Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6101
Toplam 17255535
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161594
Bugün Üye Olan 244
Online Ziyaretci
 

 
Vahy Safiyeti ve Bulandırma Gayretleri
28/04/2009 - 16:03
 
Dr Şerafeddin Kalay
Çevresi çiçeklerle bezeli bir pınardan çağlayan gür bir suyu düşününüz Billur gibi berrak, gönüllere huzur verecek derecede serin Cana can katacak kadar tatlı… Bakmaya doyamayacak kadar güzel Tariflere sığmayacak kadar aziz
Gönül arzu eder ki bu pınar, mesafeler ne kadar uzarsa uzasın, aradan ne kadar yıl geçerse geçsin bu saflık ve berraklığını, bu lezzet ve güzelliğini korusun
  İlâhî vahy de Rabbinden Rasûlü'ne ulaştığında, ondan sahabîlere tebliğ edildiğinde böyle bir saflık, böyle bir berraklık, böyle bir güzellikteydi. Uğruna işkencelere, çilelere katlanılırken, gelecek yıllara, asırlara örnek olacak, akıllara durgunluk verecek fedâkârlıklar sergilenirken  o hep bu safiyetini korudu… 
Bulanık ve Çarpık Gösterme Gayretleri
 Vahyin ilk indiği, İslâm nûrunun ilk cihanı aydınlatmaya başladığı günden beri onun eğriliğini isteyenler, onu çarpık gösterme arzu ve gayretiyle yanıp tutuşanlar olsa da; makam ve mevkîsine, kurduğu menfaat çarkına zarar geleceğinden korkanlar önüne set çekmeye çalışsa da, Rahman'ın kulluğu yerine İblis'e uşaklığı tercih edenler, onu karalamak için birbiriyle işgüzarlıkta yarışsalar da Allah Rasûlü'nün varlığı sebebiyle bu safiyet bozulmadı…
 Evet, İblis boş durmadı; ilk günden bu güne İslâm'ın eğriliğini isteyenler, onu çarpık gösterme arzu ve gayretiyle yanıp tutuşanlar oldu… Hatta insan dünyâda hayatına adım attığı günden beri oldu.
 Zikri Hakîm'e  kulak veriniz:
 "Dünya hayatından hoşlanıp onu âhirete tercih edenler, insanları Allah yolundan alıkoyanlar, bunun için çalışıp gayret edenler ve hak dinin eğriliğini isteyip arzulayanlar var ya işte onlar, haktan uzak derin bir dalâlet, sapıklık içindedirler." (İbrahîm, 14/ 3)
 "O zâlimler ki, insanları Allah yolundan alıkoymak, Allah yoluna set çekmek için çalışan, onun eğriliğini, çarpıklığını isteyip arzulayan; onlar âhireti de inkâr eden zâlimlerdir."
(A'râf, 7/ 45)
 Gerçek de budur. Allah yolundan alıkoymak isteyen zâlimler emellerine ulaşmak için sadece kaba kuvvet ve dayatma sistemlerini kullanmamışlar, Hak Dini eğri, çarpık, karmaşık, olduğundan başka göstermek için de ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir. Âhirete inancı olmayanlar, Allah'ın muhasebesini hesaba katmayanlar bu berrak pınarı bulandırmak için ellerinden geleni artlarına koymamışlar, zulm üzerine zulm sergilemişlerdir. Ne yazık ki emellerine ulaşma konusunda kendilerine uşak bulmakta da zorlanmamışlardır. Zira dünya hayatının peşin ve yaldızlı menfaatleri bayağı bile olsa bir çok gözde ebedî saadeti ve sonsuz menfaatleri perdelemiştir.
 Yeniden Sâfiyete Dönüş
 Ancak sık sık heveslerini kursaklarında bırakan bir gerçek vardı. Bu pınar kendini bütün bulanıklardan temizleyen, zulm fırtınaları durunca yeniden berraklığıyla bulanıklıkları silip atan bir pınardır ve hep öyle olmuştur…
 Onu gönülden yaşayanların, ebedî saadeti dünyanın yaldızlarına tercih edenlerin, Allah'a kullukta huzur bulup kula kul, dünyâlığa meftun, İblise uşak olmayanların, ilim ve irfanla yoğrulup hakka yürümeye çalışanların bu yönde unutulmayacak hizmetleri olmuş, canıyla, malıyla bu yola baş koyanlar nice fedâkârlıklar sergilemiş ve hak kervanındaki gıpta edilecek yerlerini almışlardır. Rahmân'a bu güzelliklerle varmanın şevkini yaşamışlardır.
*
Şuursuzluk ve Gaflet
 Dikkatleri çekmek istediğimiz bir başka gerçek daha var: Berraklığı zedeleyecek tavırların sadece kötü niyetli İslâm düşmanlarından gelmediği… Rabbine ibadetini eden, kıyafeti, davranışları ve sözleriyle hak dâvânın saflarında yer alan, ancak ilim, irfan noksanlığı, şuur eksikliği, olduğundan daha üst mertebede görünme hastalığı, bilmediği bir şey için bilmediğini kabul edememe erdemsizliği… gibi sebeplerle aklına geleni söyleyenlerin, insanlara bol sevap bağışlama arzusu taşıyanların, kendi sözlerini ve kanaatlerini güçlendirmek için İslâm adına hükümler uyduranların, olmayan namazlar, olmayan oruçlar, duâlar ve usuller uyduranların sebep olduğu bulanıklıklar da asla göz ardı edilemeyecek ciddiyette, küçümsenemeyecek boyutlardadır.
