“Allah ve Rasûlü bir iþle ilgili hüküm verdiði (bir konuda kural koyduðu) zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadýna, o iþi kendi isteklerine göre seçme (ve keyiflerine göre yapma) hakký yoktur. Kim Allah ve Rasûlüne karþý gelirse, apaçýk bir sapýklýða düþmüþ olur.” (33/Ahzâb, 36). Müslümanlarýn, bilinçli olarak Allah’a teslim olmalarý, Ýslâm’ý ölçü kabul etmeleri gerektiði halde; “müslümaným” diyenlerin önemli bir bölümü þu veya bu gerekçe ile böyle davranmýyor. Bu konuda þeytanýn ve hevâsýnýn/arzularýnýn güzel gösterdiði câhilî örf ve âdetlerin, ya da dünyevî basit çýkarlarýn büyük rolü oluyor. Toplumda çokça görülen evlenme ve aile hayatýndaki yanlýþlarý, açýklamaya ihtiyaç duymadan baþlýklar halinde sayalým:
1- Evliliðe bakýþ, müslümanca olmuyor. Ýslâm’ýn evlilikle ilgili deðerlendirmeleri ile günümüz insanýnýn evliliðe bakýþý arasýnda büyük farklar oluyor. Bu konuda makas gittikçe açýlýyor.
2- Evlenme yaþýna gelen gençler, bu konuda ilmin kendilerine farz olduðu hal bilgisi olan nikâh ve talâkla, iman ve elfâz-ý küfürle, Ýslâm aile hukukuyla, ailevî haklar ve görevlerle ilgili doðru bilgiler edinmiyor. Bu konularda bilgisizlik veya yanlýþ bilgilenme sýrýtýyor. Evlilik ve mahremiyetleriyle, aile hayatýyla ilgili piyasada çok sayýda kitap bulunduðu halde, evlilik öncesi bunlar okunup deðerlendirilmiyor. Kýzlar çeyize, erkekler evlilik masraflarýna önem verdiði kadar olsun kendilerine farz olan ilme önem vermiyor.
3- Dinimiz evlenme yaþýna (ve olgunluðuna gelmiþ) kýz ve erkekleri evlendirmede acele etmeyi ýsrarla tavsiye ettiði halde, bekârlar geç evleniyor, geç evlendiriliyor, hatta bazý gençler evlenmemeyi tercih ediyor.
4- Eþ seçiminde Ýslâm’ýn tavsiyelerine uyulmuyor. Eskiden ana-babalarýn tercihi ile evlenen insanlar, þimdi ise nefislerinin, beðenilerinin, duygularýnýn özelliklerini belirlediði kimseleri tercih ediyor. Eski örf olan görücü usûlünün birçok mahzûru olduðu gibi; çaðdaþ tarz olan tanýþarak, severek, flört yaparak eþ seçmenin daha büyük sakýncalarý sözkonusudur. Orta yol; görerek, Ýslâmî ölçüler içinde görüþüp makul þekilde ve aþýrýya kaçmadan tanýþýp ve mevcut problemleri, gelecekte ortaya çýkabilecek sorunlarý müslümanca çözüme baðlama gayretleriyle evlenmeye adým atmaktýr. Eþ seçiminde ilk önemli hususun, adayýn muvahhid bir mü’min olmasý, dindar ve namuslu bir hayat sürmesi gereði göz ardý ediliyor.
5- Ýslâm’ýn kesin þekilde yasakladýðý bazý haramlar örf-âdet diye uygulanabiliyor. Baþlýk parasý, süt parasý gibi nice çirkin haramlar hâlâ bazý yörelerde farz gibi kabul ediliyor.
6- Özellikle kýz tarafýndan kaynaklandýðý þekilde, evlilik zorlaþtýrýlýyor. Dünürcülere zorluk çýkarýlýyor, dünyevî konularda çok ince eleyip sýk dokumalar, gereksiz nazlanma ve zorlamalar olabiliyor. Evliliði zorlaþtýranlar, kendi çocuklarýnýn ve evlenemeyen gençlerin bu konudaki haramlarýna da ortak olduklarýný unutuyorlar.
7- Ayýp anlayýþý, haram anlayýþýný bastýrýyor. “Ele-güne karþý, el ne der, ne yapalým yakýnlarý böyle istiyor, ben akrabalarýmý ve arkadaþlarýmý kýramam, çevre þartlarý, bizim örfümüz böyle, herkes böyle yapýyor, yoksa bizi ayýplayýp kýnarlar, ben filanlarýn yüzüne nasýl bakarým” gibi yanlýþ ve bâtýl gerekçelerle dünürcülükten baþlayarak düðüne kadar törenlerde ve yer yer evlilik hayatý boyunca haramlar iþleniyor, farzlar ihmal ediliyor.
8- Eþ seçiminde her iki cins için aranmasý gereken önemli özellik olan ve evlilik hayatýnda da sürdürülmesi þart olan namus, sadece hanýmlar için aranýyor. Hatta, giderek bayanlarda bile ahlâk ve namus anlayýþýndaki ölçüler eriyip kayboluyor. Erkeðin evine yeterince baðlý olmamasý, gözünü haramdan sakýnmamasý, karþý cinse belli bir meyli yadýrganmýyor, doðal karþýlanýyor.
8- Söz ve niþan aþamasýndan baþlanarak, düðün ve eþya alýmý konusunda devam eden israf ve gereksiz harcamalar yapýlýyor. Kullanýlmayacak veya o aileye göre lüks sayýlabilecek eþyalar olmazsa olmaz kabul ediliyor, fazla taký isteniyor. Bir günde yapýlýp bitecek olan niþan ve düðün törenlerinde büyük harcamalar yapýlýyor.
