Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, "Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım."
( Yunus Suresi - 15)
Bir Hadis
Ebu Hureyre (r.a.)’tan dedi ki:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Kuşluk namazına ancak evvâb (çokça tevbe ederek Allah’a dönen) kimseler devam eder.
İşte salâtu’l-evvâbîn: evvâbîn namazı (Allah’a dönenler namazı) da budur.”
İbn Huzeyme, Sahih, II, 228
Bir Dua
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa veren sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki ardında hiç hastalık izi bırakmasın.”
(Müslim, Selâm, 47)
Hikmetli Söz
Sırası gelince hayatı
değersiz görmeyenler,
şehitlere vaat edilen
ebedî safayı bulmak
şöyle dursun,
yaşadıkları müddetçe,
mümkün değil, saadet
yüzü göremezler.