Vuslat Dergisi: Muhterem Hocam, Ramazan ayýnýn son on gününün ihya edilmesi ne demektir?
Kutlay hoca: Müslüman ihya eridir, Allahýn izniyle gönülleri ihya eder, toplumu ihyâ eder. Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ eder, gece ve gündüzü ihyâ eder.
Ýhya; canlandýrmak, diriltmek, diri tutmak, hayat vermek demektir. “Bir caný ihya eden bir toplumu ihya etmiþ gibidir,” meâlindeki âyette ihyâ Kur’anî bir terimdir. Bu âyete göre; Allahýn izniyle bir can kurtaran, bir canýn kurtulmasý için gayret eden bütün toplumu kurtarmýþ gibi ecir ve sevap kazanýr. Bu ulvî anlayýþ doktora da, öðretmene de, arama kurtarma elemanýna da davet ve irþad erine de hizmet aþký, görev sevgisi aþýlar.
Sünen-i Tirmizî’de yeralan; “Kim benim sünnetimi ihya ederse –yani - beni sevmiþ olur. Beni seven de Cennette benimle beraber olur,” hadis-i þerifinde ihyâ nebevî bir terimdir. Allah Rasûlü’nün sünnetini canlandýran, O’nun sünnetini hayata yansýtan, O’nun sünnetine hayat veren, O’nun ihmal edilen bir sünnetini dirilten O’nu sevmiþ, O’na olan sevgisini ortaya koymuþ olur, Cennet’te O’nunla beraber olmaya hak akzanýr.
Gecenin “ihya” edilmesi ise, gecenin ibadet ve taatle, zikir ve istiðfarla, Kur’an ve tesbihle, dua ve niyazla, gözyaþýyla güzel bir þekilde deðerlendirilmesidir. Gecenin ihya edilmesi, bütün geceyi uyku ve gafletle geçirme yerine; önemli bir kýsmýnýn ibadet ve tâatle geçirilmesidir. Gecenin ihyasý, gecenin ölü býrakýlmamasý, canlý tutulmasýdýr.
Ramazan ayýnýn özellikle son on günü son on gecesi bu anlamda canlandýrýlmalý, ihya edilmelidir. Bu manevi iklimden azamî þekilde istifade edilmeli, nafile namaz, Kur’an tilâveti, zikir, tesbih, tehlil, tekbir, tefekkür, muhasebe, tevbe ve istiðfarla en güzel þekilde deðerlendirilmelidir.
Sevgili Peygamberimiz, Ramazan ayýnýn tamamýný en güzel þekilde deðerlendirdiði gibi, son on gününü daha özel manevî bir programla deðerlendirir, aile halkýný ve annelerimizi de nafile ibadete davet ederdi.
Buharî ve Müslim’in rivayetine göre; Hz. Aiþe radýyallahu anhâ validemiz anlatýyor: “Ramazan ayýnýn son on günü girdiðinde Allah Rasûlüsallallahu aleyhi ve-sellem geceleri ihya eder, ev halkýný -ibadet için- uyandýrýr, ev halkýyla – dünyevî anlamda- iliþkisini keser, kendini tamamen ibadete verirdi”.
Peygamberimiz’in hanýmlarý bu çaðrýya uymuþ, annelerimizin itikâfta bulunmalarý için Mescid-i Nebevî içinde özel çadýr kurulmuþtu.
Vuslat Dergisi: Ýtikâf, Peygamberimiz’in Ramazan ayýnda hiç terk etmediði fiilî sünnetidir, diyebilir miyiz?
Kutlay hoca: Gayet tabii.. Ýtikâf, Sevgili Peygamberimiz’in çok önem verdiði, maneviyat dolu, feyizli bir ibadet idi.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve-sellem, Ramazan ayýný bulunmaz manevî bir mevsim olarak deðerlendirirdi. Ramazan ayý içerisinde son on günün ise ayrý bir yeri vardý. Son on gün, bin aydan hayýrlý Kadir gecesinin içerisinde bulunduðu bereketli ve feyizli günlerdi.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve-sellem, bazen Kadir gecesine tesadüf etme arzusuyla Ramazanýn ikinci on gününde itikâfa girmiþ olsa da; genellikle Ramazan ayýnýn son on gününde itikâfa girerdi. Ancak vefat ettiði sene Ramazanýn son yirmi gününü itikâfla geçirmiþti.
Ýmam Ýbn Þihab ez-Zührî’nin þu sözünü nakletmeden geçemeyeceðim: Peygamberimiz’in Medine’ye geldikten sonra hayatýnýn sonuna kadar hiç terk etmediði itikâf ibadetini müslümanlarýn nasýl terk ettiklerine doðrusu çok hayret ediyorum?!.”
Vuslat Dergisi: Ýtikâf ibadeti hakkýnda bilgi verir misiniz? Ýtikâfa girecek müslüman ne yapmalýdýr?
Kutlay hoca: Ýtikâf, mü’min kul için maneviyat kampýdýr. “Ýtikâf”,mü’min kulun dünya iþlerinden uzaklaþarak, evinden ve çoluk çocuðundan ayrýlarak Ramazanýn son on günü ve gecelerini mescidde ibadet ve taatle, Kur’an ve zikirle, dua ve niyazla, tevbe ve istiðfarla, ilim ve irþadla, muhasebe ve tefekkürle geçirmesi, takva yolunda ilerlemesi, kendisini tamamen Rabbine vermesi ibadetidir.