9- Niþan, kýna ve düðün törenleri haram eðlencelerle, gayrý meþrû tarzda yerine getiriliyor. Kadýn-erkek ayný salonda eðlenceler, karþýlýklý danslar, içkiler gibi haramlarla “Allah’ýn emri” kabul edilen nikâh ve aile kurma, þeytanýn emrine uygun þekilde yerine getiriliyor.
10- Bazý yörelerde örf olarak hâlâ uygulanan, odada belirli zaman için baþkasýnýn da bulunmasý, aile yakýnlarýna bez göstermeler gibi nice çirkin gerdek âdetleri terk edilmiyor. Evlilik günü saðdýç ve yengelerin yanlýþ bilgi ve âdetlerle kötü hocalýklarý gibi durumlar görülüyor.
11- Aile hayatýnda kadýn köle, hizmetçi, mahkûm gibi görülüyor. Kocasýnýn her isteðini yerine getirip onun hizmetçisi olmasý da yetmiyor, beraber kalýyorlarsa kocasýnýn tüm akrabalarýnýn da hizmetçisi olmasý bekleniyor. Halbuki nebevî tavsiye doðrultusunda hemen her Müslüman hanýmýn severek yaptýðý ev iþleriyle uðraþmaya bile evin hanýmýnýn zorlanamayacaðýný dinimiz belirlediði halde, hanýmlara köle muâmelesi yapýlýyor.
12- Erkek karýsýna arkadaþça muâmele etmesi, onu Allah’ýn emâneti bilip can yoldaþý görmesi, kendisinin eksiklerini tamamlayan sevgilisi kabul etmesi gerektiði halde, erkek evde gardiyan, komutan, despot ve faþist bir diktatör rolü oynamaya çalýþýyor. Erkeklerin çoðu hanýmýna kaba ve sert davranabiliyor. Bazý erkekler, Kur’an’da belirtilen özel durumlar hâricinde çok çirkin bir davranýþ olarak algýlanmasý gereken dayaða baþvurabiliyor, belki akþama beraber olacaðý hanýmýný hem de basit sebeplerle dövebiliyor.
13- Evlerde Ýslâm’ýn emirleri tatbik edilmiyor. Ýslâm hakkýyla ve tüm kapsamýyla yaþanmýyor. Problemler Ýslâm’a göre çözülmek istenmiyor. Evlerde koca ayný zamanda hoca olamýyor, karý-koca evde cemaatle namaz kýlma gereði duyup evi mescid haline getirmeye çalýþmýyor. Evler, meal ve tefsiriyle birlikte okunmasý gereken Kur’an baþta olmak üzere, kitap okunup karþýlýklý deðerlendirmeler yapýlan yerler haline gelmiyor. Eðitim yuvasýna, mektep ve okula benzemiyor. Evler erkekler için biraz otele, lokantaya, kahveye, gazinoya, sinemaya, stadyuma benziyor. Hanýmlar için de tembelhane iþlevi görüyor.
14- Evliliðin temel hikmeti neslin devamý olduðu halde, bazý evliler çocuk istemiyor. Bazýlarý (hayatî bir zarûret olmaksýzýn) kürtaj yaptýrýp çocuk aldýrarak bebek katili bile olabiliyor. Çoðu aileler iki-üçten fazla çocuk sahibi olmaktan kaçýnýyor; Mecbûriyet olmaksýzýn doðum kontrol yöntemleri kullanýyor.
15- Çocuk terbiyesine önem verilmiyor. Örnek olmak, onlarý müslümanca terbiye etmek, kiþilik sahibi, karakterli, ahlâklý þekilde yetiþtirmek için gerekli çabayý anne de baba da göstermiyor. Onlarýn maddi gýdalarýna verilen önem zihnî ve kalbî gýdalarýna gösterilmiyor.
16- Çocuklar ya aþýrý özgür tarzda, ya da aþýrý otorite ve baský altýnda yetiþtiriliyor. Bunun sonucu olarak büluð yaþlarýný aþtýklarýnda da çocuklar ya kendilerine karýþtýrtmýyorlar veya baskýnýn getirdiði psikolojik problemlerle karþýlaþýyorlar.
17- Özellikle ev iþlerinde ve ortak meyveleri olan çocuklarý konusunda erkeðin karýsýyla gereði kadar istiþare edip ona danýþmasý gerektiði halde, kararlarý erkek tek taraflý olarak kendisi vermeyi tercih ediyor. Kadýna da ya istemeden de olsa itaat veya tartýþma çýkarýp huzursuzluða sebep olma gibi seçenekler kalýyor.
18- Hanýmlar, istemedikleri halde kaynana ve kayýnpederleriyle birlikte yaþamak zorunda býrakýlýyor. Onlarla geçinme, onlarýn gelinlerinin her þeyine karýþmalarý, emretme yetkisini kendilerinde görüp ondan hep hizmet beklemeleri gibi durumlarla karþýlaþan kadýnlar eziliyor.
19- Karþýlýklý olarak iyiliði emir ve kötülükten sakýndýrma, hakký ve sabrý tavsiye, ibâdetlere teþvik gibi görevler ihmal ediliyor. Sadece erkeðin deðil, hanýmýn da usûlü dairesinde kocasýna iyiliði emir ve kötülükten sakýndýrma yapmasýnýn hem hakký ve hem de görevi olduðu deðerlendirilmiyor.
20- Hanýmlar kocalarýna karþý, ya itaatsizlik veya mutlak itaat þeklinde iki aþýrýlýktan birini tercih ediyorlar. Gayrý meþrû iþlerde, ya da kocalarýnýn istemediði iþ ve ortamda çalýþmak isteyenler veya çalýþanlar oluyor.