Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 3049
Toplam 15252281
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Bir Cennet Hayatýna Doðru: kýl ile Kalbin Uzlaþmasý

Ýnsanlýk, bir seçkinlik imtiyazýyla ayrýlmaktadýr, diðer varlýk tezahürlerinden ‘Mevcut olmak’ zemininde hepsi eþit iseler de ‘var olma kalitesi’ ve ‘var oluþ boyutu’ yönünden, insanlýk ve insan, yüksek nitelikli bir var olma donanýmýna sahiptir.

28/02/2011

1. Varlýk alanlarý

Cansýz varlýklar, hareket ve bilinçten yoksundurlar;   kendi kapalý evrenlerine âdeta kilitlenmiþlerdir. Bitkiler ise kýsmen harekete ve alt düzeyde bir iç yöneliþe sahiptirler; bu sayededir ki dallar güneþ ýþýðýna, kök ve kýlcal damarlar ise besin kaynaklarýna doðru bir yönelim sergilerler. Hayvanlar âleminin fertleri ise hareket ve yer deðiþtirme bakýmýndan önceki iki varlýk mertebesinden de üstün bir konumda olup, ayrýca çok geliþmiþ olmasa da bir bilinç sahibidirler. Bu baðlamda yavrularýna, kendi cinslerinden olanlara karsý sempatik; karþýt ve düþman cinsten olanlara da antipatik bir duygu ve tepki ortaya koyarlar. Ne var ki kendisini geliþtirme, dýþ dünyayý deðiþtirme, kendi varlýklarý hakkýnda bir bilinç oluþturma yetisinden yoksundurlar! Bütün ‘varlýk alanlarý’, yaratýlýþtan gelen birtakým içgüdüsel yönelimler, bazý basit alýþkanlýklar, þartlý birtakým resekslerle sýnýrlýdýr.

2. Seçkin varlýk: Ýnsan

Cansýzlar (cemadat), bitkiler (nebatat) ve hayvanlar  (hayvanat) varlýk mertebelerinin üzerinde yer alan ‘insan varlýk mertebesi’ ise bu üç varlýk kategorisinin sahip olduðu yetilere ilâve olarak, onu ‘kendisi’ kýlan bir baþka yetkiyle donanýmlýdýr; bu, insanýn hem bilinç sahibi olmasý hem de bilincin, insanla birlikte bütün dýþ âlemi,  yani ‘objektif realite’yi de konu edinebilme kudretidir. Bir düþünürün ifadesiyle, ‘z gücü’... “Bu ‘z gücü’ sayesinde insan sadece düþünebilen deðil, fakat ayný zamanda düþünmesinin farkýnda olandýr. (...) Ortada sadece sýnýrlý bir varlýk deðil, fakat sorunun þuurunda olabilen bir varlýk vardýr; yalnýzca bir düþünür deðil,  fakat bizzat kendi düþüncesini gözleme ve tetkike yeteneðine sahip bir düþünür. ‘Ben’ demeye muktedir olan ve þuuru kendi amaçlarý doðrultusunda yönlendirebilen…” (E. F. Schumacher, Aklý Karýþýklar için Kýlavuz, çev. Mustafa Özel, iz Yayýncýlýk, Ýstanbul, 990, s. 31.) Bu yeti sayesindedir ki insan, ‘açýk uçlu’, yani aþkýn melekût (metafizik) ve lâhutâlemlerine doðru açýlabilme, bu varlýk alanlarýyla iletiþim kurabilme boyutuna sahip, kýsaca; kelimenin tam anlamýyla,‘var olan bir varlýk’ týr! 

