Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 4961
Toplam 17249054
En Fazla 25928
Ortalama 2752
Üye Sayısı 161275
Bugün Üye Olan 258
Online Ziyaretci
 
 

AŞINDIRILAN DEĞERLERİMİZ: ÂİLE MÜESSESESİ

07/06/2016

Toplumları ayakta tutan bir takım değerler ve değer yargıları vardır; bu değerler, o toplumun âdetâ benliğini, kimliğini ifâde eder. Onun içindir ki toplumlar, sahip oldukları değerlerini korumak için son derece hassasiyet içindedirler.

Bizi ayakta tutan değerlerimizin başında âile kurumu gelmektedir. Bu kurum, üzerinde önemle durulması gereken bir kurumdur. Çünkü insanın birey olarak sosyal münâsebetlere giriştiği ilk topluluk âiledir. Çünkü aile, sosyalleşmenin, kişiliğin gelişmesinin tohumlarının atıldığı yuvadır.  Âile kurumu, insan hayatının tamamına yakınını kaplar. Beşikten mezara kadar, insanlar ömürlerinin %95’inden fazlasını âile içinde ve âile etrafında ve âilesi için harcarlar.

Bu sebepten, âile kurumunun ihmal edilmesi demek, toplumun ihmal edilmesi demektir.  İhmal edilmiş toplumların ise bekâsından söz edilemez.

Yüce dinimiz İslâmiyet’te, bireyin ve toplumun huzur ve saâdetini temin için korunması emredilen beş temel hak vardır. Bunlar;

1. Canın korunması / Yaşama hakkı

2. Malın korunması / Mülkiyet hakkı

3. Aklın korunması / Düşünce hakkı

4. Dinin korunması / İnanma hakkı

5. Neslin korunması /Âilenin korunması

Görüldüğü gibi, dinimizin korumasını emrettiği haklardan biri de, neslin korunmasıdır. Neslin korunması da, ancak âile kurumunun tesis edilmesiyle mümkündür. Onun içindir ki dinimiz İslâmiyet, âilenin kurulmasına ve korunmasına son derece özen göstermiş, âile yuvasının dağılmasını ise, Allah katında hoş karşılanmayan bir davranış biçimidir.

Rasûlüllah (s.a.s.): “Helallerin Yüce Allah katında en sevimsiz olanı talaktır(boşanmadır).”[1] buyurmuştur.

İslâm’da âile yapısının temel amacı, nesli korumak; iffeti korumak ve âile bireylerinin huzurunu sağlamaktır. Huzurlu bireyler, huzurlu âileleri, huzurlu âilelerde huzurlu, geleceğe güvenle bakan toplumları oluşturacaklardır. İşte bu ulvî gâyenin geçekleşmesi için de kurulacak âilenin oluşum biçimini, “NİKAH” müessesiyle belirlemiş ve nikah dışı ilişkileri kesin bir dille yasaklamış, Şirk koşmaktan sonra Zinâ’yı büyük günahlardan saymıştır.[2] Eşler ve diğer âile bireyleri arasında sevgi, saygı ve güven duygusu temelinde tüm ahlâkî kurallarının yaşanmasını âile huzuru için şart koşmuştur.

Bilgi teknolojisindeki hızlı değişim, enformasyon ve haberleşme alanındaki gelişmeler, küçülen, global bir köy haline gelen dünyamızda kültürler arası etkileşimin artması; özellikle baskın kültürlerin, insanları yoğun bir bilgi bombardımanı altına alması, toplumların kendi kimlikleri demek olan millî ve mânevî değerlerinin aşınmasına, zamanla kaybolmasına neden olabilmektedir. Bu aşınmalara mâruz kalan ve her geçen gün değer kaybına uğrayan müesseselerden biri de âile kurumumuzdur. Bir taraftan toplumda âile ve âile kurumunun mahremiyeti, kutsallığı, çocuğun yetişmesi ve topluma hazırlanmasındaki fonksiyonu gibi konulardaki bilgi eksikliği, diğer taraftan özellikle sosyal medya araçlarıyla “evlenme”, “âile”, “eş ve çocuklar” ı konu alan ancak muhtevâ yönünden pek çok sıkıntıları olan görsel ve basılı yayınların olumsuz etkileri bugün âile kurumumuzun en büyük problemlerinden birisidir. Artık âile kurumuyla ilgili, çok özel anlamlar ifâde eden pek çok kavramın içi boşalmakta, yapılacak bir takım hatırlatmalar ise, insan özgürlüğüne müdâhale olarak algılanarak insanlar için hiçbir anlam ifâde etmemektedir. Bu durum ise âile, kurumunun saygınlığı için son derece büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Peki,  bu durumda ne yapılmalıdır?

