Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 3015
Toplam 15298424
En Fazla 20355
Ortalama 2611
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Çocuðun Din Eðitiminde Ailenin Yeri ve Önemi
07/04/2009 - 15:40
 
Ýnsanýn çocukluðunda aldýðý telkinlerin, hayatý boyunca onda derin etkiler býraktýðý eskiden beri bilinmekte ve ifade edilmektedir. Bugün de çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlarca yapýlan çeþitli araþtýrmalar, çocuðun kiþiliðinin temel özelliklerinin ilk yýllarda oluþtuðunu ortaya koymaktadýr.
Hayatýn sonraki dönemlerinde etkisini bariz bir þekilde hissettiren bu özellikler, günümüzde eðitimcilerin ilgisini ilkokul öncesi döneme yöneltmiþtir. Çünkü karakterin tohumlarý ilk çocukluk yýllarýnda atýlmakta ve sonraki yýllarda geliþimini sürdürmektedir. Yine, bilindiði kadarýyla, karakterin 2/3'ü altý yaþýna gelinceye kadar teþekkül etmektedir.

Ýlk yýllarda alýnan din eðitiminin de çocuk üzerinde pek çok yönden olumlu etkiler býraktýðý bugün artýk bilinen bir gerçektir. Ayrýca bu yaþlarda çocuðun dini duygularý uyandýðýndan, ona verilen eðitim biçimi daha sonraki yýllarda çocuðun inanç, tutum ve davranýþlarýný da etkilemektedir. Çünkü bu yaþlar, ünlü filozof ve eðitimci J. J. Rousseau’nun ifadesiyle (1), “insan hayatýnýn en tehlikeli zamanlarýný” ihtiva etmektedir ve çocuðun çocukluk dönemini geride býrakarak ergenlik çaðýyla birlikte gençlik yýllarýna adým attýðýnda bütün dini inancýný bir kenara býrakmasýnda ve ibadetlerini terk etmesinde, çocukluk yýllarýnda aldýðý eðitim tarzý büyük rol oynamaktadýr.

Aþaðýdaki satýrlarda, ailede verilen din eðitiminin çocuk için ne denli önemli olduðunu, ülkemizdeki mevcut durumu ve eðitim sistemimizi de göz önüne alarak deðerlendirmeye çalýþacaðýz.



Okulöncesi Dönemde Ailenin Önemi
“Ýnsanýn dünyaya geldiði esnada zayýf ve yardýma muhtaç bir varlýk oluþundan” bahseden ayet (Rûm suresi 54. ayet), günümüzün pedagoji ve psikoloji disiplinlerince de kabul edilen,(2) “insan yavrusunun bakýlmaya ve korunmaya ihtiyacý oluþuna” asýrlar öncesinden iþaret etmektedir. Acaba ona bu zayýf halinde ilgiyi, þefkati ve yardýmý kim ya da hangi müessese sunacaktýr?

Evrende, sayýlarý milyonlarý bulan varlýklar yaratan Yüce Yaratýcý, kimilerine, daha dünyaya gelir gelmez, kimilerine ise kýsa sayýlabilecek süreler sonrasýnda kendi kendilerine yetebilme kabiliyetini bahþetmiþken, insan gibi en deðerli varlýða, ancak uzun yýllar sonra kendi kendini idare edebilme yeteneði vermiþtir. Hakikaten insan, diðer varlýklarýn aksine, kendisine ilgi gösteren birisinden yoksun kalmasý durumunda hayatýný devam ettiremeyecek kadar acz ve za'f içindedir. Ýþte bu gerçekten hareketle, Allah Teala'nýn, insan yavrusu için, dünyaya gelmesinde vesile olan anne babaya ayrý bir þefkat ve merhamet lütfederek, onun bu aciz ve zayýf durumunu çocuk lehine döndürdüðünü söyleyebiliriz. Zira bilinen bir gerçektir ki, istenmeyen bebekler bile çok kýsa bir süre içinde etrafýndakileri cezb ederek kendisine baðlamakta ve sevdirmektedir. Ýþte bu noktada þunu ifade etmeliyiz ki, bu þartlar dahilinde dünyaya gelen çocuk için, ona ilgiyi, bakýmý ve þefkati en mükemmel þekilde sunacak olan ancak anne-babasýdýr, bir diðer ifadeyle aile ocaðýdýr.

