içkili, çalgılı, tesettürsüz, mahrem ve nâ-mahrem ölçüsünün dikkate alınmadığı düğünlere izin verilmemiştir.

Nebevî ölçüler çok açık ve net olmasına rağmen âdet ve geleneklerin ağır basması nedeniyle ve çevrenin etkisiyle günümüzde düğün konusunda müslümanların farklı anlayışlara sahip olduklarını görüyoruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da “aşırı tavizkâr” ve “aşırı titiz” anlayışın ortasında ideal “itidal” çizgisini yakalama çabaları da yaşanmaktadır.

Her noktada ölçü ve ilke bazında Saadet Çağı’nı örnek alan şuurlu mü’min, gayet tabiî olarak o altın çağdaki düğünlerin nasıl yapıldığını görecek, Peygamberimiz (s.a.v)’in kendisinin, kızlarının ve ashabının tekellüfsüz, israfsız, sade ve nezih düğün şekillerini inceleyecek ve “aile halkına en hayırlı davranışı sergileyen” Allah Rasûlünü kendisine örnek olarak alacaktır.

Peygamberimiz (s.a.v) cahiliyet döneminden yeni kurtulan insanlara İslâmı tebliğ ederken yaşanmakta olan âdet ve geleneklere, o gün var olan kültürel yapıya sert ve katı müdahalede bulunmamış, sadece toplumu ıslah etme ve yeniden yapılandırma yolunu seçmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v) gençlik yıllarında iki defa Nur Dağı civarında koyun güderken Mekke’li gençlerin eğlencelerine katılmak istemiş, her ikisinde def çalınrak şarkı söylenerek icra edilen bir düğünle karşılaşmış, güneş çarpması sonucu uyuyakalmış, Mekke’li gençlerin eğlencelerine katılamamıştır. Peygamberimiz (s.a.v) bunu Allah Tealânın kendisini kötülüklerden koruması olarak değerlendirmiştir.[2]

Asr-ı saadette yapılan düğünlerde yer yer def çalındığı ve ezgiler söylendiği rivayetleri sahih hadislerde yer almaktadır. Bu düğünlerde söylenen bir ezgide tevhid inancına aykırı sözlere Peygamberimiz (s.a.v) müdahale etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v), “Aramızda yarın ne olacağını bilen bir var” ifadesini duyunca; “Yarın ne olacağını sadece Allah bilir. Siz, bunun yerine “Size geldik.. Size geldik.. Bizi selamlayın.. Biz de sizi selamlayalım, deseniz ya!..” demiştir.[3]

Bilindiği gibi, son derece hassas, takva sahibi alimler her konuda olduğu gibi musikî ve eğlence konusunda da titiz bir tutum sergilemişler, Efendimiz (s.a.v)’in bu konudaki sünnetini yorumlarken, düğün ve bayram dışında eğlenceye sıcak bakmamışlardır. İslam Alimlerinin bu konuda titiz davranmalarına, belki de nefsî arzuların ağır bastığı “eğlencelerde” mübah ve helâl sınırını korumanın zorluğu neden olabilir.

Hadis-i şeriflerde yer alan müzük ve eğlenceyi sınırlayıcı ve yasaklayıcı ifadeler sebebiyle, İslam tarihi boyunca genel anlamda eğlence ve musikî konusunda “cevaz” veren alimler daima azınlıkta olmuş, bu alimler bile daima ihtiyatlı ifadeler kullanmışlar, musikî parçalarında kullanılan sözlerin tevhid inancına aykırı olmaması, içki ve fuhuş gibi haramlara özendirmemesi, nağmelerin şehveti gıcıklayıcı olmaması, fitneye sebep olmaması, nâ-mahrem kadın sesi olmaması, (def ve ney gibi nefis üzerinde menfî etkisi olmayan aletler dışında) müzik aletlerinin kullanılmaması gibi şartlar zikretmişlerdir. Kahramanlık marşları, ilahî ve kasideler, kainattaki güzellikleri anlatan ezgiler gayet tabiî olarak caiz görülmüştür.

Müzik aletleri konusunda hadis-i şeriflerde genel ifadeler kullanılmış, def ve ney gibi bazı müzik aletlerine şartlı olarak cevaz ve ruhsat verilmiştir. Sahih-i Buharî’de yer alan “Ümmetimden öyle bir kavim olacak ki, onlar zinayı, ipek elbise giymeyi, içkiyi ve müzik aletlerini helal sayacaklar”,[4] hadisi-i şerifi bu konudaki en açık hadis-i şeriflerden biridir.

