Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 2272
Toplam 15251504
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Çocuklarýn Dinî ve Ahlâkî Eðitimlerinde Dikkat Edilecek Bazý Hususlar

Aslýna bakýlýrsa, çocuk eðitiminden ziyade yaþlýlarýn eðitimine önem ve öncelik vermemiz gerekmektedir. Çünkü çocuklarý eðitecek olan onlardýr.
15/10/2010

Her dönemde olduðu gibi günümüzde de ailede çocuklarýn hem genel eðitimleri ve hem de dinî ve ahlâkî eðitimleri çok büyük önem arz etmektedir. Bilhassa son yýllarda bilgisayar ve internetin giderek yaygýnlaþmasý, eðitimin boyutunu farklý bir mecraya sürüklemiþtir. Artýk klâsik eðitim yöntemleriyle çocuklarý eðitmek zordur. Dinin ve tabii olarak Sevgili Peygamberimizin çocuk eðitiminde uyguladýðý kurallardan þaþmadan ama çaðýn ve teknolojinin imkânlarýndan yararlanmayý da ihmal etmeden eðitim yöntemleri geliþtirmemiz ve kullanmamýz gerekmektedir.

Aslýna bakýlýrsa, çocuk eðitiminden ziyade yaþlýlarýn eðitimine önem ve öncelik vermemiz gerekmektedir. Çünkü çocuklarý eðitecek olan onlardýr. Kendileri belli ölçüde eðitilememiþ, eðitim-öðretim yöntemlerini öðrenip benimseyememiþlerse onlar çocuklarý nasýl eðitecekler? Çocuklarý, dededen babadan intikal eden yöntemlerle, disiplin adýna çoðunlukla baský ve dayak aðýrlýklý olarak eðitmeye devam edeceklerdir. O da çoðu zaman olumsuz ve ters etki yapacaktýr, yapmaktadýr da... Ama her þeye raðmen biz burada, anne-babalarca ailede çocuklarýn dinî ve ahlâkî eðitimlerinde dikkat edilmesi gereken birkaç noktayý hatýrlatmak istiyoruz.

Fýtrat kavramý ve ailede çocuklarýn dinî ve ahlâkî eðitimlerinde dikkat edilmesi gereken bazý hususlar

1.                 “Fýtrat” kavramý Sevgili Peygamberimizin bir hadisini hatýrlayarak, ailede çocuklarýn dinî ve ahlâkî eðitimlerinde dikkat edilmesi gereken önemli bazý hususlara temas edelim. Buyuruyor ki Peygamberimiz (s.a.s.): “Çocuklara ikramda bulununuz ve onlarýn terbiyesini güzel yapýnýz.” (Ýbn Mâce,Edeb, 3)

Sevgili Peygamberimizin bu tavsiyesi kime? Elbette ki çocuklarý terbiye edip eðitmekle birinci öncelikle görevli ve sorumlu olan anne ve babalaradýr. Onlardan da anne öne çýkmaktadýr. Çünkü çocuðun ilk eðiticisi, ilk öðretmeni annedir. Yavrusunu dokuz ay süre ile karnýnda taþýyýp dünyaya getirdikten sonra baðrýna basan ve ona þefkat ve merhametle sýký sýkýya sarýlan anne, o andan itibaren ona ruhundan bir þeyler aþýlamaya ve dolayýsýyla eðitmeye baþlamýþ demektir. Ýkinci olarak baba ve sonra da aile içerisindeki diðer büyükler, çocuðu eðitme konusunda rol üstlenirler.

