Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6132
Toplam 17255566
En Fazla 25928
Ortalama 2753
Üye Sayısı 161594
Bugün Üye Olan 244
Online Ziyaretci
 

 
Çocuklarınızı açık sözlü yetiştiriniz
20/05/2013 - 11:57
 
Dr Şerafeddin Kalay
Özü, sözü doğru olmak çok güzel bir haslettir.

 

Ubâde İbn Sâmit in (ra) Allah Rasûlü ne nasıl biat ettiğine dikkat ediniz:

 

  "Biz Allah Rasûlü ne(sav), hoşumuza giden-gitmeyen, acı-tatlı, iyi ve kötü günde itaat etmek, kendisine mesuliyet verilenlere karşı gelmemek, nerede ve ne durumda olursak olalım, Allah uğrunda hiç kimsenin kınamasından, baskısından korkmadan çekinmeden, hakkı dile getirmek üzere biat ettik.”[1]

 

 Bu kelimeler, Allah Rasûlü nün bir mü minin nasıl olması gerektiğinin, nasıl bir bağlılık istediğinin özetidir. Arzumuz, yavrularımızın bunu gerçekleştirecek bir anlayış ve yapıda yetiştirilmesi, bu duygularla filizlenip gelişmeleridir.

 

 Açık sözlülük, edeb ölçüleri içinde olduğu sürece güzel ve asil bir haslettir. Duygular ve düşünceler iyi bir üslupla ve dürüstçe ifade edildiği zaman insanlarla paylaşılır ve tesiri gönülden gönüle sirayet eder. Kaynayarak dış dünyaya  çıkan ve şırıldayarak akan sular, nasıl daha güzel, nasıl daha temiz ve daha berrak ise, insan gönlünde safiyet ve tazelik duygusu uyandırıyorsa, duygu ve düşünce kaynağından çıkan kelimeler ve cümleler de öyledir.

 

 Kaynayan ve akan suların, nasıl diğer sularla buluşma, kaynaşma ve güçlenme ihtimali daha yüksek ise, zihinlerde şekillenip güzel kelimelerle dış dünyaya akseden düşüncelerin de paylaşılma, zenginleşme, güçlenme ve arzu edilen hedefe doğru yol alma ihtimali daha yüksektir.

 

   Müslim in, Sehl İbn es-Sâ idî den naklettiği bir hatırada yer alan bir açık sözlülük örneğini paylaşıyoruz:

 

  "Rasûlullah a(sav) bir içecek getirildi. Getirilen içecekten içti. Sağında bir çocuk duruyordu, solunda yaşlı insanlar vardı. Çocuğa; “–Bana izin verir misin, içeceği onlara vereyim? buyurdu.

 

   Çocuk; “Hayır vallahi! Senden gelen nasibi başkasına kaptırmam, başkasını bu konuda kendime tercih etmem,” dedi.Bu sözler üzerine Rasûlullah (sav), kabı onun eline verdi." (2)  

 

  Rasûlullah(sav) Efendimiz de, orada bulunan sahâbeler de küçük delikanlının asıl hedefinin Allah Rasûlü nün arzusunu geri çevirmek, bencillik etmek veya küstahlık sergilemek olmadığını biliyorlardı. O, Allah Rasûlü nün içtiği kaptan içmek istiyordu. Belki bir daha ele geçiremeyeceği bir fırsatı kaçırmak istemiyordu. İstediği, dünyalık değeri olan bir şey değildi. O gönlünde doğan bir arzuyu açık bir ifadeyle dile getiriyor, istediğini de elde ediyordu.

 

   Uhud Gazvesi öncesi saflar arasına karışan 13-15 yaşları arasındaki çocukları hatırlayınız: Kimi Efendimizin gözüne takılır da cihada katılmasına izin verilmez korkusuyla saflar arasında kendini saklamaya çalışıyor, kimi de boyunu büyük göstermek için ayak parmaklarının üzerine yükseliyordu.

 

   Onların bu hali, yiğitçe ve pervasız duruşları, cesaretleri, iştiyakları Rasûlullah ı (sav) ne kadar duygulandırmıştı. Yine de yaşları küçük olduğu için onları saflardan ayırmıştı.