Düğünlerde kadınların kendi aralarında eğlenmeleri konusu ise, nâ-mahrem erkeklere görünmeme, haram işlememe, İslâmî edeb ölçülerini ihlal etmeme, fasıkların adetlerini taklit etmeme şartıyla “caiz” görülse bile; düğün eğlenceleri günümüzde genellikle haramlarla içiçe olduğu ve istismara açık olduğu için “takva” çizgisine aykırı görülmüştür.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da fütursuzca cevaz fetvası veren günümüzdeki bazı din adamları, düğünleri mahallî geleneklerin damgasını taşıyan kültürel olaylar olarak nitelemekte, İslâmî anlamda bir düğün icra etme düşüncesi ve kaygısı taşımamaktadırlar. Manevî ilkeleri bilerek veya bilmeyerek gözardı eden “Topluma Şirin Görünme” mezhebinin temsilcileri “İslamî Düğün” kavramını bile anlamsız bulmaktadırlar.

İslamî Düğün Modeli:

Bütün acımasız manevî tahribata, kasıtlı, planlı ve programlı dejenerasyona rağmen günümüzde gelişen İslamî şuurla doğru orantılı olarak gittikçe yaygınlaşan içkisiz, çalgısız, tekellüfsüz, her çeşit haramdan ve “ihtilat” tan uzak, kadınların kendi aralarında, erkeklerin kendi aralarında nezih bir ortamda mutedil programlarla İslamî anlamda takdire değer düğünler icra edilmektedir.

Ancak özellikle büyük şehirlerde birbirleriyle sık sık görüşemeyen kimselerin görüşmesine vesile olan düğünlerde, kalabalığın uğultusu ve çocukların gürültüsünden dolayı en güzide programlar bile gönül huzuruyla izlenememekte, sanki “âdet yerine gelsin” kabilinden bir program uygulanmaktadır.

Düğünlerde miting meydanı gibi bir hatibin inip öbürünün çıkması şeklinde artarda kürsüye çıkan hatiplerin bitmek bilmeyen konuşmaları ne kadar yersiz ve anlamsız ise; istese de istemese de yeteri kadar müzik gıdası(!) alan günümüz insanının, sanki gazinoda imiş gibi, düğün salonunda sadece müzik ve eğlence ile meşgul edilip ona sosyal, ailevî ve manevî anlamda hiç mesaj verilmemesi de o kadar yersiz ve anlamsızdır.

Üzüntüyle ifade edelim ki, bazı samimî çabalara rağmen, altını çizerek söylüyorum profesyonel anlamda “İslamî Sayılabilecek Özgün Düğün Müziği” hâlâ oluşturulamamıştır. İdeal İslam Ailesi kurmaya talip müslüman gençlerimiz, gayet haklı olarak düğünlerinde arzu edilen anlamda piyasa insanından farklı özel bir düğün programı gerçekleştirmeyi arzu etmekte, düğünlerinde “ihlas ve takva” sahibi ilim adamlarının da onayını alan tereddütsüzce ve çekinmeksizin icra edilebilecek İslâmî ölçlere uygun yeni düğün ezgilerinin ve alternatif düğün musikîsinin geliştirilmesini istemektedirler.

Bu boşluğun farkında olan birçok hatip, düğün konuşmalarında gayet haklı olarak düğün evinin “matem evi” olmadığını söylemekte, sadece konuşmalarla yetinilmemesini; ölüm ilahîleri ve cenaze marşları yerine mübah düğün ezgilerinin söylenmesini, günümüzde medyatik insanın ilgi alanlarını da dikkate alarak düğüne özgü gülme, eğlenme, şakalaşma, fıkra, mizah, skeç, latife türünden renkli bir programın uygulanmasını tavsiye etmektedirler.

