Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6214
Toplam 17255647
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161598
Bugün Üye Olan 248
Online Ziyaretci
 

 
ORUÇ ve DENGE
24/07/2009 - 11:15
 
Hüseyin K.Ece
Oruç ve denge Oruç ve mizan Oruç ve teenni Oruç ve ölçülü olmak Oruç ve dünyanın dengesi Oruç ve ötekiler

   Orucun sayısız faydalarından, Ramazan ayının sayısız bereketlerinden ve orucun farz oluşunun pek çok hikmetlerinden bahsedilebilir.

  Ben burada sadece bir tanesine vurgu yapmak istiyorum: Denge.

  Ramazan/oruç insan ve toplum hayatında olması gereken dengenin kurulmasına yardımcı olabilecek ciddi bir güçtür, uygun bir zaman dilimidir.

Oruçla bütün bunların, hayatın dengesinin ne alakası var denilebilir?

Fiziksel bir dengeden bahsediyorsak, doğru; bunlar arasında bir bağ yok gibi görünüyor.

Ama beşeri bir dengeden, toplumsal bir nizamdan, ölçülü olmaktan, ağırbaşlılıktan söz edersek; oruçla bu denge arasında önemli bir ilginin olduğunu görürüz.

Akıl ile hisler, ruh ile beden, iç âlem ile dış yapı, bedenin ihtiyaçları ile iştahlar (şehvetler), kazanma ile harcama, ihtiyaçlar ile hırslar arasında bir dengeden söz ediyorsak; oruçla ilgisi var.

Kur’an şöyle diyor:

“Allah göğü yükseltti ve mizanı (dengeyi) koydu. Sakın dengeyi bozmayın.” (Rahman, 55/7-8)

Yüce Yaratıcı kâinata; yani yere ve göklere, bütün cansızlar âlemine, hayvanlara ve bitkilere fiziksel ve kozmik anlamda muazzam bir denge yerleştirdi. Nizam ve düzen var etti. Her canlı veya cansız varlık bu düzen içerisinde hayatını sürdürüyor.

Daha doğrusu görevini yerine getiriyor. Çünkü her yaratığın bir görevi vardır.

İnsan, bu dengeyi, bu düzeni kainatın her parçasında görebilir. Denizlerde, dağlarda, gökyüzünde, gezegenlerde ve yıldızlarda, canlıların hayatında… En dakik hesaplara dayalı bu denge, insan aklını altüst edecek kadar muazzamdır. Hayatın devamı ve insanın yaşayabilmesi için buna ihtiyaç vardır. Yaratan da zaten böyle takdir etti, devamını böyle sağlıyor.

Aynı dengenin müstesna bir örneğini de insan bünyesinde de görmekteyiz. En mükemmel bir şekilde yaratılan insan da denge üzere bina edilmiştir.

“Ve şu emin beldeye yemin olsun ki,  Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin, 95/3-4)

Vücut azaları arasında hem biçim olarak hem de fonksiyon olarak olağanüstü bir denge vardır. Aynı dengeyi akıl-ruh-yürek, beden gücü ile kabiliyetler arasında da görüyoruz.

Kur’an’da bu dengeye dikkat çekilmesinin bir sebebi Allah’ın yüce Kudretine işaret edilmesi ise, ikinci bir sebebi de insanı “dengeli davranma”ya  davettir.

Sanki şöyle deniliyor: “Ey insan, görüyorsun ki kâinatın ve insanın ontolojik yapısında bir tenakuz, çatlak, karmaşa, eksiklik yok. Her bir uzvun diğerine mütenasip ve dengeli bir şekilde yaratıldı. (İnfitar, 82/7) Kâinattaki hayat bu denge sayesinde devam edip gidiyor. Sen de hayatının dosdoğru bir istikamette devam etmesini istiyorsan yaşantının her alanında dengeye dikkat et.

Zira insan ve toplum hayatında olması gereken dengeyi koruyanlar; istikamet, güzellik, mutluluk, bereket üzere ve zararsız yaşarlar.”

Böyleleri aynı zamanda toplum hayatının dengesine de yardımcı olurlar.

İnsan ve toplum bünyesindeki dengenin bozulmasına Kur’an ‘fesat’ diyor. (bak. Bakara, 2/205. Maide, 5/33, 64. Rûm, 30/41. Fecr, 89/12)

Fesat; bozulma (tefessüh), kokuşma, orta yoldan ayrılma anlamlarına gelir. Bu bir manada dengesizlik, nizam/düzen dışılıktır.

