Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1368
Toplam 15330229
En Fazla 20355
Ortalama 2615
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Toplumda Güven Duygusunun Önemi ve Muhammed’ül Emin Olarak Peygamberimiz

Sevgili Peygamberimiz, daha Peygamber olarak görevlendirilmeden önce içerisinde yaþadýðý toplum tarafýndan "El-Emin=Güvenilen Kimse" olarak tanýnmýþtý. Halk onu adýndan daha çok bu unvaný ile anýyordu. Herkes ona güveniyor ve saygý duyuyordu. Anlaþmazlýklarda onun hakemliðine baþ vuruyor ve verdiði hükme râzý oluyordu. Bunun pek çok örneði vardýr. Bunlardan birisini nakledelim.
21/01/2010

Kâbe Kureyþ tarafýndan tamir ediliyor ve yenileniyordu. Her aile binâdan bir hisseyi kendine ayýrmýþtý. Bu suretle bütün Kureyþ âileleri mukaddes Kâbe’nin inþâsýna iþtirak etmek þerefine koþuyordu. Yalnýz Hacer-i Esved’i yerine yerleþtirme meselesi gündeme geldiði zaman, her biri, bu þerefe ben nâil olayým diye, taþý yerine koymak istemiþ, bu yüzden aralarýnda tartýþma çýkmýþ, tartýþma kavga halini almýþ, iþ kýlýç çekmeðe dayanmýþtý. Araplarýn eski bir adeti vardý; Önemli bir mesele için yemin ettiler mi parmaklarýný kanla dolu bir çanaða batýrýrlardý. Hacer-i Esved’i kendi elleriyle yerine koymak isteyenler de bu âdeti yerine getirmiþler, bu uðurda canlarýný fedâdan çekinmiyeceklerini bildirmiþlerdi.

Ýþ kan dökülmesine varmýþtý. Kureyþ’in en yaþlýsý olan Ebû Ümeyye b. Muðire þöyle bir teklifte bulundu. Ertesi sabah Safâ kapýsýndan girecek ilk zâtýn hakem olarak kabûlü. Bu teklifi yerinde buldular ve kabul ettiler. Sabahleyin Kureyþ âilelerinin en ileri gelenleri toplanmýþ , ilk gelecek zâtý gözetliyorlardý. Hz. Muhammed’in geldiðini görünce hepsi sevindiler. Çünkü onun doðruluðunda, dürüstlüðünde asla þüpheleri yoktu. O’na "El-emin" diyorlardý. O’nu çaðýrdýlar ve meseleyi kendisine arzettiler. Hazreti Muhammed, burada da emsalsiz dirayet ve büyüklüðünü gösterdi. Evvelâ bu þerefi yalnýz kendi nefsine hasretmek istemiyerek, her kabileden bir adam seçti ve sonra bir yaygý istedi. Herkes hayretle bakýyor ve ne yapacaðýný merakla takip ediyordu. Yaygýyý getirdiler. Hz. Muhammed, Hacer-i Esved’i yaygýnýn üzerine koydu ve seçtiði adamlara yaygýnýn etrafýndan tutmalarýný nezâketle rica etti. Böylece Hacer-i esved’i konacaðý yere taþýmak þerefine hepsi nail olmuþtu. Yaygýnýn üzerinde taþýnan Hacer-i Esved yerine kadar yükseldikten sonra onu eliyle yerine yerleþtirdi. Ýþte bu þekilde kan dökülmesini önledi. (1)

Hz. Peygamber, Hz. Hatice ile Peygamberliðinden uzun bir zaman önce evlenmiþ ve onunla yirmibeþ sene yaþamýþtýr. Kendisine ilk vahiy geldiði zaman, Hz. Hatice O’na fevkâlede bir destek verdi, O’nu rahatlattý, müjdeledi. Hz. Hatice O’na þöyle diyordu:

"Müjdeler olsun, sen sözün doðrusunu söylersin, emânete riayet edersin, akrabanla ilgilenirsin, güzel ve iyi ahlâklýsýn. Sebat et. Vallahi ben, senin, bu ümmetin Peygamberi olacaðýný umarým. Hiç korkma! Allah seni hiçbir zaman utandýrmaz, üzüntüye uðratmaz. Çünkü sen akrabana bakarsýn, iþini görmekten âciz olanlarýn yükünü taþýrsýn. Yoksula, kimsenin veremediðini verir, kazandýramadýðýný kazandýrýrsýn, misafirleri aðýrlarsýn, uðradýklarý musibet ve felâketlerde halka yardým edersin.(2)

"Önce en yakýn akrabaný (Allah’ýn azabýyla) korkut"(3) anlamýndaki âyet-i celile inince Hz. Peygamber Safâ Tepesine çýkarak:

-"Ey Kureyþ topluluðu, size þu daðýn eteðinde veya þu vadide düþman süvarisi var. Üzerinize baskýn yapacak desem, bana inanýr mýsýnýz?” Diye sordu. Hepsi bir aðýzdan;

-"Evet inanýrýz, çünkü þimdiye kadar senden hiç yalan duymadýk, sen yalan söylemezsin..." dediler. O zaman Hz. Peygamber ;

-"O halde ben size, önümüzde þiddetli bir azâb günü bulunduðunu, Allah’a inanýp, O’na kulluk etmeyenlerin bu büyük azâba uðrayacaklarýný haber veriyorum. Yemin ederim ki, Allahtan baþka ibadete layýk tanrý yoktur. Ben de Allah’ýn size ve bütün insanlara gönderdiði Peygamberiyim."(4)

Hz. Peygamber, Mekke’de en güvenilir kimse olduðu için, bütün Mekkeliler en deðerli þeylerini O’na emanet ederlerdi. Bu güvenirliði yüzünden O’na "Muhammed’ül Emin" diyorlardý. Kendisine Medine’ye hicret izni verilince, Hz. Ali’yi çaðýrdý O’na:

"Ben Medine’ye gidiyorum. Sen bu gece benim yataðýmda yat, hýrkamý üstüne ört. Müþrikler beni yatýyor sansýnlar, onlara bir þey sezdirme. Sabahleyin þu emanetleri sahiplerine ver..."(5). Görüldüðü gibi O, kendisinin canýna kastedenlerin emanetlerine bile hýyanet etmemiþtir.

Hz. Peygamber’in, Peygamberliðini duyan komþu ülkelerin baþkanlarý, karþýlaþtýklarý her Mekke’liden onun hakkýnda bilgi alýyorlardý. Ýþte Bizans Ýmparatoru Hirakl, ticaret için Þâm’a gelmiþ olan Ebû Süfyan’ý kabul ederek ona Peygamberimizle ilgili bazý sorular sormuþtu. Bu sorulardan birisi þöyle idi:

-"Peygamberlik iddidasýnda bulunan bu zâtýn bundan önce hiç yalan söylediðini duydudunuz mu..?" Henüz Müslümanlýðý kabul etmemiþ olan Ebû Süfyan:

-"Asla, yalan söylediðini hiç duymadýk" diye cevap vermiþtir.(6)

Toplum’da güvenilir bir kiþi olmanýn temelinde üç unsur vardýr. Bunlardan birincisi ve en önemlisi doðruluktur. Doðruluk, insan olmanýn gerektirdiði bir yaþantý halidir. Ýnsan herhangi bir faydasý olur diye deðil, sýrf insan olmanýn gereði olduðu için doðru olmalýdýr. Toplum’da güvenilir kiþi olmanýn baþta gelen þartý doðru ve dürüst insan olmaktýr. Bütün hayatý boyunca içi ile dýþý, özü ile sözü bir olan, meþhur ifadeyle, ya olduðu gibi görünen, ya da göründüðü gibi olan, Peygamberimizden baþka bir insan göstermek mümkün deðildir.