 Ön kapıdan girme imkanı bulamayan şeytan, yan kapı, arka kapı, pencere, hatta baca gibi bütün giriş deliklerini araştırmakta, denemekte ve içeri sızış için her türlü imkan ve fırsatı değerlendirmektedir.
Şuursuzluk ve Gafletin Sebebi
 Her devrin, her asrın kendine göre sıkıntıları, olumsuzlukları olmuştur. Asrımızın sıkıntıları ise daha ciddî boyutlarda yaşanmış, acılı yılların bıraktığı derin izler silinip yok edilememiştir. Unutmamalıdır ki bu millet 1920'li yıllarda eğitim alanında da ciddî sarsıntılar yaşamış, 1930  1951 yılları arasında ise tesirini her alanda gösteren dînî tedrisat yasağı, dayatmalar, hatta tehditler altında bir fetret devri geçirmiştir. Yıllarca İslâm'ın bayraktarlığını yapan, İslâm sancağını bir adım daha öteye götürmenin azm, şevk ve heyecanını taşıyan, tekbir sesleriyle Anadolu'yu baştan başa fethettiği gibi daha nice ülkeler fetheden, nice ufuklarda, semâlarda  Ezânı Muhammedî'nin okunmasına vesile olan bir millete Ezan Allah Rasûlü'nden bize intikal ettiği gibi ezan okumak, Allah'ın vahyettiği gibi Kur'ân okumak bile çok görülür olmuştu…
 1950'li yıllarda yeniden açılmaya başlayan okulların mezuniyet yılları, sayı azlığı da düşünüldüğünde yaşanılan fetret devrinin hiç de küçümsenemeyecek kadar büyük olduğu bir gerçektir. 1960 ihtilâlinin getirdiği yeni boyutlu kin ve nefretlerin de yeniden halkı nasıl ümit ve şevk kırıklığına sürüklediğini düşünürsek insanımızın yaşadığı cahilliğin, şuur eksikliğinin ve şaşkınlığının sebebini biraz daha iyi anlar ve belli bir oranda mazur görürüz sanırım. Zira şu anda ülkenin bel kemiğini oluşturan orta yaş grubu bu fetret devresinde yetişen insanların yetiştirdiği nesildir…
Dinde Eğrilik, Çarpıklık Yoktur
 Ancak mazeret ne olursa olsun yanlış, her zaman yanlış, bâtıl her zaman bâtıl, zulm her zaman zulmdür… Haddî aşış, hak çizgilerden dışarı taşış, eğriliş, zikzaklar çiziş her zaman hatalıdır; her zaman yanlıştır… 
 Bakınız Rabbimiz Kehf Sûresinin ilk âyeti kerîmesinde ne buyuruyor:   
"Hamd olsun Allah'a ki, kulu Muhammed'e kendisinde hiçbir tezat, eğrilik, çarpıklık bulunmayan kitabı indirdi." (Kehf 18/ 1)
 Kendileri eğri ve yamuk olanlar bu kitaba, bu dine eğri baksalar da, onu eğri göstermek için çalışsalar da gerçek eğriliğin, çarpıklığın kendilerinde olduğu ergeç anlaşılacak, idrak edilecektir.  İslâm safında eğri duranlar da ebette fark edilecek, ya kendilerine gelip hatalarını düzeltecek ya da giderek filizlenen ilim ve şuur onları silerek berraklığı koruyacaktır. Bu sınıftan sayılacak insanlar şu ilâhî ikazı unutmamalıdır:
 "Dilinizin şuursuzca şekillendirdiği yalanlar gibi; Bu helaldir, şu haramdır, demeyin. Allah'a karşı yalan söyleyip iftira atmayın. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uydurup iftira atanlar, kurtuluşa eremezler.
Kazandıkları çok az bir menfaattir. Halbuki onlar için elem verici bir azap vardır."
  (Nahl  16/ 116) 
*
Değişmeyen Gerçek
 İslâm Dini hayatın bütün dalarını kuşatacak kadar engin, insanlığa iki cihan saadeti sunacak kadar ilim ve irfanla yüklü ve zengindir. Onun uydurmalara, eklemelere, olmayan, yaşanmayan, çok defa İslâm'ın temel prensipleri ile de uyuşmayan olağan üstü hadiselere ihtiyacı yoktur. Onu gönülden yaşayanların insanlık tarihine bıraktığı silinmeyecek kadar canlı ve eskimeyecek kadar tazedir…
 Hak yolun yolcusu, vazgeçilmez ebedî dâvânın savunucusu kardeşlerimizi pınarın berraklığını korumada hassasiyete, hak davayı ihlas ve samimiyetle savunan ilim, irfan ehline, sâlihlere, bu yola baş veren şehidlere, hak dâvâyı ufuklar ötesine taşıyan gâzilere, yiğitlere… hürmete, Hakk'ı hak bilerek ona gönülden bağlanmaya, bâtılı bâtıl bilerek ondan uzaklaşmaya, bu ikrarla Mevlâ'ya kavuşmaya davet ediyoruz…

