Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6195
Toplam 17255628
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161597
Bugün Üye Olan 247
Online Ziyaretci
 

 
Kanaatkâr olunuz.
24/12/2012 - 11:09
 
Dr Şerafeddin Kalay
Abdullah İbn Amr İbn Âs ın(ra) naklettiği bir hadiste: Müslüman olan, yetecek derecede rızıklandırılan ve Allah ın kendisine bahşettiği nimetlere kanaatkâr kılınan kimse felaha ermiştir," [2]

Kanaat tükenmez bir hazinedir" denilir. O gerçekten tükenmez bir hazinedir. Bunun içindir ki Allah Rasûlü(sav); "Gerçek zenginlik mal çokluğundan kaynaklanan zenginlik değil, insanın gönül zenginliğidir," [1] buyurur

   Abdullah İbn Amr İbn Âs ın(ra) naklettiği bir hadiste: Müslüman olan, yetecek derecede rızıklandırılan ve Allah ın kendisine bahşettiği nimetlere kanaatkâr kılınan kimse felaha ermiştir," [2] buyrulur.

  Dünyalık ve makam hırsı insanı nice hatalara sürükler ve dostlarından eder. Âile yuvalarındaki kanaatsizlik yuvaları huzursuzluğa, âile fertlerini tedirginliğe sürükler, güneşli günleri bile karanlığa çevirir. Gönüllerde yeşeren birçok güzel duyguyu siler, hissedilemez hale getirir. Birçok yuvanın dağılma sebebidir.

  Bunun içindir ki Allah Rasûlü(sav) ümmetini ikaz sadedinde şöyle buyurur: “Yazıklar olsun altına, gümüşe, kadifeye, ipekli kumaşlara kul olanlara! Onları elde edince hoşlanıp, elde edemeyince razı olmayanlara!” [3]

  Bütün bunlara rağmen dünyalık ve makam hırsının günümüzde giderek arttığını, kanaatsizliğin gönülleri kapladığını, bir çok huzursuzluğun ve geçimsizliğin kaynağı haline geldiğini, insanları heves ve arzuları peşinde sürüklemeye başladığını görüyoruz.

  Hırs kolay kolay aşılmaz bir çöldür. İçinde ilerledikçe susuzluk ve ihtiyaç artar, tedbir alınmamışsa iç yangınına dönüşür. Susuzluk ilerledikçe seraplar görülür ve peşinden koşulur, koşular susuzluğu artırır… Sinirler gerilir, zayıf iradeler çözülür.

  Var olana rıza göstermek, alın teriyle kazanmak, helal lokma yemek, helal giyinmek, barınacak bir yeri olmak, elde edilen nimetlere şükretmek dünyanın daha güzel görünmesine, saadet duygusunun gönle yayılmasına vesiledir. Kanaatkâr olan ve ihtiyaçları kadar eşyası âile yuvalarına giren her yeni eşya sevinç kaynağı olur.

  Bu gün odaları doldurup neredeyse ev içinde ev sakinlerine yer bırakmayan eşyanın çeşnisini düşününüz. Onlar için yapılan masrafları, edinilen borçları, çekilen sıkıntıları… Rahat ve konfor için duyulan sıkıntıyı, tedirginliğini ve sıhhat kayıplarını… Hiç de bir birine uygun olmayan duygu ve arzuların yan yana gelişi, iç içe geçişi.

  Yeni kurulan yuvalar için artık gerekli kabul edilen, olmazsa olmazlardan sayılan eşyanın bir listesi yapılsa kaç kalem tutar dersiniz?! Oturma odası takımı, yatak odası takımı, koltuk takımı, mutfak eşyası, bardak, tabak, fincan, tencere takımları, çamaşır, bulaşık makinesi, buzdolabı, ocak, fırın, ütü, televizyon, dolaplar ve daha neler neler… Sonunda düğün borçları ve bu kadar eşyanın bedelini ödemek için çekilen sıkıntılar.Bu yüzden zorlaşan evlilikler… Eşya alınırken yapılan kavgalar, gönül kırgınlıkları ve küskünlükler.

