Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6440
Toplam 17255874
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161623
Bugün Üye Olan 273
Online Ziyaretci
 

 
RAMAZANIN HALET-İ RUHİYEMİZE ETKİLERİ
25/07/2009 - 11:01
 
Abdulhamit Kahraman
Hayatın kendisinde yorulmak vardır. Hayatın kendisinde bozulmak vardır. Ve yine hayatın kendisinde kirlenmek vardır. İşte ramazan bunu gidermek için vardır.

     Ramazanın varolma hikmetmerinin üst sıralarında bu sıraladığımız etkenler vardır. Ramazanı içinde buludığumuz ayla birlikte zahiren başladığını düşünürsek biraz eksik algılamış oluruz. Ramazanı rüzgarı ve etkisi aslında tam iki ay önce, yani üç ayların başlangıcı ile başlar. Gönüller Recep ayının başlangıcı ile birlikte ramazının geldiğini gördüler. Ramazanın o güzel kokusunu ta o zaman aldılar. Büyük bir bereket ve kişiyi kendisine getirme ayları olan üç ayların başlaması ile birlikte bir yerde ramazanda onlar için başlamış oldu.

       Kalbi yumuşatan, nefsi kıran infaklarını o gönüller bu ayda arttırdılar. Hep ihmal ettikleri pazartesi ve perşembe oruçlana başladılar. Kitap okumalarını ve engüzel söz olan Allah kelamını düşünmeyi bu ayda arttırdılar. Hayırda yarışmak ahlaklarınada bu ayda hız verdiler. Çünkü ramazan geliyordu. O gönüller için ramazan gerçekten onbir ayın sultanı idi. Sultanın ön hazırlıkları sultana yakışır olmalıydı.

       Ve Şabanın onbeşine gelindiğinde artık ramazan kendisini iyice göstermiş oldu. Çünkü iki hafta sonra en kıymetli, en bereketli ve en etkili ay başlamış olacaktı. Ancak şabanın on beşindeki berat gecesi -ki o gece kadir gecesinden sonraki en kıymetli gecedir.- Onlar için kurtulma, arınma ve Rahman olandan beratını alma gecesidir. Eğer Rahman onlara o gece beratlarını vermez ise; gelen ramazan o gönüller için çok soğuk ve buruk geçecekti. O yüzden çok tövbe ettiler, çok gözyaşı döktüler. O gece şafak vaktine kadar kendisini kınayıp hesaba çektiler. Bir yılını ve ömrünü düşündüler. Kendisine, yaptıklarına ve yapmadıklarına farklı açılardan baktılar. Eğer o berat gecesi beratlını alabilirlerse yüzü ve gönlü gülecek, ramazan onlar için bambaşka olacaktı.

 

       Artık ramazan iyice yaklaşmıştı. Karşıdan elleri dolu bir dolu bir şekilde bize tebessüm ederek geliyordu. Ancak bazı gönüller ise ramazandan pekte hoşlanmayacaktı. Çünkü o ayda uzun oruçlar ve uzun teravihler vardı. Ve bize ahireti fazlaca hatırlatıyordu. Hayattan ve nefsimizden bizi soğutuyor diye düşünüyorlardı. Onlar ramazanı biraz isteksiz ve birazda keyifsiz karşılayacaktı.

      Ramazan ayı boyunca orucun bitmesine kaç gün kaldığını ve bayramda ne yapacağını düşünüyorlardı. Ayrıca bayram gelmeden önce yeni elbiselerini nereden alacağının düşünmeyi

ihmal etmiyorlardı. Onlar için ramazan zor ve yorucu geçiyordu.

       O diğer gönüllerde ise; hayatın aslında kendisininde bir oruç tutmak olduğunu, ramazanda yaptığımız gibi bütün hayatımızı kendimizi tutarak ve kontrol ederek, terbiye edip yetiştirerek geçirirsek hayatımızın sonunda yani ahirette amel defterlerinin sağ taraftan verilerek, gerçek bayramın

o zaman olduğunu düşünüyorlardı. Onlar için ramazanın bitmesi diye bir şey yoktu. Bayram ise adeta bir tenefüs bir soluklanma idi. Hayat devam ediyordu ve Allah indinde iki dini hayat standardı

yoktu. Yani ramazan dindarlığı ve  ramazan sonrası dindarlığı diye bu laik ayrımı bizim kendi kafamızda ürettiğimizi onlar çok iyi biliyorlardı.

       Onlar, ramazanı “iki günü birbirine eşit olan ziyandadır” hadisindeki gibi algılayıp iki ramazanıda birbirine eşit olan ziyandadır şeklinde algılıyorlardı. İyilik yapmak için, hayır işlemek için, kuluğunun

kıvamını arttırmak için fırsat kolluyorlardı. Onlar ramazanın kendilerini Allah’a yaklaştırmak ve Allah indinde derece alacakları bir fırsat ayı olarak görüyorlardı.