Ýnsanýn bu mümtaz konumuna, kutsal kitabýmýz Kur’an’da, farklý anahtar deyimlerle vurgu yapýlmýstýr.  Onun bizzat Allah’ýn (kudret) eliyle yaratýlmýþ olmasý, bu seçkinliðinin bir dayanaðýdýr: “Gerçekten biz, Adem evlâdýný seresi kýldýk (kerremnâ); [sebeplerini yaratarak], onlarý karada ve denizde taþýdýk; onlara helâl ve hoþ rýzýklar verdik; ve onlarý yarattýðýmýz varlýklarýn çoðuna üstün kýldýk”  (Ýsra, 70);  “...Benim ellerimle yarattýðým  [insan]a...”(Sad, 75).Seçkinliðine bir temel olmak üzere,  ona, yaratýlmýþ diðer unsurlardan tamamen farklý, tanrýsal bir özün; ilâhî aþkýn hakikat alanlarýna doðru onu uçuran, onu ‘kendisi, kendine özgü’ kýlan bir mayanýn katýlmasý: “Onu iyice biçimlendirip, ona ruhumdan üseyince, saygýnýzý göstermek için ona secde ediniz...”(Sad, 72). Ve de iste onu, mahlûkat âleminin yönetici ve kurucu gücü hâline getiren, ‘dönüþtürücülük ve var edicilik sultasý’ da denilebilecek olan ‘teshir’ olgusudur. “Görmüyor musunuz ki Allah, göklerde ve yerde olan þeyleri sizin yöne-timinize vermiþtir (sehhara)?” (Lokman, 20); “Hem geceyi ve gündüzü, güneþi ve ayý sizin hizmetinize verdi (sehhara); diðer yýldýzlar da Onun emriyle hizmetinize tahsis edilmiþtir   (müsehharât)...”  (Nahl, 12). 

3. Ýnsanýn iki kurucu unsuru: Akýl ve kalp Ýnsanýn seçkin kimliðini oluþturan bütün özsel deðerler, temelde su iki kurucu unsura irca edilebilir; akýl ve kalp.  

a) Akýl

Akýl’ yetisi, insanýn özellikle nesnel varlýk alanýný kavramada, onu irdelemede; görünür ve algýlanýr olgularýn sebep ve neticelerini idrak etmede kendisinden yararlandýðý bir gözdür. Ýnsanýn kendi benliðinin bilincine varmasý bu ‘akýl yetisi’ ile gerçekleþtiði gibi diðer benliklerin bilincine varmasý, onlar hakkýnda bilgiler elde etmesi; bu bilgileri isleyerek geleceðe dair bir takým projeler oluþturmasý da yine bu akýl sayesinde mümkün olabilir. þu hâlde akýl, insanýn kendisine ait en büyük egemenlik alaný olan zihin dünyasýnýn en temel unsurudur. Hz. Ali’ye tevcih edildiði ifade edilen þu nebevî söz de bu hakikati kýsaca vurgular: “Allah, katýnda akýldan daha deðerli - ekrem- olan bir þey yaratmamýþtýr” (El-Gazalî, Ýhyâu ulûmi’d-dîn, III/14).

Akýl yetisi olmadan insan düþünülemeyeceði Ýçindir ki, kelâm-ý kadîm, bu ýþýk kaynaðýnýn tam bilincine varamayarak ondan yararlanmayanlarý bir alt mertebedeki canlýlar düzeyine indirgemiþtir: “Biz, cehennem için cinlerden ve insanlardan öyle kimseler yarattýk ki onlarýn kalpleri vardýr, ama bu kalplerle idrak etmezler,  gözleri vardýr onlarla görmezler,  kulaklarý vardýr onlarla iþitmezler. Onlar hayvanlar gibi hatta onlardan da þaþkýndýrlar -edall-! Ýste bunlar, gasetle özdeþleþmiþlerdir...” (A’râf, 179). Akýl, nesneler, tenasüpler, rakamlar, maddî algýlar dünyalarýna dogru nüfuz eden bu karakteri sebebiyle iste, bir ‘kýlavuz’ (furkan) ve hüccet olarak nitelenmiþtir. ”Ey iman edenler! Siz Allah’a saygý gösterirseniz, Allah size gerçeði yanlýþtan ayýrt edecek bir anlayýþ kuvveti verir”  (Enfâl, 29); yani, “kalplerinizde, gerçek (el-hakk) ile yanlýsý (el-batýl) ayýrt edeceðiniz bir kýlavuz (hidaye) ve ýsýk (nur)”,  (bkz. el-Alûsî, Rûhu’l-Me-ânî, IX/196).  Az sonra deðineceðimiz üzere, ‘kalp’yetisi gibi, insan varlýðýnýn içinde dizayn edilmiþ bir dinamodur.