Tabiidir ki böyle iç içe dürülerek artmakta olan problemler yığınına bir anda “bunun kesin çözümü şudur” diyerek çözüm önerisinde bulunmak son derece zordur. Zira problem çok boyutlu bir problemdir. Konunun mânevî boyutu, sosyolojik boyutu, psikolojik boyutu, hukûkî boyutu, eğitim boyutu, ekonomik boyutu gibi insan hayatının tümünü kapsayan yönleri bulunmaktadır. Her din kendi kültürünü, hayata bakış açısını beraberinde getirir ve onları getirdiği ilke ve esaslar çerçevesinde düzenler. Onları korumanın ve geliştirmenin yollarını belirler; hitap ettiği toplumu o istikamette hazırlar. Teoride bu böyledir. Ancak bunun realize edilmesini, insanın etkileşime açık olması hali zorlaştırmaktadır. Bütün bu zorluklara rağmen, işe baştan başlamak gerekmektedir. Yani İslâm’ın koyduğu esas ve ilkeler çerçevesinde bir âile müessesesinin te’sisi için öncelikle bu âileyi oluşturacak neslin yetişmesine özen gösterilmesi gerekmektedir. Daha çocuk yaşta o tertemiz kalplere Allah inancı, Peygamber inancı, Âhirette hesap verme inancı hülâsa iman esasları, ibâdet esasları ve ahlâk esasları, sabır, şefkat, sevgi, merhamet, haram helal mefhumlarının ne ifâde ettiği öğretilmelidir. Bu öğretim âile içinde başlamalı sonra genişleyerek hayatın her safhasına ömür boyu yayılmalıdır. İslâm’ın genel esaslarıyla ilgili temel bilgilere yeterli derecede sahip olamayan bir toplum için, verilen hiçbir bilgi bir karşılık bulmayacak, bir anlam ifâde etmeyecektir.

İnsan denilen varlık, “olgular dünyası” ile “değerler (olması gerekenler) dünyası”nı bir arada yaşamaktadır. Eğer sahip olunan değerlerle ilgili yeterli bilgiye sahip olunmazsa, etrafımızda olup biten şeyler, yani “olgular” sizi etkileyecek ve “değerler”iniz, her geçen gün aşındırılarak kaybolup gidecektir. Neslin korunması adına âile müessesesine de bu açıdan bakılarak zayıf noktaların giderilmesine çalışılmalıdır. Her Müslüman için, “İslâm’ı şahsında temsil noktasında” ne, niçin ve nasıl olması gerektiği ile ilgili düşünceler, cevabı aranan sorulardır. Zamansız çözümler, niteliksiz açıklamalar karşılaşılan problemlere çözüm sağlamada yetersiz kalacaktır.

Burada İslâm’ın âile müessesesi konusundaki önerilerini ana hatlarıyla tekrar hatırlayalım:

Âile yuvası kurulurken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar:

1. Eş seçimi:

Seçilecek eşin, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen (Nisa, 22-23) evlenme yasağı olan kimseler olmamalıdır.

Sünnet-i Seniyyede tavsiye edilen özelliklerin dikkate alınması âile saâdeti için önemlidir.

EbûHüreyre (r.a.)’den nakledilmiştir, Nebî (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Kadın dört şey için nikâhlanır: Malı için, asâleti için, güzelliği için ve dindarlığı (ahlâkî güzellikleri) için. Sen dindar olanını seç, elin bereket bulur.”[3]

2. Nikâh

Yuva kurulurken mutlaka “nikah akdi” üzere kurulmalıdır. Nikah akdi de, şâhitler huzurunda yapılmalı ve alenî olmalı, ilân edilmelidir. Bu birlikteliğin nikah akdi sonucu meydana geldiği herkesçe bilinmeli ve bu tescil edilmelidir. Dışarıda açıklanmamak üzere gizlice yapılan nikâh akdi câiz değildir.

3. Mehri kolaylaştırmak teşvik edilmiştir

Taraflar arasında belirlenen mehir’in verilmelidir. Âyette şöyle buyurulmuştur: “Aldığınız kadınların mehirlerini gönül hoşluğu ile veriniz”[4] Bunda aşırı gidilmemesi, sâde olması tavsiye edilmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.s.): "Nikâhın en hayırlısı en kolay olanıdır"[5] buyurarak, nikâhın kolaylaştırılmasını istemiştir. Aynı zamanda "Nikâhın en bereketlisi, en güzeli, en az masraflı olanıdır."[6] diyerek, nikâh ve sonrasındaki düğün sırasında israf ve gösterişten kaçınmamızı tavsiye etmektedir.

