Din denilen kutsal yapýnýn içindeki önemli rolleri dolayýsýyla deðiþimden etkilenmez ve dinin sabit ayaklarýný oluþtururlar. Günümüzde ortaya çýkan bazý anlayýþlar Allah'ýn insanlara gönderdiði yegâne din olan Ýslam'ýn, ibadetler kýsmýna dahil ettiði kurban ibadetinin adeta genetiði ile oynayarak onu sulandýrmaya ve dindeki konumunu sarsmaya çalýþmaktadýrlar. Bu anlayýþa göre kurban basite indirgenmekte sanki bir et kesme, kebap yeme merasimi ve yýl boyu et yiyemeyenlerin bu ihtiyacýný karþýlamak içinmiþ gibi gösterilmekte ve onun yerine sadaka vermenin daha faziletli olduðu üzerinde durulmaktadýr. Bu anlayýþa sahip olanlar kurban ibadetinin keyfiyetini kavrayamadýklarý gibi, Müslümanlarýn bu ibadetin uygulanmasý esnasýndaki bazý yanlýþlarýndan hareketle, kurbanýn gayesi ile kesildikten sonra yapýlacak iþlemleri birbirine karýþtýrmaktadýrlar. Bu sebeple bir hatýrlatma olmak üzere bu yazýmýzda kurban ibadetinin dinimizdeki yerine iþaret etmek istiyoruz.
Kulluðu ifade etmek üzere kuldan Allah'a yöneltilen eylemler daha çok "ibadet" ve "taat" kelimeleriyle anlatýlmaktadýr. Bunlar yanýnda bir de kulu Allah'a yaklaþtýran fiillerin genelini ifade eden "gurbet" terimi vardýr. Bu üç kelime, kulun kendisini Allah'a ifade etmesi, O'nu Rab olarak kabul etmesi, emrine âmâde olduðunun bilincinde olmasý ve kuldan Allah'a yönelik eylem olmalarý noktasýnda ortaktýrlar. Ancak, "gurbet" ibadetten daha kapsamlýdýr. "Ýbadet", niyete baðlý olup fâiline sevap kazandýran bir davranýþ iken;"taat", niyete baðlý olsun ya da olmasýn fâiline sevap kazandýran davranýþtýr. "Gurbet", niyete baðlý olmasa da, kendisine yaklaþýlacak olaný tanýdýktan sonra sevap getirecek fiili yapmaktýr. Buna göre, niyete baðlý olarak yapýlan beþ vakit namaz, oruç, zekât ve hacdan her biri gurbet, taat ve ibadet kelimelerinden biriyle ifâde edilebilmektedir. Kur'an okuma, bir þeyi vakfetme, köle azadý ve sadaka gibi davranýþlar niyete baðlý olmadýklarý halde yine söz konusu kelimelerin her biriyle adlandýrýlabilmektedir. Bu ibadetler içerisinde "gurbet" kelimesi ile özel olarak ifa-de edilen sadece kurbandýr.
Kurban nedir?
Yaklaþmak anlamýna gelen kurban; Allah Teala'ya yaklaþmak için kurban niyetiyle belirli vakitte kesilen özel hayvana verilen addýr. Kurban bayramýnda kesilen hayvanlara udhiyye adý verilirken, kurban günlerinde hacda (ceza, sevap kazanma gibi) çeþitli amaçlarla kesilen kurbana hedy denir.