Ýnsanýn seçkin mahiyetini oluþturan akýl gücü, doðasýna baðlý olarak, diðer yetileri gibi sýnýrlýdýr. Ýdrak alanlarýnýn muayyen bir yüzeyinde gezinebilmesi yanýnda, öte yandan bir tedricîlik süreci içinde, kimi zaman da yanýlarak bazý sonuçlara ulaþabilmektedir. Öyle ki aklî olan her netice, insanî tecrübelerin de gösterdiði üzere, yeniden ele alýnabilmekte ve tartýþmaya konu olabilmektedir. Yani akýl yetisi, olgular hakkýndaki nihaî bilgilere deðil, ‘þimdilik, kýsmî, geliþtirilebilir’; hatta‘yanlýþlaþabilir’ birtakým deðerlere ulaþabilmektedir. Yöntemi diyalektik olduðundan, ulaþtýðý bilgiler de yaklaþýk olup, kuþku ve sýnamalar üzerine kuruludur;  aklýn,  bu sebeple,  herhangi bir bilgi üzerinde kalýcý sükûnete erdiði pek görülmez. Ýnsanýn genel doðasýndaki bu, hep sorgulama, ebedî biçimde tatmin olmama gibi özellikler, en kutlu þahýslar olan peygamberlerde bile gözlemlenmektedir...  Ýste Hz. Ýbrahim örneði: “Bir zamanlar Ýbrahim, ‘Ey Rabbim, ölüleri nasýl dirilteceðini bana gösterir misin?’, demiþti. Allah, ‘Ne o, yoksa [buna] inanmadýn mý?’, dedi. Ýbrahim,‘Elbette inandým, ama kalbim tam kuþkusuzluk (itmi’nan) hâline ulaþsýn diye bunu istedim...’ diye cevap verdi”  (Bakara, 260).  Bir kere aklýn, özü gereði, ‘niçin’ ve ‘nasýl’larla basý belâdadýr; istemese bile, niçin ve nasýllar onun hep yolunu kesmekte, böylece onu biteviye tedirginlikler ve yeni arayýþlarýn anaforunda tutmaktadýr.

Diðer yandan akýl, fýtrî gayesinden sapabilmekte; ferdî, toplumsal, kültürel ve felsefî birtakým zihin kalýplarý ve davranýþ modellerinin etkisi altýnda kalabilmekte, bunun sonucunda da, bazý sarih hakikatler, onca apaçýklýklarýna raðmen akýl tarafýndan reddedilebilmektedir.   Yadsýnamayacak olan bu durum, insanýn sosyal ve etkilenen bir varlýk olmasýyla doðrudan baðlantýlýdýr. Ama akýl nuru, içten ve muhit tarafýndan yöneltilen engellerle perdelenmediði ya da saptýrýlmadýðý sürece en üstün gerçeklere ulaþabilecek, Ýlâhî hakikati anlayabilecektir.  Nitekim, “Farabî’ye göre insan, duyular âleminin tesirinden ve sosyal çevrenin telkinlerinden kendini kurtarýp  (salt,  fýtrî) aklýn kýlavuzluðuna býrakýrsa,   yaratýlýsý gereði madde âleminin üstünde zorunlu varlýða inanýr.” (Emrullah  Yüksel, Kelâm Dersleri, YÖK  Matbaasý, Ankara, 1986, s. 10).  fiu hâlde, “Sýnýrlý varlýðýn istidatlarý da sýnýrlý olacaktýr!” kabulünün bir sonucu olarak akýl yetisi de sýnýrlý, geliþmeye açýk; merkezî karakteri bakýmýndan ‘beþerî oluþ’ alanýnýn dýþýna çýkamayan bir güç merkezidir.      

b) Kalp

Gaybî hakikatler, uhrevî yasam ve bunlara iman gibi insanýn gerek ebedî mutluluðunu, gerekse var oluþ tablosunu manalý kýlan ‘büyük gerçekliklere gelindiðinde, aklýn sýnýrlýlýðý ile yüzleþilir. Çünkü duyular ve fenomenler ötesi manevî, metafizik hakikat mertebeleri,  aklýn kavrama ve kabul sýnýrlarýnýn ötesinde yer alýp,  onlar ancakbir baþka yetiyle, ‘kalp yetisi’ ile anlaþýlýr.

Akýl, nesnel varoluþ (þahadet) âleminde bir kesif; bu alan içinde bilgi ve sentez boyutlarýna bir iþaret, bir kýlavuz iken, kalp; bilginin evrilmesi, bir üst varlýk basamaðýna sýçramasý ve ‘öte’ye yönelmesiyle irtibatlý olup, ‘ilâhî askýn kudrete teslimiyet ve iman’ alanýna bir yoldur, bir köprübaþýdýr!