Yapýlan pek çok araþtýrmada, çocuðu insan olma yolunda ilk yönlendiren, ona mensubu bulunduðu kültürel deðerleri kazandýran tek sosyal kurumun da yine aile olduðu sonucuna varýlmýþtýr.(3) Özellikle okul öncesi dönemde çocuk kendisini özdeþ tutacaðý model olarak anne ve babasýný alýr. Onlarýn özellikleriyle deðer yargýlarýný örnek olarak benimser; hareketlerini, konuþma ve davranýþlarýný taklit etmeye uðraþýr. Bir baþka deyiþle çocuk, dýþ dünyayý anne babasýnýn gözlüðü aracýlýðýyla görmeðe çalýþýr.(4) Çünkü çocuk bir modele, bir örneðe muhtaçtýr ve çocuk gerek sosyal gerekse dini tutumlarýný geniþ ölçüde aile içinde anne babasýnýn konuþma ve davranýþ modellerinden elde eder.(5) Gerçekte bu örnek veya model çocuðun ruhuna iþlemekte, duygularýna tesir etmekte ve onu belli bir yöne çevirmektedir. Böylece çocuk, sahip olduðu taklit özelliðiyle, güvendiði ve ayný zamanda etkisinde kaldýðý anne babasýný kopya etmeye çalýþmaktadýr. Öte yandan çocuklarýn, anne babalarýnýn yaþadýklarý dini tecrübelerde sergiledikleri derunî davranýþlarý duyarlý bir þekilde hissettikleri ve bundan da oldukça etkilendikleri bilinmektedir.

Bu konuda yapýlan diðer bazý çalýþmalar da, çocuklar üzerinde en önemli etkiyi anne baba davranýþlarýnýn yaptýðýný, olumlu davranýþlarýn doðrudan çocuða yansýdýðýný(6) ve onun dini yaþantýsýna da olumlu bir þekilde katkýda bulunduðunu da ortaya koymaktadýr

Dolayýsýyla, sahip olduðu dini duygunun varlýðýyla inanmaya meyilli ve meraklý olan çocuðun, saðlýklý ve dengeli bir biçimde ilgi görmesi gerekmektedir. Bunun da ilk olarak pratikleþtiði ve deðer kazandýðý kurum aile olmakta ve dini prensiplerin uygulandýðý bir ailede yaþayan çocukta dini kavramlarýn daha erken yaþlarda ortaya çýktýðý gözlenmektedir. Zaten psikologlar da çocuk dindarlýðýnýn geliþmesinde yetiþkinlerine önemli etkilerini tespit ederek, neticede dini uyanýþý, yetiþkinlerin teþvik, destek ve etkilerine baðlamaktadýrlar.(7) Sonuç olarak, diyebiliriz ki, aile ilk yýllarda çocuðun her yönden geliþmesi hususunda tek sorumlu sayýlýr ve çocuk ona karþý gösterilecek ilgi ya da ilgisizliðin doðal bir sonucu olarak küçük yaþlardan itibaren aile içinde “dindar” ya da “dine karþý ilgisiz” olmaya baþlar.

Çocuðun din eðitiminde ailenin önemini sosyal psikolojik yönden ele alan bu kýsa giriþ bilgilerinden sonra konuya bir de dinin ana kaynaklarý açýsýndan yaklaþmak istiyoruz.

“Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradýnýzý cehennem ateþinde koruyunuz” meâlindeki Tahrim suresinin 6. ayetiyle, ailenin eðitiminden ve bununla birlikte aile kurumunda yaþayan fertlerin bakýmý, korunmasý ve kollanmasýndan da aile reisleri sorumlu tutulmaktadýr. Tabiatýyla bu görevin ifasýnda, aile reisi olan babanýn en yakýn yardýmcýsý anne olacaktýr, olmalýdýr.