Bu Makale 5121 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

12/06/2015 - 14:19 Oruçla İlgili Kısa Bilgiler

©

10/03/2015 - 11:06 Kendinizi ve Ailenizi, Ateşten ve Hüsrandan Koruyunuz

©

23/10/2014 - 17:41 NAFİLE NAMAZLAR

©

01/09/2014 - 14:50 BORÇ ve KARZ-I HASEN

©

04/08/2014 - 13:11 Uhud Gazvesi

©

30/06/2014 - 14:18 Ramazan Ayını Karşılarken

©

09/06/2014 - 10:44 Kur’ân-ı Kerîm’de Gençlik

©

05/05/2014 - 12:25 Genç Anne (Hâcer) ve Mekke Şehrinin Kuruluşu

©

07/04/2014 - 15:46 Putlar ve Putçuluk Zihniyetiyle Mücâdele Eden Genç

©

01/02/2014 - 13:26 Vahyin Gelişi

©

04/12/2013 - 13:20 Güçlü ve Güvenilir Genç

©

16/07/2013 - 12:45 Eşinizin ve çocuklarınızın duygularını anlayınız, zaman zaman kendinizi onların yerine koyunuz ve olumlu yönde adımlar atınız.

©

19/06/2013 - 16:14 Âile sırlarınızı dışarıya vermeyiniz

©

20/05/2013 - 11:57 Çocuklarınızı açık sözlü yetiştiriniz

©

18/04/2013 - 10:40 Çocuklarınızı kendi cinslerine uygun olarak yetiştiriniz.

©

19/03/2013 - 13:48 Çocuklarınızın yanlış alışkanlıklar edinmesine fırsat vermeyiniz.

©

19/02/2013 - 11:12 Çocuklarınızın iyi arkadaşlar edinmelerine dikkat ediniz.

©

17/01/2013 - 12:09 Evinizin, kendinizin ve çocuklarınızın maddî, manevî temizliğine dikkat edininiz.

©

24/12/2012 - 11:09 Kanaatkâr olunuz.

©

21/11/2012 - 13:38 Âile yuvanızda israftan uzak durunuz

©

25/09/2012 - 10:36 Asıl gayenin ve hedefin ne olduğu âile yuvanızda bulunan her fert tarafından bilinmelidir. Bu şuuru yuvanızda filizlendiriniz.

©

27/08/2012 - 12:08 Büyüklerinize hürmet, küçüklerinize şefkat ve merhamet gösteriniz.

©

23/07/2012 - 11:24 Âilenize ve çocuklarınıza zaman ayırınız.

©

28/06/2012 - 12:29 Çocuklarınıza şahsiyetli olmayı, başka zihniyetleri taklit etmemeyi, olduğu gibi görünmeyi öğretiniz.

©

04/06/2012 - 11:28 Akrabalarınızla bağlarınızı koruyunuz.

©

25/04/2012 - 14:48 Anne ve babanız için hayırlı evlâd olunuz, çocuklarınıza da güzel örnek

©

26/03/2012 - 11:16 Âile içindeki mesuliyetlerinizi biliniz ve çocuklarınıza yaş ve durumlarına uygun mesuliyet veriniz.

©

27/02/2012 - 15:26 İlmi seviniz ve çocuklarınıza ilim sevgisi aşılayınız.