Sevgili Peygamberimizden bize intikal eden ve hemen her Müslümanýn bildiðini tahmin ettiðimiz bir baþka hadisi þudur: “Her doðan (çocuk) ‘fýtrat’üzeredir. Fakat annesi-babasý, onu kendi dinlerine döndürürler. Yahudi iseler Yahudi, Hýristiyan iseler Hýristiyan veya Mecûsî iseler Mecûsî yaparlar.” (Buharî, Tefsir, Sûre 30, Kader, 3; Müslim, Kader, 23; Ebu Davud,Sünnet, 18; Tirmizî, Kader, 5)

Hadisin ikinci bir rivayet þeklinde; “Her doðan(çocuk) ‘fýtrat’ üzeredir. Konuþmaya baþlayýncaya kadar bu hâl üzere devam eder, ondan sonra ebeveyni onu Yahudileþtirir veya Hýristiyanlaþtýrýr” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 24) buyurulmaktadýr.

Kezâ; ayný hadisin üçüncü bir rivayet þeklinde ise: “Her insaný annesi ‘fýtrat’ üzere dünyaya getirir. Sonra anne ve babasý, onu Yahudi, Hýristiyan veya Mecusî yapar. Eðer anne-baba Müslüman ise, çocuk da Müslüman olur.” (Müslim, Kader, 25)

Naklettiðimiz hadisin her üç rivayet þeklinde de geçen ‘fýtrat’ kelimesi; “hakký, gerçeði, doðruyu kabul ve idrak etme yeteneði” demektir. (Bk. Elmalýlý Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur’an Dili, c. VI, sh. 3824) Öyle ise çocuk, hangi dine, hangi renge ve hangi ýrka sahip anne ve babadan, kýz veya erkek olarak, ne zaman doðarsa doðsun, ‘fýtrat’ üzere dünyaya gelmektedir. O, doðduðu anda saftýr, temizdir, arýdýr, durudur. Masum ve günahsýzdýr. Herhangi bir kötülüðe veya huysuzluða sahip deðildir. O,içerisine ne konulursa almaya hazýr vaziyette bekleyen boþ bir kap gibidir. Hadisin naklettiðimiz ikinci rivayet þeklinde olduðu gibi, özellikle ‘konuþmaya baþladýðý andan itibaren’ anne-baba ve diðer büyükler ona ne verirlerse, onu almaya ve benimseyip kabul etmeye hazýrdýr. Ýþte bundan dolayý Sevgili Peygamberimiz, anne-baba hangi dine mensup ise, çocuðunu o dine yönlendirileceðinden bahsetmiþtir. Demek ki burada anne ve babalara birinci öncelikli görev ve sorumluluk düþmektedir.

Öte yandan bir hadis olarak nakledilen ifadeye göre: “Küçüklükte öðrenilenler taþ üzerine nakþedilmiþ gibidir” (Aclûnî, Keþfu'l-Hafâ, Beyrut, H. 1352, III.Baský, c. 1, sh.196) ve ömür boyu unutulmaz. Ýslâm eðitimcileri (Bk. Gazzali, Ýhyâu Ulûmi’d-Dîn, Ýstanbul, 1320, c. III, sh.57, 59, 66 vd.; Ýbn Haldun, Mukaddime (Çev. Süleyman Ulu-dað), c. II, sh. 1295-1296; Kýnalýzade Ali Efendi, Devlet ve AileAhlâký, Tercüman 1001 Temel Eser Serisi, sh. 63; Taþköprülüzâ-de Ahmed Efendi, Mevzuâtü’l-Ulûm, Ýstanbul, 1313, c.II, sh.592) ile Batýlý eðitimcilerin ( Bk. Samuel Smiles, Karakter(Çev. Mustafa Ertem), 1975, sh. 27) kanaatleri de bu doðrultudadýr. Öyle ise çocuðun her bakýmdan olduðu gibi, dinî ve ahlâkî bakýmdan da eðitimlerine daha doðar doðmaz baþlamak gerekmektedir. Zaten bundan dolayýdýr ki, Müslümanlar yeni doðan çocuðun bir kulaðýna ezan, diðer kulaðýna kamet okurlar. Bununla daha o andan itibaren çocuðun ruh dünyasýna veya bir baþka ifade ile bilinçaltýna dinî telkinde bulunulmuþ olur. Hýristiyanlar ise bunun karþýlýðý olarak çocuðu kilisede vaftiz ettirmektedir. Ondan sonra da her din mensubu aileler çocuklarýný kendi inançlarý ve kültürleri çerçevesinde eðitmeye baþlarlar.

