Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1354
Toplam 15266186
En Fazla 20355
Ortalama 2609
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Hicret ve Temel Haklar

Hicrette Müslümanlarýn göstermiþ olduðu fedakarlýk kelimelerle ifade edilemez.
06/12/2010

Temmuz, dünya ve Ýslam tarihi için önemli bir dönüm noktasý olan hicretin meydana geldiði aydýr. Hicret, sadece Hz. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye göç etmesi deðil, ayni zamanda, Ýslâmiyet'in cihana açýlmasý, son ve hak dinin ilâhî vahiyle müesseseleþmesi, Müslümanlarýn devletleþmesi, sevgi, kardeþlik duygularýnýn, insan hak ve hürriyetlerinin tohumunun atýlmasýdýr. Bu önemine binaen, Hz. Peygamber'in hicret ettiði yýlýn 1 Muharrem'i olan 16 Temmuz 622 tarihi "Hicrî Takvim" için baþlangýç kabul edilmiþtir.
Sözlük anlamý itibariyle, herhangi bir þeyden bedenen, lisanen veya kalben uzaklaþmak anlamýna gelen hicret, dinî bir terim olarak Müslüman olmayan bir ülkeden, rahatça inanýp, inancýný yaþayabileceði bir yere göçmek demektir. Kur'an-i Kerim'de, hicretin bu anlamýna iþaretle; "Ey inanmýþ kullarým! Benim yarattýðým yeryüzü geniþtir. O halde güven içinde olacaðýnýz yere gidip yalnýz Bana kulluk edin!" buyrulmaktadýr (Ankebut, 29/56).
Bu anlamda hicret, Hz. Peygamber'e kadar, tarihin muhtelif devirlerinde meydana gelmiþtir. Kur'an-i Kerim'de, pek çok peygamberin ve onlara baðlýlýklarýný samimiyetle gösteren inananlarýn, dinleri ve inançlarý sebebiyle hicrete mecbur edildikleri açýkça ifade edilmektedir. Hz. Ýbrahim (Ankebut, 29/26), Hz. Lut (Hûd, 11/80-81; Hicr, 15/65), Hz. Suayb (Araf, 7/88), Hz. Musa, kavmi ile birlikte (Yunus, 10/90; Tâ-hâ, 20/77-78) hicret etmiþlerdir.
Zikri geçen peygamberler gibi, Hz. Peygamber ve ashabi da, hicret etmek zorunda kalmýþ; inançlarý uðruna doðup büyüdükleri memleketlerinden ayrýlmýþ, mallarýný ve hatta sevdiklerini terk etmiþlerdir. Hz. Peygamber hicret yolunda Mekke'den çýkýnca geri dönerek, doðup büyüdüðü mukaddes þehre hitaben; "Vallahi, sen, Allâh'in yarattýðý yerlerin en hayýrlýsý ve Allâh katinda en sevgilisisin. Senden çýkarýlmamýþ olaydým, çýkmazdým. Bana, senden daha güzel, daha sevgili yurt yoktur. Kavmim beni, senden çýkarmamýþ olsaydý, çýkmaz, senden baþka bir yerde yurt ve yuva tutmazdým!" demiþtir.(1)
Hicrette Müslümanlarýn göstermiþ olduðu fedakarlýk kelimelerle ifade edilemez. Meselâ, ashaptan Ebû Seleme, bir baský olmaksýzýn inanmak ve inancýný yaþamak maksadýyla Medine'ye hicret etmek istemiþ, ancak müþrik akrabalarýnýn eþini ve çocuklarýný elinden almalarý üzerine, yapayalnýz, mahzun bir þekilde Medine yolunu tutmuþtur.(2) Fedakarlýk yapan ashaba diðer bir örnek ise, Suheyb'dir. Suheyb b. Sinan er-Rûmî, Talha b. Ubeydullah ile birlikte hicret yolculuguna çýkmýþtý. Suheyb'in Mekke'de pek çok mali ve alacaðý vardi. Müsrikler bu mallari alip gitmesine müsaade etmeyeceklerini söylediler. Suheyb, onlara "Mallarimi size verirsem, beni serbest býrakr mýsýnýz?" diye sordu. Müsrikler "evet" seklinde karsilik verince, Suheyb; "Ben de mallarýmý size verdim." dedi. Böylece Medine'ye hicret etme imkanýný elde etmiþ oldu. Hz. Peygamber, Suheyb'in bu davranýsýný iþitince, "Suheyb kazandi, Suheyb kazandi" buyurmuþlardýr.(3)
