Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 5067
Toplam 15300476
En Fazla 20355
Ortalama 2612
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Düþmekte Olan Uçakta Ateist Bulamazsýnýz.
24/09/2009 - 11:47
 
- Birey psikolojisi açýsýndan Din Eðitimi nasýl bir gerekliliði oluþturuyor? Bireyler için Din Eðitimi olmazsa olmaz bir olgu mudur?

- Ýnsanlýk tarihi boyunca hangi insan teki ya da topluluðuna bakarsanýz bakýnýz, insanoðlunun hiçbir zaman dinsiz yaþamadýðýna tanýk olursunuz. Ýster gökteki güneþe ve aya, ister yerdeki birtakým varlýklara, isterse kendisine ulaþan Ýlâhî vahye kulak vererek gönderilen mukaddes dinlere inanmýþ olsun, insan kendisini “mutlaka bir þeye inanma” hususunda adeta mecbur hissetmiþtir. Zira insan, psikolojik olarak inanmaya meyillidir. Ýnkar ise onun psikolojik olarak çok zorlanarak kendisine kabul ettirdiði bir hadisedir. Dolayýsýyla bir ateist ve agnostik, inkar sürecini psikolojik yönden hiç de kolay gerçekleþtiremez; ve bu çoðu zaman baþarýsýzlýkla gerçekleþir. Derler ki: “Düþmekte olan uçakta ateist bulamazsýnýz.” Çünkü insan, acizliðini idrak ettiðinde artýk Yüce Kudret’e sýðýnma ihtiyacýný isteyerek ya da mecburen kabulleniyor. Bugün modern psikoloji þunu ortaya koymaktadýr: “Ýnsanoðlunun ruh dünyasýna, Tanrý’ya inanmasý için inanç tohumlarý serpilmiþtir. Her insan Tanrý’ya inanmak için hazýr haldedir. Ýnanç her insanýn içinden gelen tabii bir olaydýr.”

“Din Eðitimi olmazsa olmaz bir olgu mudur?” sorunuza ise “Evet, Din Eðitimi olmazsa olmaz bir olgudur.” cevabýný verebiliriz. Zira, mademki insan, yaratýlýþý icabý “fýtrat” üzere dünyaya gelmektedir; ve fýtratý gereði mutlaka bir Yaratýcý’ya inanmaya hazýr haldedir. O takdirde elimizde bu inanç açlýðý çeken bireye, ruhunun o kýsmýný doyuracak manevî gýdayý da temin etmemiz, inanç açlýðý ve boþluðunu, saðlýklý bir eðitim-öðretimle doyurmamýz gerekecektir. Çünkü din, son asýrlarýn yükselen deðeri olmuþsa, bu gerçeklikte, onun insana bahþettiði ve baþka bir þeyle elde edilmesi mümkün olmayan güzellikleri ve üstünlükleri ihtiva ediyor olmasýnýn rolü büyüktür. Ayrýca bilinen bir diðer gerçeklik þudur: Saðlýklý Din Eðitimi almýþ fertler, hayatýn olumsuzluklarýna daha rahat göðüs gerebilmekte ve yaþadýklarý olaylarý daha rahat yorumlayabilmektedirler.

-Þu halde Ülkemiz özelinde çocuklarýmýz ve yetiþkinler için saðlýklý Din Eðitimi vasatý bulunduðu söylenebilir mi? Böyle bir vasat yoksa sebepleri nelerdir?

-Ülkemizde çocuklar ve yetiþkinler için saðlýklý bir Din Eðitimi vasatý bulunup bulunmadýðýný farklý bakýþ açýlarýyla deðerlendirip farklý sonuçlara ulaþmak mümkündür. Þöyle ki, iyimser bir bakýþ açýsýyla baktýðýmýzda, ülkemizde aile yapýsýnýn her þeye raðmen ayakta duruyor olmasý, verilen Din Eðitimine de olumlu katký saðlamaktadýr. Ancak gerçekçi bir bakýþ açýsý bize, eksik kalan pek çok noktanýn varlýðý hususunda bazý ipuçlarý vermektedir. Ýsterseniz bu soruya, ülkemizdeki mevcut durumu tasvire çalýþarak cevap verelim. Genel bir bakýþ açýsýyla bakýldýðýnda ülkemizdeki aileleri dört grupta ele almak mümkün görünmektedir.