©

30/01/2012 - 11:23 Çocuklarınıza ev içi adabı ile ilgili bilgiler veriniz, onları eğiterek güzel alışkanlıklar kazandırınız.

©

02/01/2012 - 11:49 Çocuklarınıza güzel hasletler aşılayınız.

©

28/11/2011 - 11:18 Çocuklarınıza ibadet duygusu aşılayınız. Onlara nasıl namaz kılacaklarını, nasıl oruç tutacaklarını öğretiniz.

©

03/10/2011 - 11:46 Çocuklarınıza Kur’ân öğretiniz.

©

05/09/2011 - 14:31 Çocuklarınıza güzel sözler ve iman esaslarını öğretiniz.

©

01/08/2011 - 11:54 Çocuklarla latifeleşiniz. Çocuklarınıza güzel örnek olunuz

©

04/07/2011 - 12:24 Çocukluktan kaynaklanan hatalarını hoş görünüz.

©

03/06/2011 - 11:59 Çocuklarınıza duâ ediniz, onlara bedduâ veya lânet etmeyiniz.

©

09/05/2011 - 11:58 Çocuklarınıza adaletli davranınız.

©

11/04/2011 - 13:54 Yuvanızın içinde güzel dil kullanınız.

©

07/03/2011 - 12:34 Çocuklarınızı güzel ahlâkla yetiştiriniz, onları şımartmayınız.

©

14/02/2011 - 11:38 Çocuklarınızı seviniz ve onlara sevginizi belli ediniz.

©

06/01/2011 - 10:54 Yuvanıza Girerken Selâm Veriniz ve Çocuklarınıza da Selâmı Alıştırınız.

©

02/12/2010 - 11:18 Asr-ı Saadet’ten Bir Genç Selâme İbn Ekva’-radıyallâhu anh-(Yorulmayan Ayaklar, Bitmeyen Azim)(I)

©

14/10/2010 - 17:45 Çocuklarla Şakalaşmak

©

27/07/2010 - 13:44 Varlığın İmtihanı

©

22/06/2010 - 12:34 Bilmek, yaşamak ve güzel üslupla aktarmak

©

17/05/2010 - 16:38 Yuvanızı kaerşılıklı sevgi, rahmet ve şefkat temelleri üzerne kurunuz. Yuvanızdan sevgi ve rahmeti eksik etmeyiniz.

©

16/04/2010 - 11:22 İmanınızı hayırlı, güzel amlellerle dış dünyaya aksettiriniz.

©

24/09/2009 - 10:59 SÜNNETİ HAKKA GİDEN YOL BİLMEK

©

22/08/2009 - 09:43 Mukaddes Diyâr’a

©

24/07/2009 - 11:06 Yeni Bir Ramazan Yaşarken

©

25/06/2009 - 09:20 Çocuklarımız filizlenip büyürken

©

01/06/2009 - 14:54 Hissedilen Güç, Engin Basîret

©

28/04/2009 - 16:03 Vahy Safiyeti ve Bulandırma Gayretleri

©

07/04/2009 - 13:17 İç Dünyamızın Dış Dünyaya Aksi Edep ve Ahlâk

©

09/03/2009 - 15:10 Anne ve Babalara Üç Nasihat

©

17/11/2008 - 23:48 Selim Fıtrat, Kötü Alışkanlık ve Çocuklar

©

30/05/2008 - 23:02 Âile Yuvasında Sevgi ve Rahmet

©

13/03/2008 - 23:57 Orta Yol İfrat ve Tefrite (Aşırılıklara Düşmemek)
 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Yüzlerinin ateşte evilip çevrileceği gün diyecekler ki, "Eyvallah bize keşke Allah'a ve Resülü'ne itaât etseydik".

( Ahzâb sûresi - 66)

Bir Hadis

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:

Bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü (sav) iyi davranışta bulunmama en ziyade kim hak sâhibidir?" diye sordu.
Hz. Peygamber (sav): "Annen!" diye cevap verdi.
Adam: "Sonra kim?" dedi,
Resûlullah (sav) "Annen!" diye cevap verdi.
Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi
Resûlullah (sav) yine: "Annen!" diye cevap verdi.
Adam tekrar sordu: "Sonra kim?"
Resûlullah (sav) bu dördüncüyü: "Baban!" diye cevapladı."

Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1, (2548)

Bir Dua

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım, dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında senden af ve afiyet istiyorum.

(Ebû Dâvûd, Edeb, 100,101)

Hikmetli Söz

Ziyanı yok, siz kuyumcu olunuz, ben demirci olayım; yeter ki hepimiz, şu vatan için bir çekice sarılıp çalışalım.


Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com