“Rasûlullah (s.a.s.), Fâtıma için çeyiz olarak kadife kumaş, su tulumu ve içi izhır otuyla doldurulmuş bir yastık hazırlamıştı.”[7]

Efendimiz (s.a.s.)’in, kızı Fatıma evlenirken çeyiz olarak verdiği şey; o günün sosyal ve ekonomik şartlarının sonucu olduğu kadar, çeyizde aşırılığa kaçmamanın da bir göstergesi mâhiyetindedir.

4. Eşler birbirlerine karşı saygı ve sevgi bağı içinde olmalı, haklarına riâyet edilmelidir

Peygamberimiz (s.a.s.) Vedâ Hutbesinde şöyle buyurmuştur:

İslâm'ın belirlediği esaslara göre kurulan ve buna göre yürütülen evlilik de ibadet niteliğindedir. Çünkü evlenmekle, nefsi haramlardan korumak ve nesli sürdürmek gibi birçok toplum maslahatları gerçekleşir. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

“Sizden birinizin evliliğinde sadaka sevabı vardır."[8]

"Bir kimsenin sarf edeceği en faziletli para (dinar), kendi aile fertlerine harcayacağı para ile Allah yolunda hayvanına ve yine Allah yolunda cihad edecek olan arkadaşlarına harcayacağı paradır."[9]

"Çocuklarına, eşine ve hizmetçine yedirdiğin senin için bir sadakadır."[10]

Dipnot

* Eskişehir Osmangazi Üniv.İlâhiyat Fak.
[1]. EbûDâvud,talak,3,ha.2178
[2]. EbûDâvud,talak,50,ha.2312
[3]. Buharî, "Nikâh", 15; Müslim, II,1086, ha.1466; EbûDâvud,II,174, ha.2049
[4]. Nisâ, 4/4. bk. 4/24.
[5]. Ebû Davud, "Nikâh", 32
[6]. Müsned, VI,82
[7]. Müsned, I,92
[8]. Müslim, Zekât, 53; Ebu Dâvud, Tatavvu', 12, Edeb, 160; A. b. Hanbel, V, 167, 168.
[9]. Müslim, Zekât, 38; Tirmizî, Birr, 42; İbnMâce, 4; A. b. Hanbel, V, 279, 284.
[10]. Müsned, IV, 121, 122.

Yazar:Prof. Dr. Ali Çelik

 

Bu yazı 2794 defa okunmuştur...

Yorum Ekle

Yazdır

YORUM LİSTESİ

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

n

02/10/2017 - 04:58 ANNE BABAYA  İHSANDA BULUNMAK

n

03/07/2017 - 03:56 EVLİLİKTE AİLE İÇİ SAĞLIKLI İLETİŞİM

n

19/04/2017 - 03:19 NESİL EMNİYETİ

n

17/04/2017 - 03:46 ÇOCUKLARIMIZA Peygamberimizi sevdirmek 

n

07/11/2016 - 12:41 EVLİLİKTE GEÇİMSİZLİĞİN NEDENLERİ

n

18/10/2016 - 02:12 EŞLER ARASINDAKİ GÜZEL GEÇİMİN FORMÜLÜ

n

22/09/2016 - 11:13 DEVREDİLEMEZ SORUMLULUK: ANNE BABA OLMAK

n

10/08/2016 - 01:08 AİLENİN TEMEL KURALLARI

n

14/06/2016 - 11:52 Boş Vakit mi Dediniz?