2.                 Ailede çocuklarýn dinî ve ahlâkî eðitimlerinde dikkat edilecek bazý hususlar.

Yukarýda naklettiðimiz hadislerin ýþýðýnda, ailede çocuklarýn dinî ve ahlâkî bakýmdan eðitilmeleri esnasýnda anne-babalarca dikkat edilmesi gereken birkaç hususu þu þekilde sýralayabiliriz.

a. Anne-baba ve ailedeki büyükler çocuða örnek olmalýdýrlar Çocuklarýn dinî ve ahlâkî eðitimlerinde temel esaslardan birincisi, aile ortamýnda anne-baba baþta olmak üzere bütün büyüklerin, konuþma,tutum ve davranýþlarýyla çocuklara örnek olmalarýdýr. Unutulmamalýdýr ki çocuklar taklitçidirler. Büyükleri nasýl konuþurlar ve nasýl davranýrlarsa onlarý aynen taklit ederler. Þayet büyükler, Allah (c.c.)ve Peygamber (s.a.s.)’in adýný saygý ile anarlarsa, onlar da öyle anarlar. Konuþmalarýnda edep ve terbiyeye, nezaket kurallarýna riayet ederlerse, onlar da öyle konuþurlar. Evdeki bireyler birbirlerine karþý saygýlý davranýrlarsa, çocuklar da saygýlý davranmaya baþlarlar. Huzur ve huþû içerisinde abdest alýnýr, namaz kýlýnýr, dua edilirse, onlar da aynen yapmaya çalýþýrlar. Aksine tutum ve davranýþlarý gören, argo ve küfürlü konuþan bir aile ortamýnda yetiþen çocuk da, doðal olarak aynen büyüklerini taklit ederler. Öyle ise, baþta anne-babalar olmak üzere çocuðunun edepli, terbiyeli olmasýný ve öyle yetiþmesini isteyen bütün aile fertleri,öncelikle kendileri buna dikkat ve riayet etmelidirler.

b. Sevgiye dayalý bir disiplin ve eðitim yöntemi uygulanmalýdýr. Çocuklarýn dinî ve ahlâkî eðitimlerinde ikinci ama çok önemli olan husus ise, sevgidir. Yani çocuklarýn dinî ve ahlâkî terbiyeleri Allah sevgisi aþýlanarak yapýlmalýdýr. Bunun için öncelikle yapýlacak þey; aslýnda çocuklarýn kalplerinde mevcut olan Allah ve peygamber sevgisinin öne çýkarýlmasý ve geliþtirilmeye çalýþýlmasýndan ibarettir.

Þurasý iyi bilinmelidir ki; bütün ilâhî dinlerin özünde Allah inancý ve sevgisi vardýr. Zaten sevgiyi esas almayan hiçbir din, geniþ halk kitleleri arasýnda tutunma ve yayýlma þansýna sahip deðildir.Çocuk eðitimcileri ile psikologlar da sevgiyi, din ile en çok ilgisi olan bir duygu olarak tespit etmiþlerdir. (Bk. Pierre Bovet, Din Duygusu ve Çocuk Psikolojisi (Çev.S. Odabaþý), TTK Basýmevi, Ankara, 1958, sh. 21) Öyle ise diyebiliriz ki; temelinde sevgi olmayan bir eðitim sistemi baþarýya ulaþamadýðý gibi, (Bk. Yürük oðlu Atalay, Ruh Saðlýðý, Ahlâk Deðerleri ve Din Eðitimi, Türkiye 1. Din Eðitimi Semineri, Ankara, 1981, sh. 123) özellikle din eðitimi hiçbir zaman baþarýya ulaþamaz.

