Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6446
Toplam 17255880
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161623
Bugün Üye Olan 273
Online Ziyaretci
 

 
FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR
02/04/2021 - 10:43
 
Abdulhamit Kahraman
Şunu en başa koyalım: Kalpler ancak Allah'ın c.c. elindedir. Kimse sonundan emin olamaz. Biz her zaman imânımızı korumaya çalışmalıyız ve Allah'tan c.c. her zaman hüsn-ü hâtime istemeliyiz.

Hz. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin en çok yaptığı duâ: "Ey kalpleri evirip çeviren Rabbimiz, kalplerimizi senin dininde sâbit eyle" idi.

Çünkü kalp 'dönerse' her şey döner. Kalp değişirse her şey değişir.

Bulunduğunuz hâle bakarak hep böyle devam edecek ve böyle kalacak diye bir çeşit 'emniyet' duygusu içine olmamalıyız.

Her zaman sonumuzdan korkmalı ve ince bir 'endişe' içinde olmalıyız. Çünkü bu duygu bizi 'diri' tutacaktır Allah'ın c.c. izniyle..

Bizler yaşadığımız toplumda çeşitli şekillerde sürekli kirleniyoruz. Ne yazık ki imânın ve islâm'ın hâkim olmadığı bir toplumda yaşıyoruz. İşte sâdece bu yüzden bile sürekli kirleniyoruz.

Toplumun hemen her katmanında insanı 'kirleten' ve 'zehirleyen' çok şey olmasına rağmen, onları arındıran ve tedâvi  eden etkiler ve mânevi hekimler oldukça azdır. Olanlar da toplumun diğer katmanları tarafından etiketlenir, ötekileştirilir ve kötülenir.

Dolayısıyla 'temizlenmek' için çok özel çaba sarfetmeye ihtiyacımız vardır! Ancak herkes bunu sağlıklı bir şekilde yapamaz ve çoğu kez kendini 'akıntıya' bırakır.

Tüm bunlarla birlikte,

Özellikle okuyan ve düşünen insanlarda zaman zaman zihinsel 'gitgeller' olabilir. Çünkü okuyan insanlar farklı fikirlere, bâzen de bir çok 'bâtıl' düşünceye mâruz kalabilir.

Onca 'fikir' bombardımanından sıyrılmak, kalbinde açılan yaraları sarabilmek ve en önemlisi onlara 'cevap' üretip iç dünyasında 'çürütebilmek' hiç de kolay değildir.

Önceleri sırât-ı müstakim üzere olupta sonradan yoldan çıkan ve 'acayip' (şaz) fikirler ileri süren zatları (hocaları) biraz da böyle okumak ve anlamak gerekir.

Çünkü bu zatların bir çoğu çokça okuduğu için bir süre sonra karşı arazinin kitaplarını da (merak edip) okumaya başlıyor. Artık büyük bir özgüvenle, "kendi kültürümün kitaplarını okudum biliyorum" düşüncesiyle beslendiği kitapları arkaya atabiliyor. İçinde 'zehirli' otların çokça olduğu karşı arazinin kitapları içinde 'cesurca' dolaşabiliyor.

Eğer oradaki iddialara, vehimlere ve şüphelere zihin dünyasında verilecek sağlıklı 'cevapları' yok ise degrade 'değişim' başlıyor!

İşte ne oluyorsa bundan sonra oluyor! İnsana önce farklı ve ilginç gelen, içi 'çözümsüz' felsefe dolu kitapları okudukça zihni yeniden şekillenmeye başlıyor! Sapma ve sırat-ı müstakimden uzaklaşma tam da burada başlıyor.

Okuyan herkes bilir ki

Felsefe ile uğraşan bir insan, eğer hazırlıklı ve 'donamlı' değilse mutlaka 'yara' alır. Çünkü felsefe vehim, 'şüphe' ve zan üzerine kuruludur. Birinin dediğini diğerinin kabul etmez. İçi adetâ 'çelişkiler' ve hurafeler yumağıdır.

Tüm bu zihinsel hurâfe dolu felsefî kitapları 'savunmasız' ve hazırlıksız bir şekilde okuyan insanımızda 'gelgitler' ve 'şüpheler' oluşmaya başlar.