n

07/06/2016 - 03:26 AŞINDIRILAN DEĞERLERİMİZ: ÂİLE MÜESSESESİ

n

02/05/2016 - 12:28 EVLİLİK ÖNCESİ VE NİŞANLILIK

n

01/02/2016 - 11:27 EVLİLİK AKDİ: NİKÂH

n

19/01/2016 - 04:31 AİlEDE Merhamet ve Merhametsizliğin Yansımaları

n

04/01/2016 - 11:53 EVLİLİK ANLAYIŞI VE EVLİLİĞİN FAYDALARI

n

01/12/2015 - 03:19 GENÇ SAHABELER

n

20/11/2015 - 10:37 Kardeş kıskançlığı

n

08/08/2015 - 10:33 Çocuk Eğitiminde Anne ve Baba Nasıl Davranmalı

n

22/06/2015 - 03:09 Z E K Â T

n

19/06/2015 - 04:26 ORUÇ

n

08/06/2015 - 12:07 KUR’AN’A GÖRE HZ. PEYGAMBER’İN (s.a.s.) GÖNDERİLDİĞİ TOPLUMDA AİLE

n

16/12/2014 - 02:10 AİLEDE ÇOCUĞA DİN EĞİTİMİ VERİLMESİ

n

24/10/2014 - 04:11 ANNE-BABANIN ÇOCUĞA YAKLAŞIMI

n

05/05/2014 - 12:46 İSLÂMA GÖRE ÇOCUK YETİŞTİRMEK

n

09/04/2014 - 12:29 ANNE-BABA-ÇOCUK ÜÇGENİ

n

04/10/2013 - 05:33 Hz. Meryem: Mabede Adanmış  Bir Hayat

n

16/07/2013 - 12:58 TELEVİZYON, BİLGİSAYAR VE İNTERNET KISKACINDA ÇOCUK

n

19/06/2013 - 03:03 Okul Öncesi Çocukların Din Eğitiminde Peygamberî Metot

n

20/05/2013 - 04:03 KUR’AN ŞİFADIR

n

28/01/2013 - 01:38 Ben seninle “Biz” olmak istiyorum

n

22/11/2012 - 10:25 Çocuk eğitiminde ailenin önemi

n

05/10/2012 - 02:43 Anne baba neyler, çocuğunu televizyon eğler

n

03/09/2012 - 04:04 Temelleri sarsılmakta olan bir sığınak: Aile

n

13/07/2012 - 11:11 Oruç Tutanlar Nerede?

n

26/06/2012 - 04:07 Nezaket Dersi

n

05/06/2012 - 12:06 Evlilik ve Aile Kurumu -2-  

n

16/04/2012 - 12:10 Anne ve Babalara Üç Nasihat  

n

16/04/2012 - 12:05 Evlilik ve Aile Kurumu 1

n

02/04/2012 - 05:59 İslâm’da Anne hakkı

n

05/09/2011 - 03:17 Kur’an-ı Kerim’den aile örnekleri

n

17/08/2011 - 01:29 Sünnet-i seniyye ve hadis-i şeriflerden kültürümüze yansıyan komşuluk öğretileri

n

13/07/2011 - 11:10 İletişimin dili: Selam

n

20/06/2011 - 02:41 Adanmışlık Ruhu ve Gençlik

n

06/06/2011 - 02:19 Şahsiyet/kişilik inşası ve değerler

n

11/04/2011 - 11:06 SEKAM: Aile S.O.S veriyor

n

28/02/2011 - 13:43 Hz Muhammed'in Aile İçindeki Örnek Davranışı  

n

14/02/2011 - 13:01 Aile ve Geçimle İlgili Kulaklara Küpeler

n

17/01/2011 - 14:35 Toplumsal Duyarlılık ve Sorumluluk Anlayışının İslâmî Temelleri

n

06/01/2011 - 16:26 Unutulmaya yüz tutan değerlerimizden SILA-İRAHİM

n

06/01/2011 - 16:09 Evlilik ve Aile Hayatı Bir İbâdettir

n

02/12/2010 - 17:39 Toplumsal Çöküşte Kötü Ahlâkın Rolü

n

25/03/2010 - 14:58 HZ. Peygamber'in Gençliğe verdiği önem

n

21/01/2010 - 09:58 Sünnet'te Nikah Mehir  Çeyiz ve Düğün

n

06/07/2009 - 14:55 Aile İlişkilerinde Hz. Peygamber’in Örnekliği

n

04/05/2009 - 14:12 Aile Sorumluluğu

n

09/04/2009 - 09:58 Aile İçi İletişimde Altın Kurallar

n

29/05/2008 - 21:37 Peygamberimizin Gençliği
 

Site İçi Arama

16 Zilhicce 1446 |  12.06.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim de Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete (doğruya) iletir. Allah, herşeyi bilendir.



( Tegâbün sûresi - 11)

Bir Hadis

Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Beş vakit namaz, herhangi birinizin kapısı önünden gürül gürül akan ve içinde günde beş defa yıkandığı ırmağa benzer.”



Müslim, Mesâcid 284

Bir Dua

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım! Bilerek ve hata ile işlediğim günahlarımı bağışla. Allah’ım! Bana işlerin ve ahlakın en iyisini nasip et. İşlerin ve ahlakın en iyisini ancak sen nasip edersin, kötüsünden de ancak sen alıkoyarsın.”

(Heysemî, Ed’ıye, 33, No: 17365)

Hikmetli Söz


Kıyamet günü her göz ağlayacaktır.

Ancak Allah Teâlâ'nın haram kıldıklarına bakmayan,

Allah için uykusuz kalan,

Allah korkusundan ağlayan gözler, ağlamayacaktır.



Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com