Müfsit;  bozan, bozgunculuk yapan, ifsat eden demektir. 

Fesadın karşıtı sulh veya salah’tır. Sulh veya salah; iyi olma, düzelme, iyiliğe aracı olma anlamlarına gelir. Bunun çoğulu maslahattır. Maslahat, iyi olan halleri, düzelmeyi, faydalı olan şeyi ifade etmektedir.

Fesat, hem Allah’ın hakkını ihlâl etmek, hem kulların hakkına tecavüz etmektir. Allah’ın tayin ettiği sınırları aşmak anlamına gelen günahları işleyen bir kimsenin bedeninde ve hayatında fesat var demektir. Söz gelimi, uyuşturucu kullanmak Allah’ın bir yasağını çiğnemektir. Uyuşturucu kullananların ruh ve beden sağlıklarının yerinde oladuğunu kimse iddia edemez.

İşte bu durum o kimse ve o kimsenin içinde yaşadığı toplum için bir fesattır.

Fesat, insan bünyesindeki dengeyi bozar, hayatı hedefinden saptırır. Zararı giderek kişiden topluma yayılır. Toplumu anlaşmazlığa, kargaşaya, kavgaya, savaşa; dolaysıyla çürümeye sürükler.

Onun için Yüce Yaratıcı insanlara; “Sakın dengeyi bozmayın” (Rahman, 55/8),  ya da “Islah olduktan sonra yeryüzünü ifsat etmeyin” (A’raf, 7/56, 85) diye buyurur.

Islah; yani düzelme, nizam ve intizam, denge ve adalet ancak ilâhî ölçülere uymakla gerçekleşir. Âyetteki “Islah olduktan sonra” ifadesini böyle de anlamak mümkün. Yani her türlü dengeyi/adaleti O’nun koyduğu ölçülerle/hükümlerle kurun, dengeyi felakete çevirecek işler yapmayın.

Kur’an müslümanlara “vasat ümmet” olarak tarif ediyor. (Bakara, 2/143) “Orta ümmet” diye çevirilen bu sıfat, aynı zamanda müslümanların dengeli ve âdil olmaları gerektiğini de ifade eder. (Tefhimu’l-Kur’an, 1/123. Fi Zılal, 1/131. Hayat Kitabı Kur’an, 1/54)

İlâhî ölçülerden yüz çevirenlerin tarihten beri kendilerini ve toplumları nasıl ifsat ettiklerini, insanlara daha bu dünyada iken cehennemi yaşattıklarını biliyoruz.

Bu gibi adamların hayatı kendilerine nasıl zehir ettiklerini, çevrelerine ne gibi zararlar verdiklerini, çevremize bakarak anlayabiliriz.

Bundan dolayı rahatlılka diyebiliriz ki; müslümanlar için iyi ki Ramazan ayı ve oruç var.

Ramazan ayı müslümanlar için bir açıdan denge ayıdır. Dengeli olmayı öğrenme ayıdır. Bu ay müslümanın kendi bünyesinde dengeyi yeniden kurmasına yardımcı olurken, bunu topluma da taşımasını sağlar. Denge üzere yaşayan insanların çoğunlukta olduğu toplumda da düzen, huzur ve güven olur.

Dengesiz adamlardan meydan gelen bir cemiyette dengeden, haktan hukuktan bahsedilir mi? Halk arasında yanlış iş yapanlar kakkında ‘dengesiz adam’ denilmesi boşuna değildir.

Sahih mi zayıf mı olduğunu tesbit edemediğim Peygambere nisbet edilen bir rivâyetten bahsetmek istiyorum. Rivâyetin sahih olup olmaması bir yana, güzel ve doğru bir mesaj veriyor. Şöyle deniliyor:

“Dünyanın dengesi şu dört şeyle mümkün olur:

*Alimlerin ilmi,

*yöneticilerin adaleti,

*zenginlerin cömertliği ve

*fakirlerin duasıyla.

Alimlerin ilmi olmasa cahiller helâk olur. Zenginlerin cömertliği olmasa fakirler helâk olur. Fakirlerin duası olmasa zenginler helâk olur. Yöneticilerin adaleti olmazsa bazı insanlar diğerlerini, tıpkı kurdun koyunu yediği gibi yerler.” (nak. Dürretü’l Vaizîn, sayfa 29. Osman ibnu Hasan, İstanbul 1313)

Bu dört şey toplum binasında denge sütunu gibidirler. Dört ana unsur, dört ana temel. Bunlar aynı zamanda kişilerin ve toplumların muhtaç olduğu ana değerlerdir. Bu değerler insanı ve toplumu ihya ve ıslah eder. Bunlardan mahrum kalanların bir yanı eksik demektir.