Akabinde

Önce, zihnindeki mevcut anlayışında yada 'inanç' sisteminde kendince bâzı 'tadilatlar' yapar. Ancak zamanla buda ona yeterli gelmez. Çünkü zihin yoğun bir şekilde bâtıl 'şüphe' bombardımana mâruz kalmıştır.

İçinde yeni yeni şekillenen bu farklı yapı kendisini bir süre sonra iyice tatmin etmemeye başlar. Daha sonra inacındaki mevcut mânevi binayı tamamen yıkıp yeni baştan, aklına, hevâsına ve 'zanlarına' göre bambaşka bir inanç sistemi inşâ eder.

Sonra bizim karşımıza çıkar; "ben geliştim, değiştim eskiye sünger çektim, bambaşka bir insan oldum, "agnostik" oldum yâda önceki inancım "uydurulmuş dinmiş, ben şimdi indirilmiş dine inanıyorum" diyebilir!

Mesela

Daha önce zat evrim teorisine tamamem karşıyken, kendi ifâdesiyle: "Ben 800 tane evrim videosu seyrettim" diyebilir. Ardından bir bakarsınız açıkça evrim teorisine imân ettiğini ilân ediverir ve buna inanmayan insanları da haşa Kur'ân'a uymamakla, âyetleri inkâr etmekle itham edebilir!

Felsefe

Kimsenin kolay kolay 'sorgulayamadığı', sorgulayanların da acımasızca 'infaz' edildiği, insanlığa faydadan çok zarar getiren, kendine ve aklına imân etmiş insanların oluşturduğu zihinsel vehimler, 'doğmalar' ve 'varsayımlar' bütünüdür!

Felsefe

Kendisini hakikat ve 'hikmet' arayıcısı gibi gösteren, ancak gerçekte hikmet ile ve onun gerçek sahibi ile 'kavgalı' olan, şeytandan aldığı 'vahyi', kendi zihinsel düşünceleri gibi sunan bâtıl ve tutarsız, bir yığın 'şüpheler' dünyasıdır.

Felsefe

İnsanı aslâ hakikate ve hikmete ulaştıramaz! Çünkü felsefe hikmetin sâhibi olan Rabbimiz ile kavgalıdır ama buna karşılık şeytanı ile son derece barışıktır.

İnsanlara sâdece kendi çıkarımlarını yani aklının ulaştığı yerleri vâdeder, kendi doğmalarını doğru kabul edip insanların inanmalarını bekler!

Felsefe

İlk bakışta insan 'aklının' üretimi gibi gözükür, ancak gerçekte hiç de öyle değildir. Çünkü felsefe şeytanın insana bir çeşit' vahyidir'. Ama şeytan bu vahyi, kişinin kendi düşüncesi gibi gösterir. Buda onun bir başarısıdır.

Felsefe ve sevenleri aslâ felsefenin 'eleştirmesini' kabul edemezler. Kendilerini bir başkasının eleştirmesini de tahammül edemezler.

Özellikle bizler gibi 'inanç' sâhibi insanları felsefe üzerine yapımış olduğu haklı ve doğal eleştirilere bile şiddetle karşı çıkar ve geri püskürtmeye çalışırlar.

İşte bu yüzden felsefe eleştirisi pek yapılamaz. Çünkü yapanlar 'linç' edilmeyi göze almak durumunda kalırlar!

 

FELSEFENİN YARALARI NASIL SARILABİLİR?

 

Felsefe sonuçta bir şüpheler ve vehimler yumağıdır demiştik. 'Şüphe', şeytanın en çok sevdiği zehirdir. İlginçtir şeytan bir tek kendisinden şüphe ettirmez!

Şeytan, topluma faydası olacak olanlarla herkesten daha çok ve daha 'özel' ilgilenir. Tâbi şuda bir gerçektir ki; şeytan, ancak bizim açımızdan kapıdan girebilir! Zaaflarımız ona açılmış kapılarımızdır.

Ancak ona karşı çoğu kez tek başımıza kolay kolay gâlip gelemeyebiliriz. Bu çok kolay değildir. Bunu ancak Allah'a c.c. teslimiyetle ve 'birlikte' sığınarak yapabiliriz.