Kurban kelimesi Kur'an'ýn iki âyetinde geçmektedir. Bunlardan birinde Hz. Âdem'in iki oðlunun(Allah'a) takdim ettikleri kurbaný anlatmak için (Maide, 27.), diðerinde ise müþriklerin Allah'tan baþka edindikleri tanrýlarý yakýnlýk vasýtasý kýlmalarý anlamýnda (Ahkaf, 28.)kullanýlmýþtýr. Dinî edebiyatýmýzda kurban kelimesi kullanýldýðýnda, ak-sine bir kayýt bulunmadýðý sürece kurban bayramýnda kesilen kurban anlaþýlýr. Ancak Ýslam'da kurban sadece bundan ibaret olmayýp, adak kurbaný, akîka kurbaný, þükür kurbaný gibi kurbanlar da vardýr. Bu kurban çeþitlerinin bir kýsmýna doðrudan, diðer bir kýsmýna ise dolaylý yoldan iþaret eden Kur'an, kurbanlarla ilgili detayý sünnete býrakmýþtýr. Bu sebeple Hz. Peygamber'den her türlü kurbana ait olarak nakledilen detay hükümler hadis kitaplarýnda baþta "edâhî"olmak üzere deðiþik baþlýklar altýnda toplanmýþtýr. (bk. Buhârî, VI, 234 (Edâhî); Tirmizî, IV, 83 (Edâhî); EbûDavûd, III, 93 (Dahâyâ); Nesâî, VII, 211. (Dahâyâ)
Ýbadet oluþu
Kurbanýn ibadet olabilmesi için iki temel þartý taþýmasý gerekir: Bunlardan biri Allah'a yaklaþmak maksadý, diðeri ise kurban niyetidir. Ýþte bu durum kurbaný et yeme veya baþka amaçlarla yapýlan normal hayvan kesiminden ayýrdýðý için onu ibadet sýnýfýna dahil etmektedir. Yoksa sýradan bir hayvan boðazlama ve et niyetiyle bu iþlemi yapmak bir ibadet olarak telakki edilemez. Bundan dolayý fukahâ niyet üzerinde özellikle durmuþ ve et yeme maksadýyla kesilen hayvanýn ibadet anlamýndaki kurban yerine geçerli olmayacaðýný, hatta ortaklardan birinin bu niyeti taþýmasýnýn kurbana halel getireceðini belirtmiþlerdir. (Kâsânî, V, 71; Mavsýlî, 724.) Bu þartlarý taþýyan bir kurbanýn ibadet olduðunda geçmiþ dönem ulemâsý arasýnda ihtilaf yoktur. Nitekim, Þevkânî, kurban'ýn meþruiyyetinde ve Allah'a yaklaþtýran en büyük davranýþlardan (kurbe azime) biri olduðunda Ýslam bilginleri arasýnda hiçbir görüþ ayrý-lýðý bulunmadýðýný belirtirken (Þevkânî, es-Seylü'l-cer-râr, IV, 73.), Ýbn Hacer kurbanýn tartýþmasýz dinîhükümlerden biri olduðunu ifâde etmiþtir. Buharî'nin kaydettiðine göre (Buharî, Edâhî, 1.)ise, ÝbnÖmer Kurbanýn ibadet oluþunu marûf kelimesiyle ifade etmiþ, Buharî þârihi Aynî ise bu kelimenin, Allah'a ibadet olan ve O'na yaklaþtýran bütün eylemlerin ortak adý olduðunu ifade etmiþtir.(Aynî, Umdetü'l-kârî, XVII, 265.)
Kurban Ýslam inancýnda bir ibadet olarak telakki edildiðinden, normal hayvandan ilave þartlar taþýmasý istenmiþ, kesim esnasýnda ve kesecek þahýsta da birtakým þartlar aranmýþtýr. Burada þu kadarýný ifade edelim ki, usûlüne uygun olarak boðazlanan kurbandan Allah'a ulaþacak olan kulun takvasýdýr ki, bu da kan akýtmakla ve kurbaný sýrf Allah adýna kesmekle gerçekleþir. Kur'ân, kurban kesmenin meþruiyetini reddetmemiþ, bunun putlar adýna deðil, sadece Allah adýna olmasý gerektiðini yerleþtirmek istemiþtir. Geriye kalan deri, et ve kan Allah'a ulaþmayacaðýna göre bunu ayrýca deðerlendirmek gerekmektedir. "(Fakat unutmayýn ki,) o kurbanlýk hayvanlarýn etleri de kanlarý da asla Allah'a ulaþmaz. O'na ulaþan yalnýz sizin takvanýz (yani O'na karþý gösterdiðiniz bilinç ve duyarlýlýkdýr. Ýþte bu amaçla, onlarý sizin yararýnýza sunuyoruz ki, size ulaþma yolunu, yordamýný gösterdiði (her türlü rahmet) için O'nun yüceliðini saygýyla anasýnýz."(Hac, 37.) meâlindeki âyet de bu duruma iþaret etmektedir. Gazzâlî'nin de belirttiði gibi, kurban kaný akýtmaktan maksat, kan ve et deðil, kalbin dünya sevgi-sinden ayrýlmasý ve Allah için dünya malýný fedâ etmesidir. Bu sýfat ise niyet ve himmetin kesinleþmesiyle hasýl olur. Çünkü takva kalbin sýfatýdýr. (Gazzâlî, Ýhyâ,IV, 563-564.)