Ancak, bütün bu gerçeklere raðmen sevgiye deðil maalesef korkuya dayalý bir eðitim sistemi hâkim vaziyettedir. Gûyâ; disiplinli eðitim(!) yapmak veya yaptýrmak adýna baskýya ve hatta çoðu zaman dayaða baþvurulmaktadýr. Halbuki, hiçbir zaman disiplin; baský, þiddet veya dayak anlamýna gelmez. Disiplini basit ve anlaþýlýr bir þekilde ifade etmek istersek; her þeyi yerli yerinde ve zamanýnda, maksadýna uygun biçimde ve isteyerek yapmak veya yaptýrmak demektir. Daðýnýklýktan, sorumsuzluktan uzak olmaktýr. Öyle ise, ailede çocuklarýmýzý eðitirken þiddet ve baský uygulamak yerine, öncelikle kendimiz yapýp örnek olarak, onlarý severek, okþayarak; neyi, nasýl yapacaklarýný veya neleri niçin yapmamalarý gerektiðini öðretebilmeliyiz.

Ailede, ‘çocukla en çok meþgul olan annedir’demiþtik. Annelerin önemli bir kýsmý çocuðunu çok güzel bir þekilde eðitmekte ve hayata hazýrlamaktadýr. Ancak buna karþýlýk bazý anneler, çocuk için gayet doðal davranýþ olan ama kendisine göre ‘yaramazlýk’, ‘huysuzluk’ ve hatta ‘ahlâksýzlýk(!)’olarak nitelendirilen tutum ve davranýþlarý karþýsýnda aciz kalmaktadýr. Bunun üzerine hemen onu Allah ile korkutmaya çalýþmaktadýr:

 “- Eðer sen benim sözümü dinlemezsen, Allah seni taþ yapar.” (!) Yahut:

“- Annelerinin sözünü dinlemeyen çocuklarý, Allah cehenneminde yakar.”(!) vb. gibi.

Bu þekilde bilinerek veya farkýnda olunmadan Allah, korkutucu bir araç veya tehdit unsuru olarak kullanýlmaktadýr.

Oysa çocuk, Allah’ýn azabý ve cehennemi ile korkutularak deðil, cennetiyle müjdelenerek, kalbine Allah sevgisi yerleþtirilerek eðitilmeye çalýþýlmalýdýr. Her anne çocuðuna:

“- Yavrum, Allah uslu çocuklarý daha çok sever. Annesinin babasýnýn sözünü dinleyenleri Allah cennetine koyar…” gibi ifadelerle yaklaþarak onlarý eðitmelidir. Yani çocuðun Allah’tan korkmasý deðil, O’nun sevgi, þefkat ve merhametinden istifade etmesi gerektiði öðütlenmelidir.

Biz Müslümanlar her iþimize ‘Eûzü Besmele’ ile yani; “kovulmuþ þeytanýn þerrinden Allah’a sýðýnýrým. Rahman ve rahîm olan Allah’ýn adýyla…” diye baþlamýyor muyuz? Rahman ve Rahim’in Türkçe karþýlýðý, esirgeyen ve baðýþlayan demek deðilmidir? Allah esirgeyen yani koruyan, baðýþlayan yani affeden olduðuna göre neden O’nu hep cezalandýran bir varlýk olarak öne sürüyoruz? Aslýnda biz bunu yapmakla çocuðumuz karþýsýnda acizliðimizi ortaya koymaktayýz fakat farkýnda deðiliz. Çocuðumuzu nasýl eðiteceðimizi bilememenin sonucu böyle bir tutum ve davranýþ içerisine giriyoruz. Zaman ayýrýp, bu iþi bilenlerden eðitim yöntemlerini öðrenmiyoruz. Öðrendiklerimizi ise, sabýr gösterip çocuðumuzun eðitiminde kullanmýyoruz veya kullanamýyoruz. Onun yerine kýsa yoldan gitmeyi tercih ediyoruz. Yani, ya onlarý tehdit ediyor ve dövüyoruz yahut da Allah ve O’nun cehennemi ile korkutuyoruz. Bu çok yanlýþ bir yöntemdir. Sevgili Peygamberimizin hiç ama hiç yapmadýðý ve bizim de yapmamýzý yasakladýðý bir uygulama biçimidir.