Yeri gelmiþken burada, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in fýtratla ilgili hadisini ele almak istiyoruz. Hadisin çeþitli varyantlarýndan biri olan ve Sahih-i Müslim’de yer alan ifade þekli, söz konusu hadisin bugüne kadar ele alýnýþ tarzýndan daha farklý ve daha önemli bir mesaj vermektedir. Zira en çok bilinen ve duyulan þekliyle fýtrat hadisi, “Doðan her çocuk fýtrat üzere doðar, sonra ebeveyni onu yahudileþtirir veya hristiyanlaþtýrýr” þeklindedir.(8) Oysa bahsini ettiðimiz ifadede Hz. Peygamber þöyle buyurmaktadýr:

“Her insaný annesi (Allah’a inanmaya yetenekli ve dînî inancý kabul etmeye elveriþli bir) fýtrat üzere dünyaya getirir. Sonra ebeveyni onu yahudi, hristiyan veya mecusi biri haline getirir. Eðer ana babasý müslüman iseler çocuk da müslüman olur.”(9)

Bu ifade biçiminde, anne babadan oluþan aile kurumunun etkisi bariz bir þekilde ortaya konulmakta ve ailenin çocuðun dînî tercihi konusunda ne derece etkili olduðu bariz bir biçimde vurgulanmaktadýr. Hz. Peygamber’in bu veciz ifadesi sosyal bilimlerin ortaya koyduðu gerçeklerle daha iyi anlaþýlmaktadýr. Zira burada hem ýrsî bir faktör olan fýtrat kavramýndan hem de çocuðu mensubu bulunduðu toplumun dinine yönelten çevre faktöründen birlikte bahsedilmektedir. Konuyla ilgili sözlerimizi Ýmam Gazali’nin, þu anlamlý ifadeleriyle tamamlayalým:

“Çocuk ana babasýnýn yanýnda bir emanettir. Onun temiz kalbi tamamen boþ, saf ve kýymetli bir cevherdir. O her türlü nakýþa kabiliyetli olduðu gibi, meylettirildiði her þeyi almaya da elveriþlidir. Eðer çocuk hayra alýþtýrýlýr, hayýrlý þeyler öðretilirse, hayýr üzere büyür, dünya ve ahirette mesut olur.”(10)



Ülkemizde Mevcut Durum
Yukarýda aktarýlan bilgilerden sonra þimdi ülkemizdeki aileleri okulöncesi dönemde çocuklarýnýn din eðitimiyle ilgilenmeleri açýsýndan ele almak istiyoruz. Genel bir bakýþ açýsýyla bakýldýðýnda ülkemizdeki aileleri dört grupta ele almak mümkün görünmektedir.