Felsefenin ve onun hâmisi şeytanın açtığı 'yaraları' giderebilmek için, içinde hiç şüphe olmayan Allah'ın c.c. kitabı olan Kur'ân ile tedâvi edilmelidir. Çünkü içinde 'şüphe' olmayan tek kitap Kur'ân'dır. Çünkü o Allah'ın c.c. sözleridir. Diğer tüm sözlerin ilacı ve şifâsı ancak Kur'ân'dadır.

Sonuçta

Kur'ân'ın şifâ olmadığı, tedâvi etmediği hiç bir şüphe ve 'maraz' yoktur! Tam korunma ise ancak ihlâs ve takvâ ile olur.

Tüm bunlarla birlikte

Bu derin yaralar Allah'a c.c. içten sığınmakla, çok duâ etmekle, çok hayırlar yapmakla, Kur'ân'a sarılmakla ve Hz. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin 'sünnetlerini' yaşamakla mümkün olabilir.

Kul, Allah'tan uzaklaşmazsa,

Allah'ta kuldan uzaklaşmaz!

Kendimizden emin olmadan

Her dâim Allah'a c.c. sığınarak ve O'na koşayak yaşayalım inşaallah.

 

Selâm ile.

Abdülhamit Kahraman

19. Şaban.1442

02. Nisan. 2021


Bu Makale 5282 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

22/08/2024 - 09:47 BİZİM KÖKLERİMİZ OSMANLIDIR AMA..

©

27/02/2023 - 09:24 DEĞERLİ HOCALARIM

©

28/09/2022 - 14:27 TEKFİRCİ..

©

31/01/2022 - 10:18 CÂMİLERİMİZ BU TOPLUMA NE KATIYOR?

©

24/01/2022 - 09:30 KARDAN HEYKELLER YAPMAK

©

27/12/2021 - 12:53 ÂİLEYE SAHİP ÇIK 

©

06/12/2021 - 09:31 DİN SORGULANABİLİR Mİ?

©

27/10/2021 - 15:39 ELEŞTİRİ BİR NİMETTİR

©

23/09/2021 - 11:47 İMAM HATİP NESLİ NASILDIR?

©

14/06/2021 - 09:27 GENÇLİĞE DİKKAT EDİNİZ

©

02/04/2021 - 10:43 FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR

©

12/01/2021 - 11:22 İŞTE TOPLUMUMUZUN HÂLİ BU

©

21/07/2020 - 13:18 GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?

©

21/07/2020 - 13:14 ŞİMDİ TAM ZAMANI

©

21/04/2020 - 09:14 CÂMİLER KAPATILDI CUMALAR KALDIRILDI AMA..

©

21/05/2019 - 10:06 UYARI VE HATIRLATMA

©

22/04/2019 - 09:46 ALLAH'IN (cc) DİNİNE YARDIM EDİNİZ

©

09/01/2018 - 09:50 HADİSLER KUR'AN'A ARZ EDİLEBİLİR Mİ?

©

02/12/2016 - 13:24 SURİYE'DE NELER OLUYOR?

©

23/06/2016 - 12:02 VE RAMAZANIN SULTANI İ'TİKAF GELDİ..

©

03/06/2016 - 16:49 BU RAMAZAN FARKLI OLSUN

©

21/05/2016 - 15:00 BU GECELER BİDAT Mİ DİR ?

©

29/02/2016 - 12:16 28 ŞUBAT BİTTİ Mİ, SİNDİ Mİ?

©

19/07/2013 - 19:54 SÜNNET NEDEN ÖNEMLİDİR?

©

30/07/2012 - 10:55 UNUTULAN SÜNNETLER

©

03/04/2012 - 12:46 EĞİTİMDE EBEVEYN HATALARI

©

26/01/2012 - 14:22 YEDİĞİMİZ HER ŞEY HELAL Mİ­­­?