Dikkat edilirse bunların her birinin bir yönüyle Ramazan ve oruçla ilgisi olduğu görülecektir.

* Alimlerin ilmi: Alimler olmazsa meydan cahillere kalır. Toplumun işi cahillere kaldığı zaman, felâketler katlanarak gelir. Buradaki cahilin okumamış anlamda kullanılmadığına dikkat edelim. Vurgu; okuduğu halde nereden nasıl yapacağını bilmeyenleredir. Cahil, nâdân kimsedir. Yani olgun ve âdil davranıştan yoksun, kaba ve çıkarcı tiptir.

Düşünün ki insanların işi bu gibilere kaldı… O toplumun hali ne olur? İşini ve yönetimini cahillete emanet edenlere eyvahlar olsun. Bunlar kendi huzurlarını kendi elleriyle berbat ederler.

* Yöneticilerin adaleti: Din diliyle ‘ulu’l-emr’ veya ‘veliyyü’l-emr’. Yani işin kendisine emanet edildiği ehil ve emin kişiler. “Ehil ve emin kişi.” Ne güzel. Hem o işin ehli olacak, hem de emin olacak. Yani âdil ve güvenilir. Aynı zamanda akıllı ve becerikli.

Kendisine bir iş ve sorumluluk yüklenen herkes yöneticidir. Yöneticiler adaletle iş yaparlarsa denge sağlanır. Adaletsizlik güvensizliği, kaosu ve umutsuzluğu doğurur. Adaletin olmadığı yerde insanlar haklarını kendi elleriyle almaya kalkışırlar. Bu da intikam duygularını artırır, kan davalarını doğurur, mafya ve çeteleşmeye sebep olur. Zayıflar haklarını alamazlar, haksızlıklar artar.

Toplumu ayakta tutan en önemli denge adalettir dense yanlış olmaz.

Ramazan müslümana âdil olma şuuru, adaletle davranma ahlâkı kazandırır. Çünkü bunların temelinde yatan şuur takvadır. Yani Allah korkusudur, Allah’a karşı sorumluluk bilincidir. Bu korku olmazsa, bu sorumluluk bilinci olmazsa insan ne kadar âdil olabilir ki ?

Ramazan takva bilincinin artırıldığı bir zamandır.

* Zenginlerin cömertliği : İmkanı olanlar; ellerinde olanı ötekilerle paylaşırlarsa, yani infak ederlerse; geçinme ve dünyalıkları paylaşma konusundaki denge sağlanabilir.

Cimri zenginlerin çok olduğu bir belde halkına esef etmek gerekir.

Paylaşmak, aynı zamanda ötekini benimsemek ve değer vermektir. Çevresinde diğerlerini de hesaba katmak ve onlarla barış köprüsü kurmaktır. Başkasına vermeyen, onu yabancı sayar, ondan çekinir, arasına mesafe koyar. Mesafe, yabancılaşmayı ve güvensizliği artırır.

Ramazan aynı zamanda infakı öğrenme veya infak etme ayıdır. Ramazan, paylaşmak, bölüşmek, bilişmek, başkalarının halinden haberdar olmak ayıdır.

Ramazan helâlden kazanma, helâle sarfetme şurunun dirildiği aydır. Helâlden kazanılmayan malların infak edilmediği, edilemediği bir gerçektir. Oruç bu anlayışı kazandırır.

Paylaşmasını bilen; paylamayı, dışlamayı, tepeden bakmayı unutur. Bu da kesimler ve sınıflar, zenginler ve yoksullar, sağlamlar ve özürlüler arasındaki dengeyi korur.

* Fakirlerin duası: Dua, Allah’ı yardıma çağırmaktır. Allah (cc), her yardım çağrısına cevap verir. Ama zayıfların, ezilmişlerin ve haksızlığa uğrayanlarınkini daha fazla.

Peygamber (sav) Hicretin 10. yılında Yemen’e vali olarak gönderdiği Muaz b. Cebel’e, “… Mazlumun duasından sakın. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur…” (Buharî, Cihad, 180) demişti.

Ramazanda sevindirilen her fakir, kendisine infak edilen her bir muhtaç, kendisiyle imkanların/iftarların bölüşüldüğü her dost; ikram edilen her bir âdemoğlu, müslüman toplumda denge direğidir.