   Bunları tenkitten çok üzerinde biraz durup düşünmeye vesile olur arzusuyla dile getirmeyi tercih ettik. Ancak çok derinlere dalıp gitmeden bir şey hatırlatmak istiyoruz:

   Yer yüzünde kurulan yuvaların en güzellerinden biri Hz. Ali ile Hz. Fatıma nın kurduğu yuvadır. Şimdi Hz. Ali yi dinliyoruz:  “Rasûlullah’ın(sav), Fâtıma(ra)’ya hazırladığı çeyiz, bir elbise bohçası, bir su kırbası ve içi izhir otuyladoldurulmuş bir yastıktan ibaretti.” [4]

    Bu çeyiz listesi elbette ki bağlayıcı değildir. Ancak bizlere çok şey anlatmalıdır. Biz onun ifade ettiği mânâ üzerine ayrıca söz söylemek istemiyoruz. Bilinmesini, üzerinde düşünülmesini ve içinde bulunduğumuz kanaatsizliğin, aşırı taleplerin bir muhasebeden geçirilmesini arzu ve ümit ediyoruz.

  Bir insan dünyalık konusunda kendisinden daha zor durumda olan insanlara, amel ve takvâ konusunda daha iyi durumda olanlara bakmalıdır. Aşağıya bakıp şükretmeli, muhtaçlara yardım elini uzatarak sıkıntılarını azaltmaya çalışmalı, üste bakarak gıpta etmeli, manevî duygular, takvâ ve güzel hasletler konusunda kendisinden daha iyi olan insanlarla salih amellerde, Allah ın rızasını, af ve mağfiretini elde etmede tatlı bir yarışa girmelidir. Bu kendisini, kendisiyle beraber bu yarışa ortak olan âilesini de yüceltir, onlara da değer kazandırır. Bizim ise tersini yaptığımız bir gerçektir.

   Zikr-i Hakîm in irşadına kulak veriniz:

  "Rabbinizin mağfiretine ve takvâ sahipleri için hazırladığı genişliği gökler ve yer kadar olan Cennete koşun.

   O takvâ ehli insanlar ki, bollukta da, darlıkta da infakta bulunurlar, öfkelerine hakim olurlar, insanları affedicidirler.

   Allah güzel amel ve davranışlarda bulunanları sever." (Âl-i İmrân 3/ 133-134)

   Dünya fânîdir. Her nefis ölümü tadacaktır. İnsan bu hayattan gelip geçen bir yolcu gibidir. Üstelik o geçtiği saatlerden, dakikalardan, aylardan, yıllardan bir daha geçmesi mümkün olmayan bir yolcudur.

   Dünyaya ve dünyalığa tutulma, heva ve heveslere, hırslara ve iştahlara esir olma, bütün emel ve ümitleri dünyaya bağlama fanîlik açısından bakıldığında ne kadar mânâsızdır.

   Ancak dünyada hayat yolculuğu yapan bir insan, bu yolculuğuyla aynı zamanda ebedî saadeti kazanan veya kaybeden bir yolcudur. Bu üzerinde derin derin düşünülmesi gereken bir bakış açısıdır. Hayat yolculuğuna bu açıdan bakıldığında o ne kadar kıymetli, ne kadar büyük bir fırsattır. Çünkü âhiret hayatı bu hayata bağlıdır. Her saati, her günü, her yılı ayrı bir kıymet taşır. Boşa harcanması gerçekten büyük bir kayıptır. Batıla harcanması ise gerçekten büyük bir aldanış, gaflet ve düşüncesizliktir.

   Bütün insanlara yöneltilen şu ilahî ikazı tekrar tekrar okuyunuz ve tefekkür ufuklarında dolaşınız:

   “Ey İnsanlar! Allah’ın vaadi haktır, mutlaka gerçekleşecektir. Dünya hayatı sizleri aldatmasın. Görevi aldatmak olan Şeytan da Allah yolunda sizleri kandırmasın.

   O, sizin düşmanınızdır. Siz de onu düşman olarak bilin ve öyle tanıyın. O, kendi peşine düşenleri, onun safında yer alanları sonuçta çılgın alevlerle kaynayan Cehennem ehlinden olmaya çağırır.

   İnkar eden ve küfür bataklığını tercih edenler için şüphesiz şiddetli bir azab, iman edip, salih ameller işleyenler için de Allah’ın mağfireti ve büyük bir mükafat vardır. (Fâtır – 35/ 5-7).

  Dünyanın fanîliğini biliniz, kıymetini idrak ediniz. Zamanınızı boş şeyler uğruna harcamayınız. Hayatta ve âile yuvanızda kanaatkâr olunuz. Ömrünüzü, dostluğunuzu, âilenizi, akrabalık bağlarınızı dünya ve âhiret saadetinizi hırslar, nefis arzuları peşinde koşarak heba etmeyiniz. Sadeliğin, tabiîliğin, Rabbimize teslimiyetin, gönle yerleşen manevî duyguların ve yeşeren ümitlerin güzelliğini yaşayınız.