1. Grup: Çocuklarýna Din Eðitimi Verme Gereðine Ýnanmayan Aileler

Bu aileler çocuklarýnýn din eðitimleriyle ile ilgilenmelerinin gereðine inanmayan, din insan için önemli bir unsur olmadýðý görüþüne sahip ailelerdir. Bu tür aileler, din derslerinin seçmeli dersler arasýnda olduðu yýllarda, çocuklarýna bu derslerin verilmesini istemeyen kimseler olduðu gibi, günümüzde de din derslerinin çocuklar için zararlý olduðunu, çocuðun din adýna anlatýlanlardan dolayý aklýnýn karýþacaðýný iddia etmektedirler. Bu arada bazý örnekleri ileri sürerek, din dersleri programlarýný, öðretmenleri ve din eðitimi kurumlarýný da sýk sýk eleþtirmektedirler. Bu tür ailelerde yetiþen çocuklar din eðitimi adýna hiçbir þey almadýklarý gibi, dini pratikleri yaþama açýsýndan oldukça yetersiz olan anne babalarýndan bu yönde de olumlu bir þekilde etkilenememektedirler. Yine bu tür ailelerde dini bilgiye yeterince ve doðru bir þekilde sahip olunmadýðý için hatalý telkinlerde de bulunulabilmektedir. Sözgelimi, bazý çevrelerde rastlanýldýðý üzere, Cenâb-ý Hak, çocuklara “Allah Baba” þeklinde tanýtýlmakta, böylece içinde yaratýlýþtan var olan iman cevheri yanlýþ yöne kanalize edilerek köreltilmektedir. Hristiyanlýktaki teslis inancýnýn kötü bir taklidi olan bu ifade tarzýnýn Ýslâm akidesine tamamen ters düþtüðünü yeri gelmiþken belirtmeliyiz. Kýsaca, bu tür ailelerdeki çocuklar, ilk çocukluk yýllarýnda almalarý gereken dini bilgileri alamamakta, dini duygularýnýn geliþmesine imkan tanýnmamakta ve dini bilgi bakýmýndan da son derece yetersiz bir durumda yetiþmektedirler. Salt ahlaki kurallar ve toplumun deðer yargýlarýnýn, çocuðun yüce bir kudrete inanma ve baðlanma ihtiyacýný gideremeyeceði ve çocukta vicdan duygusunun geliþmesine yardýmcý olmayacaðý da bir gerçektir. Öte yandan bu tür ailelerde yetiþen çocuklarýn çocukluk yýllarýnda almalarý gereken bu bilgileri sonraki yýllarda da alamamalarý durumunda ortaya, dini kavramlar ve dini terminoloji bilgisinden yoksun bir entelektüel tipi çýkmakta ve sözgelimi bir haber spikeri olarak “Sayýn seyirciler! Bu yýl hac günlerinin Kurban Bayramýna denk gelmesi sebebiyle büyük izdiham yaþanýyor(!)” þeklinde haber geçebilmekte ya da bir TV sunucusu olarak “Yüce Allah bir hadis-i þerifte þöyle buyuruyor(!)” diyebilmektedir.



2. Grup: Din Eðitiminin Gereðine Ýnanan Ancak Bunu Gerçekleþtiremeyenler

Bu gruptaki aileler, çocuklarýnýn din eðitimiyle ilgilenmelerinin gereðine inanan ancak dini bilgi bakýmýndan yeterli düzeyde olmadýklarý için bu konuya gereken ilgiyi gösteremeyen ve çocuklarýný ilkokul yýllarýna kadar eðitimsiz býrakan ailelerdir. Yine bu aileler, din eðitiminin ilkokulda verilmesinin daha doðru olduðunu zannetmektedirler. Oysa yapýlan araþtýrmalarda öðrencilerin 2/3’ü, “haftalýk ders saatinin yetersizliðinden”, ??ü “öðretmenlerinin davranýþlarýndan ve derslere gerektiði þekilde önem vermediklerinden” yana þikayetçidirler. Denilebilir ki, -en iyimser bakýþ açýsýyla bile- öðrencilerin 2/3’ü çeþitli sebeplerle, din kültürü ve ahlâk bilgisi dersinden istenen faydayý saðlayamamaktadýr.

Böylesi ailelerde yetiþen çocuklar dini duygu ve dini uyanýþ bakýmýndan gecikmeye maruz kalmýþlar ve aileden almalarý gereken eðitim-öðretimi alamamýþlardýr. Þayet bu aileler dini prensipleri bir parça yaþayan kimseler ise, çocuklarýn kaybý o derece az olmakta, dini prensiplerin yaþanmamasý durumunda ise kayýp daha fazla olmaktadýr. Böylesi ailelerde yetiþen çocuklarýn, anne babalarýnýn ibadetlerinden ne denli etkilendiklerine dair sonraki yýllardaki deðerlendirmelerinden birkaç bulgu aktarmak istiyoruz.