 

   O günlerde 15 yaşlarında olan Râfi‘in(ra) babası oğlunun cihad saflarından ayrılmasını istememiş, Rasûlullah a(sav) gelerek; "Ya Rasûlallah! O, çok iyi ok kullanıyor, iyi bir atıcı!" demiş ve oğlunun cihad saflarında kalmasını sağlamıştı. Bunu gözden kaçırmayan ve iyi değerlendiren bir başka küçük delikanlı Semüra İbn Cündüb(ra) de Allah Rasûlü ne gelerek; "Ya Rasûlallah! Râfi ye izin verdiniz, beni savaşa kabul etmediniz. Ben onu güreşte yeniyorum!" diyor; yapılan güreşte gerçekten yenerek cihad meydanında büyüklerinin arasında yer almayı başarıyordu. (3)

 

   Onun ve diğer küçük delikanlıların bu davranışlarının daha sonra yaşanan sıcak çatışmada payı ve tesiri olduğuna inanıyoruz. Gönüllerde bıraktığı izlerin de derin olduğuna. Taze gençlerin bu cesaret ve tavırlarının büyüklerini nasıl heyecanlandırdığını, ateşlediğini düşününüz.

 

  Önceki yıllarda çocuklarımız çekingen yetişirdi. Duygu ve düşüncelerini söylemez, sorulan soruları çok defa cevapsız bırakırlardı. Günümüzdeki çocuklar ise biraz daha şımarıkça… Bir şey istediklerinde rahat istiyor, canlarının istediğini daha rahat ve ısrarla dile getiriyorlar. Eskisi kadar babadan korkmuyorlar. Elbette herkes için aynı şeyleri söylemenin mümkün olmadığı da ayrı bir gerçek. Eski ile yeni arasındaki ciddî farka rağmen günümüzün çocukları da duygu ve düşüncelerini açık ve güzel kelimelerle dile getirmiyor, "açık sözlülük" olarak ifade ettiğimiz o çocuk safiyeti ile bütünleşen güzelliği yakalayamıyor. Onların tatlı buluşları, evleri şen gülücüklere boğmuyor.

 

  Misaller anlatmaya yardımcıdır. Hepinizin hayatında açık sözlülüğün, çocukça ve zekice buluşların güzel misalleri vardır. Onları göz önüne getirdiğinizde neyin murat edildiğini daha iyi anlayacaksınız. Onları hatıra dağarcığına kaydediniz Sonraki yıllarda da neşe kaynağınız olacaktır. Belki de torunlarınızla anne veya babalarının çocukluk hatıralarını paylaşacaksınız.

 

  Böyle bir misali paylaşıyoruz: Biz evin bütün fertleri olarak dondurmayı severiz. Antalya da kaldığımız yıllarda, sıcak bir yaz gününde arabayla caddede ilerliyorduk. Çocuklar aralarında anlaşarak arabanın arka koltuğunda hep birden el çırpıp;  

 

 "Babam bize dondurma alacak!" demeye başlamışlardı. Aynı şeyi Mekke de yaparlardı. Gece serinliğinde Arafat a dostlarla oturmaya giderdik. Dönüşte dondurmacının yakınlarından geçtiğimizde bu el çırpışları ve neşeli isteği duyardık. Her zaman olmasa da zaman zaman alırdık. Burada da çok geçmeden dondurmacının yerini öğrenmişlerdi. Yakınlarından geçerken aynı arzuyu dile getiriyorlardı. Mekke yi hatırlattığı için güldük. Sonra; "Tamam, size bir kilo dondurma alayım!" dedim.

 

 "-Olmaz!" dediler. "Yarım kilo dondurma kime yeter. O bizi daha da iştahlandırır. Hem kendimiz kanaat etsek bile gözümüz doymaz."

 

  Yumşak anımızı bulduklarına inanarak cesaretlenmişlerdi. Altı kardeştiler ve iyi dondurma yerlerdi. Her birinden ayrı bir fikir geliyordu. Asıl derdin gözlerin doyması olduğunu ittifakla vurguluyorlardı.

 

  "Mesele gözün doyması mı?" diye sordum. Hep birden; "-Evet!" dediler.

 

  Bana göre tuzağa düşmüşlerdi. "Tamam!" dedim. "Dondurmayı alıyorum. Evde oturduğunuz masanın bir tarafına ayna koyuyorum. Dondurmayı da aynanın önüne koyuyorum. Dondurma iki katına çıkıyor. Aynı şekilde üç katına da çıkarabilirim. Böylece gözünüz doymuş olur."

 

  Kendime göre meseleyi çözmüştüm. Şimdi ne diyeceklerdi?

 

   Ancak henüz ilkokulun ilk basamaklarında olan kızımdan gelen itiraz bütün dengeyi bozuverdi:

 

  "Hayır, doymaz baba!" dedi. "O zaman sadece dondurma çoğalmıyor, dondurmanın başına oturanlar da çoğalıyor."