"Emrolunduðun gibi dosdoðru ol."(7)
"Rabbimiz Allah’týr deyip sonra da dosdoðru olanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir" (8)gibi âyet-i kerimeler, Peygamberimizin hayatýnýn her ânýnda yaþantý haline dönüþmüþ olan ilâhi buyruklardýr.

Kendisine nasihat etmesini isteyen þahsa Hz. Peygamber’in verdiði cevabýn "Allah’a inanandým de" sonra dosdoðru ol"(9) þeklinde olmasý da doðruluða verdiði önemi göstermeðe kâfidir.

"Ticarî hayatta doðru sözlü ve her konuda kendine güvenilen bir ticaret adamý, âhirette Peygamber, sýddîkler ve þehitlerle beraber olacaktýr."(10) buyuran Peygamberimiz; çarþýda dolaþýrken bir yiyecek yýðýnýnýn önünde durup, elini yýðýnýn içine daldýrýnca , belirli bir ýslaklýðýn farkýna varýr. Bunun sebebi olarak, yaðmurdan ýslanmýþ olabileceðini gösteren mal sahibine; ýslak tarafý herkesin görebileceði þekilde üste koymasý gerektiðini söyledikten sonra; "bizi aldatan bizden deðildir." (11) buyururlar.

Bir an için bütün müslümanlarýn; "bizi aldatan bizden deðildir" hadis-i þerifine göre yaþadýðýný düþünelim. Bu durumda imalatçý imal ettiði ürünü o günkü standartlara göre en kaliteli, müteahhit inþa ettiði binayý en saðlam, çiftçi ürettiði mahsülü en temiz þekilde üretecek ve bu gibi meslek erbabýndan oluþan bir toplum da o günkü standartlara göre her bakýmdan en ileride, örnek alýnacak bir toplum olacaktýr.

Doðru sözlü olmak, ne kadar insanî, Ýslâm’î ve ahlâkî bir özellik ise, yalancýlýk da o kadar gayr-i insânî , gayr-i Ýslâm’î ve gayr-i ahlâkî bir durumdur. Yalanýn merkezî kötülüðü, insanlar arasýndaki iliþkileri temelinden sarsmasýnda aranmalýdýr.

Kur’an-ý Kerim; "Yalan sözden sakýnýn."(12)
“Yalaný Allah’ýn âyetlerine inanmayanlar uydururlar. Ýþte onlar, yalancýlarýn ta kendileridir.”(13) vb. gibi âyet-i kerimelerle, toplumun fertleri arasýnda saðlýklý iliþkiler kurma imkânýný ortadan kaldýran yalancýlýðý kesin bir þekilde yasaklar. Sevgili Peygamberimizin örnek hayatý da, yalan konuþmadan yaþanabileceðini somut olarak bize gösterir.

Hz. Peygamber’in þu hadisi, yalancýlýk konusundaki tavrýný açýkça ortaya koyar: Rasûl-i Ekrem; “Size günahlarýn en büyüðünü haber vereyim mi?” diye sorunca, biz de; "Haber ver, ey Allah’ýn Rasûlü" dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber þöyle buyurdu: “Günahlarýn en büyüðü, Allah’a ortak koþmak, anne-babaya âsi olmaktýr.” Buraya kadar söylediklerini yaslanmýþ bir þekilde söylemiþ olan Hz. Peygamber oturdu ve þöyle devam etti: "Özellikle yalan konuþmamaya, yalan yere þahitlik etmemeye dikkat ediniz." Yalancýlýk ve yalancý þahitlik yapmaktan sakýnmak üzerinde o kadar ýsrarla durdu ki, sözünü hiç kesmeyeceðini zannettik."(14)