“16 yaþýndayým ve babamý bir kez bile namaz kýlarken, secde ederken görmedim. Çok üzücü bir þey benim açýmdan... Namaz kýlsa ve bizi de teþvik etse gerçekten büyük mutluluk duyardým.” (Kýz, 16 yaþ)

“Ailem ibadetler konusunda benimle pek ilgilenmiyorlar. Kendileri de gevþek davrandýklarý için, teþvikleri beni pek etkilemiyor. Ýbadetlerimi düzenli olarak yaptýðýmý söyleyemem.” (Erkek, 16 yaþ)

“Ýbadete beni sadece annem teþvik eder. Babamýn teþviklerini ise umursamýyorum. Çünkü o söylediklerini kendisi yapmýyor.” (Kýz, 16 yaþ)

Bu ifadelerin sahibi olan öðrencilerin diðer sorulara verdikleri cevaplarý analiz ettiðimizde, bu öðrencilerin, ailelerinden din eðitimi almadýklarý ve anne babalarýnýn dini prensipleri yaþama konusunda gevþek davrandýklarý ortaya çýkmýþtýr.

Sonuç olarak, yedi-sekiz yaþlarýna kadar, din eðitimi yönüyle temel bilgiler verilmemiþ çocuklarýn ilkokuldaki Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersiyle ancak 4. sýnýftan itibaren karþýlaþtýðýný hesaba katacak olursak, bu grupta yer alan çocuklarýn da din eðitimi ve öðretimi yönüyle þanssýz sayýldýklarý söylenebilir.



3. Grup: Çocuklarýna Din Eðitimi Veren Ancak Hatalý Davranan Aileler

Bu gruptaki aileler, özellikle Anadolu’da “geniþ aile” tipini oluþturan ve çocuklarýnýn din eðitimini geleneksel þartlarda yerine getiren ailelerdir. Dini prensiplerin az ama çok yaþandýðý bu ailelerde, din eðitimi ve öðretimi çoðu kez dede, nine, anne, baba bazen de yakýn akrabalar tarafýndan yaygýn eðitim tarzýyla yapýlmaktadýr. Dolayýsýyla, çocuk psikolojisinin gereklerine uyularak belli kurallar çerçevesinde bir eðitim verildiði söylenemez. Bu nedenle, verilen din eðitiminde düþülen bazý yanlýþlýklar, ileriki yýllarda çocuðun ibadetlerini ve inancýný terk eden biri olmasýna sebebiyet verebilmektedir. Bu ailelerde dikkati çeken özelliklerden biri þudur. Çocuktaki vicdan geliþimi “Allah korkusu”yla saðlanmak istenmekte ve çocuðu istenmeyen davranýþlardan vazgeçirmek için yine “Allah korkusu”na baþvurulmaktadýr. Sýk sýk “Allah seni cezalandýrýr/Gözünü kör eder/Cehennemde yakar/Seni taþ yapar” gibi tehditlerle sindirilen çocuk, bu sayede Allah Teala’yý çocuklarý cehenneminde yakan, onlarý taþ yapan, gözleri kör eden bir varlýk olarak tasarlamakta ve Allah’ý daha henüz sevemeden ondan korkmaya baþlamaktadýr. Halbuki, doðru olan þudur: Çocuk ergenlik çaðýna kadar dini bakýmdan herhangi bir sorumluluk ve yükümlülük taþýmamaktadýr. Allah Teala’nýn onlara saðladýðý bu müsamaha onlardan esirgenmemelidir. Ve çocuða her þeyden önce Allah sevgisi aþýlanmalý ki, o da sevdiði ve sevgisini içinde hissettiði yüce Yaratýcýya her hal ü karda ibadetten zevk alabilsin.