Ýtikâfa girecek müslüman, Ramazan ayýnýn yirminci günü iftarýný mescidde açar. O andan itibaren bayram gecesi yatsý namazýnýn sonuna kadar sürekli mescidde bulunur. Bayram gecesi yatsý namazýndan sonra evine gider, bayram namazý için hazýrlanýr. Bu süre içerisinde gece-gündüz hiç mescidden çýkmaz, sadece abdest tazelemek için mescidden çýkabilir.
Ýtikâfa giren kiþi, iftar ve sahurunu mescidde yapar. Ýftar ve sahur yemeklerini yakýnlarý veya arkadaþlarý getirir. Az uyur, az yemek yer, sürekli namaz, Kur’an tilâveti, dua, istiðfar, zikir ve tesbihat ile meþgul olur ve varsa ilim meclisinde bulunabilir. Görünüþte insanlarla beraber olsa da gönlü Hak’la beraber olur, Âlemlerin Rabbine yaklaþmaya çalýþýr. Çevreile iliþkisini tamamen keser. Dünyadan, dünyalýklardan ve dünya ehlinden uzak durur. Gazete, radyo ve günlük haberlerle ilgilenmez. Hal-hatýr sohbetleri yapmaz. Her çeþit cinsî ve þehevî söz ve davranýþlardan uzak durur.
Hanýmlar için en güzel itikâf yeri, kendi evleridir. Mescidde hanýmlara ait özel bir bölüm veya çadýr varsa hanýmlar, mescidde de itikâf yapabilirler.
Ýtikâf, mü’min kulun kulluk görevindeki eksiklerini düþündüðü, hayatýný gözden geçirdiði, piþmanlýk gözyaþý döktüðü, ana-babasý, yakýnlarý, müslüman kardeþleri ve bütün Ýslâm dünyasý için Cenab-ý Hakka yalvardýðý, günah ve kusurlarýnýn silinmesine, manevî derecelerinin artmasýna vesile olan sevabý bol nafile ibadetler zinciridir.
Özellikle dünya-ahiret dengesini ahiret aleyhine bozan, günlük telaþ ve meþgaleler içinde boðulan, tamamen dünyevîleþen günümüz insanýnýn ahirete yönelmesi için güzel bir vesile olan itikâf, gerçekten altýn fýrsattýr.
Her yýl Ramazan ayýnda yapýlmasý mümkün olmazsa, en azýndan ömürde birkaç defa itikâf yapýlmalýdýr. Ýtikâfa girdiðimizde bu ibadetin zevkine varýlacak, manevî hayatýmýzda itikâf öncesi ve sonrasý arasýndaki fark açýkça görülecektir.
En güzel en tatlý ve en zevkli itikâf, hiç þüphesiz Mekke-i Mükerreme’de Mescid-i Haram içerisinde veya Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebevî’de yapýlan itikâftýr. Mescid-i Haram’daki itikâfta diðer ibadet þekillerine ilâve olarak Kâbe-i Muazzama tavafý da yer almaktadýr.
Vuslat Dergisi: Bir de Kadir gecesinin ihya edilmesi konusu var.
Kutlay hoca: Kadir Gecesi, kitabýmýzda hakkýnda özel bir surenin indiði, bin aydan daha hayýrlý olan, baþta Cebrail aleyhisselâm olmak üzere meleklerin Rablerinin izniyle gurup gurup indiði, tan yeri aðarýncaya kadar selâm ve selâmet gecesidir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve-sellem, böyle hayýrlý ve feyizli bir gecenin ihya edilmesine elbette büyük önem verecek, bunu ashabýna ve aile halkýna tavsiye edecektir. Allah Rasûlü, bu gecenin faziletini; Sahih-i Buharî’de rivayet edilen bir hadis-i þeriflerinde; “Kim kadir gecesini inanarak ve sevabýný yalnýz Allah’tan bekleyerek ihya ederse geçmiþ bütün günahlarýaffolunur”, ifadesiyle belirtecektir.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve-sellem, Kadir gecesini Ramazanýn son on gecesi arasýnda, özellikle tek gecelerde aramamýz gerektiðini ifade buyurmuþtu. Buna raðmen bu konudaki deðiþik rivayetleri deðerlendiren aralarýnda Ýmam Ebu Hanife ve Ýmam Ahmed b. Hanbel’in de bulunduðu pek çok Ýslam alimi, Kadir gecesi’nin –çok büyük bir ihtimalle-Ramazanýn yirmi yedinci gecesi olabileceði görüþünü ileri sürmüþlerdir.
Hangi gece olduðu kesin ve net olarak belirtilmeyen bu geceye tesadüf edebilmek, bu geceyi ihya edebilmek için son on gecenin tamamý ibadet ve tâatle deðerlendirilmelidir.
Gece ibadetine daima ayrý bir önem veren müslümanýn hayatýnda “Her geceyi Kadir bil”, düþüncesi hakim olduðunda mutlaka Kadir Gecesi’ne tesadüf edilecek, bol ecir ve mükâfata eriþilecektir.
Vuslat Dergisi: Muhterem Hocam, Son sözünüz?
Kutlay hoca: Ýtikâfýnýz ve Kadir Geceniz mübarek olsun!.. Rabbim, cümlemizi Kadir gecesini ihya etmeye muvaffak olanlardan eylesin…