Her kesimin arzu ettiği müziği bulabildiği bir zamanda, bizim bu konudaki derdimizi anlayabilen sanat ruhlu, musikî-şinas kardeşlerimizin; tarihî, millî ve manevî değerlerimizi ön plana alan yepyeni bir anlayışla, elimizdeki tasavvufî ve mahallî musikî parçalarından da yararlanarak, haramlara hiç düşmeksizin, helallerde aşırı gitmeksizin icra edilmek üzere; olan tatlı güfteleri, ince mesajları, ney müziğini andıran lahutî besteleri, kulak üzerinde şehevî ve cinsel etki bırakmayan hoş nağmeleri ile piyasaya alternatif olabilecek “İslâmî Anlamda Özgün bir Düğün Müziği” oluşturmaları samimî temennimizdir.

Kanaatimizce; sesiyle, sözüyle, sevgisiyle, çizgisiyle, fiziğiyle, gönlüyle toplumun azımsanmayacak büyük bir kesimi tarafından kabul gören gibi samimî, şuurlu, musikî-şinas genç kardeşlerimize; ayrıca alternatif programlar icra edilmesini arzu eden düğün salonu işletmecilerine, bu konunun önemine ve ciddiyetine inanan yetki ve imkân sahiplerine, “İslamî Düğün Modeli” boşluğunu doldurma konusunda büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Tirmizî: Fedailü’l-Cihad 20; Nesaî: Nikâh 5; İbn Mace: Itk 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/251, 437

[2] İbn Hıbban, Sahih: 3/56

[3] Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid: 8/129; Heysemî, Mecmeu’l-Bahreyn: 4/178; Taberanî, el-Mu’cemu’s- Sagîr: 1/124

[4] Buharî: Eşribe 6

 

[email protected]


Bu Makale 4595 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

04/07/2014 - 16:00 İTİKÂF, MANEVİYAT KAMPIDIR

©

04/12/2013 - 13:41 CİHAD VE BARIŞ PEYGAMBERİ

©

04/10/2013 - 14:33 Asr-ı Saadette Kardeşlik Örnekleri

©

04/06/2012 - 12:14 Sahabe Kardeşliği Nasıl Yaşadı?

©

02/01/2012 - 13:36 EHL-İ SÜNNET VE HADİS

©

09/05/2011 - 14:03 Tek Çözüm Yolu Kuran ve Sünnet Yoludur

©

06/01/2011 - 11:19 Peygamberimiz ve genç nesil

©

02/12/2010 - 11:04 Sevgili peygamberimizi üzmeyelim (2)

©

14/10/2010 - 18:21 Sevgİli Peygamberimizi Üzmeyelim (1)

©

24/09/2009 - 11:52 İSLÂMÎ DURUŞ

©

24/07/2009 - 12:00 Öncü Kuşağın Öncüsü HAZRETİ EBUBEKİR SIDDÎK r.a.

©

27/06/2009 - 11:44 Umre Yolcusuna Notlar

©

01/06/2009 - 15:51 MANEVÎ PROGRAM

©

02/05/2009 - 15:11 İlim Yolculuğu

©

07/04/2009 - 14:50 İslami Ölçülere Uygun Düğün

©

09/03/2009 - 15:38 Onlar, Rasûlullah (sav)’a Âşık İdiler

©

17/11/2008 - 23:37 Kur'an Âyetlerinde seçici Davranma Fitnesi

©

30/05/2008 - 22:54 Gençleri Nasıl Kazanabiliriz.

©

01/03/2008 - 00:58 GERÇEK MÜ’MİNİN ÖZELLİKLERİ
 
 

Site İçi Arama

10 Muharrem 1447 |  06.07.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

O gün hakimiyet yalnız Allah'ındır. O, insanlar hakkındaki hükmünü verir. İman edip makbul ve güzel işler yapanlar, Naim cennetindedirler. Dini inkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlara ise zelil eden bir azap vardır.

(Hacc suresi, 56-57)

( Hacc Suresi - 56)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre,

Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah yolunda (cihâd edilmesi için) sarfettiğin para, köle âzâd etmek için harcadığın para, fakire sadaka verdiğin para ve bir de aile fertlerinin ihtiyaçları için harcadığın para var ya! İşte bunların içinde sana en çok sevap kazandıracak olanı, ailen için harcadığın paradır.”


Müslim, Zekât 39

Bir Dua

"Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben müslümanlardanım."

Müslüman'ın duası (Ahkaf Suresi 15)

Hikmetli Söz

Kötü kimse, başkalarının ayıplarını saymak isterken, kendini dile getirir.

Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com