Ýnsan kendisiyle barýþýk olmalýdýr. Kendisiyle barýþýk olmayanýn derdi, yine kendisiyledir. Allah insanlara haksýzlýk etmez; insanlar kendi kendilerine haksýzlýk ederler.
Küpün açinde ne varsa, dýþýna onu sýzdýrýr. Dolayýsýyla, kendisiyle kavgalý olan çevresiyle barýþýk olabilir mi? Ýnsan hayatý boyunca yüzleþtiði olumsuz þartlar karþýsýnda pes etmemeli, kendini kaybetmemelidir. Kendini kaybeden hangi hayrý, hangi sevabý kazanýr? Bu soruya ancak 'hiçbirini' þeklinde cevap verilebilir. Kazanmak, biraz da insanýn kendinde olmasý
ile iliþkilidir. Ýþte oruç, insanýn iyiyi, güzeli ve yararlý olaný kazanmasýnda etkili olan
ibadet türlerinden sadece birisidir. Onun için Türkçe'mizde ''oruç tutmak'' tabiri kullanýlýr.
''Oruç'un Arapça'daki aslý, ''savm/sýyam''dýr. Bu sözcüðün karþýsýna lügatler ''tutmak, zaptetmek, zapt-ý rapt altýna almak'' anlamýna gelen ''imsak'' kelimesini yerleþtirir. Dolayýsýyla oruç, bir ibadet disiplininin adý olarak, insaný kötü, sevimsiz iþler yapmaktan alýkoyan, insanýn hayatýný düzenleyen, derleyen, daðýnýklýklarý yok eden bir özelliðe sahiptir. Bunu Hz.Peygamber, telaffuz bakýmýndan kýsa ama anlam bakýmýndan çok derin ve geniþ bir ifade biçimiyle: ''Oruç, kalkandýr'' (Müslim, ''Savm'' 163) þeklinde tanýmlamýþlardýr. Ýþte oruç da mecazî anlamda, belirli saatlerde insaný yeme-içme ve nefsanî arzulardan uzaklaþtýrdýðý için kalkanýn fonksiyonuna benzetilmiþtir. Nasýl ki bir savaþ aleti olan okun, bir kimseye isabet etmesine kalkan engel olursa, günahlarýn meydana gelmesine de oruç engel olduðundan dolayý, o kimsenin cehenneme girmesine mani olur. Kötülüklere zemin hazýrlayacak istekleri frenler.
Müslümanlar, Allah'ýn emrine uyarak bir ay boyunca Ramazan Ayý'nda oruç tutarlar. Dolayýsýyla biz oruç tutarýz. Bu söz bir yere kadar doðrudur. Asýl doðru olan, biz oruç ibadetini, oruç bizi tutsun diye yerine getiririz.
Türkçe'mizde, kendini tutma ifadesi birçok anlamlar çaðrýþtýrýr. Kendini tutma, belli bir irade eðitimi sonucunda gerçekleþtirilen bir davranýþtýr. Çünkü, insanýn olaylar karþýsýnda kendini tutmasý, kontrol etmesi çok zor bir olaydýr. Hayatýnda insanýn baþýna ne geliyorsa, kendini tutamadýðý/kontrol edemediði, dahasý sabýr ve metanet gösteremediði için geliyor.
Günahlar, insanýn hep kendini tutamayýþýnýn bir sonucu deðil midir?
Trafik kazalarý, insanýn kendilerini birkaç saniye tutamayýþýnýn bir sonucu deðil midir?
Her katilin adam öldürmesi, kendini tutamadýðý için deðil midir?
Ýnsan, dilini tutamadýðý için karþýsýndaki kimselerin gönüllerini kýrýp dökmüyor mu?
El organýný tutamadýðý zaman vurup kýrmýyormu?
Ýnsan kendini tutamadýðý zaman, kendini yitiriyor, kaybediyor, böylece kendine yazýk ediyor,kendinden geçiyor ve felâketlere düþüyor.