 

   Bunun nice değişik örneklerinin sizin âilenizde de yaşandığına inanıyorum. Onları koruyunuz ve çoğaltınız.

 

  Ancak açık sözlülük küstahlığa, cesaret cür ete, dik başlılığa dönmemelidir. Olgun, cesur, zeki, atılgan, düşüncelerini yaşının samimiyeti içinde ve güzel bir üslupla ifade eden, kendisine değer verildiğinde şımarmayan, kendine güvenen, dürüst, imanlı, İslâmî değerleri bilen ve onlarla yoğrularak yetişen yeni bir nesle olan ihtiyacımız gerçekten büyüktür.

 

  Yarınlarımız için bu nesli yetiştirmek zorundayız. Gayretlerimize Rabbimiz bereket verecek, ufkumuz açacaktır.

 

 _______

 

(1) Bu biat, ikinci Akabe Buluşması sırasında yapılmıştır. Sahih-i Buhârî, Ahkam (20/ 162)

 

(2) Sahih-i Müslim, Eşribe ( 3/ 1604 ).

 

(3) Sîretü İbn Hişam (2/ 66), Es-Sîretü n-Nebeviyye (sh. 192), Hayatü’s-Sahabe (1/ 583)

 


Bu Makale 5189 defa okunmuştur

 

Yazdır

YAZARIN DİĞER YAZILARI

©

12/06/2015 - 14:19 Oruçla İlgili Kısa Bilgiler

©

10/03/2015 - 11:06 Kendinizi ve Ailenizi, Ateşten ve Hüsrandan Koruyunuz

©

23/10/2014 - 17:41 NAFİLE NAMAZLAR

©

01/09/2014 - 14:50 BORÇ ve KARZ-I HASEN

©

04/08/2014 - 13:11 Uhud Gazvesi

©

30/06/2014 - 14:18 Ramazan Ayını Karşılarken

©

09/06/2014 - 10:44 Kur’ân-ı Kerîm’de Gençlik

©

05/05/2014 - 12:25 Genç Anne (Hâcer) ve Mekke Şehrinin Kuruluşu

©

07/04/2014 - 15:46 Putlar ve Putçuluk Zihniyetiyle Mücâdele Eden Genç

©

01/02/2014 - 13:26 Vahyin Gelişi

©

04/12/2013 - 13:20 Güçlü ve Güvenilir Genç

©

16/07/2013 - 12:45 Eşinizin ve çocuklarınızın duygularını anlayınız, zaman zaman kendinizi onların yerine koyunuz ve olumlu yönde adımlar atınız.

©

19/06/2013 - 16:14 Âile sırlarınızı dışarıya vermeyiniz

©

20/05/2013 - 11:57 Çocuklarınızı açık sözlü yetiştiriniz

©

18/04/2013 - 10:40 Çocuklarınızı kendi cinslerine uygun olarak yetiştiriniz.

©

19/03/2013 - 13:48 Çocuklarınızın yanlış alışkanlıklar edinmesine fırsat vermeyiniz.

©

19/02/2013 - 11:12 Çocuklarınızın iyi arkadaşlar edinmelerine dikkat ediniz.

©

17/01/2013 - 12:09 Evinizin, kendinizin ve çocuklarınızın maddî, manevî temizliğine dikkat edininiz.

©

24/12/2012 - 11:09 Kanaatkâr olunuz.

©

21/11/2012 - 13:38 Âile yuvanızda israftan uzak durunuz

©

25/09/2012 - 10:36 Asıl gayenin ve hedefin ne olduğu âile yuvanızda bulunan her fert tarafından bilinmelidir. Bu şuuru yuvanızda filizlendiriniz.

©

27/08/2012 - 12:08 Büyüklerinize hürmet, küçüklerinize şefkat ve merhamet gösteriniz.

©

23/07/2012 - 11:24 Âilenize ve çocuklarınıza zaman ayırınız.

©

28/06/2012 - 12:29 Çocuklarınıza şahsiyetli olmayı, başka zihniyetleri taklit etmemeyi, olduğu gibi görünmeyi öğretiniz.

©

04/06/2012 - 11:28 Akrabalarınızla bağlarınızı koruyunuz.

©

25/04/2012 - 14:48 Anne ve babanız için hayırlı evlâd olunuz, çocuklarınıza da güzel örnek

©

26/03/2012 - 11:16 Âile içindeki mesuliyetlerinizi biliniz ve çocuklarınıza yaş ve durumlarına uygun mesuliyet veriniz.