   Dünyalık içinde yaşayanların çoğunun daha fazlasına ihtiyaç duyarak hayat sürdürdüklerini, muhtaçlık hissini kalplerinden silemediklerini, gerçek zenginliğin gönül zenginliği olduğunu, onların çoğunun bu olgunluğa ulaşamadığını unutmayınız.

   Rabbimizin bahşettiği imkanlara şükrediniz ve onları Allah ın helal çizgileri içinde değerlendirerek daha kıymetli bir kazanç elde ediniz. Teslimiyetinizin huzur, şükrünüzün bereket, azminizin muvaffakiyet getireceğini unutmayınız.
 __________________________________________________

 [1]  Sahih-i Buhârî, Rikak (19/ 11), Sahih-i Müslim, Zekat (2/ 726).

 [2]  Sahih-i Müslim, Zekât (2/ 730), Sünen-i Tirmizî, Zühd (4/ 576).

 [3]  Sahih-i Buhârî, Cihad (11/ 419-420).

 [4] Sünen-i Nesâî, Nikah (6/ 135).

 


Bu Makale 5155 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

12/06/2015 - 14:19 Oruçla İlgili Kısa Bilgiler

©

10/03/2015 - 11:06 Kendinizi ve Ailenizi, Ateşten ve Hüsrandan Koruyunuz

©

23/10/2014 - 17:41 NAFİLE NAMAZLAR

©

01/09/2014 - 14:50 BORÇ ve KARZ-I HASEN

©

04/08/2014 - 13:11 Uhud Gazvesi

©

30/06/2014 - 14:18 Ramazan Ayını Karşılarken

©

09/06/2014 - 10:44 Kur’ân-ı Kerîm’de Gençlik

©

05/05/2014 - 12:25 Genç Anne (Hâcer) ve Mekke Şehrinin Kuruluşu

©

07/04/2014 - 15:46 Putlar ve Putçuluk Zihniyetiyle Mücâdele Eden Genç

©

01/02/2014 - 13:26 Vahyin Gelişi

©

04/12/2013 - 13:20 Güçlü ve Güvenilir Genç

©

16/07/2013 - 12:45 Eşinizin ve çocuklarınızın duygularını anlayınız, zaman zaman kendinizi onların yerine koyunuz ve olumlu yönde adımlar atınız.

©

19/06/2013 - 16:14 Âile sırlarınızı dışarıya vermeyiniz

©

20/05/2013 - 11:57 Çocuklarınızı açık sözlü yetiştiriniz

©

18/04/2013 - 10:40 Çocuklarınızı kendi cinslerine uygun olarak yetiştiriniz.

©

19/03/2013 - 13:48 Çocuklarınızın yanlış alışkanlıklar edinmesine fırsat vermeyiniz.

©

19/02/2013 - 11:12 Çocuklarınızın iyi arkadaşlar edinmelerine dikkat ediniz.

©

17/01/2013 - 12:09 Evinizin, kendinizin ve çocuklarınızın maddî, manevî temizliğine dikkat edininiz.

©

24/12/2012 - 11:09 Kanaatkâr olunuz.

©

21/11/2012 - 13:38 Âile yuvanızda israftan uzak durunuz

©

25/09/2012 - 10:36 Asıl gayenin ve hedefin ne olduğu âile yuvanızda bulunan her fert tarafından bilinmelidir. Bu şuuru yuvanızda filizlendiriniz.

©

27/08/2012 - 12:08 Büyüklerinize hürmet, küçüklerinize şefkat ve merhamet gösteriniz.

©

23/07/2012 - 11:24 Âilenize ve çocuklarınıza zaman ayırınız.

©

28/06/2012 - 12:29 Çocuklarınıza şahsiyetli olmayı, başka zihniyetleri taklit etmemeyi, olduğu gibi görünmeyi öğretiniz.

©

04/06/2012 - 11:28 Akrabalarınızla bağlarınızı koruyunuz.

©

25/04/2012 - 14:48 Anne ve babanız için hayırlı evlâd olunuz, çocuklarınıza da güzel örnek

©

26/03/2012 - 11:16 Âile içindeki mesuliyetlerinizi biliniz ve çocuklarınıza yaş ve durumlarına uygun mesuliyet veriniz.

©

27/02/2012 - 15:26 İlmi seviniz ve çocuklarınıza ilim sevgisi aşılayınız.