1. Grup: Çocuklarýna Din Eðitimi Verme Gereðine Ýnanmayan Aileler

Bu aileler çocuklarýnýn Din Eðitimleriyle ilgilenmelerinin gereðine inanmayan, dinin insan için önemli bir unsur olmadýðý görüþüne sahip ailelerdir. Bu tür aileler, din derslerinin seçmeli dersler arasýnda olduðu yýllarda, çocuklarýna bu derslerin verilmesini istemeyen kimseler olduðu gibi, günümüzde de din derslerinin çocuklar için zararlý olduðunu, çocuðun din adýna anlatýlanlardan dolayý aklýnýn karýþacaðýný iddia etmektedirler. Bu arada bazý örnekleri ileri sürerek, din dersleri programlarýný, öðretmenleri ve Din Eðitimi kurumlarýný da sýk sýk eleþtirmektedirler. Bu tür ailelerde yetiþen çocuklar Din Eðitimi adýna hiçbir þey almadýklarý gibi, Dîni pratikleri yaþama açýsýndan oldukça yetersiz olan anne-babalarýndan bu yönde de olumlu þekilde etkilenememektedirler. Yine bu tür ailelerde Dîni bilgi yeterince ve doðru bir þekilde sahip olunmadýðý için, çocuklarýna hatalý telkinlerde de bulunulabilmektedirler. Sözgelimi, bazý çevrelerde rastlandýðý üzere, Cenab-ý Hak, çocuklara “Allah Baba” þeklinde tanýtýlmakta, böylece içinde yaratýlýþtan var olan iman cevheri yanlýþ yöne kanalize edilerek köreltilmektedir. Kýsaca, bu tür ailelerdeki çocuklar, ilk çocukluk yýllarýnda almalarý gereken dini bilgileri alamamakta, din duygularýnýn geliþmesine imkan tanýnmamakta ve dini bilgi bakýmýndan da son derece yetersiz bir durumda yetiþmektedirler. Salt ahlakî kurallar ve toplumun deðer yargýlarýnýn, çocuðun yüce bir kudrete inanma ve baðlanma ihtiyacýný gideremeyeceði ve çocukta vicdan duygusunun geliþmesine yardýmcý olmayacaðý da bir baþka gerçektir.

2. Grup: Din Eðitiminin Gereðine Ýnanan Ancak Bunu Gerçekleþtiremeyenler

Bu gruptaki aileler, çocuklarýnýn Din Eðitimiyle ilgilenmelerinin gereðine inanan, ancak Dîni bilgi bakýmýndan yeterli düzeyde olmadýklarý için bu konuya gereken ilgiyi gösteremeyen ve çocuklarýný ilkokul yýllarýna kadar eðitimsiz býrakan ailelerdir. Yine bu aileler, Din Eðitiminin ilkokulda verilmesinin daha doðru olduðunu zannetmektedirler. Böylesi ailelerde yetiþen çocuklar Dîni duygu ve Dîni uyanýþ bakýmýndan gecikmeye maruz kalmýþ ve aileden almalarý gereken eðitim-öðretimi alamamýþlardýr. Þayet bu aileler Dîni prensipleri bir parça yaþayan kimseler ise, çocuklarýn kaybý o derece az olmakta, Dîni prensiplerin yaþanmamasý durumunda ise kayýp daha fazla olmaktadýr. Sonuç olarak, yedi-sekiz yaþlarýna kadar, Din Eðitimi yönüyle temel bilgiler verilmemiþ çocuklarýn ilkokuldaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersiyle ancak 4. sýnýftan itibaren karþýlaþtýðýný hesaba katacak olursak, bu grupta yer alan çocuklarýn da Din Eðitimi ve öðretimi yönüyle þanssýz sayýldýklarý söylenebilir.