Müslümanlarýn, doðup büyüdükleri, acý tatlý anýlarla dolu yurtlarýndan ayrýlmalarýnýn, mallarýný ve sevdiklerini terk etmelerinin temelinde, din ve vicdan hürriyetinden mahrum olmalarý ve buna baðlý olarak canlarý ve vücut bütünlüklerinin tehlikede olmasý yatmaktadýr. Þöyle ki, Hz. Peygamber, Þirkin egemen olduðu, güçlünün gücü nedeniyle haklý, güçsüzün zayýflýðý sebebiyle haksýz kabul edildiði, kan davalari ve kabileler arasý çatýþmalarla insan hayatýnýn heder edildiði, servetin zenginler arasýnda döndüðü, ahiret ve hesap inancý olmadýðýndan sorumsuzca yaþanan bir ortamda çýkarak, bu ve burada sayýlamayan diðer olumsuzluklarý ýslah etmek misyonunu üstlenmiþtir. Mekke'nin ileri gelenleri tarafýndan, Hz. Peygamber'in bu görevi ifasi, kendi lehlerine iþleyen kurulu düzeni hedef alan ciddi bir tehdit olarak algýlanmýþ ve bu yüzden Rasul-i Ekrem ve beraberindeki Müslüman topluluða karþý kati ve sert bir tavýr sergilenmiþtir. Ýnananlara yönelen iþkence ve baskýlar öyle bir hal almýþtýr ki, bazý Müslümanlar ancak Müslüman olmadýklarýný söylemek suretiyle canlarýný kurtarabilmiþlerdir.
Ýlk Müslümanlardan Ammâr ile anne ve babasý, sýrf imanlarýndan dolayý günlerce çesitli iþkencelere mazur kalmýþ, Ammâr'in babasi Yâsir ve annesi Sümeyye, yapýlan iþkencelere dayanamayýp þehit olmuþtu. Ammâr ise günlerce bu iþkencelere dayanmýþ ve fakat ebeveyninin ölmelerinden sonra iskencelere daha fazla dayanamayýp, tekrar þirke döndüðünü söyleyerek canýný kurtarabilmiþti.(4) Bu hadise üzerine Nahl suresinin 106. ayeti inmistir:
"Gönlü imanla dolu olduðu halde (inkara) zorlanan dýþýnda, iman ettikten sonra Allah'ý inkar edip, kalbini kafirliðe açanlara, Allâh katýndan bir gazap vardýr; onlar için büyük bir azap vardýr."
Mü'minlere yönelik süren bu iþkence ve baskýlarýn yanýnda, müþriklerin Ýslâm'i tamamen silmek amacýyla Hz. Peygamber hakkýnda, onu öldürmeyi hedefleyen planlar kurmaya baþlamalarý, daha önce yalnýzca Müslümanlardan isteyenler için uygulamaya konan hicret olgusunu, hem Müslümanlar, hem de Allah'ýn Elçisi için bir kurtuluþ vesilesi haline getirmiþtir. Ýnananlarýn hemen hepsi hicret ettikten sonra, Yüce Allâh tarafýndan Hz. Peygamber'e izin verilmesi üzerine (Ankebut, 56), Rasulüllah yataðýna Hz. Ali'yi yatýrarak Medine'ye hicret etmiþtir.
Hicretin arka planýnda, Müslümanlarý baskýlardan kurtarma, özgür bir ortama kavuþma, Ýslâm'in temel deðerlerini hakim deðerler haline getirme, daðýlmýþ olan Müslüman potansiyelini yeniden birleþtirme gibi gayelerin yattýðýný söylenebilir. Baþka bir ifadeyle, hicretin özünde, temel hak ve hürriyetlerin elde edilmesi bulunmaktadýr. Bu itibarla, insan haklarý ve özgürlükler yönünden, bir dönüm noktasý ve büyük bir hamle olarak nitelendirebileceðimiz hicret, insanlýk tarihi için çok önemlidir.
Günümüzde insan haklarý denilince, öncelikle kiþilerin yaþama hakki, daha sonra da bununla yakýndan iliþkisi bulunan, çalýþma, seyahat, din ve vicdan hürriyeti, özel hayatin gizliliði gibi temel hak ve hürriyetler akla gelmektedir. Çaðdaþ literatürde temel hak ve hürriyetler; a) þahsý hak ve hürriyetler, b) manevî hürriyetler, c) sosyal ve iktisadî hak ve hürriyetler ile d) siyâsî hak ve hürriyetler olmak üzere dört ana baþlýk altýnda incelenmektedir. Bunlardan hicretin en önemli amili ve hicretten sonra da Medine Site Devletinde güvence altýna alýnan þahsi hak ve hürriyetler ile manevî hürriyetler üzerinde duracaðýz.
Sahsi Hak ve Hürriyetler
Genel olarak þahsi hak ve hürriyetler, kiþinin dokunulmazlýðý, seyahat ve yerleþme hürriyeti ile özel hayatýn gizliliðinden oluþmaktadýr. Herkes, yaþama, maddî ve manevî varlýðýný koruma ve geliþtirme hakkýna sahiptir.
