Allah inancýna varmak, hiç kuþkusuz Allah’ýn takdiriyle olur. Ancak ilahi takdiri, cebir/baský içerisinde deðerlendirmemek gerekir. Bu doðrultuda insanýn göstereceði gayretin önemi büyüktür. Ýnsan sahip olduðu irade özgürlüðü sayesinde, iman ve inkar yönünde tercihini yapabilir. Elbette bu durum, Allah’ýn meþîetinin dýþýnda cereyan etmez. Fakat, Allah’ýn ilmi, insanlarýn özgürlüðünü söküp çýkarmaz, aksine, insanýn özgürlüðünü destekler. Geleneksel Ýslam anlayýþýna göre, insan diler, Allah’da onu onda yaratýr. Hidâyet olayý da böyledir. Mutlak Hâdi/ hidâyet eden, Allah’týr. Ama, Allah, kullarýný hidâyete ulaþtýrmak için birtakým vesileler kýlmýþtýr. Bu konuda baþta Kur’an olmak üzere; peygamberler, âlimler, akýl ve kevnî âyetlerin yanýnda Kabe-i Muazzam’a da bir hidâyet vesilesidir. Allah’ýn varlýðýný, birliðini ve rubûbiyetini bilmeye götürücü ‘somut’ göstergelerden olan ve Mekke’de bulunan Kabe, ayný zamanda, yeryüzünde Allah’a ibadet için yapýlan ilk mescittir.
Kur’an-ý Kerim’e göre, Kabe’nin manevi konum ve nüfuzunu artýran özelliklerden birisi, onun, “insanlar için bir kýyam merkezi” (Maide, 97) kýlýnmýþ olmasýdýr. Çünkü Kabe, Ýslam’da tevhid inancýnýn müþahhas bir göstergesidir. Kur’an’da buyrulduðuna göre, her birey ve toplumun yüzünü kendisine doðru çevirdiði bir yön vardýr. (Bakara, 148) Bu manada Kabe de, müminlerin namaz kýlarken bedenleriyle birlikte ruhlarýný da çevirdiði bir kýbledir/yöndür. Mecazi anlamda Allah’ýn evi kabul edilen Kabe, ayný zamanda dünya Müslümanlarýnýn hayat tarzý olarak benimsediði Ýslam’ýn, mümin gönüllerde temsili olarak soyut ve somut manada bir rol kazandýrýlan kutsal mekanýn adýdýr. Onun kutsallýðý, sadece maddi yönüyle deðil, Allah’ýn bir meþâiri/iþareti olarak bizzat Kur’an’da deðerlendirilmesiyledir. (Hac, /29, 33)
Diðer yandan bir güven mahalli olan Kabe, umre ve hac görevini yerine getirenler için birçok ferdi ve sosyal faydanýn yanýnda, yeryüzü ehli için bir bereket ve mecazi anlamda hidayet kaynaðýdýr. Kur’an’ýn ifadesiyle, onun bere-ket/bolluk ve hidâyet kaynaðý oluþu, tüm insan topluluklarýný içine almaktadýr. “Doðrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke’de, dünyalar için mübarekve doðru yol gösteren Kabe’dir.” (Âl-i Ýmrân, 96)
Sözlükte ‘mübarek’ sözcüðü, artmak ve çoðalmak anlamýnadýr. Mekke’nin ‘mübarek’ vasfýyla anýlmasý, manevi anlamda Kabe’de yapýlan ibadetlerin Allah katýndaki karþýlýðýnýn bol olmasýna bir iþarettir. Nitekim bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s)þöyle buyurmuþtur: “Mescid-iHaram’ýn Mescid-i Nebevi’yeolan üstünlüðü, Mescid-i Nebe-vi’nin diðer mescitlere olan üstünlüðü gibidir.” (Buhari, Mesâcid, 1;Dârimî, Salah, 2.) Bilindiði gibi Kabe, gerek câhiliye ve gerekse Ýslam döneminde daima hem dini ve hem de iktisadî merkez olma yö-nünü korumuþ ve sürdürmüþtür.Meseleye bu açýdan baktýðýmýz zaman günümüzde Mekke’nin þahsýnda Kabe’nin ‘bereket’ vasfýný, manevi zenginliðin yanýnda maddi zenginlik anlamýnda yorumlamak da mümkündür. Ýster Müslüman olsun, isterse olmasýn, dünyada deðiþik ülkelerin ürettiði mallar bir þekilde bu beldeye geliyor, hem ihracat yapan ülkeler ve hem de ziyaretçilerin alýþveriþleri sayesinde belde halký büyük kazanç saðlýyor. Bu kazançtan her iki tarafda istifade ediyor.
Bir baþka açýdan, Kabe, Allah’ýn varlýðýna iþaret eden‘apaçýk delillerin varlýðý’ yanýnda, “bütün bir insanlýk için hidayet” (Âl-i Ýmran, 97) vesilesi oluþuylada ayrý bir önem kazanmaktadýr. Gayeye ulaþtýran rehber,iþaret anlamýna gelen hüdâ sözcüðü, Kabe söz konusu olunca, bütün insanlar için kýble, kendi vasýtasýyla Allah’a ulaþýlan mekan ve Hâlýk-i Muhtâr’a bir delil olma gibi özellikleri bünyesinde taþýr. Kabe’nin âlemler için hidâyet kaynaðý olmasýnda ana etken, onun emin bir sýðýnak teþkil etmesiyle de ilgilidir. Çünkü hidâyet, insanýn kendisini güvende hissetmesi olayý olunca, manevi bir sýðýnak kýlýnan Kabe ile müminin tavafla bütünleþmesi, inanç ve düþünce hayatýnda gönlünü terbiye etmede önemli bir basamak oluþturur. Yani, Kabe ile mümin büyük bir deðiþim geçirir. Gündelik hayatta köklü deðiþikliklere sebep olan bu deðiþim, insanla birlikte yeryüzüne/ hayatýn tüm alanlarýna taþýnýr.