Bunların sayısının çok olması, dengenin güçlü olması manasına gelir.

Ramazan duaların arttığı ve çok çok kabul edildiği bir ibadet zamanıdır. Kişi kendisine dua edenlerin sayısını bu zamanda daha da artırabilir.

Birbirine dua eden insanlardan kurulu bir toplum da fesadın uzağındadır.

Ya bir de tersi olursa? Yani birbirine dua eden insanlar değil de, birbirine lânet edenlerden kurulu bir toplum...

Birbirinin dostu, kardeşi veya karındaşı değil de ;  birbirinin kurdu olanlardam meydan gelen bir toplum...

Birbirine yardım etmeye, destek olmaya, açığını kapatmaya değil ;  birbirini yemeğe hazır kimselerden kurulu bir toplum... ise böylesine bir cemiyet ne denge üzerindedir, ne de huzura sahiptir.

Böyle bir toplumda güvenden ve hoşgörüden bahsedilemez.

Ramazan, kendini hakkıyla değerlendirenlere, kurt veya başkasına dert olmayı değil; mert olmayı öğreten bir aydır.

Oruç, yalnızca kendi çıkarını düşünen egoist bir fert olmayı değil ; Allah’ın vereceği karşılığı umarak cömert olmayı talim eder.

Ramazan ayı müslümanlara diğerleri için dua eden, onların iyiliğini isteyen, başkalarına dost olmayı tavsiye eden, başkalarına yüreklerinde yurt olmayı öğretir.

Ramazan’ı, inanarak ve karşılşığını Allah’tan bekleyerek değerlendirenler, ondan;  beden ve toplum bünyesinde dengeyi korumayı öğrenirler.

 Hüseyin K. Ece 25.07.2009 Zaandam/Hollanda


Bu Makale 5278 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

01/02/2019 - 14:41 KUR’AN’DA YOL (SEBİL) ile YAPILAN TAMLAMALAR 2

©

01/02/2019 - 14:36 KUR’AN’DA YOL (SEBÎL) ile YAPILAN TAMLAMALAR 1

©

01/02/2019 - 14:26 DOĞRU YOL İŞTE BUDUR 2

©

01/02/2019 - 14:23 DOĞRU YOL İŞTE BUDUR 1

©

01/02/2019 - 14:18 “BEN NEFSİMİ TEMİZE ÇIKARMAM”