Gündüzleri oruç tutarken, aklınada, elinede, dilinede, kalbinede oruç tutturuyorlardı. Hz. Peygamberin “ Nice oruç tutanlar vardır ki onlara sadece açlıkları ve susuzlukları kalmıştır.” hadisini hiç akıllarından çıkartmıyorlardı. Gece ise teravihler onlar için Allah’ a şükretmenin iyi birer fırsattı. Namazlarını ağır ağır kılıyor ve her okuduğuna dikkat ediyorlardı. Bu ayda sadece teravihle yetinmeyip nafileleri dahada arttırıyorlardı. Gece sahur için kalktıklarında, kalkışları ertesi gün bedenin ihtiyacı  olan gıdaları almak için değildi sadece, onlar sofraya oturmadan önce, yıl içinde çoğu kez ihmal ettikleri tehetcüt namazlarını artık hiç ihmal etmiyorlardı. Ağır ağır namazlarını kılıp sofraya öyle oturuyorlardı. Böylece ruhi yönlerinide aç bırakmamış olacaklardı.O günülller için ramazan bambaşka geçiyordu. Günler ilerledikçe ruhlarıda ilerliyordu. Hergün bir önceki günden daha iyi geçiyordu. Artık ramazanın son on gününe yaklaşılmıştı.

       Onlar son on günü daha bir yıl öncesinden özlemişlerdi. Evvelki sene tadı hala damaklarında olan, çok kuvvetli bir sünnet onları bekliyordu. Bu, yurdumuzda son yıllara kadar epeyce unutulmuş, ancak yeni yeni hatırlanan itikaf ibadeti idi. O gönüller için ramazan demek bir yerde “itikaf ayı” demektirde.

      Çünki Hz. Peygamberin hiç ihmal etmediği çok güçlü bir sünnetti bu! İtikafın kıymetini farketmemiş yürekler için itikaf, sadece dünyadan eletek çekip, bir camiye kapanmaktı. Ve bunu işi gücü olmayan

fakirler yada dervişler yapmalıydı...

      Ama o gönüller için ise itikaf; dengi olmayan bambaşka bir ibadetti. Onlar ramazan ayının son on gününü adeta iple çekerlerdi. Gelsede itikaf, girsek Rahman’ın bahçesine, gelsede itikaf, çıksak bu dünyanın dışına, gelsede itikaf içimiz gülse, gelsede itikaf çıksak sidretül müntehaya... İşte onlar itikafa böyle bakar. Onlar itikafa çok kıymet verir, itikafta lüzümsuz konuşmaz, hep okur, hep Allah’ı zikreder ve hep O’na secde ederler.

      Sürekli Allah’ a bakarak yaşayan yürekler için ramazan böyle geçer. Onlar ramazanı böyle algılar. Hayata eğer dünya tarafından değilde ahiret tarafından bakarsak ramazan bizim içinde böyle olabilir. Eğer ramazanın kıymetini bilirsek, onu bayramla birlikte bir köşeye atmazsak, ona bizim kıymetimizi bilir ve bizi bir köşeye atmaz. Hep bizimle birlikte gelir. Bizi hayatın kötülüklerine karşı, günaha ve isyana karşı, adeta bir örtü gibi korur.

      Ramazan bizi başkalaştırmak ve düzeltmek için gelmiştir.

      Ne mutlu ramazanla mutlu olanlara.

      Ne mutlu ramazanı kucaklayıp içine koyanlara...    

      [email protected]


Bu Makale 5286 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

22/08/2024 - 09:47 BİZİM KÖKLERİMİZ OSMANLIDIR AMA..

©

27/02/2023 - 09:24 DEĞERLİ HOCALARIM

©

28/09/2022 - 14:27 TEKFİRCİ..

©

31/01/2022 - 10:18 CÂMİLERİMİZ BU TOPLUMA NE KATIYOR?

©

24/01/2022 - 09:30 KARDAN HEYKELLER YAPMAK

©

27/12/2021 - 12:53 ÂİLEYE SAHİP ÇIK 

©

06/12/2021 - 09:31 DİN SORGULANABİLİR Mİ?

©

27/10/2021 - 15:39 ELEŞTİRİ BİR NİMETTİR

©

23/09/2021 - 11:47 İMAM HATİP NESLİ NASILDIR?

©

14/06/2021 - 09:27 GENÇLİĞE DİKKAT EDİNİZ

©

02/04/2021 - 10:43 FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR

©

12/01/2021 - 11:22 İŞTE TOPLUMUMUZUN HÂLİ BU

©

21/07/2020 - 13:18 GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?

©

21/07/2020 - 13:14 ŞİMDİ TAM ZAMANI

©

21/04/2020 - 09:14 CÂMİLER KAPATILDI CUMALAR KALDIRILDI AMA..

©

21/05/2019 - 10:06 UYARI VE HATIRLATMA

©

22/04/2019 - 09:46 ALLAH'IN (cc) DİNİNE YARDIM EDİNİZ

©

09/01/2018 - 09:50 HADİSLER KUR'AN'A ARZ EDİLEBİLİR Mİ?