Öyle ise yapýlacak þey; Allah’ýn insanlarý seven, koruyan ve baðýþlayan bir varlýk olduðunu öne çýkarmaktýr. O’nun bütün yarattýklarýný ve insanlarý sevdiðini, özellikle çocuklarý daha çok sevdiðini anlatmalýyýz. Buna karþýlýk, bizi yaratýp, seven ve koruyan Yüce Varlýðý bizim daha çok sevmemiz gerektiðini anlatmalýyýz.

Eðer çocuklara sevgi ile yaklaþýr, Allah’ý, peygamberi ve dinî konularý sevgi ile anlatýrsak, onlarda Allah’ý ve peygamberi sever ve güven duyar. Bu duygu onlarýn kiþiliklerinin ve karakterlerinin oluþmasýna ve olumlu yönde geliþmesine katký saðlar. Daha güvenilir insanlar olarak yetiþirler.

Peki Allah korkusu hiç mi verilmemelidir? Elbette o da verilmelidir ancak bu, sonraki yaþ dönemlerine býrakýlmalýdýr. Çocukluktan çýkýp gençlik aþamasýna geldikten sonra ve yetiþkinlik döneminde kademe kademe verilmelidir.

c. Günümüz bilim ve teknolojisinin imkânlarýndan yararlanýlarak geliþtirilen alternatiflerden yararlanýlmalýdýr.

Çocuklarýn iyi terbiye edilmelerinin yol ve vasýtalarýndan biri de; onlara alternatifler göstererek günümüz bilim ve teknolojisinden yararlandýrmaktýr. Çaðýmýz bilgisayar ve internet çaðýdýr. Artýk çocuklar bilgisayar ve internetle dünyanýn her yerindeki bilgiye ve geliþmelere ulaþabilmektedir. Onun için, çocuklarýn önüne birtakým engeller ve yasaklar koymanýn pek anlamý yoktur. Çünkü çocuk, koyacaðýnýz her tür engeli aþma imkânýna sahiptir.

Peki o zaman yapýlmasý gereken nedir? Yapýlmasý gereken onlara daha cazip ve farklý alternatifler sunmaktýr. Bakýnýz bu konuda Sevgili Peygamberimizden bize nasýl bir örnek ulaþmýþtýr:

Bir gün Ensar’dan (Medineli Müslümanlardan) birinin bahçesindeki hurma aðaçlarýný taþlayan Ra-fi b. Amr isimli çocuðu, bahçe sahibi yakalayarak Peygamberimizin huzuruna getirmiþti. Peygamberimiz Rafi’ye:“

- Yavrucuðum, niçin aðaçlarý taþlýyorsun?” diye sorunca Rafi:

“- Aç idim Ya Rasûlallah, karnýmý doyurmak için taþladým!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz: “

- Yavrum, bir daha acýkýrsan, aðaçlarý taþlama,altýna düþenlerden al, ye!..” buyurdu. Sonra da Rafi’nin baþýný okþayarak:

“- Allah’ým, bu yavrunun karnýný doyur!” diye dua etti ve çocuðu salýverdi. (Ýbn Mâce, Ticârât, Bab,67)