Toplumda güvenilir kiþi olmanýn önemli sebeblerinden ikincisi; kiþinin söyledikleriyle yaþantýsý arasýnda uyum bulunmasýdýr. Günümüzde ve geçmiþte nice kanun koyucusu ve uygulayýcýsý vardýr ki, kendilerini çoðu zaman hukukun üstünde tutmuþlar ve koyduklarý kanunlara, savunduklarý fazilet prensiplerine uymayý baþkalarýndan beklemiþlerdir. Bunun tek istisnasý Peygamberlerdir ve özellikle sevgili Peygamberimizdir. Gerçekten, kendi tebliðatýný tatbik eden birisi olarak, Hz. Peygamber’in pürüzsüz, kusursuz, örnek bir hayatý vardýr.

O, kendisini, mü’minleri mükellef tuttuðu görevlerin üstünde veya dýþýnda görmemiþ; bilakis ümmetinin en zâhid ferdinin kýldýðýndan çok namaz kýlmýþ, tuttuðundan çok oruç tutmuþ, verdiðinden çok zekât ve sadaka vermiþtir. Þâyet insanlara teblið ettiði hükümlerin bizzat kendi nefsinde tatbikine mahal bulunmamýþsa, o zaman bu kabil hükümlerin uygulamasýna evvelâ en yakýnlarýndan baþlamýþtýr. Nitekim fâizi her çeþidiyle kesin olarak yasakladýðýnda, iþe önce amcasý Abbâs’ýn faiziyle baþlamýþ; câhiliyye âdetlerinden olan kan davâsýný laðvederken de ilk kaldýrdýðý, amcalarýndan Hâris’in torunu, Âmir’in kan dâvâsý olmuþtur.

Hz. Peygamber, biri ne pahasýna olursa olsun, kendisini durdurmaða ve baþarýsýz kýlmaða çalýþan müþrikler, biri faaliyetlerini gizlice yürüten münâfýklar, biri de en ince teferruatýna kadar hayatlarýnýn her safhasýnda kendisini örnek almaya çalýþan ashâb-ý kiram olmak üzere üç grup insanla iç içe yaþýyordu. Bu üç grup insan, gaye ve niyetleri farklý olmakla beraber, ayný dikkat ve titizlikle Hz. Peygamber’in hayatýný takibe almýþ bulunuyorlardý. Buna raðmen bu gruplardan hiçbiri Hz. Peygamber’e "Bize söylediklerini niçin yapmýyorsun? diyecek bir sebep ve vesile bulamamýþtýr. Aksine, ashabýna kolay olaný emrederken, kendisi için zor olaný tercih etmiþtir.

Nitekim, "Savm-ý Visâl" denilen ve araya iftar ve sahur koymadan oruçlu günleri peþpeþe ulamak demek olan oruç çeþidini menetmiþ iken, kendisinin ayný þeyi niçin yaptýðý sorulmuþ; cevâben de: "Ben sizin gibi deðilim (Rabbým tarafýndan) yedirilir, içirilirim."(15) buyurmuþlar; yani bir mânâda "Benim takatým için olan her þey size kolay olmayabilir" demek istemiþtir. Yine kuþluk namazý gibi, teheccüd namazý gibi ümmeti hakkýnda mendûb olan bir takým ameller, Hz. Peygamber hakkýnda vâcip bir görev olmuþtur.(16)

Hz. Peygamber’in bu örnek davranýþlarý, Ýslâm’ý kendilerine teblið ettiði kiþiler üzerinde tesir býrakan önemli bir faktör olmuþtur.