©

02/12/2016 - 13:24 SURİYE'DE NELER OLUYOR?

©

23/06/2016 - 12:02 VE RAMAZANIN SULTANI İ'TİKAF GELDİ..

©

03/06/2016 - 16:49 BU RAMAZAN FARKLI OLSUN

©

21/05/2016 - 15:00 BU GECELER BİDAT Mİ DİR ?

©

29/02/2016 - 12:16 28 ŞUBAT BİTTİ Mİ, SİNDİ Mİ?

©

19/07/2013 - 19:54 SÜNNET NEDEN ÖNEMLİDİR?

©

30/07/2012 - 10:55 UNUTULAN SÜNNETLER

©

03/04/2012 - 12:46 EĞİTİMDE EBEVEYN HATALARI

©

26/01/2012 - 14:22 YEDİĞİMİZ HER ŞEY HELAL Mİ­­­?

©

08/12/2011 - 11:15 HİCRİ YENİ SENE (1433)

©

21/09/2011 - 11:53 AKIL VE DOĞRU DÜŞÜNME

©

25/04/2011 - 11:45 Hz.PEYGAMBER (sav)’İN SAHABEYİ YETİŞTİRME YÖNTEMİ

©

11/03/2011 - 11:32 KOMPLEKSLİ İNSANLAR

©

07/01/2011 - 15:12 BENCİL İNSANLAR

©

03/12/2010 - 17:23 HAYANIN ERİMESİ

©

14/10/2010 - 17:51 Menfaatçilik Hastalığı ve KREDİ KARTI GERÇEĞİ

©

26/07/2010 - 14:45 RAMAZAN ve İ'TİKAF

©

21/06/2010 - 12:22 HIRÇIN İNSANLAR

©

22/03/2010 - 14:57 ZEKİ İNSANLAR

©

18/02/2010 - 18:39 AKILLI İNSANLAR

©

21/01/2010 - 18:05 ZULMÜN VE ZALİMİN PSİKOLOJİSİ..

©

31/12/2009 - 21:57 HİCRİ YENİ SENE (1431)

©

25/11/2009 - 11:26 KALBİN TERBİYESİ

©

30/09/2009 - 14:22 ERGENLİK PSİKOLOJİSİ VE DİNİ EĞİTİM - 1

©

20/08/2009 - 17:20 RAMAZAN ve İ’TİKAF

©

25/07/2009 - 11:01 RAMAZANIN HALET-İ RUHİYEMİZE ETKİLERİ

©

02/07/2009 - 11:32 İDEOLOJİK EĞİTİM SİSTEMİ VE SONUÇLARI

©

02/05/2009 - 16:15 POPÜLER KÜLTÜR KISKACINDA İNSAN ve ARINMA

©

08/04/2009 - 17:41 AİLEDE SAYGI VE ANLAYIŞ

©

04/02/2009 - 23:37 FESADIN PSİKOLOJİSİ

©

31/12/2008 - 17:47 HİCRİ YENİ SENE (1430)

©

10/11/2008 - 22:11 İslamın İnfak Anlayışı

©

15/09/2008 - 23:12 CİMRİLİĞİN PSİKOLOJİSİ

©

05/06/2008 - 23:18 KUR’AN’DA İNSANIN TERBİYE SÜRECİ
 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

"Münâfıklar sizinle ilgili olayları çok yakından izler, devamlı olarak havayı yoklarlar: Şayet Allah size bir zafer lütfederse: "Biz de sizinle beraber değil miydik?" derler. Eğer kâfirler zaferden yana bir pay elde ederlerse onlara: "Bizim taraf size galip durumda iken sizi kollamadık mı, müminlerin size karşı savletini içten içe engellemedik mi?" derler. Kıyamet günü Allah, sizinle onlar arasında hükmünü verecek ve Allah kâfirlere müminler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir."

( Nisa Suresi - 141)

Bir Hadis

Ebu Eyyub (radıyallahuanh) anlatıyor:

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir: Haya, koku sürünme, evlenme, misvak kullanma."

"Eğer ümmetime meşakkat vermeseydim, her namaz için misvak tutunmalarını onlara muhakkak emrederdim!"
Misvak kullanmakla o kadar emrolundum ki hatta bu hususta Kur'an (Ayeti) inecek sandım!" (Ahmed İbn-i Hanbel:1/337)



Tirmizî, Nikah 1

Bir Dua

“Rabbim! Beni sana çok şükreden, seni çok zikreden, senden çok korkan, sana itaat
eden, sana saygı gösteren, sana yönelen ve tövbe eden kimse eyle.”

(Tirmizî, Deavât, 114)

Hikmetli Söz

İhtiyarlık, gençliğin sonu ve neticesidir. Netice ise, başa bağlıdır. Gençliğini iyi geçirenin, ihtiyarlığının da iyi geçeceği umulur.

Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com