©

27/02/2012 - 15:26 İlmi seviniz ve çocuklarınıza ilim sevgisi aşılayınız.

©

30/01/2012 - 11:23 Çocuklarınıza ev içi adabı ile ilgili bilgiler veriniz, onları eğiterek güzel alışkanlıklar kazandırınız.

©

02/01/2012 - 11:49 Çocuklarınıza güzel hasletler aşılayınız.

©

28/11/2011 - 11:18 Çocuklarınıza ibadet duygusu aşılayınız. Onlara nasıl namaz kılacaklarını, nasıl oruç tutacaklarını öğretiniz.

©

03/10/2011 - 11:46 Çocuklarınıza Kur’ân öğretiniz.

©

05/09/2011 - 14:31 Çocuklarınıza güzel sözler ve iman esaslarını öğretiniz.

©

01/08/2011 - 11:54 Çocuklarla latifeleşiniz. Çocuklarınıza güzel örnek olunuz

©

04/07/2011 - 12:24 Çocukluktan kaynaklanan hatalarını hoş görünüz.

©

03/06/2011 - 11:59 Çocuklarınıza duâ ediniz, onlara bedduâ veya lânet etmeyiniz.

©

09/05/2011 - 11:58 Çocuklarınıza adaletli davranınız.

©

11/04/2011 - 13:54 Yuvanızın içinde güzel dil kullanınız.

©

07/03/2011 - 12:34 Çocuklarınızı güzel ahlâkla yetiştiriniz, onları şımartmayınız.

©

14/02/2011 - 11:38 Çocuklarınızı seviniz ve onlara sevginizi belli ediniz.

©

06/01/2011 - 10:54 Yuvanıza Girerken Selâm Veriniz ve Çocuklarınıza da Selâmı Alıştırınız.

©

02/12/2010 - 11:18 Asr-ı Saadet’ten Bir Genç Selâme İbn Ekva’-radıyallâhu anh-(Yorulmayan Ayaklar, Bitmeyen Azim)(I)

©

14/10/2010 - 17:45 Çocuklarla Şakalaşmak

©

27/07/2010 - 13:44 Varlığın İmtihanı

©

22/06/2010 - 12:34 Bilmek, yaşamak ve güzel üslupla aktarmak

©

17/05/2010 - 16:38 Yuvanızı kaerşılıklı sevgi, rahmet ve şefkat temelleri üzerne kurunuz. Yuvanızdan sevgi ve rahmeti eksik etmeyiniz.

©

16/04/2010 - 11:22 İmanınızı hayırlı, güzel amlellerle dış dünyaya aksettiriniz.

©

24/09/2009 - 10:59 SÜNNETİ HAKKA GİDEN YOL BİLMEK

©

22/08/2009 - 09:43 Mukaddes Diyâr’a

©

24/07/2009 - 11:06 Yeni Bir Ramazan Yaşarken

©

25/06/2009 - 09:20 Çocuklarımız filizlenip büyürken

©

01/06/2009 - 14:54 Hissedilen Güç, Engin Basîret

©

28/04/2009 - 16:03 Vahy Safiyeti ve Bulandırma Gayretleri

©

07/04/2009 - 13:17 İç Dünyamızın Dış Dünyaya Aksi Edep ve Ahlâk

©

09/03/2009 - 15:10 Anne ve Babalara Üç Nasihat

©

17/11/2008 - 23:48 Selim Fıtrat, Kötü Alışkanlık ve Çocuklar

©

30/05/2008 - 23:02 Âile Yuvasında Sevgi ve Rahmet

©

13/03/2008 - 23:57 Orta Yol İfrat ve Tefrite (Aşırılıklara Düşmemek)
 
 

Site İçi Arama

17 Zilhicce 1446 |  13.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Ve mü'minlerden, sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger.


( Şuarâ sûresi - 215)

Bir Hadis

Ebu Hureyre’nin, “Hz. Peygamber’den daha çok, ashabıyla meşveret eden kimse görmedim.”

(Tirmizi, “Cihad”, 35)

Bir Dua

“Allah’ım! Bana öğrettiğin şeyleri hakkımda faydalı eyle; bana fayda verecek şeyleri öğret; beni, bana fayda verecek ilim ile nasiplendir.”

(Hâkim, Deavât, No: 1879, I, 510)

Hikmetli Söz

Âlim, ölse de yaşar;
câhil yaşarken ölüdür.


Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com