3.Grup: Çocuklarýna Din Eðitimi Veren Ancak Hatalý Davranan Aileler

Bu gruptaki aileler, özellikle Anadolu’da “geniþ âile” tipini oluþturan ve çocuklarýnýn Din Eðitimini geleneksel þartlarda yerine getiren ailelerdir. Dîni prensiplerin az ya da çok yaþandýðý bu ailelerde, Din Eðitimi ve öðretimi çoðu kez; dede, nine, anne, baba bazen de yakýn akrabalar tarafýndan yaygýn eðitim tarzýyla yapýlmaktadýr. Dolayýsýyla, çocuk psikolojisinin gereklerine uyularak belli kurallar çerçevesinde bir eðitim verildiði söylenemez. Bu nedenle, verilen Din Eðitiminde düþülen bazý yanlýþlýklar, ileriki yýllarda çocuðun ibadetlerini ve inancýný terk eden biri olmasýna sebebiyet verebilmektedir. Bu ailelerde dikkati çeken özelliklerden biri þudur: Çocuktaki vicdan geliþimi “Allah korkusu”yla saðlanmak istenmekte ve çocuðu istenmeyen davranýþlardan vazgeçirmek için yine “Allah korkusu”na baþvurulmaktadýr. Sýk sýk, “Allah seni cezalandýrýr/gözünü kör eder/cehennemde yakar/seni taþ yapar.” gibi tehditlerle sindirilen çocuk, bu sayede Allah Tealâ’yý, “çocuklarý cehenneminde yakan, onlarý taþ yapan, gözleri kör eden bir varlýk” olarak tasarlamakta ve Allah’ý daha henüz sevemeden O’ndan korkmaya baþlamaktadýr. Halbuki, doðru olan þudur: Çocuk ergenlik çaðýna kadar Dîni bakýmdan herhangi bir sorumluluk ve yükümlülük taþýmamaktadýr. Allah Tealâ’nýn onlara saðladýðý bu müsamaha onlardan esirgenmemelidir.

4. Grup: Din Eðitimini Ýdeal Þartlarda Veren Aileler Bu grupta yer alan aileler ise, Dîni bilgileri çocuða kazandýrmanýn bir anne-babalýk görevi olduðu þuurunda olanlar ve bu düþünceden hareketle çocuklara Dîni bilgileri aktarmanýn çabasý içinde olanlardýr. Ýster “geniþ aile”, ister “çekirdek aile” tipinde olsun, bu tür ailelerden çocuklarýn Din Eðitimleri, genellikle bu konuda bilgisi olan dede, nine, anne, baba veya diðer yakýnlar tarafýndan yerine getirilmekte, yeri ve zamaný gelince de diðer eðitim kurumlarýyla bu eðitim desteklenmeye çalýþýlmaktadýr.

Ýdeale yakýn diyebileceðimiz bir þekilde Din Eðitimi ve öðretimi veren bu aileler genellikle Dîni bilgiler bakýmýndan yeterli ve kendini geliþtirmeyi arzu eden, bunun yollarýný araþtýran kýsmen yüksek büyük oranda ise orta tahsilli insanlardýr. Netice olarak, ben sorayým. Siz böylesi ailelerden örülü bir toplumda saðlýklý Din Eðitimi vasatý bulunduðunu söyleyebilir misiniz?

- Peki, saðlýklý bir Din Eðitimi nasýl olmalýdýr?
- Saðlýklý bir Din Eðitiminin iki önemli þartý vardýr. Birincisi, Dinin ana kaynaklarý olan Kur’an ve Sünnet’e dayanmasý, diðeri ise, insanýn fizyolojik ve psikolojik gerçeklerine uygun olmasýdýr. Ýnsan hakkýnda Allah Teala’nýn buyruklarý ve yine son peygamber olarak gönderilen ve Allah Teala tarafýndan terbiye edilerek “en güzel örnek” haline getirilen Hz. Peygamber’in tavsiyeleri, saðlýklý bir Din Eðitiminin ön þartý olurken, insanýn geliþim çaðlarýna, idrak kapasitesine ve bedensel geliþimine uygun olarak gerçekleþtirilmesi de diðer þartý oluþturmaktadýr. Bu iki önemli özelliðe riayet edilecek olursa böylesi bir Din Eðitimi “saðlýklý”dýr denilebilir.

- Bu noktada ebeveyne düþen sorumluluða biraz deðinebilir misiniz?
- Ýnsanýn çocukluðunda aldýðý telkinlerin, hayatý boyunca onda derin etkiler býraktýðý eskiden beri bilinmekte ve ifade edilmektedir. Bugün de çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlarca yapýlan çeþitli araþtýrmalar, çocuðun kiþiliðinin temel özelliklerinin ilk yýllarda oluþtuðunu ortaya koymaktadýr. Hayatýn sonraki dönemlerinde etkisini bariz bir þekilde hissettiren bu etkin özellikler, günümüzde eðitimcilerin ilgisini, ilkokul öncesi döneme yöneltmiþtir. Çünkü karakterin tohumlarý ilk çocukluk yýllarýnda atýlmakta ve sonraki yýllarda geliþimini sürdürmektedir. Yine, bilindiði kadarýyla, karakterin 2/3’ü altý yaþýna gelinceye kadar teþekkül etmektedir.

