Vahiy dilinin en yüksek manalý kelimesi, Allah'týr. O, her þeyin yaratýcýsýdýr. [2] Allah'a benzeyecek, [3] O'na denk olabilecek hiçbir þey yoktur. [4] Allah, hiçbir þeye muhtaç deðildir; fakat bütün varlýklar O'na muhtaçtýr. [5] Tüm varlýða, oluþa ve sisteme Allah hakimdir. [6] Kâinatýn ve insanýn varlýðýný devam ettiren, özellikle insana hidayet veren Allah'týr. [7] Bundan dolayý, Allah'ýn sözlerinden oluþan Kur’an, kendini "insanlara yol gösterici" olarak tanýmlar. [8] O, insaný olumlu ve olumsuz yönleriyle çok iyi anlatýr. Ýnsanýn da diðer yaratýklar gibi tabii bir varlýk olduðunu, [9] ayrýca onun ahlaki bir kiþiliðe ve yükümlülüðe sahip bulunduðunu, bu yüzden de kendisine en büyük deðerin verildiðini belirtir. [10] Ýnsanýn yapýsýný gerçekçi bir biçimde tanýtan Kur’an, onun zaaflarýna da deðinir ve bunlarý ortadan kaldýran çözümler önerir. [11]
Kur’an mesajýnýn temel hamlelerinden biri de "Allah'ýn birliðini, insanýn O'na muhtaç ve baðýmlý olduðu gerçeðini" birçok yönden ortaya koymaktýr. Deðinilen gerçek, Kur’an'ýn bir ayetinde þöyle dile getirilir:
“Ey insanlar, Allah'a muhtaç olan sizlersiniz; zengin ve övülmeye layýk olan ise, ancak Allah 'týr.” [12]
Bu ayet, Allah'ýn zengin ve övgüye lâyýk tek Ýlah olduðunu belirterek Ýslam'ýn Muktedir Uluhiyyet anlayýþýný ortaya koymaktadýr. Ayetteki "gani" kelimesi lügatte, "zengin olmak, bir þeye ihtiyacý bulunmamak" anlamlarýna gelen "gýna'' mastarýndan türemiþ bir sýfattýr. Bu kelime Allah'ýn sýfatý olarak kullanýldýðýnda, "malik olduðu þeylerle baþkalarýna ihtiyacý bulunmayan, zenginliði sonsuz ve sýnýrsýz olan, yanýnda herkesin yoksul kaldýðý Yüce Varlýk" anlamýna gelir. "Hamid" kelimesi ise, "hamd" mastarýndan türemiþ bir sýfattýr. Bu kelime, "kendisindeki güzel vasýflardan ve yaptýðý iyiliklerden dolayý her türlü övgünün sahibi olan Allah" manasýna gelmektedir. Hem övgü hem de þükür manasýný içeren hamd, Allah'a özgüdür. [13] Bunun için insanlar, melekler ve diðer bütün varlýklar O'na hamd etmektedir. [14]
Kur’an'da 17 kez geçen "gani" sýfatý, [15] tek baþýna Allah'ýn bütün varlýklardan müstaðni olduðunu bildirir. [16] Birçok inanç sisteminde, tanrýlarýn insanlara muhtaç durumda düþünüldüðü hatýrlanýrsa, bu Ýlahi ifadelerin Muktedir Uluhiyyet gerçeðini anlatmak için ne kadar gerekli olduðu daha iyi anlaþýlmýþ olur.
Kur’an, Allah'ýn varlýk ve insanla olan ilgisinin baþka boyutlarýný da insana ayný anda telkin etmek için gani sýfatýný, diðer ilahi sýfatlardan bir kýsmýyla birlikte zikreder. [17] Böylece Allah'ýn kendi kendine yeterli olmakla beraber O'nun yaratýklara, özellikle de insanlara karþý ilgisiz kalmadýðý ve ihtimamsýz olmadýðý mesajýný verir. Ayrýca Kur’an'da gani sýfatý, Allah'ýn insanlarýn yararý için koyduðu ibadet ve hayýr buyruklarýný takip eder. [18] Bu durum, buyruklarýn esas faydasýnýn Allah'a deðil, onlarý uygulayan insanlara döneceðine iþaret eder. Çünkü Allah hiç kimsenin infak ve ibadetine muhtaç deðildir. Dine, inanca ve ibadete ihtiyacý olan, insandýr.