Kur’ân’da nasýl akýl, ayet konumunda olan her þeyi okumak ve anlamlý bir dizgeye yerleþtirmek misyonuyla görevlendirilmiþ ise ‘kalp’ de, insanýn iç kimlik ve benliðinin, derunî hakikatinin,

Ýman ya da inkâr gibi hallerin tahakkuk ettiði Nokta olarak takdim edilmiþtir. Bütün insanî ve Ruhî hâllerin tecelli ettiði idrak üssü olmasýnýn yaný sýra, imanýn en büyük konusu olan Yüce Yaratýcýnýn varlýk ýþýðýnýn aksettiði ayna da, yine kalptir! Yine kalp, kendisindeki üstün kavrayýþ ve sezgi yetilerini, derunî duyarlýlýk donanýmýný yitirdiðinde,  bireyi helâke ve yýkýma da götürebilir.

 

Kur’an’daki pekçok ayetin yaný sýra (Bakara, 774; Ali-Ýmran, 7, 8; Maide, 41; A’râf, 101; Enfâl, 2-4, 43, vd.), su iki kutlu söz, insanýn benlik ve kimlik olarak kurtuluþ ve mutluluðu bakýmýndan  ‘kalbin merkezî önemini, vurgular gibidir: “Ben (Allah, yerlere ve göklere sýðmadým;  fakat ben,  müttaki ve arýnmýþ... mümin kulumun kalbine sýðdým!..” (El-Alûsî,

Rûhu’l-Me’ânî,  XXII/101);  “Bütün benliðinizle beni dinleyin: Bedende, (ruhanî hâllerin ve oluþumlarýn merkezi olarak da iþlev gören) bir et parçasý (mudga) bulunmaktadýr. Eðer o uygun ve elveriþli olursa bütün beden de iyi olur, bozuk olursa bütün beden de bozuk  olur; bilin ki o,kalptir!..”(Buharî, Sahîh, Ýman, 39).

Onun bu varoluþsal ve teleolojik (yüce bir gayeye dönük oluþ)  niteliði sebebiyle de þehâdet âleminin ötesindeki realitelerin bilgi ve ipuçlarý, varlýk pýrýltýlarý hep kalbe doðru süzülmektedir. Ve kalp, ismiyle uyumlu olarak, objektif ve hissî bilgileri bir dinamo gibi dönüþtürür, üst hakikat basamaklarýna rapteder; bilgi, nihaî gerçekliklerin sezgisine, giderek de iman hücresi ve dokusu hâline dönüþür...

Çok komplike bir konu olmakla birlikte sunu ifade edebiliriz: Akýl, kümülatif olarak gösterilebilir, ölçülebilir, geliþtirilebilir, analiz ya da sentez edilebilir, bu sebeple de sýnýrlý olan gerçekliklerle ilgilenir;  özellikle sehadet âleminin anlamlý bir dizgeye yerleþtirilmesi, onun tanzim edilmesi; evrenin ýslahý için akýl olmazsa olmaz bir yetidir. Bir alýcý ve okuyucu olarak, hariçten aldýðý bilgileri tasnif ve tanzim eder, onlarý uygulama alanlarýna yönlendirir; ayrýca,  kalp semalarý’na doðru da uygun veriler sunar. Aklýn sunduðu verilere açýk, hatta onunla dayanýþma içinde olan kalp ise hakikatýn en üst gerçekliklerine doðru yönelir; insanýn nihaî durumuyla ilgili olan iman objelerini konu alýr. Kalbin bu iþlevini baþardýðý yerde, bireyin iç dünyasý, dýþ gerçekliði ve bütüncül olarak benliði kurtulmuþtur. Kalbi günahlar istilâ eder. Yaratýcý kudret ile olan içsel baðlantýlarýný koparýr, idrâk ve sezis hassasiyetlerini yitirerek kararýrsa, iste o zaman bunun adý da mutsuzluk olur, bunalým olur, karanlýk olur, sonsuz helâk uçurumlarýna yuvarlanýþ olur, ýþýksýzlýk ve boðuluþ olur, inançsýzlýk karanlýðý olur!.. Kalbin çaðrý ve yöneliþleri iste bu bakýmdan hayatîdir... Bu sebepledir ki akýl, kalp rayihasý ve melteminden uzak kaldýðýnda delirir, Ýkbal’in sözcükleriyle, ‘çaðýmýzýn delirmiþ aklý’ hâline dönüþür ki, bu akla gereken ise, ‘yaratýcý ask nesteri’dir, kalbin ünsiyeti ve nurudur..      