Ýlk yýllarda alýnan Dîni eðitim çocuk üzerinde pek çok yönden olumlu etkiler býrakýr. Ayrýca bu yaþlarda çocuðun Dîni duygularý uyandýðý için verilen eðitim biçimi daha sonraki yýllarda çocuðun inanç, tutum ve davranýþlarýný da etkilemektedir. Çocuðu insan olma yolunda ilk yönlendiren, ona mensubu bulunduðu kültürel deðerleri kazandýran tek ve ilk sosyal kurum ailedir. Özellikle okul öncesi dönemde, çocuk kendisini özdeþ tutacaðý model olarak anne-babasýný alýr. Onlarýn özellikleriyle deðer yargýlarýný örnek alarak benimser; hareketlerini, konuþma ve davranýþlarýný taklit etmeye uðraþýr. Bir baþka deyiþle çocuk, dýþ dünyayý anne-babasýnýn gözlüðüyle görmeðe çalýþýr. Çünkü çocuk bir modele, bir örneðe muhtaçtýr ve çocuk gerek sosyal gerekse Dîni tutumlarýný geniþ ölçüde aile içinde anne-babasýnýn konuþma ve davranýþ modellerinden elde eder. Gerçekte bu örnek veya model, çocuðun ruhuna iþlemekte, duygularýna tesir etmekte ve onu belli bir yöne çevirmektedir. Böylece çocuk, sahip olduðu taklit özelliðiyle, güvendiði ve ayný zamanda etkisinde kaldýðý anne-babasýný kopya etmeye çalýþmaktadýr. Öte yandan çocuklarýn, anne-babalarýnýn yaþadýklarý dini tecrübelerde sergiledikleri derûnî davranýþlarý duyarlý bir þekilde hissettikleri ve bundan da oldukça etkilendikleri bilinmektedir. Dinin ana kaynaðý Kur’an, “Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradýnýzý cehennem ateþinden koruyunuz.” (Tahrim, 66/6) ayetiyle, aile eðitimi ve bununla birlikte aile kurumunda yaþayan fertlerin bakýmý, korunmasý ve kollanmasýnda aile reislerini sorumlu tutmaktadýr. Tabiatýyla bu görevin ifasýnda, aile reisi olan babanýn ve onun en yakýn yardýmcýsý anne sorumlu olacaktýr, olmalýdýr.

Sorunuzun cevabýný, Ýmam Gazzalî’nin þu anlamlý ifadeleriyle tamamlamak istiyorum: “Çocuk ana babasýnýn yanýnda bir emanettir. Onun temiz kalbi tamamen boþ, saf ve kýymetli bir cevherdir. O her türlü nakþa kabiliyetli olduðu gibi, meylettirdiði her þeyi almaya da elveriþlidir. Eðer çocuk hayra alýþtýrýlýr, hayýrlý þeyler öðretilirse, hayýr üzere büyür, dünya ve ahirette mesut olur.”

- Din Eðitiminde ailenin yaný sýra kurumsal bazda Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve bu kurumun personeli olan cami görevlilerine düþen sorumluluk nedir?
- Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý, yaygýn Din Eðitimini yürüten ve yönlendiren devlet kurumudur. Aslýnda bürokratik açýdan iyi iþleyen bir kurum olduðu söylenebilir. Ancak her devlet kurumunda olduðu gibi bu teþkilatýmýzda da kendisini yenilemeye ve geliþtirmeye yönelik çabalar yeterince gözlenmiyor. Diyanet teþkilatý, gerek kendi personelinin sorunlarý gerekse yürüttüðü yaygýn Din Eðitimi konusunda spesifik araþtýrmalar gerçekleþtirmeli ve bunun için projeler üretmelidir. Özellikle camilerde verilen Din Eðitiminin kalitesi ve toplumdaki etkinliði konusunda kapsamlý araþtýrmalara ihtiyaç vardýr. - Cami görevlileri ise Din Eðitimi adýna hem cemaatini hem de kendisine baþvuranlarý eðitmekle görevlidir. Özellikle yaz kurslarýnda kendisine Kur’an okumayý öðrenmek amacýyla baþvuran çocuklara ve gençlere, Ýslam eðitim sisteminin öngördüðü üzere sabýrla ve þefkatle davranmalýdýr ki ertesi yýl, tekrar gelinsin. Çocuklarýmýz ve gençlerimiz maruz kaldýklarý kötü muamele sebebiyle Kur’an’dan, dinden ve camiden soðuyorsa, bunda sorumluluk öncelikle cami görevlilerine aittir.