Ýþte bir ay boyunca 'oruç tutan' bir Müslüman, irade eðitiminden geçiyor ve kendisini olaylar karþýsýnda býrakmamasý gerektiðini öðreniyor. Oruç, sadece mideye deðil,
bütün organlara ve zihne de tutturulmuþ oluyor. Bundan dolayý oruç, kiþiyi kötülük iþlemekden alýkoysun, insan kendisini tutsun diye Hz. Peygamber: ''Size birisi kavga etmek için sataþýrsa, ben oruçluyum desin'' buyuruyor.
Kendini tutmak, olgun insanýn iþi ve de zor bir iþ. Oruç bizi, bu zor iþe çaðýrýyor. Geleneðimizde 'edep'; insanýn haddini, sýnýrýný bilmesidir, diye tanýmlanýr. Erkâný da; eline, diline ve beline sahip olmaktýr. Oruç tutmak, bu güzellikleri kazandýrýyor. Kendisini tuttuðumuzu sandýðýmýz oruç, aslýnda bize kendimizi tutmayý öðretiyor. Yeme-içme, öfke ve þehvet güdümüzü denetim altýna almamýzý saðlýyor. Eðer insanýn aklý, öfke ve þehvet güdülerine egemen olursa, o kimseden erdemli davranýþlar; eðer öfke ve þehvet güdüleri akla egemen olursa, o kimseden sevimsiz davranýþlar meydana gelir. Ýþte bütün bu noktalarda da oruç insaný eðitiyor, cemiyet için faydalý ve kendisinden korkul mayan, emin bir insan karþýmýza çýkýyor. Büyük Ýslâm düþünürü Ýmam-ý Rabbani'nin þu sözü buna iþaret etmektedir: ''Bir kimsenin ramazan ayý düzgün geçerse, senenin diðer kalan aylarý da düzgün geçer.
Toplumsal hayatta, asayiþi bozan ya da yüz kýzartan suçlarýn bile yok denecek düzeyde azaldýðý ay, gerçekten oruç ayýdýr. Orucun, insanda iyiliklerin, güzelliklerin, merhamet ve þefkat eðitiminin verilmesinde çok önemli bir vasýta olduðu hepimizin malumudur.
Ýnsan, nefsini, içgüdülerini ve öfkesini oruçla kontrol altýna alýrsa, iradesi güçlenir, ruhu saflaþýr, þahsiyeti geliþir. Ýþte bu nedenle orucu farz kýlan ayet þöyle biter: ''Umulur ki bu sayede kötülüklerden korunursunuz.'' (Bakara, 183) Ayetin bu kýsmý, oruçtan elde edilecek kazancý, yani orucun amacýný açýklar. Ýþte bu yüzden, oruç tutmak insanýn olaylar karþýsýnda infiale kapýlarak kendisini kaybetmesi deðil, biraz da insanýn kendisini tutmasýdýr. Kiþi orucu âdâp ve erkanýna uygun bir þekilde ne kadar güzel tutarsa, oruç da kiþiyi o kadar tutar. Demek ki insan oruç tutar, oruç da insaný tutar. Ýnsanýn nefsini ýslah etmekle onun ruhunu incelterek, iyiliklerin ve güzelliklerin paylaþýlmasýna motive eder. Örneðin, yoksul ve kimsesizlere yemek yedirmek, giydirmek, felakete uðramýþ olan kimselerin biraz olsun acýlarýný dindirmek, sýkýntýlarýný hafifletmek için maddi-manevi yardýmlarýyla katkýda bulunmak, herhangi bir yerde toplumun menfaatine yapýlacak yararlý bir iþ varsa, hemen oraya koþmak gibi. Bütün bu güzellikler, orucun gönüllerde estirdiði deðiþim rüzgarlarýnýn bir sonucudur.
Oruç da namaz gibi bedenî bir ibadettir. Oruç bir ay müddetle bütün iç organlarýmýzý özellikle midemizi ve karaciðerimizi dinlendirir. Bedenin hareketini düzenler. Bedene güzellik ve zindelik verir. Ýnsanlarda ulvî duygular uyandýrýr. Allaha baðlýlýðýný artýrýr. Bu sebeple Hz. Peygamberin:''Oruç tutun, sýhhat bulun buyurmalarýnýn temel esprisi budur.