Gerçekçi gözlemler, yaþadýðýmýz hayatta þahit olduðumuz ürkütücü pek çok olumsuzluðu ortaya koymaktadýr. Bunlardan en önemlisi ve en acýsý, Kur’an'ýn sunduðu inanç ve yaþayýþ þeklinin, insanlarýn hayatýnda asli yapýsýndan çok þeyler kaybetmiþ olmasýdýr. Pek çok insanýn, dini, hayatýn görülmez alanlarýna hapsetmeleri, onu sadece cenaze törenlerinde ortaya çýkarmalarý, hayatlarýnda en çok ihtiyaç duyduklarý bir deðeri ne kadar ihmal ettiklerini "gösterir. Dini þekilci unsurlara indirgeyen kiþilerin tabii ki Ýslami bir hayat sürmeleri ve ölüm korkusunu yenmeleri mümkün deðildir. Allah'ýn izniyle her korkudan kurtulmanýn bir yolu vardýr. Ama Allah'tan kurtulmak imkânsýzdýr.
Günümüzde bir nimet olarak insan hayatýný zenginleþtirmesi beklenen teknoloji, gerçek amacýndan saptýrýlarak kendi baþýna buyruk bir tanrý haline getirilmiþtir. Oysa Ýslam, insanlýða muktedir bir Uluhiyyet anlayýþý sunar O, yepyeni bir diriliþ muþtusuyla her alanda kendi insanýný yetiþtirip onun önüne yeni ufuklar açar. Þu halde Allah'ýn insanlara sunduðu nimetlerden meþru þekilde yararlanýp ahlaken tutarlý bir hayat sürmek için, manevi körlüðün verdiði küstahlýktan kurtulmak gerekir. Bu da ancak Ýslam'ýn insan ve hayat üzerindeki etkisi ile saðlanabilir. Bunun sebebi, Kur’an'ýn fert ve toplum hayatýný düzenleyici kurallarýnýn, diri ve belirleyici bir yapýya sahip olmasýdýr. Kur’an'ý bu þekilde anlamaya ve yaþamaya mecburuz. Hatýrlanacaðý gibi, Peygamber (as)'in önderliðinde oluþan ilk Ýslam toplumu Kur’an'la varlýk alanýna çýkmýþtýr. Eðer bu gün de bir Ýslam toplumu çýkacaksa yine bu kitapla ortaya çýkacaktýr. Çünkü Kuran'a dayalý bir yaþayýþ, ömür boyu süren deðiþmez bir ibadettir. Ecele bu ibadetle koþanlar, cennete ulaþýrlar. Ölümsüzlük insana bu dünyada bir hak olarak verilmiþ deðildir. Ama insan imana dayalý basiretli bir gayretle onu elde edebilecektir. Öyleyse “Rabb’ýnýzýn affýna ve geniþliði göklerle yer kadar olan cennete doðru koþun. O, Allah 'a karþý sorumluluk bilincinde olanlar için hazýrlanmýþtýr.” [19]
------------------
[1] Fâttr: 35/15
[2] Bkz. En'am: 6/102; Ra'd: 13/ 16; Hicr: 15/28; Zûmer: 39/32 vb.
[3] Bkz. Þûra: 42/1l
[4] Bkz. Ýhlâs: 112/4
[5] Bkz. Ýhlâs: 112/2
[6] Bkz. En'am: 6/3, 18, 73 vb.
[7] Bkz. Tâhâ: 20/50; Â'Iâ: 87/3; En'am: 6/90 vb.
[8] Bkz. Bakara: 2/185; Ýsra: 17/9 vb.
[9] Bkz. Hicr: 15/26, 28, 33; Mü'mimin: 23/112-14 vb.
[10] Bkz. Ýsrâ: 1 7/70; Tin: 95/4; Ahzâb: 33/72
[11] Bkz, Me'âric: 70/19-21; Nisa: 4/128; Teðâbün: 64/16: Haþr: 59/9 vb.
[12] Fâtýr: 35/15
[13] Bkz. Fatiha: 1/2
[14] Bkz. Ýsrâ: 17/44, 111: Bakara: 2/30: Zümer: 39/ 75 vb.
[15] Bkz. Fâtýr: 35/15: Neml: 27/40: Yûnus: 10/68: En'am: 6/133; Lokman: 31/ 12, 26: Zümer: 39/7: Ýbrahim: 14/8; Ankebût: 29/6: Bakara: 2/263, 268: Âl-i Ýmrân: 3/ 97: Mümtehine: 60/6: Hadîd: 57/24; Muhammed: 47/38; Hac: 22/64; Teðâbün: 64/6
[16] Bkz.Yûnus: 10/68; Ankebût: 29/6
[17] Bkz. Bakara: 2/263, 267; Ankebût: 29/6; En’am: 6/133; Neml: 27/ 40; Zümer: 39/7 vb.
[18] Bkz. Âl-i Ýmrân: 3/97; Bakara: 2/263, 267 vb.
[19] Al-i Ýmrân: 3/133 Fahrettin Yýldýz, Kur’an Aydýnlýðýnda Hayatý Doðru Yaþamak, Ýþaret Yayýnlarý: 269-271.
|