©

01/02/2019 - 14:12 YOLUN EN DOĞRUSU YOLUN EN EĞRİSİ

©

20/04/2018 - 17:02 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 7

©

23/03/2018 - 15:10 KUR’AN’DA MÜJDE ve EĞİTİM İLİŞKİSİ

©

19/02/2018 - 12:30 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 6

©

19/01/2018 - 10:43 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 5

©

25/12/2017 - 11:58 SELÂM OLARAK TAHİYYE

©

20/11/2017 - 10:27 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 4

©

18/10/2017 - 10:33 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 3

©

21/09/2017 - 12:14 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 2

©

28/08/2017 - 09:17 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 1

©

24/06/2017 - 12:14 ŞEHÂDET İMAN İDDİASIDIR AMA İSBATI GEREKİR

©

23/05/2017 - 16:44 ORUÇ İMSAK (TUTMAK)TIR

©

29/03/2017 - 10:51 BU DEVİRDE PEYGAMBERİ ÖRNEK ALMAK 5

©

08/03/2017 - 16:07 BU DEVİRDE PEYGAMBERİ ÖRNEK ALMAK 4

©

04/02/2017 - 11:56 BU DEVİRDE PEYGAMBERİ ÖRNEK ALMAK 3

©

02/01/2017 - 10:23 BU DEVİRDE PEYGAMBERİ ÖRNEK ALMAK 2

©

05/12/2016 - 10:11 BU DEVİRDE PEYGAMBERİ ÖRNEK ALMAK 1

©

02/11/2016 - 10:38 KUR’AN’A GÖRE KUR’AN’IN TEMEL ÖZELLİKLERİ

©

01/10/2016 - 11:23 SÖZÜN EN GÜZELİNE UYMAK İYİ SONUCA GÖTÜRÜR

©

08/09/2016 - 09:05 İBRAHİM’İN ve HÂCER’İN KURBANI

©

31/08/2016 - 10:15 ZALİMLERE YANAŞMAK TEHLİKELİDİR

©

15/07/2016 - 18:56 BİRİLERİ YALAN SÖYLEMEYE DEVAM EDİYOR

©

25/06/2016 - 09:34 TEZKİYE, RAMAZAN ve ORUÇ 5

©

18/06/2016 - 11:00 TEZKİYE, RAMAZAN ve ORUÇ 4

©

13/06/2016 - 10:16 TEZKİYE, RAMAZAN ve ORUÇ 3

©

06/06/2016 - 09:53 TEZKİYE, RAMAZAN ve ORUÇ 2

©

30/05/2016 - 12:45 TEZKİYE, RAMAZAN ve ORUÇ 1

©

05/05/2016 - 14:03 EN HAYIRLI TOPLULUK 3

©

11/04/2016 - 10:06 EN HAYIRLI TOPLULUK 2

©

14/03/2016 - 12:55 EN HAYIRLI TOPLULUK 1

©

16/02/2016 - 09:58 hz. ÂDEM’İN BABASI KİM

©

26/01/2016 - 18:23 hz. EBU BEKR SÜNNİ, hz. ALİ de ŞİȊ DEĞİLDİ

©

26/12/2015 - 15:13 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 10

©

23/11/2015 - 09:48 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 9

©

27/10/2015 - 16:44 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 8

©

28/08/2015 - 19:24 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 7

©

20/07/2015 - 18:04 ALLAHA’ YAKIN OLMA BİLİNCİ

©

30/06/2015 - 16:39 KUR’AN’DA RAMAZAN

©

29/05/2015 - 11:31 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 6

©

23/04/2015 - 12:54 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 5

©

03/04/2015 - 18:21 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 4

©

09/03/2015 - 13:03 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 3

©

03/02/2015 - 14:43 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 2

©

30/12/2014 - 13:11 PEYGAMBERE İHTİYAÇ VAR MI 1

©

27/11/2014 - 17:04 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 5

©

19/11/2014 - 12:19 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 4

©

20/10/2014 - 15:53 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 3

©

27/08/2014 - 13:16 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 2

©

01/08/2014 - 11:04 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 1

©

04/07/2014 - 16:31 BESMELE; İMAN ve SAYGI İKRARIDIR

©

30/05/2014 - 18:48 ABDEST ALMAK PEYGAMBER’E KARDEŞ OLMAKTIR

©

11/04/2014 - 10:53 AÇLIK ve KORKU UYARISI

©

09/04/2014 - 11:21 ENGELLER ve AYAK BAĞLARI 4

©

03/04/2014 - 14:39 ENGELLER ve AYAK BAĞLARI 3

©

10/01/2014 - 11:15 ENGELLER ve AYAK BAĞLARI 2

©

24/12/2013 - 14:11 ENGELLER ve AYAK BAĞLARI 1

©

11/11/2013 - 15:39 BÜYÜK HİCRETİN BÜYÜK SONUÇLARI

©

09/10/2013 - 10:15 PEYGAMBER’E İTAAT ŞART MI

©

03/09/2013 - 12:27 KUR’AN’DA AİLE MODELLERİ 2

©

12/08/2013 - 08:51 KUR’AN’DA AİLE MODELLERİ-1

©

08/07/2013 - 11:36 ORUÇ ve ÖZGÜRLÜK BİLİNCİ

©

17/06/2013 - 15:46 İMANIN KAZANIMLARI

©

21/05/2013 - 11:05 ALLAH’IN YARDIMCILARI (Ensâru’llah) 2

©

22/04/2013 - 10:26 ALLAH’IN YARDIMCILARI (Ensâru’llah) 1

©

19/03/2013 - 13:02 ALLAH’A HAKKIYLA SAYGI (Haşyetu’llah)

©

14/02/2013 - 13:37 ALÇAK DÜNYA (MI)