Çocukluðumuzda belki de bir çoðumuz komþumuzun bahçesinden erik, elma, armut, þeftali,kaysý gibi meyveleri taþlayarak benzerini yaptýðýmýz gibi, görünüþte basit ve olaðan þekilde cereyan eden olay neticesinde, Peygamberimiz bize çok önemli bir metot, bir yol göstermektedir. Þöyle ki: Rafi henüz bir çocuktur. Günahý sevabý, helâli haramý pek kavrayacak yaþta deðildir. Onun için Sevgili Peygamberimiz, Rafi’ye olumsuz bir þey söylemiyor, doðrudan yasak da koymuyor. Dolaylý bir yasak koyuyor. Yani Rafi’ye, yapmamasý gerekeni deðil, yapmasý gerekeni öðretiyor. Bir baþka ifade ile bir yasaða karþýlýk bir alternatif getiriyor.

Öyle ise biz de Sevgili Peygamberimizin bu yönteminden yararlanmalýyýz. Çocuðumuza bir konuda yasaklama getireceksek, ona karþýlýk bir de serbestlik tanýmalýyýz. Bir þeyi yapmamasýný, bir þeyle oynamamasýný isteyeceksek, yapabileceði veya oynayabileceði, meþgul olabileceði bir þeyler vermeli veya göstermeliyiz.

“-þuraya gidersen karýþmam ha!” “þunu yaparsan seni döverim ha!” “Sakýn þu CD’yi, bu filmi seyretme, o kötü ve ahlâksýz!” gibi tehditler savurmakla, çocuðumuzu iyi terbiye edemeyiz. Bunun çözüm yolu, Peygamberimizin yaptýðý gibi onlar için koyacaðýmýz bir yasaða karþýlýk, en az onun kadar güzel veya cazip bir alternatif göstermek,iyi, güzel, doðru þeylerle meþgul etmektir.

Sonuç

Ailede çocuklarýn dinî ve ahlâkî eðitimlerinde kullanabilecekleri yol ve yöntemlerle ilgili Sevgili Peygamberimizden nakledilen çok sayýda örnek vardýr. Öyle ise, çocuk eðitimi konusunda öncelikle ve özellikle Sevgili Peygamberimizin uygulamalarýndan yararlanmalýyýz. Bunun için de onun hayatýný tekrar tekrar okuyup, yapýp ettiði her bir uygulama üzerinde geniþçe düþünmeli ve kendimize bir hisse çýkarmalýyýz. Bu konuda çocuk kitaplarý baþta olmak üzere, alanýnda uzmanlaþmýþ yazarlarýmýzýn muhtelif yayýn evleri tarafýndan yayýnlanmakta olan kitaplarýndan alýp çocuklarýmýza okutmalý, eðitim amaçlý olarak hazýrlanmýþ CD, VCD vb.den istifade etmelerini saðlamalýyýz.

 

Bu yazý 6015 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

08/03/2021 - 08:16 HZ. PEYGAMBER’ÝN (S.A.S.) TERBÝYESÝNDE YETÝÞEN ÇOCUKLAR

n

02/10/2017 - 05:40 ÇOCUÐA ÝBADETÝ SEVDÝRMEK

n

06/10/2016 - 03:37 BEN OKULA   BAÞLIYORUM

n

07/05/2015 - 04:01 ÇOCUKLARIMIZA ÝBDET BÝLÝNCÝ KAZANDIRMAK

n

01/09/2014 - 03:32 ÇOÇUKTA SORUMLULUK DUYGUSUNUN GELÝÞTÝRÝLMESÝ

n

04/07/2014 - 04:11 Çocuk ve Disiplin                       

n

09/06/2014 - 11:20 ÇOCUKLA SAÐLIKLI ÝLETÝÞÝM   

n

04/10/2013 - 05:21 Çocuðun Ýbadet Hayatýna Alýþtýrýlmasý

n

02/04/2012 - 04:33 Mum ýþýðýnda televizyon seyretmek

n

31/01/2012 - 02:09 Küçük bir caný huzur iklimiyle tanýþtýrmak

n

12/10/2011 - 02:07 Çocuk Sevgisi

n

13/07/2011 - 03:33 Genç Dediðin Böyle Olur

n

24/01/2011 - 13:34 Karneler ve Tatile Merhaba

n

24/01/2011 - 13:29 Karne sendromu

n

02/12/2010 - 16:08 Anne ve Babalara 13 ÖÐÜT

n

15/10/2010 - 14:58 Çocuklarýn Dinî ve Ahlâkî Eðitimlerinde Dikkat Edilecek Bazý Hususlar