©

08/12/2011 - 11:15 HİCRİ YENİ SENE (1433)

©

21/09/2011 - 11:53 AKIL VE DOĞRU DÜŞÜNME

©

25/04/2011 - 11:45 Hz.PEYGAMBER (sav)’İN SAHABEYİ YETİŞTİRME YÖNTEMİ

©

11/03/2011 - 11:32 KOMPLEKSLİ İNSANLAR

©

07/01/2011 - 15:12 BENCİL İNSANLAR

©

03/12/2010 - 17:23 HAYANIN ERİMESİ

©

14/10/2010 - 17:51 Menfaatçilik Hastalığı ve KREDİ KARTI GERÇEĞİ

©

26/07/2010 - 14:45 RAMAZAN ve İ'TİKAF

©

21/06/2010 - 12:22 HIRÇIN İNSANLAR

©

22/03/2010 - 14:57 ZEKİ İNSANLAR

©

18/02/2010 - 18:39 AKILLI İNSANLAR

©

21/01/2010 - 18:05 ZULMÜN VE ZALİMİN PSİKOLOJİSİ..

©

31/12/2009 - 21:57 HİCRİ YENİ SENE (1431)

©

25/11/2009 - 11:26 KALBİN TERBİYESİ

©

30/09/2009 - 14:22 ERGENLİK PSİKOLOJİSİ VE DİNİ EĞİTİM - 1

©

20/08/2009 - 17:20 RAMAZAN ve İ’TİKAF

©

25/07/2009 - 11:01 RAMAZANIN HALET-İ RUHİYEMİZE ETKİLERİ

©

02/07/2009 - 11:32 İDEOLOJİK EĞİTİM SİSTEMİ VE SONUÇLARI

©

02/05/2009 - 16:15 POPÜLER KÜLTÜR KISKACINDA İNSAN ve ARINMA

©

08/04/2009 - 17:41 AİLEDE SAYGI VE ANLAYIŞ

©

04/02/2009 - 23:37 FESADIN PSİKOLOJİSİ

©

31/12/2008 - 17:47 HİCRİ YENİ SENE (1430)

©

10/11/2008 - 22:11 İslamın İnfak Anlayışı

©

15/09/2008 - 23:12 CİMRİLİĞİN PSİKOLOJİSİ

©

05/06/2008 - 23:18 KUR’AN’DA İNSANIN TERBİYE SÜRECİ
 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Hani İbrahim, babası Azer'e (şöyle) demişti: "Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum."

( En'âm Suresi - 74)

Bir Hadis

Ukbe b. Âmir (r.a.)’tan rivayete göre dedi ki: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:

“Bu gece indirilen ve benzerleri görülmemiş birkaç ayet var biliyor musun?” (Bunlar): «Kul eûzü bi-Rabbi’l-felak» ile «Kul eûzü bi-Rabbi’n-nâs» (surelerinin) ayetleridir.”

Hadisi Müslim ve Ebu Davud rivayet etmiştir. Ebu Davud’un lafzı şöyledir:

Ben Rasûlullah (s.a.) ile birlikte Cuhfe ve Ebvâ arasında yürümekte iken bir rüzgar ve aşırı bir karanlık etrafımızı kapladı. Rasûlullah (s.a.) «Kul eûzü bi-Rabbi’l-felak» ile «Kul eûzü bi-Rabbi’n-nâs» surelerini okuyarak Allah’a sığınmaya başladı ve bu arada şöyle diyordu: “Ey Ukbe, sen de bu iki sureyi okuyarak Allah’a sığın. Allah’a sığınan hiçbir kimse bunlar gibisiyle ona sığınabilmiş değildir.”

[Müslim, I, 558; Ebu Davud, II, 73]

Bir Dua

Allah’ım! Peygamberin Muhammed (s.a.s.)’in senden istediği hayırlı şeyleri biz de senden istiyoruz. Yine Peygamberin Muhammed (s.a.s.)’in sana sığındığı şeylerden biz de sana sığınıyoruz.”

(Tirmizi, Deavât, 94)

Hikmetli Söz

Allahım, Senden, muzır bir şeye ve saptırıcı bir fitneye uğramaksızın, kazaya rızâ, ölümden sonra rahat bir hayat, ce­mâline bakma lezzeti ve Sana kavuşma şevki istiyorum ve zulmetmekten ya da zulme uğramaktan, düşmanlık etmek­ten veya düşmanlığa maruz kalmaktan, hata işlemekten ve­ya, bağışlanmayacak bir günaha girmekten Sana sığınırım.




Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com