4. Grup: Din Eðitimini En Ýdeal ½artlarda Veren Aileler

Bu grupta yer alan aileler ise, dini bilgileri çocuða kazandýrmanýn bir anne babalýk görevi olduðu þuurunda olanlar ve bu düþünceden hareketle çocuklara dini bilgileri aktarmanýn çabasý içinde olanlardýr. Ýster “geniþ aile”, ister “çekirdek aile” tipinde olsun, bu tür ailelerde çocuklarýn din eðitimleri, genellikle bu konuda bilgisi olan dede, nine, anne baba veya diðer yakýnlar tarafýndan yerine getirilmekte, yeri ve zamaný gelince de diðer eðitim kurumlarýyla bu eðitim desteklenmeye çalýþýlmaktadýr. Ancak yaygýn veya örgün eðitim kurumlarýna (cami kurslarý ve okullar) gönderilirken de bu ilgi ve ihtimam devam etmektedir. Yani ebeveyn, çocuðunu evden göndermekle görevinin bittiðini düþünmemektedir. Ýdeale yakýn diyebileceðimiz bir þekilde din eðitimi ve öðretimi veren bu aileler genellikle dini bilgiler bakýmýndan yeterli ve kendini geliþtirmeyi arzu eden, bunun yollarýný araþtýran kýsmen yüksek, büyük oranda ise orta tahsilli insanlardýr. Böylesi ailelerde yetiþen çocuklarýn sonraki yýllarda yaptýklarý deðerlendirmelerden birkaç örnek aktarmak istiyoruz.

“Bana çocukluk yýllarýmda hep sevgi ve hoþgörüyle davranýldý. Bugün tutarlý ve olumlu davranýþlara sahipsem, bunda ailemden aldýðým dini eðitimin büyük rolü var.” (Kýz, 17 yaþ)

“Benim için en etkili örnek ailemin, gözümün önünde namaz kýlmalarýydý” (Erkek, 18 yaþ)

“Ailem ibadetlerini yerine getiren kimseler olduklarý için teþviklerini olumlu karþýlýyor ve onlarla birlikte ibadetlere katlýyordum.” (Erkek 16 yaþ)



Sonuç olarak þunlar söylenebilir:

Aile, okul öncesi eðitimin her safhasýnda gerek tutum ve davranýþlarýn kazandýrýlmasýnda, gerek karakterin þekillenmesinde ve gerekse din eðitiminde en önemli rolü üstlenen kurumdur. Onun býraktýðý eksikliði bir baþka müessesenin doldurmasý da söz konusu deðildir. Ülkemizdeki mevcut durum ise -gerek okullarda yeterli bir eðitimin olmayýþý, gerekse ailelerin bu iþi gereðince ciddiye almamalarý sebebiyle- pek iç açýcý deðildir. Anne babalarýn evliliðin ilk yýllarýndan itibaren çocuklarý tanýmaya ve onlarý eðitmeye yönelik tüm çabalarýný sergilemeleri hem kendileri, hem çocuklarý hem de ülkemizin geleceði açýsýndan son derece önem kazanmýþtýr. Çünkü artýk bilinen bir gerçek var ki, inanç duygusundan ve moral deðerlerden uzakta kalan gençlik, sýnýrsýz özgürlüðün sarhoþluðu içinde her geçen gün biraz daha çýkmazýn içine sürüklenmekte, ahlaki dejenerasyonun türlü þekilleri hem onlarý hem de tüm toplumu tehdit eder hale gelmektedir. Ne dersiniz, bu hale gelmemizde anne babalar olarak hiç sorumluluðumuz yok mu?...

Daha iyi bir gelecek ve güzel günler temennisiyle, saðlýcakla kalýn efendim...