©

30/01/2012 - 11:23 Çocuklarınıza ev içi adabı ile ilgili bilgiler veriniz, onları eğiterek güzel alışkanlıklar kazandırınız.

©

02/01/2012 - 11:49 Çocuklarınıza güzel hasletler aşılayınız.

©

28/11/2011 - 11:18 Çocuklarınıza ibadet duygusu aşılayınız. Onlara nasıl namaz kılacaklarını, nasıl oruç tutacaklarını öğretiniz.

©

03/10/2011 - 11:46 Çocuklarınıza Kur’ân öğretiniz.

©

05/09/2011 - 14:31 Çocuklarınıza güzel sözler ve iman esaslarını öğretiniz.

©

01/08/2011 - 11:54 Çocuklarla latifeleşiniz. Çocuklarınıza güzel örnek olunuz

©

04/07/2011 - 12:24 Çocukluktan kaynaklanan hatalarını hoş görünüz.

©

03/06/2011 - 11:59 Çocuklarınıza duâ ediniz, onlara bedduâ veya lânet etmeyiniz.

©

09/05/2011 - 11:58 Çocuklarınıza adaletli davranınız.

©

11/04/2011 - 13:54 Yuvanızın içinde güzel dil kullanınız.

©

07/03/2011 - 12:34 Çocuklarınızı güzel ahlâkla yetiştiriniz, onları şımartmayınız.

©

14/02/2011 - 11:38 Çocuklarınızı seviniz ve onlara sevginizi belli ediniz.

©

06/01/2011 - 10:54 Yuvanıza Girerken Selâm Veriniz ve Çocuklarınıza da Selâmı Alıştırınız.

©

02/12/2010 - 11:18 Asr-ı Saadet’ten Bir Genç Selâme İbn Ekva’-radıyallâhu anh-(Yorulmayan Ayaklar, Bitmeyen Azim)(I)

©

14/10/2010 - 17:45 Çocuklarla Şakalaşmak

©

27/07/2010 - 13:44 Varlığın İmtihanı

©

22/06/2010 - 12:34 Bilmek, yaşamak ve güzel üslupla aktarmak

©

17/05/2010 - 16:38 Yuvanızı kaerşılıklı sevgi, rahmet ve şefkat temelleri üzerne kurunuz. Yuvanızdan sevgi ve rahmeti eksik etmeyiniz.

©

16/04/2010 - 11:22 İmanınızı hayırlı, güzel amlellerle dış dünyaya aksettiriniz.

©

24/09/2009 - 10:59 SÜNNETİ HAKKA GİDEN YOL BİLMEK

©

22/08/2009 - 09:43 Mukaddes Diyâr’a

©

24/07/2009 - 11:06 Yeni Bir Ramazan Yaşarken

©

25/06/2009 - 09:20 Çocuklarımız filizlenip büyürken

©

01/06/2009 - 14:54 Hissedilen Güç, Engin Basîret

©

28/04/2009 - 16:03 Vahy Safiyeti ve Bulandırma Gayretleri

©

07/04/2009 - 13:17 İç Dünyamızın Dış Dünyaya Aksi Edep ve Ahlâk

©

09/03/2009 - 15:10 Anne ve Babalara Üç Nasihat

©

17/11/2008 - 23:48 Selim Fıtrat, Kötü Alışkanlık ve Çocuklar

©

30/05/2008 - 23:02 Âile Yuvasında Sevgi ve Rahmet

©

13/03/2008 - 23:57 Orta Yol İfrat ve Tefrite (Aşırılıklara Düşmemek)
 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

Ayetlerimiz hakkında alaylı tartışmalara dalanları gördüğünde, onlar bir başka söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir.
Eğer şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırladıktan sonra, artık zalimler topluluğuyla birlikte oturma.



( En-am Suresi - 68)

Bir Hadis

Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:

“(Ey ümmetim) Size iki şey bıraktım. Bu iki şeye sarıldığınız müddetçe asla dalâlete düşmez, doğru yoldan ayrılmazsınız: Allâhü Teâlâ’nın kitâbı ve peygamberinin sünneti.”

(İmâm Mâlik, Muvatta)

Bir Dua

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım! Hatalarımı kar ve soğuk su ile temizle, kalbimi hatalardan beyaz elbiseleri kirlerden temizlediğin gibi temizle, benimle günahlarımın arasını doğu ile batı arası kadar uzaklaştır.”

(Buhârî, Deavât, 38, 43–45)

Hikmetli Söz

Komşunla münakaşa etme. Zira misafirler gider o kalır.


Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com