Müfessirlerin yorumuna göre de, kurban ibadeti dolayýsýyla Allah'a ulaþan, kullarýn mâneviyatlarýndan ileri gelen kalpleri Allah'ýn emrine teslim etmeye, ta'zime ve ihlas ile O'na yaklaþmaya davet eden takvadýr ki, Allah katýnda kabule elveriþli, rýzasýný kazanmaya da vesile olan ancak budur. Kurbanýn esas gerekçesi (illeti) ise, müþriklerin ak-sine kurbanlar üzerine Allah'ýn adýnýn anýlmasýdýr.(Zemahþerî, Keþþâf, III, 157; Râzî, Mefâtîhu'l-ðayb, XII, 36.)Bu özellikleri taþýmayan kurban zaten Allah'ýn talep ettiði þartlarý taþýmadýðýndan yani et ve kandan baþka bir þey olmadýðýndan bunlara Ýslam'daki anlamýyla "kurban" denilemez. Nitekim Mücahid'in bildirdiðine göre, putlarýn adýný anarak onlar adýna kurban kesmeyi gelenek hâline getirmiþ olan müþriklere tepki olsun diye Müslümanlar da Allah'a yaklaþmak maksadýyla kurban kesip etlerini Kâbe'nin etrafýna dikmek, kanlarýný da saçmak istemiþlerdi. Yukarýda meali verilen Hac suresinin 37.âyeti ise bu davranýþ ve anlayýþýn yanlýþ olduðunu ifâde etmek üzere nâzil olmuþtu. (Âlûsî, XVII, 158.)
Mutlak anlamda kurbanýn dinen meþru bir ibadet olduðunu gösteren en önemli delil þu âyetlerdir:"Her ümmet için Allah'ýn kendilerine rýzýk olarak verdiði hayvanlar üzerine ismini ansýnlar diye kurban kesmeyi meþru kýldýk. Ýþte sizin ilahýnýz bir tek ilahtýr. Þu hâlde yanlýz O'na teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele." (Hac, 34.). "Biz o kurbanlýk develeri de,sizin Allah'ýn (dininin)simgelerden (þeâir) biri olarak öngördük ki,bunda sizin için nice yararlar vardýr. Öyleyse artýk o hayvanlar (kurban edilmek üzere) önayaklarýný sýra hâlinde yere basmýþ durumda iken onlarýn üzerinde Allah'ýn ismini anýn; ve cansýz olarak yere serildiklerinde onlarýn etinden kendiniz de yiyin; kendi nasibiyle yetinip istemeyen kimseyide, istemek zorunda kalan kimseyi de (onlarla) doyurun. Biz, iþte bu amaçla onlarý sizin yararýnýza sunuyoruz ki þükredesiniz" (Hac, 36. Genel anlamda kurbanýn meþruiyetini gösteren diðer ayetler þunlardýr: Kevser, 2; Bakara, 196; Maide, 27, 97; Saffât, 107.)
Bütün bunlarla birlikte kurbanýn ibadet yönü ve ibadetler içerisindeki yeri þu þekilde ifade edilebilir: Kiþi kurban adý verilen ve ilgili âyet ile ibadet olduðu ifâde edilen bu meþru amel ile, Yüce Allah'ýn emrine boyun eðmiþ, kulluk bilincini bu tür bir ibadetle de yenilemiþ olmaktadýr. Kurban kesen müminler, bu vesile ile bir taraftan, Allah'ýn yüce peygamberlerinden Hz. Ýbrahim ve oðlu Ýsmail'in Allah'ýn emirlerine mutlak itaat konusunda vermiþ olduklarý baþarýlý sýnavý hatýrlarken, bir taraftanda kendilerini onlar gibi hissetmektedirler. (Dehlevî, Huc-cetullâh, I, 290.)Fert planýnda kulun Allah'a takvasýný sunmasýnýn bir niþanesi olan kurban, toplumsal açýdan da törensel özelliði yanýnda, baþta kaynaþma, kardeþlik, dayanýþma ve yardýmlaþma olmak üzere pek çok önemli rol oynamaktadýr. Bunun yanýnda kurbanýn etinin yoksullara daðýtýlmasý sadaka hükmündedir. Sadakanýn ise Ýslam'ýn en önemli ve kapsamlý ibadetlerinden biri olduðunda þüphe yoktur.
|