Mallar ve çocuklar imtihan sebebidir
Ýslam inanç sistemi, insanoðlunun yaratýlýþ amacýný “imtihan” kelimesiyle ifade etmektedir. Denemek, sýnamak, tecrübe etmek anlamlarýna gelen imtihan; Ýslami literatürde, insanýn dünya serüveninde Yaratýcýsý tarafýndan hayýr, þer, korku, açlýk gibi birçok hususta denenmesi ve iyi-güzel olana eðilimin tespit edilmesidir. Elbette bu çetin sürecin yaþanabilmesi insanýn birtakým donanýmlara, nimetlere ve imtihan araçlarýna sahip olmasýný gerekli kýlar. Sahip olunan nimetler içerisinde insan için en cezp edici kýlýnanlar arasýnda ise mallar ve evlatlar yer almaktadýr. (Kehf, 18/46.) Çünkü mallar ve oðullar/evlatlar gücün sembolüdür. (Ýsra, 17/6.) Kuþkusuz gücün ve gücü sembolize eden mallarýn ve evlatlarýn imtihaný da çetin olacaktýr. Verilen irade ehliyeti ile birlikte insanýn, doðasýnda var kýlýnan arzulara: “Mal ve çocuklarýnýzýn sizin için birer imtihan olduðunu ve büyük mükâfatýn Allah katýnda bulunduðunu biliniz.” (Enfal, 8/28.) uyarýsýnýn bulunmasýna raðmen yenik düþüp-düþmediði imtihan neticesinde belli olacaktýr. Böylece, ileri yaþlara eriþilmesine raðmen gönlünde sevgisi hep genç kalan mal (Müslim, Zekât, 114.) ile kaybedilmesi bir felaket olarak deðerlendirilen evlat (Buhari, Cenaiz, 32.), insaný müspet veya menfi bir sonuca götürecek en önemli iki imtihan sebebidir.
Mallar ve çocuklar kiþiyi Allah’ý anmaktan alýkoymamalýdýr
Kiþinin kendisini ve sahip olduklarýný koruma refleksi insani bir durum olmanýn yaný sýra; hayatý, dini, malý, nesli ve aklý muhafaza, dinin korunmasýný emrettiði deðerler arasýnda yer almaktadýr. Ancak kýymeti hangi ölçüde olursa olsun gerek dinî gerekse insani açýdan korunmasý gerekenlerin hiçbiri, Yaratýcýya hakkýyla yönelmekten inananý alýkoymamalýdýr. Bu çerçevede Kur’an’ýn, özelÝnsanýn likle mallar ve evlatlar baðlamýnda ziyana uðramamak için uyarýda bulunmasý (Münafikun, 63/9.) manidardýr. Özellikle mallar ve evlatlarýn altýnýn çizilmesi, imanla baþlayan Allah’a yakýnlaþmayý, O’na doðru sevgi ve minnettarlýðý kesintiye uðramasý ihtimalidir. Çünkü asýl sahibe yöneliþte eksen kaymasý olduðu zaman kiþi, malýnýn kendisini ebedî kýlacaðýný (Hümeze, 104/3.), ayrýca malýnýn ve evladýnýn kendisini huzura yaklaþtýrýcý bir unsur (Sebe, 34/36.) olacaðýný zanneder. Oysaki dünya hayatýnýn gerekleri ile ahiret mutluluðunu itidal çizgisinde tutturabilmek, Allah’a yönelmek ve Allah’a yöneliþi tehlikeye ve zarara uðratacak þeylerden korunmaktan geçer. Bu açýdan mallar ve evlatlar sadece süsün ve övünmenin kaynaðý olduðunda, imanýn önünde büyük bir engel olan büyüklenmeye kiþiyi götürecektir.
Mal ve evlat çokluðu övünülecek þey olmamalýdýr
Bütün varlýklar belli bir hikmete binaen yaratýlmýþ ve yaratýlýþ kodlarýna uygun olarak kendilerine mesuliyetler verilmiþtir. Söz konusu hikmet ve mesuliyet çerçevesinde varlýklara yaklaþýldýðýnda, “biçim”den “öz”e doðru bir yolculuk baþlayacak ve malýn hayatý devam ettirmek için kâfi derecede olmasý gereken bir meta olduðu, amaç deðil araç olduðu anlaþýlacaktýr. Benzer þekilde evlatlarýn da neslin devamý için olmazsa olmaz olduðu ve neticede hem mallarýn hem de evlatlarýn imtihan için olduðu görülecektir. Ancak bu yolculuðu baþlatma cesaretini göstermeksizin sadece biçime, dýþ forma takýlý kalýndýðýnda; mal ve evlat itibariyle çokluk, övünme sebebi olacak ve ilahî uyarýlara kulak vermemenin azaba çarptýrýlmaya sebep olmayacaðý (Sebe, 34/35.) düþüncesi ortaya çýkacaktýr. Oluþan bu davranýþ ve düþünce tarzý insaný, Ýslam’ýn öngördüðü tevazunun zýddý olan övünmeye götürecektir. Kiþi, ister az miktarda isterse çok miktarda olsun, hemen her alanda sahip olduðu mal ve evladý prestij vesilesi görecektir. Hatta bu nimetlere þükredeyim derken, bir usul hatasý yaparak belki de mal ve evlat nimetlerinden mahrum kalanlarý küçümseme cihetine gidecektir. Bu açýdan mal da olsa evlat da olsa, hiçbir þey hiçbir kimseyi, bir baþkasýna karþý övünmeye, üstünlük taslamaya sevk etmemelidir. (Müslim, Cennet, 64.)
Bütün bu deðerlendirmelerden mallarýn ve evlatlarýn arzu edilmemesi gereken deðerler olduðu da anlaþýlmamalýdýr. Malýný hak yolda harcayana gýpta edileceði (Buhari, Ýlim, 15.), evladýn hayýrlýsýnýn ebeveyne faydasýnýn kesilmeyeceði (Müslim, Vasiyyet, 14.) aþikârdýr. Mal kazanmak, mal ve evlat idare ve terbiyesiyle uðraþmak yerilen bir durum deðildir. Sonuç itibariyle dünya serüvenindeki imtihanda dikkat edilmesi gereken; bütün bunlarýn kiþiye Allah’ý unutturmamasýdýr. Ayrýca sahip olunanlarýn sadece insanýn kendi bilgi ve kuvvetinin ürünü olmadýðýnýn, ayný zamanda ilahî bir baðýþ olduðunun da hatýrdan çýkarýlmamasýdýr.
|