Umman Meliki el-Culendi’ye, Hz. Peygamber’in Ýslâm’a da’vet mektubu ulaþtýðý zaman , Peygamberimizin hayatý hakkýnda bilgiler edinen melikin sözleri þöyle olmuþtur: "Allah beni bu ümmî Peygambere delâlet etmiþtir. O Peygamber, hiçbir iyiliði kendisi ilk tatbik eden olmaksýzýn emretmiyor; hiçbir kötülüðü de kendisi ilk terkeden olmaksýzýn nehyetmiyor. O, mutlaka gâlip gelecektir, engellenemiyecektir; mutlaka üstün çýkacak, darda býrakýlmayacaktýr. O, ahde vefa gösterir, va’di yerine getirir. Ben kesinlikle kabul ediyorum ki O, bir Peygamberdir."(17)

Yüce Allah, sözle yapýlan da’vete fiilen örnek olmayý emreder: “Ýnsanlarý Allah’a çaðýran ve kendisi de salih amel iþleyen ve ‘Ben müslümanlardaným’ diyen kimseden daha güzel sözlü kimdir?”(18)

Ýnsanlar örnek görmek isterler. Psikoloji ve Pedagojide, örnek almanýn doðurduðu "taklit fonksiyonu"nun büyük deðeri vardýr. Her taklit olayý önce insanlarýn ruhlarýnda arzu, ihtiyaç, itikat ve fikir þeklinde doðar. Daha sonra bunlar, hareket ve davranýþlar, âdet ve alýþkanlýklar þeklinde yaþayýþa intikal eder.(19)

Dünyanýn ahlâk mürþidleri içinde "Buda" nýn önemli bir yeri olduðu söylenir. Fakat acaba Hindistan’da bir kimse, Buda’nýn nasýl yaþadýðýný, Buda’nýn telkinleriyle hayatý arasýnda bir münasebet bulunup bulunmadýðýný bilir mi? Fakat Hz. Peygamber; "Niçin yapmayacaklarýnýzý söylüyorsunuz?"(20) prensibini bütün insanlýða teblið etmiþtir. Çünkü kendisi, telkin ettiðini hayatýnda tatbik ederdi. Baþkalarýna izah edip öðrettiði edep ve ahlâk kaidelerini, kendisi en mükemmel surette yaþardý. (Asr-ý Saâdet, c, 2, s, 61)

Ýslâmiyet kýlýçla yayýlmýþtýr diyenler çok büyük insafsýzlýk etmektedirler. Ýslâmiyet kýlýç zoruyla yayýlmamýþtýr. Þu olay bunun en çarpýcý delilidir: "Ashab-ý kiramdan Üsâme b. Zeyd þöyle anlatýr: “Hz. Peygamber bizi bir seriyye halinde düþmana karþý göndermiþti. Sabah vakti Cüheyne Kabilesine baskýn düzenledik. Ben hemen bir kiþiyi yakaladým. Yakaladýðým adam "Lâ ilâhe illallah" dediði halde onu öldürdüm. Bunun üzerine beni bir düþüncedir aldý. Dönüþte olayý Peygamberimize anlattým. Hz. Peygamber, "Lâ ilâhe illallah dediði halde onu nasýl öldürdün?" buyurdu. (bir baþka rivayette) "Lâ ilâhe illallah’ýn elinden seni kim kurtaracak." Ben de: "Ey Allah’ýn Rasûlü! O, bunu kýlýç korkusuyla söylemiþti" dedim. Bunun üzerine bana þu sert cevabý verdi: "Sen onun kalbini yarýp baktýn mý? Lâ ilâhe illallah’ý samimiyetle mi yoksa silah korkusuyla mý söylediðini nasýl anladýn?" Hz. Peygamber bu azarýný o kadar çok tekrar etti ki, keþke bu günden sonra müslüman olsaydým da bu hâdise ile karþýlaþmasaydým diye temenni ettim.”(21)

Ýslâmiyet, Ýslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in örnek ahlâký sayesinde yayýlmýþtýr. O’nun mübarek hayatý, güzel ahlâký, görenleri kendisine celbediyordu. Ondaki yüksek insanlýða hayran kalanlar, Ýslâm nurunun câzibesine bir pervâne gibi kendilerini verirlerdi. Bu bakýmdan Ýslâmiyet önce Allah’ýn yardýmý, sonra da Hz. Muhammed’in örnek ve yüksek ahlâký sayesinde yayýlmýþtýr.(22)

Peygamberimizin güzel ahlâký ve örnek yaþayýþý, Ýslâm’a girenlerin, imanlarýnýn kökleþip derinleþmesine, girmeyenlerin de imrenip Ýslam’a girmelerine vesile olmuþtur.

Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiði zaman O’nu ilk kez gören Yahûdi bir âlim Abdullah b. Selâm, intibâýný ve Ýslâm’a girmesine vesile olan hususu þöyle dile getirir: "O’nun yüzünü gördüðüm zaman bir yalancý yüzü olmadýðýný derhal anladým."(23)

Peygamberimizi öldürmek niyeti ile gelen bir bedevî de O’nun yüzünü görüverdiði anda "aklýnýn gittiði, nefsinin zayýfladýðý" itirafýnda bulunur."(24)

Toplumda güvenilir olmanýn unsurlarýndan biri de âdil olmak ve insanlar arasýnda ayrým yapmamaktýr. Bu konuda Hz. Peygamber yine ideal örnektir. Ýþte onun hayatýndan birkaç tablo:

Müþrikler tarafýndan, Peygamberimizle görüþmek üzere elçi olarak gönderilen Ebû Râfi, Medine’de onunla görüþtükten sonra, kendisine olan muâmeleden dolayý Ýslâm’ý kabul ederek, Medine’de kalmak istemiþti. Fakat Hz. Peygamber, elçinin kendi arzusuyla kalmasýný; alýkonulmuþ gibi zannedilmesini uygun görmeyerek, Ebû Râfi’ye evvelâ Mekke’ye dönmesini, sonra tekrar Medine’ye gelmesini tavsiye etmiþtir.(25) Mekke’li müþriklerden Osman Ýbn-i Talha, Kâbe’nin anahtarýný taþýrdý. Hz. Peygamber’in Kâbe’ye girmesine engel oldu. "Peygamber olduðunu bilseydim, O’nun girmesine engel olmazdým" dedi. Hz. Peygamber, içeri girip çýktýktan sonra amcasý Abbas, anahtarýn kendisine verilmesini istedi. Peygamberimiz ise, anahtarýn yine eski sahibine verilmesini emretti. O’nun bu emri, neticede Ýbn-i Talha’nýn müslüman olmasýna sebep oldu.(26)

Adalet konusundaki hassasiyetini dile getirmesi ve adâletin nasýl uygulanmasý gerektiðini göstermesi bakýmýndan þu rivâyet son derece anlamlýdýr:

Mahzum oðullarý kabilesinden bir kadýn hýrsýzlýk yapar. Kabile üyeleri, bu kadýný affetmesi için Hz. Peygamber’le kimin konuþabileceðini araþtýrýr. Fakat bu konuyu Peygamberimize söylemeye kimse cesaret edemez. Sonunda Üsâme b. Zeyd, Hz. Peygamber’den kadýný affetmesini ister. Bunun üzerine Rasül-i Ekrem þunlarý söyler: "Ýsrailoðullarý, aralarýndan mevki ve makam sahibi kiþiler hýrsýzlýk yaparsa onlara dokunmazlardý. Ama zayýf ve kimsesiz kiþiler hýrsýzlýk yaptýðýnda onlarý cezalandýrýrlardý. Eðer hýrsýzlýk yapan bu kadýn Mahzum oðullarýndan deðil de kendi kýzým Fâtýma bile olsaydý, onu da cezalandýrýrdým."(27)

Toplumda güven duygusu büyük önem taþýr. Bu duygunun toplum fertleri arasýnda bulunmamasý, toplumun birlik ve beraberliðini etkiler. Bu özelliði kaybeden milletin varlýðý çöker, huzuru bozulur. Kendilerine kamu görev ve sorumluluðu verilecek olan kimselerde aranacak özelliklerin baþýnda onlarýn dürüst ve güvenilir olmalarý gelir. Kur’an-ý Kerim’de þöyle buyrulmaktadýr: “Allah size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasýnda hükmettiðiniz vakit adaletle hükmetmenizi emrediyor. Þüphesiz Allah, her þeyi bilen ve görendir.”( 28) Ýþte toplum için güven duygusunun önemi ve Muhammed’ül-Emin olarak Peygamberimiz.