n

22/06/2010 - 14:19 Anne ve Babalara Tatil Önerileri

n

22/06/2010 - 14:15 Karneler ve Tatile Merhaba   

n

28/04/2010 - 11:11 Hz. Peygamber ve Çocuk Sevgisi

n

25/03/2010 - 14:51 Çocuk Kalbi Ve Kur'an

n

27/07/2009 - 16:33 Çocuðumuza Ramazaný Yaþatmak

n

04/05/2009 - 15:46 Çocuklarýmýzý Duaya Nasýl Alýþtýrabiliriz? 

n

04/05/2009 - 15:41 Çocuklar Neden Yalan Söyler?

n

11/03/2009 - 13:55 Öyle Çocuklar Yetiþtirmek   

n

11/03/2009 - 13:52 Çocuklarda Ýnatlaþma Ýle Baþaçýkmanýn Yollarý   

n

11/03/2009 - 13:51 Çocuklarda Alt Islatma:Bir Uyum ve Davranýþ Bozukluðu

n

11/03/2009 - 13:50 Çocuklarda Çalma: Bir Uyum ve Davranýþ Bozukluðu 

n

11/03/2009 - 13:49 Çocuklar’da Kekemelik

n

11/03/2009 - 13:48 Televizyon ve Otizm

n

11/03/2009 - 13:47 Çocuklarda Uyum ve Davranýþ Bozukluklarý   

n

11/03/2009 - 13:46 Çocuklarda “Hayýr” Dönemi   

n

11/03/2009 - 13:45 Çocuðunuzun Okul Baþarýsý Ýçin 

n

11/03/2009 - 13:43 Çocuklarda Namaz Eðitimi Nasýl Yapýlmalýdýr?   

n

11/03/2009 - 13:41 Ergenlik Kâbusu: Dini Þüphe ve Tereddütler 

n

11/03/2009 - 13:25 Çocuklara Tesir Eden Unsurlar

n

11/03/2009 - 13:24 Ýslamda Çocuk Eðitimi

n

11/03/2009 - 12:56 Manevi Beslenmesinde Babanýn Terbiye Sorumluluðu

n

15/11/2008 - 17:43 Çocuk Zihniyetinin Temel yapýlarý / a. Egosantrizm

n

15/11/2008 - 17:41 Çocuk Zihniyetinin Temel yapýlarý / b. Animizm
 

Site Ýçi Arama

10 Sevvâl 1445 |  19.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

De ki: "Sinelerinizde olaný -gizleseniz de, açýða vursanýz da- Allah bilir.

Ve göklerde olaný da, yerde olaný da bilir. Allah, her þeye güç yetirendir."




( Âl-i Ýmrân sûresi - 29)

Bir Hadis

“Ýhsan, Allah’a sanki onu görüyormuþ gibi kullukta bulunmandýr. Her ne kadar sen onu görmesen de,
o seni görmektedir.”

(Müslim, “Ýman”, 1)

Bir Dua

Hz. Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Allah’ým! Helal olan nimetlerinle yetinmemi, haramlardan müstaðni olmamý ihsan eyle, fazlý kereminle beni senden baþkasýna muhtaç eyleme.”

(Hâkim, Deavât, No: 1973)

Hikmetli Söz

Ýyi bir dilekle selamlanýrsan, daha iyisiyle karþýlýk ver.
Bir el sana ihsanda bulunursa, ona daha fazlasýný ver.
Bununla birlikte fazilet ilk baþlayanýndýr.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com