Ýslam’da umre ve hac gibi ibadetlerin yapýlýþýna mekan teþkil eden Kabe, ayný zamanda evrensel Ýslam kardeþliðinin sergilendiði bir platformdur. Bu sayede Ýslam’ýn inanç sistemi tüm mümin gönüllere yerleþir, eðer varsa zihinlerde kadim bir câhiliye âdeti olan soyluluðu ve üstünlüðü ete ve kemiðe, altýn ve gümüþe indirgeyen yapý, feshedilir. Bunun yerine, farklý renk ve dillerin Allah’ýn bir âyeti olduðu inancýndan hareketle, inanç ve düþüncenin merkezine en üstün erdem olarak Allah’a karþý sorumluluk bilinci olan‘takvâ’ yerleþtirilir. Hayatýnýn bir bölümünde siyah ýrka mensup olmanýn kompleksine katýlan ve beyaz ýrka derin öfke duyan Amerika’lý Malcolm X(ö. 1965)’in hidayet öyküsünde Kabe’nin bu yönü, çok güzel dile getirilir. O,kendi adýný taþýyan ‘Malcolm X’ adlý eserde bu deðiþimi þöyle anlatýyor:
“Hacca gitmek, görüþ açýmý alabildiðine geniþletmiþtir. Bu gezi, benim ruhuma yeni bir Ýslam anlayýþý yükledi. Kutsal beldede geçirdiðim iki hafta içerisinde, Amerika’da geçirdiðim 39 yýl boyunca hiç rastlamadýðým þeylere þahit oldum. Bütün ýrklarý, bütün renk tonlarýyla tanýdým. Irk ayrýmcýlýðýnýn olmadýðý gerçek kardeþlik anlayýþýný gördüm. Gerçek Ýslam bana göstermiþtir ki, beyazlarýn tümünü birden bir kalemde silip atmak da o kadar yanlýþ bir tutumdur.” (Haley, Alex, Malcolm X, çev. Y. Kayýrlý, Ankara, 1978, s. 729). Sözlerine devamla Malcolm X, “eðer haccýn rengarenkliði, manevi cephesi bütün bir dünyaya yeterince duyurulabilirse ve gereði gibi anlatýlýrsa, Ýslam’ý din olarak seçenlerin sayýsý, en azýndan iki-üç misli daha artacaktýr” diyor. (Bkz.A.g.e., s. 763.) Görüldüðü gibi, Amerikalý Müslüman Malcolm X'in hayatýndaki bu deðiþim ve dönüþüm öyküsü,somut olarak, Kabe’nin bir hidâyet vesilesi oluþuna en çarpýcý bir örnektir.
Netice olarak,Kabe, gerçek hürriyetin bir simgesidir. Bu yönüyle o, insanlýk için ebedî özgürlüðün sembolü oluþu yanýnda, insanýn, insanlýðýný gerçekleþtirmesinin de önemli bir mahallidir. Ýnsana düþen, Kabe ve çevresinde bulunan ve her biri Allah’ýn bir âyeti hükmünde olan sembollerin kendisine takýlmadan, arka planýndaki derin manayý kavramaktýr. Ýþte o zaman, Yüce kudretin büyüklüðü kavranacak ve insan iman gibi bir deðerle gerçek hürriyetin ne anlama geldiðini yaþayarak öðrenecektir. O halde, yeniden, Mescid-i Haram’ýn çepeçevre kuþattýðý Kabe’nin, evrensel Ýslam milletinin kalbi fonksiyonunu bir defa daha yerine getirdiðini bu gözle okumakta fayda vardýr. Çünkü, açlýk ve sefaletin yanýnda en vahþi savaþlarýn cereyan ettiði dünyamýzýn nizamý, Kabe’nin sessiz yol göstermesiyle düzelebilir, insanlýðýn din ve dünyalarý ancak onun sayesinde ýslah olabilir. Bugünlerde dünyanýn her tarafýndan hac görevlerini yerine getirmek için Mekke-i Mükerreme’ye akýn akýn giden Müslümanlar olarak sadece þekil bakýmýndan namaz kýlarken yüzümüzü kýblemiz olan Kabe’ye çevirirken inanç ve düþünce bazýnda tüm benliðimizi çevirmenin anlamýný da derinden kavrayalým. Ýþte o zaman Kabe, insanlar için hidâyet kaynaðý, mü’minler için de hidâyetlerini artýrmada bir vesile olacaktýr. hac ibadeti, aynen imânýn daha önceki küfür halini tamamen sildiði gibi insanýn kul haklarý hariç geçmiþte iþlemiþ olduðu bütün günahlarýna kefaret olur ve kiþinin annesinden doðduðu günkü gibi tertemiz bir halde evine dönmesini saðlar.
|