Oruç, duygu eðitiminin önemli boyutlarý olan, sevgi, estetik, iyi ahlâk ve þefkat duygularýný geliþtirir. Ýnsanlar arasýnda sosyal baðlarýn güçlenmesine vesile olur.
Oruç, insanlarda bencilliði giderir; paylaþmanýn bir erdem olduðunu hatýrlatýr. Ýnsaný sosyalleþtirir; insana, yoksullarý koruyacak bir sorumluluk duygusu ve alýþkanlýðý kazandýrýr.
Oruç, mülkün ve her þeyin temeli olan adaletten uzaklaþmamak gerektiði eðitimini verir. Sahip olduðumuz nimetlerin deðerini anlamamýza yardýmcý olur.
Oruç tutmakla, açlýk ve susuzluðun ne anlama geldiðini bizzat yaþayarak, baþýmýza gelebilecek savaþ hâli, yoksulluk, deprem gibi nice mahrumiyetler karþýsýnda nasýl sabýr gösterilerek direnilebileceðini öðretir. Bu açýdan oruç, en güzel bir eðiticidir.
Eðer Ýslâm nedirþ diye sorulacak olursa, tek cümle ile Ýslâm; nezaket ve disiplin dinidir, denilebilir. Ýþte oruç, bize bu iki güzelliði kazandýracaktýr.
Ruh saðlýðý ve gönül huzuru açýsýndan Ramazan ayý son derece önemlidir. Çünkü o, bir ay
boyunca bir kimsenin 24 saatini meþgul eder. Örneðin, sahur vaktinde kalkýlacak, sahur yemeði yenilecek, vaktin doðruluðu hesaplanacak, çünkü falan saat falan dakikada artýk yemek-içmek kapýsý kapanacaktýr. Gündüz, falan falan iþler yapýlacak, icabýnda toplumun ihtiyaç sahiplerinin maddi manevi ihtiyaçlarý karþýlanacak, böylece birçok insan sevindirilmiþ olacaktýr. Bu, zengin ve fakir Müslümanlar arasýnda kurulan bir barýþ, kardeþlik, dostluk köprüsüne dönüþecek, böylece, toplumun sosyal dokusu daha bir güçlenecek, birlik duygularý daha bir kuvvetlenecek anlamýna gelir.
Akþam vakti, tam vaktinde iftar edilecektir. Yemek yenecek, istirahat edilecek, sonra ''teravih'' namazýna geçilecektir. Her sene, bütün senenin bu bir ayý zarfýnda muntazam, programlý bir þekilde Müslümanlar kendilerini eðiteceklerdir. Böyle bir disiplin, Müslüman'ýn hayatýnda vaktin son derece deðerli olduðu izlenimini kazandýrýr.
Ayný zamanda Ramazan ayý, sosyal boyutu olan bir aydýr. Ýslâm dininde Ramazan ayý, toplu ibadet ayý olarak kýlýnmýþtýr. Bütün Müslümanlar ayný þekilde belirlenmiþ zaman diliminde oruçlarýný tutarlar ve namaz için camide toplanýrlar. Böylece ibadetin içtimaî boyutta tezahür eden coþkusunu hep birlikte yaþarlar ve birbirleriyle görüþüp buluþma imkaný elde ederler.
Oruç, çaðýmýzýn modern bir hastalýðý olan yalnýzlýk psikolojisine son vermenin adýdýr.
Neticede, ferdi olarak yapýlan oruç ibadeti, içtimaî bir ibadet hâlini almýþ olur. Bir kimse tek baþýna oruç tutarsa, ahlâkî ve ruhî faydalar elde eder ama, toplu olarak tutulan oruç da bu faydalar daha çok elde edilmiþ olur. Ayrýca, Ramazan ayýnýn manevî havasý, bütün toplum kesimlerinde iyilikleri öne çýkarma, kötülüklerden sakýnma ve takva ruhu ile donanma gibi ahlaki alýþkanlýklar kazanmamýza hizmet etmiþ olur.
|