4.  Mutluluk  yolunda,  akýl  ile  kalbin  uzlaþmasý zorunluluðu...

O hâlde, Gazalî’den esinlenerek diyebiliriz ki,akýl ile kalbin iþlevleri uyumlu hâle getirilebilirse,‘ýþýk üstüne ýþýk’ hâline dönüþürler (bkz. Ebû Hâmid Al-Gazzalî, Ýtikad’da Orta Yol, çev. Kemal Isýk, Ank. Üniv. Ýlâhiyat Fakültesi Yayýnlarý, Ankara-1971,s.8). Bu ise, Kur’an’ýn ebedî çaðýldak sözcükleriyle ifade edersek, ‘nur üstüne nur’ (Nûr, 35); nurlarýn örtüþmesi ve nurlarýn tabakalaþmasýdýr.

Ýste insanlýk, varlýk âleminin madde boyutu ile zihin ve ruh boyutunu uzlaþtýramaz; bilme edimini ve bilgiyi salt aklî ve maddî kavrayýþlar düzlemiyle sýnýrlar da, bunlarýn ötesini anlamsýz ve yok konumuna indirgerse, varoluþ gerçeði eksik anlaþýlacaktýr. Ýnsan, salt doku ve iskelet toplamýna, indirgenirse, giderek Garaudy’nin yýllar önceki betimlemesiyle “denizle karanýn birleþtiði sýnýrda kum üzerine çizilmiþ bir yüz resmi gibi”, madde ve akýl tek boyutluluðunun yýkýcý dalgalarýyla silinip gidecek, muhtevasýz ve manasýz bir varlýk hâline dönüþecektir. Kalbin ve ruhun kýlavuzu, müþahedeler âlemindeki eli ayaðý olan akýl, böylece, ‘tek gerçek benim vehmi’ tarafýndan bastan çýkartýlarak,  Müteal ve metafizik hakikatlerin düþmanlýðýna yönelecektir. Düz ve sathîleþmiþ bir mantýk düzeni içindeki insan ve âlem ise hikmetsizlik, temelsizlik, gayesizlik içine düþecek, insan benliðinde ve dünyada yok oluþ kasýrgalarý, dipsiz uçurumlar oluþacaktýr...

O hâlde, akýl ile kalbin, insanýn mutluluðu, evreninse sonsuzluða doðru açýlýmý temelinde uzlaþmasý, bambaþka bir sentez ve ufuk çizgisinde buluþmasý insanlýðý bekleyen büyük rüyadýr. Bu ne kalp ve ruhun ‘akýlcýlýk dogmatizmi’ne ne de aklýn  ‘kalp ve ruh dogmatizmi’ne feda edildiði,yepyeni bir dünya ve toplum insasýný öngören bir rüyadýr.      

“Ölü iken kendisini dirilttiðimiz ve insanlar arasýnda yürümesi için kendisine bir ýþýk (nur) verdiðimiz kimse, karanlýklarda kalýp çýkamayan kimse gibi olur mu hiç?” (En’âm, 122).

 

Bu yazý 2857 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

10 Sevvâl 1445 |  19.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Allah, sizi bir za'ftan yarattý, sonra (bu) za'fýn ardýndan bir kuvvet kýldý, sonra bu kuvvetin ardýndan da bir za'f ve yaþlýlýk verdi. Dilediðini yaratýr. O, bilendir, güç yetirendir.




( Rum sûresi - 54)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh’den rivayet edildiðine göre

Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

“Ýnsanýn her bir eklemi için her Allah’ýn günü bir sadaka vermek gerekir: Ýki kiþinin arasýný bulman, (haklarýnda adaletle hükmetmen) bir sadakadýr. Bir kimseye bineðine binerken yardýmcý olman veya yükünü hayvanýna yüklemesine yardým etmen bir sadakadýr. Güzel bir söz söylemek sadakadýr. Namaza giderken attýðýn her adýma bir sadaka sevabý vardýr. Gelip geçenleri rahatsýz eden bir þeyi yoldan alýp atman bir sadakadýr.”



Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56

Bir Dua

Bismillahirrahmanirrahim

“Ey Rabbimiz! Sen, rahmetin ve ilminle her þeyi kuþattýn. Tövbe edenleri ve yolundan gidenleri baðýþla, onlarý cehennem azabýndan koru!”

(Mü’min Suresi -7)

Hikmetli Söz

Mü’min, neþesi
yüzünde ve üzüntüsü
kalbinde, göðsü en
geniþ, nefsi en hakir
olandýr. Büyüklenmeyi
hoþ karþýlamaz;
þöhretten nefret
eder. Üzüntüsü
uzun, endiþesi uzak,
suskunluðu çok, vakti
doludur. Çok þükreden,
çok sabredendir.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com