Ýslâm'da insan hayatýna büyük önem verilmiþtir; haksýz yere adam öldürmek bütün insanlarý öldürmek, bir caný kurtarmak da bütün insanlarý diriltmek gibi kabul edilmiþtir (Maide, 5/32). Bu nedenle adam öldürmek, büyük günahlar arasýnda sayýlmýþ ve karþýlýðý da idam (kýsas) olarak belirlenmiþtir (Bakara, 178; Ýsrâ, 33).
Hz. Peygamber de, Vedâ Hutbesinde; "Ýnsanlar! Bugünleriniz nasýl mukaddes bir gün, bu aylarýnýz nasýl mukaddes bir ay, bu þehriniz (Mekke) nasýl mübarek bir þehir ise, canlarýnýz, mallarýnýz ve ýrzlarýnýz da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuþtur." demek suretiyle can, mal ve kiþilik haklarýnýn güvence altýna alýndýðýný bütün insanlýða ilan etmiþtir. (5)
Þahsî hak ve hürriyetler çerçevesinde ele alýnan kiþi dokunulmazlýðý, insanin hem maddî, hem de manevî hayati bakýmýndan söz konusudur. Bunun tabiî bir sonucu olarak da, insanlara zulmedilmez; hakim kararý bulunmadan hürriyeti kýsýtlanamaz.
Dinimizde, her türlü zulüm haram kýlýnmýþ, kiþinin hayatýna, beden ve namusuna tecavüz edenler, zarar verenler için ahiret cezasýnýn yanýnda dünyada da ceza öngörülmüþtür. Kur'an-i Kerim'de, "Sakin Allâh'ý, zalimlerin yaptýklarýndan habersiz sanma; gözlerin dýþarý fýrlayacaðý bir güne kadar onlarý ertelemektedir." (Ýbrahim, 42); Zülkarneyn kýssasý anlatýlýrken de, "O söyle dedi, 'Haksýzlýk edeni cezalandýracaðýz; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak.'" (Kehf, 87) buyurulmaktadýr. Hz. Peygamber ise, "Ýnsanlara dünyada haksiz yere eziyet edenlere Allâh ahirette azap edecektir."(6); "Zulümden kaçýnýnýz, çünkü zulüm kýyamet gününde bir karanlýktýr."(7) buyurmuþlardýr.
Mekke'de Ýslâmiyet'i kabul eden ilk Müslümanlar, insanin tabiî ve temel haklarýndan olan ve Ýslâm'in güvence altýna aldýðý kiþinin dokunulmazlýk hakkýný, ancak Medine'ye hicret ettikten sonra elde edebilmiþlerdir.
Manevî Hürriyetler
Bu grupta yer alan hürriyetler, daha çok insanin kalbi ve vicdani ile ilgili hürriyetler olup, genel olarak düþünce ve düþünceyi ifade hürriyeti ile bu çerçevede yer alan din ve vicdan hürriyetinden oluþmaktadýr.
Ýnsanca yaþamanýn, insan haklarýnýn en önemlilerinden biri de din ve vicdan hürriyetidir. Ýnsanlar diðer hiçbir alanda olmadýðýndan daha çok, din ve inanç hürriyeti konusunda duyarlý olmuslar, inançlarýný koruma noktasýnda ölümü dahi göze almýþlardýr. Din ve vicdan hürriyetinin muhtevasini; iman etmek, baðlý bulunduðu dinin esaslarýna göre ibadet etmek, dinin emirlerini yerine getirmek, dinini öðrenmek ve öðretmek oluþturmaktadýr.
Din ve vicdan hürriyeti açýsýndan hicret gerçekten çok önemli bir yer tutmaktadýr. Mekke döneminde inananlarýn maruz kaldýðý iþkence ve baský öyle bir hal almýþtý ki, daha önce de belirtildiði gibi, bazý Müslümanlar, ancak Müslüman olmadýklarýný söylemek suretiyle hayatta kalabilmiþlerdi. Mü'minler, inandiklarý gibi yasamak, Allâh'a ibadet etmek þöyle dursun, imanlarýný açýklamaktan dolayý zulme uðruyorlardý. Bu nedenle, Ýslâm'a girmek isteyenler, maruz kalacaðý baský ve iþkenceleri düþünerek, böyle bir adýmý atmaktan çekiniyorlardý.
Bu baský ve þiddet altýnda yasayan ilk Müslümanlar, inandýklarýný rahatça ifade edebilmek ve inançlarýnýn gereðini yerine getirebilmek için önce Habesistan'a, daha sonra da Medine'ye hicret etmiþlerdir.