©

24/01/2013 - 14:11 ALLAH’TAN KORKMALI (MIYIZ?) 2

©

27/12/2012 - 10:14 ALLAH’TAN KORKMALI (MIYIZ?) 1

©

20/11/2012 - 10:13 ON MUHARREM’DE NE OLMUŞTU

©

19/10/2012 - 10:58 KURBAN: ALABİLMEK İÇİN VERMEKTİR

©

25/09/2012 - 10:56 ALLAH’IN DOSTLARI (Evliyâu’llah) 2

©

27/08/2012 - 15:54 ALLAH’IN DOSTLARI (Evliyâu’llah) 1

©

23/07/2012 - 11:13 RAMAZAN İSLÂMIN SEMBOLLERİNDENDİR (Şeâiru’llah) 3

©

26/06/2012 - 15:23 ALLAH’IN SEMBOLLERİ (Şeâiru’llah) 2

©

30/05/2012 - 16:11 ALLAH’IN SEMBOLLERİ (Şeâiru’llah) 1

©

26/03/2012 - 13:05 MUVAHHİDLERİN ÖZELLİKLERİ

©

29/02/2012 - 13:29 ALLAH’I UNUTANLAR GİBİ OLMAYIN

©

26/01/2012 - 14:37 DİNLEME AHLÂKI 4

©

28/12/2011 - 11:22 DİNLEME AHLAKI 3

©

28/11/2011 - 11:10 AZAPLA MÜJDELEME

©

20/10/2011 - 17:42 KURBAN; NE KADAR VAZGEÇEBİLİRSEN

©

07/09/2011 - 14:36 DEDİN Kİ…

©

05/08/2011 - 19:47 ORUÇ TAKVAYI GÜÇLENDİRİR

©

04/07/2011 - 14:35 DİNLEME AHLAKI 2

©

03/06/2011 - 12:02 DİNLEME AHLÂKI 1

©

09/05/2011 - 13:57 ALLAH’IN İPİ (HABLU’LLAH)

©

18/04/2011 - 14:24 ALLAH’IN BOYASI (Sibğatu’llah)

©

07/03/2011 - 13:00 ALLAH’IN HAKKI (Hakku’llah)

©

14/02/2011 - 12:04 Boş İşlere Müşteri Olmak

©

06/01/2011 - 10:38 ALLAH’IN KULLARI

©

22/11/2010 - 14:56 ALLAH’IN GÜNLERİ

©

14/10/2010 - 18:51 HARAM KAZANÇ İFSAT EDER

©

26/07/2010 - 14:14 Orucu Yürek İle Tutmak

©

22/06/2010 - 12:39 Okunması Gereken Üç Kitap

©

18/05/2010 - 11:47 Ahirete İman : Hesap Verme Bilinci

©

28/04/2010 - 11:02 MÜSRİF KİMDİR

©

22/03/2010 - 15:27 İSRAF; ÇAĞDAŞ AŞIRILIK (2)

©

22/02/2010 - 13:23 İSRAF; ÇAĞDAŞ AŞIRILIK (1)

©

30/12/2009 - 17:40 İSLÂMÎ KAYNAKLAR AÇISINDAN ŞİİR

©

23/11/2009 - 16:17 BAYRAMIN BAĞIŞLADIĞIN KADARDIR

©

19/10/2009 - 14:55 Vahiy Karşısında Peygamber

©

24/07/2009 - 11:15 ORUÇ ve DENGE

©

25/06/2009 - 09:29 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGİSİ) 4

©

01/06/2009 - 14:57 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGİSİ) 3

©

28/04/2009 - 16:06 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGİSİ) 2

©

16/02/2009 - 23:26 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGİSİ) 1

©

05/01/2009 - 23:03 HİCRET ÜZERİNE DİYALOĞ

©

22/12/2008 - 23:37 KUR’AN’DA KURBAN KAVRAMI (1)

©

17/11/2008 - 23:27 İnsaf ve Ahlak Adaletin Kaynağıdır

©

03/09/2008 - 22:03 İNSANIN GÖREVİ -2

©

05/06/2008 - 23:35 İNSANIN GÖREVİ -1-

©

18/03/2008 - 01:09 HAYATA DÖNÜŞEN ZİKİR
 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Şüphesiz ki Allah için (makbul) tevbe, ancak cahillikle (bir) kötülük yapanların, sonra hemen ardından dönenlerin tevbesidir. İşte Allah, böylelerinin tevbesini kabul eder.
Allah alimdir (hakkıyla bilen), hakim (herşeyi hikmetli) olandır.



( Nisa Suresi - 17)

Bir Hadis

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:

Hz.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem minbere oturmuş biz de onun etrafına oturmuştuk.

Hz.Resûlullah şöyle buyurdu:

“Benden sonra size dünya nimetlerinin ve zînetlerinin açılmasından ve onlara gönlünüzü kaptırmanızdan korkuyorum.”


Buhârî, Zekât 47, Cihâd 37; Müslim, Zekât 121-123

Bir Dua

“Allah’ım! Günahlarımın küçüğünü büyüğünü, öncesini sonunu, açığını ve
gizlisini, hepsini bağışla.”

(Müslim, Salât, 216)

Hikmetli Söz

Hak yolunda hakikate varmak sözle olmaz, / İnandığını yaşamakla olur.

Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com