Dipnot ve Kaynaklar
1- J.Jacques Rousseau, Emil (çev.H.Z.Ülken, A.R.Ülgener, S.Güzey) 6. bs. Ýst.1966, s.54; 2- Feriha Baymur, Yeni Doðmuþ Çocuk ve Süt Çaðýnda Eðitim, Ank. 1952, s.14; Atalay Yörükoðlu, Çocuk Ruh Saðlýðý, 7. bs. Ank.1984.; 3- Neda Armaner, Din Psikolojisine Giriþ I, Ank.1980, s.89. A. Vergote, Çocukta Din (çev.E.Fýrat) AÜÝFD, XXII, Ank. 1978, s.316.; 4- Haluk Yavuzer, Ana Baba ve Çocuk, Ýst. 1986, s.24.; 5- Ýbrahim Özgür, Çocuk Psikolojisi, Ýst. 1972, s.220.; 6- Haluk Yavuzer, Çocuk Eðitimi El Kitabý, 7. bs. Ýst 2001, s.101; 7- Hans Remplein, Die Seelische Entwicklung des Menschen im Kindes und Jugendalter, 14 aufl. 1966, s.254.; 8- Ýlgili hadis için bkz. Buhari Cenaiz, 79; Müslim, Ýman 264; Kader 23-25.; 9- Parantez içindeki ifade Fýtrat?ýn kelime anlamýdýr. Bkz. Ýbn Manzur, Lisanül-Arab, Beyrut, ts. V,56; Fýtrat kavramý hakkýnda geniþ bilgi için bkz. Mehmet Emin Ay, Çocuklarýmýza Allah?ý Nasýl Anlatalým, 12. bs. Ýst. 2001, s.79.; 10- Gazali, Ýhyau Ulumid-din, Ýst.1321, II,72.


Bu Makale 4442 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

11/05/2011 - 16:50 Bir merhamet mürebbisi: Hz. Muhammed (s.a.s.)

©

02/12/2010 - 12:09 SON ELÇÝ VE SON MESAJ HZ. MUHAMMED VE KUR’ÂN-I KERÝM

©

14/10/2010 - 19:02 Meyveye Durmanýn ya da Kaybolan Yýllarýn Adý: Gençlik

©

24/09/2009 - 11:47 Düþmekte Olan Uçakta Ateist Bulamazsýnýz.

©

24/07/2009 - 12:06 ÝFFET VE HAYA TÝMSALÝ GENÇ KIZLAR

©

27/06/2009 - 11:55 AÝLE ÝÇÝ ÝLETÝÞÝMDE SEVGÝNÝN YERÝ

©

01/06/2009 - 16:16 KUR'AN'DA PEYGAMBERLER VE GENÇLÝK DEÐERLERÝ

©

02/05/2009 - 15:24 Babalarýn En Güzeli (s.a.v.)

©

07/04/2009 - 15:40 Çocuðun Din Eðitiminde Ailenin Yeri ve Önemi

©

09/03/2009 - 16:09 FITRAT KAVRAMI ÜZERÝNE DÜÞÜNCELER

©

17/11/2008 - 23:34 Kur’an-ý Kerim ve Biz

©

09/09/2008 - 12:48 Peygamber Efendimiz(s.a.v.) Nasýl Bir Babaydý?

©

30/05/2008 - 22:49 Bir Evlat Olarak Peygamberimiz (s.a.v.)

©

01/03/2008 - 00:50 Kur'an-ý Kerim ve Biz
 
 

Site Ýçi Arama

20 Sevvâl 1445 |  29.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

O gün yer, baþka bir yere, gökler de baþka göklere dönüþtürülür ve insanlar bir ve kahhar olan Allah'ýn huzuruna çýkarlar.


( Ýbrâhim sûresi - 48)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh þöyle rivayet etmiþtir:
Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve þöyle dedi:

- Ey Allah’ýn elçisi! Hangi sadakanýn sevabý daha büyüktür?
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de þöyle buyurdu:
- “Güçlü-kuvvetliyken, sýhhatin yerindeyken, cimriliðin üzerinde, fakir düþmekten endiþe etmekteyken, daha büyük zengin olmayý düþlerken verdiðin sadakanýn sevabý daha büyüktür. (Bu iþi) can boðaza gelip de 'falana þu kadar', 'filana bu kadar' demeye býrakma. Zaten o mal vârislerden þunun veya bunun olmuþtur.”

Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92

Bir Dua

“Allah’ým! Senden iman içinde saðlýk, güzel ahlak içinde iman, peþinden rahmet,
afiyet, maðfiret ve rýza gelen bir kurtuluþ istiyorum.”

(Hâkim, Deavât, No: 1919)

Hikmetli Söz

Çalýþanlar kötülük düþünmeye vakit bulamazlar;

tembeller ise kendilerini kötülükten kurtaramazlar.




Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com