Ýslâm'a göre, insan hiçbir baský ve zorlama olmaksýzýn düþünmeli, kendi aklýyla hadiseleri deðerlendirmeli ve zihnî gayretleriyle doðruyu bulmalýdýr. Zira din ve inanç, insanin vicdanýyla ilgili bir husus olup, zorla kabul ettirilen inanç hiçbir anlam taþýmaz. Bu husus Kur'an-i Kerim'de, "Dinde zorlama yoktur." (Bakara, 256) hükmüyle ifadesini bulmuþtur.
Dinimizde kimseye inanç konusunda baský yapýlamayacaðý açýk bir þekilde belirtilmiþtir. Ýlahî mesajý tebliðle görevlendirilen Peygamberler bile, vazifelerinin sadece insanlara teblið olduðu, bundan sonra insanlarýn yaptýklarýndan sorumlu olmadýklarý konusunda ikaz edilmiþlerdir: "Rabbin dileseydi yeryüzündekilerin hepsi toptan mutlaka inanýrdý. O halde sen mi insanlarý mü'min oluncaya kadar zorlayacaksýn." (Yunus, 99); "(Ey Muhammed!) sen ögüt ver, çünkü sen ancak ögüt verirsin. Onlarýn üzerinde zorlayýcý deðilsin." (Gasiye, 21-22); "Eger yüz çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onlarýn üzerine bekçi göndermedik, sana düsen sadece tebliðdir." (Surâ, 48) Bunlardan da anlaþýlacaðý gibi, Ýslâm'da dinini seçme ve yaþama konusunda tam bir hürriyet bulunmaktadýr. Artik dileyen inansýn, dileyen de inkar etsin (Kehf, 29).
Ýslâm'da güvence altýna alýnan din ve vicdan hürriyeti, mesakkatlý ve acýklý bir tecrübeden sonra oluþturulan Medine Site Devletinde, layýk olduðu yerini almýþtýr. Hz. Peygamber, Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra düzenlediði Medîne sözleþmesinde (Medîne Site Devleti Anayasasý), "Yahûdîlerin dinleri kendilerine, Mü'minlerin dinleri de kendilerinedir. Buna gerek mevlâlari ve gerekse kendileri dahildir" hükmüne yer vermiþtir.(8)
Allâh'in Rasulü'nün Necranli Hiristiyanlarla yapmýþ olduðu anlaþma da, Ýslâm'da din ve vicdan hürriyetinin boyutlarýný göstermektedir: "Onlarýn mallarýna, canlarýna, dinî hayat ve tatbikatlarýna, hazýr bulunanlarýna, bulunmayanlarýna, ailelerine, mabetlerine ve az olsun çok olsun onlarýn mülkiyetinde bulunan her þeye þamil olmak üzere, Allâh'ýn himayesi ve Rasulüllah Muhammed'in zimmeti, Necranlýlar ve onlarýn tâbîleri üzerine haktir. Hiçbir piskopos kendi dînî vazife mahalli dýþýnda, hiçbir papaz kendi vazifesini gördüðü kilisenin dýþýnda, hiçbir rahip içinde yasadýðý manastýrýn dýþýnda, baþka bir yere alýnýp gönderilmeyecektir..."(9) Rasulü Ekrem, kendisiyle görüsmek üzere Medine'ye gelen ve ibadet etmek istediklerini beyan eden Necran heyetine Medine mescidini göstermiþ, onlarýn Müslümanlarýn ibadet ettikleri bu kutsal mekanda ayinlerini yapmalarýna müsaade etmiþtir. Hz. Peygamber Necranlýlar'a olduðu gibi Yemen halkýna da geniþ bir din serbestisi tanýmýþtý.(10) Bütün bunlar göstermektedir ki, Ýslâm dini gayrimüslimlere diledikleri gibi inanma, inandIklarý dinin hükümlerini yerine getirme ve dinlerinin esaslarýný öðrenme, çocuklarýna öðretme hürriyeti tanýmaktýr.
Netice olarak, Ýslâm tarihinde bir dönüm noktasý olan ve Islâmiyet'in cihana açýlmasý, Müslümanlarýn devletleþmesi, son ve hak dinin ilâhî vahiyle müesseseleþmesi, insanlýk tarihine sevgi, kardeþlik tohumlarýnýn atýlmasý anlamýna gelen hicret, insan hak ve hürriyetleri açýsýndan da önemli bir yer iþgal etmektedir. Bu anlamda hicret, Müslümanlarýn inançlarý için, baþka bir deyiþle din ve vicdan hürriyeti uðruna canlarýndan, mallarýndan vazgeçmeleri, yurtlarýný ve sevdiklerini terk etmeleri; yaþama ve varlýðýný koruma özgürlüðünü elde etmeleri demektir. Ýslâm'da temellerini bulan bu hak ve özgürlükler, hicretten sonra Medine'de oluþturulan site devletinde, hukukî olarak güvence altýna alýnmýþtýr.