- Efendim son olarak sormak istiyorum. Okullarda verilmeye çalýþýlan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin artý ve eksilerine deðinebilir misiniz?
- Milli Eðitim Bakanlýðý bünyesinde okullarda verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin üzerine söylenecek pek çok þey olsa gerek. Ancak kýsaca arzetmek isterim ki, bu dersler, olumlu etkisi bakýmýndan bizlere “iyi ki var” dedirtirken, yetersizliði bakýmýndan da bizleri üzüyor. Haftada 1-2 saatlik derslerin yetersizliðine bir de geciktirilerek verilmesi eklenince, eðitimci olarak üzüntümüz bir kat daha artýyor. Maalesef, Batý’da din dersleri anaokulundan itibaren baþladýðý halde Avrupa Birliði üyeliði sürecinde bulunan Ülkemizde ise din dersleri 4. sýnýfta baþlamaktadýr. Takdir edersiniz ki, geciktirilen bir eðitim, istenen ve beklenen sonuçlarý vermeyecektir.


Bu Makale 4387 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

11/05/2011 - 16:50 Bir merhamet mürebbisi: Hz. Muhammed (s.a.s.)

©

02/12/2010 - 12:09 SON ELÇÝ VE SON MESAJ HZ. MUHAMMED VE KUR’ÂN-I KERÝM

©

14/10/2010 - 19:02 Meyveye Durmanýn ya da Kaybolan Yýllarýn Adý: Gençlik

©

24/09/2009 - 11:47 Düþmekte Olan Uçakta Ateist Bulamazsýnýz.

©

24/07/2009 - 12:06 ÝFFET VE HAYA TÝMSALÝ GENÇ KIZLAR

©

27/06/2009 - 11:55 AÝLE ÝÇÝ ÝLETÝÞÝMDE SEVGÝNÝN YERÝ

©

01/06/2009 - 16:16 KUR'AN'DA PEYGAMBERLER VE GENÇLÝK DEÐERLERÝ

©

02/05/2009 - 15:24 Babalarýn En Güzeli (s.a.v.)

©

07/04/2009 - 15:40 Çocuðun Din Eðitiminde Ailenin Yeri ve Önemi

©

09/03/2009 - 16:09 FITRAT KAVRAMI ÜZERÝNE DÜÞÜNCELER

©

17/11/2008 - 23:34 Kur’an-ý Kerim ve Biz

©

09/09/2008 - 12:48 Peygamber Efendimiz(s.a.v.) Nasýl Bir Babaydý?

©

30/05/2008 - 22:49 Bir Evlat Olarak Peygamberimiz (s.a.v.)

©

01/03/2008 - 00:50 Kur'an-ý Kerim ve Biz
 
 

Site Ýçi Arama

20 Sevvâl 1445 |  29.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Ýþte böyle; kim Allah'ýn þiarlarýný yüceltirse, þüphesiz bu, kalblerin takvasýndandýr.

( Hac sûresi - 32)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh’den rivayet edildiðine göre,

Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ þöyle buyurmuþtur” dedi:

“Her kim bir velime (dostuma) düþmanlýk ederse, ben ona karþý harb ilân ederim. Kulum, kendisine emrettiðim farzlardan, bence daha sevimli herhangi bir þeyle bana yakýnlýk saðlayamaz. Kulum bana nâfile ibadetlerle durmadan yaklaþýr; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdeta) ben onun iþiten kulaðý, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayaðý olurum. Benden ne isterse, onu mutlaka veririm, bana sýðýnýrsa, onu korurum.”


Buhârî, Rikak 38

Bir Dua

Bismillahirrahmanirrahim

“Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasýna kat.”


Þu’arâ Suresi 26/83

Hikmetli Söz

Açýk yürekle konuþan düþman, içten pazarlýklý dosttan iyidir.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com