Bizlere düþen O’nun güzel ahlâkýný hatýrlamak ve O’na uyma azmimizi tazelemektir.

1- Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Þerhi, c. 6, s. 0, 31; A. Himmet BERKÝ, Osman KESKÝOÐLU, Hz. Muhammed ve Hayatý, D.Ý.B. Yayýný, Ankara 1991, s. 50, 51.
2- Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL, Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed, T.D.V. Yayýný, Ankara 1994, s. 29.
3- Þuarâ , 214.
4- Ýrfan YÜCEL, Peygamberimizin Hayatý, D.Ý.B. Yayýný, Ankara 1998, ., 54.
5- a.g.e, s. 91, 92.
6- Buhâri, Bedü’l-Vahy, 1.
7- Hûd, 112.
8-Ahkaf, 13.
9 ) Müslim, Ýman, 87.
10- Tirmizi, Bûyu’, 4.
11- Müslim, Ýman, 45; Ebû Dâvud, Bûyu’, 50.
12- Hac, 30.
13- Nahl, 105.
14- Müslim, Ýman, 87.
15- Bûhari, Savm, 48.
16- Bkz. Tecrid-i Sarih Tercemesi, c. 4, s. 14.
17- Prof. Dr. Ahmet ÖNKAL, Rasûlüllah’ýn Ýslâm’a Davet Metodu, Konya 1990, s. 214, 215.
18- Fussilet, 33.
19- Önkal, 214-215.
20- Saf, 2.
21- Müslim, Ýman, 41; Ebû Dâvûd, Cihad, 95.
22- A. H. BERKÝ , O. KESKÝOÐLU, a.g.e, s. 212.
23- Tirmizi, Kýyamet, 42.
24- ÖNKAL, a.g.e, s. 218.
25- A. Reþit Turnagil, Ýslâmiyet ve Milletler Hukkuk. Ý. Ü. Hukuk Fakültesi Mecmuasý, c. 8, sayý, 3-4, s. 369.
26- Ýbn-i Kesir, Tefsir’ul-Kur’an-ýl-Azim, c. 2, s. 299.
27- Buhâri, Ahkâm, 12.
28- Nisa, 58.

 

Bu yazý 2823 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

25 Sevvâl 1445 |  04.05.2024

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

Kime uzun ömür verirsek, yaratýlýþta onu tersine çeviririz. Yine de akýllarýný kullanmayacaklar mý?

( Yasin Suresi - 68)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh þöyle dedi:
Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ýþte o gün yer haberlerini söyler” (Zilzal, 99/4) âyetini okudu, sonra:
“Yerin haberlerinin ne olduðunu biliyor musunuz?” diye sordu. Sahâbe:
Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber:
“Onun haberleri, her erkek ve kadýnýn yeryüzünde neler yaptýðýna þâhitlik ederek, sen þu günde þöyle yapmýþtýn, demesidir. Ýþte yerin haberleri budur” buyurdu.



Tirmizî, Kýyamet 7

Bir Dua

Hz. Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Ey Allah’ým! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açýp kapayýncaya kadar (da olsa) nefsimle baþbaþa býrakma. Hâlimi tümüyle düzelt, senden baþka ilah yoktur.”

(Ebû Dâvûd, Edeb, 110)

Hikmetli Söz

Hak yolunda hakikate varmak sözle olmaz, / Ýnandýðýný yaþamakla olur.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com