1- M. Asim Köksal, Islâm Tarihi, 1/412.
2- M. Asim Köksal, Islâm Tarihi, 1/412.
3- Ibn Kesir, Tefsîru'l-Kur'ani'l-Azîm, Bakara 207; M.Asim Köksal, Islâm Tarihi, 1/395.
4- M. Asim Köksal, Islâm Tarihi, 1/212-217.
5- Sahih-i Buhârî, muhtasari Sarih tercemesi, IV/412, VI/334, X/389,395.
6- Riyazu's'Salihîn, III/1§77. H.No: 1637.
7- Tâc, V/20.
8- Prof. Dr. Servet Armagan, Islâm Hukukunda Hak ve Hürriyetler, 224-225 (Madde: 25-31).
9- Adem Apak, "Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Uygulamalarinda Inanç Hürriyeti" (Diyanet Ilmî Dergi Özel Sayi 2000), 420.
10- Ayni Makale, 421.

 

Bu yazý 2766 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

14 Sevvâl 1445 |  23.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Mü'minler gerçekten felah bulmuþtur;

( Muminun Suresi - 1)

Bir Hadis

(Ebu Hureyre (ra) anlatýyor):

-Kim fenalýk yaparsa cezasýný görür. Kendisine Allah'tan baþka ne dost ne de yardýmcý bulur- (Nisa 123) mealindeki ayet nazil olduðu zaman, müslümanlarý çok ciddi bir kedere sevketti.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) þöyle tavsiye etti:

-Amellerinizde orta yolu ve doðruyu bulmaya çalýþýn. Mü'mine musibet nev'inden her ne ulaþýr ise günahlarýna bir kefaret olur.

Musibet beklenmedik bir hadise olmuþ, ayaðýna batan bir diken olmuþ farketmez.

(Müslim, Birr)

Bir Dua

"Rabbim, bana, anne ve babama verdiðin nimete þükretmemi ve hoþnut olacaðýn salih bir amelde bulunmamý ilham et ve beni rahmetinle salih kullarýn arasýna kat."

Hz. Süleyman'ýn Duasý (Neml 19)

Hikmetli Söz

Terbiye ana kucaðýndan baþlar; her söylenilen kelime, çocuðun þahsiyetine konan bir tuðladýr.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com